Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1589 E. 2022/1617 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1589 Esas
KARAR NO: 2022/1617 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2017/182 E. – 2019/331 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının … sayı ile tescilli “…” markasının sahibi olduğu ve bu markayı bugüne kadar aralıksız kullanarak pazarda iyi bilinir ve güvenilir bir marka haline getirdiğini; davalının davacıya ait tescilli markayı kullanarak İstanbul Ticaret Odası’na ticaret ünvanı olarak kaydettirdiği ve bu ticaret ünvanı altında şirket kuruluşunu gerçekleştirdiğini; davalı şirketin telekomünikasyon meslek grubunda kurulduğu ve kurucusunun davacının ortağı sıfatıyla ticaret sicilinde kayıtlı bulunduğunu; davalı şirketin davacı markasının bilinirliğinden yararlanma, davacının mevcut müşterilerini elinden almak ve böylece haksız rekabet oluşturmak için kurulduğunu; nitekim, T.C. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan ruhsat aldıktan sonra davacının müşterilerini defalarca arayarak … adını kullanarak kendisi ile çalışmalarını istediği ve iltibas yarattığını belirterek; maddi ve manevi tazminat talep hakları saklı kalmak üzere, markaya yönelik tecavüzün tespiti, önlenmesi ve giderilmesi, markanın kullanıldığı belgelerin toplatılması, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve giderilmesi, davalının ticaret ünvanının ticaret sicilinden silinmesi ve ilamın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili süre uzatım talep etmiş ise de; dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli 2017/182 E. – 2019/331 K. sayılı kararıyla; “…Somut olay incelendiğinde, davacıya ait marka tescil kaydı, davalı şirkete ait ticaret sicil kaydı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı’nın yazı cevabı, davalının alan adına ilişkin tahsis kaydı, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, davalı şirketin davacının markasının tescil tarihinden sonra ticaret siciline kaydedildiği, faaliyet alanının davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile kısmen aynı olduğu, davalı şirketin davacının markasının tescilli olduğu “radyo televizyon yayın hizmetleri, haberleşme hizmetleri (internet servis sağlama hizmetleri dahil), haber ajansı hizmetleri” için T.C. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı’ndan yetki aldığı, davacının markasının tescilli olduğu bu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, ortalama tüketici kitlesinin davacının markası ile davalı şirketin ticaret unvanı arasında bağlantı kurabileceği, davacının “…” markasının, davalının ticaret unvanında bazı tanımlayıcı kelimeler ile birlikte esas unsur olarak aynen kullanılmasının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu” gerekçesiyle; “Davanın KABULÜNE, Davalının davacıya ait … numaralı “…” markasına ticaret unvanında kullanmak suretiyle davacının MARKA HAKLARINA TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, Marka hakkına tecavüzün ÖNLENMESİNE VE GİDERİLMESİNE, “…” ibaresinin yer aldığı davalıya ait ticari belgelerin TOPLATILMASINA VE KARAR KESİNLEŞTİĞİNDE İMHASINA, “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından TERKİNİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; markanın ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işaret olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanının davacının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile kısmen aynı olmasının, müvekkili şirketin marka tecavüzü olduğu anlamına gelmediğini, müvekkilinin “…” markasını pazarlama, stoklama gibi herhangi bir kastı olmamakla beraber, ticaret unvanında “…” kelimesini ek olarak kullandığını, ticaret unvanının bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, 09 kod ile Bilim, Denizcilik ve telekomünikasyon alanında faaliyet gösterdiğini, mahkemece müvekkilinin 22.05.2017 tarihinde tescil edildiği, kurucusu, tek ortağı ve yetkilisinin … olduğu ve sicilde kayıtlı faaliyet konusunun tespit edildiğini, mahkemenin bir başka tespitinde müvekkiline ait …com.tr alan adının 25 Mayıs 2017 tarihinde müvekkili adına tahsis edildiği, ayrıca müvekkili şirketin 15/09/2017 tarihinde BTK’dan yetki aldığının tespit edildiğini, müvekkilinin basiretli tacir sıfatıyla üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, müvekkilinin tescilli unvanını kullanmasının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediğini, davacının müvekkilinin unvan dışında kullanımını ispatlayamadığını beyanla, mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; davacıya ait … numaralı “…” markasının 06/11/2013 başvuru ve 29/09/2014 tescil tarihli olduğu, 38. Sınıfta “radyo televizyon yayın hizmetleri, haberleşme hizmetleri (internet servis sağlama hizmetleri dahil), haber ajansı hizmetleri” için tescilli olduğu tespit edilmiştir. Dosya arasında bulunan Ticaret Sicil Kayıtlarından; davalı şirketin ticaret sicile 22.05.2017 tarihinde tescil edildiği, kurucusu, tek ortağı ve yetkilisinin … olduğu, çalışma konusunun “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yetkilendirilmek kaydıyla her türlü elektronik haberleşme hizmeti verilmesi ve/veya altyapısı kurulması, işletilmesi ve bununla birlikte yetkilendirme konusu hizmeti yerine getirirken gerekli ve/veya ilgili olan cihaz satış, kurulum, bakım-onarım ve danışmanlığa yönelik faaliyetleri yürütmek” olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 19.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda; … “38.sınıfta davacı adına tescilli … sayılı “…” markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin ortalama tüketiciye hitap ettiği, davalı şirketin faaliyet konusuna göre ortalama tüketiciler nezdinde davacının markası ile davalı şirketin ticaret unvanı arasında bağlantı olduğu izlenimini doğuracağı, davalı şirketin davacının markasının tescilli olduğu hizmetler için T.C. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı tarafından yetkilendirildiği, davacıya ait “…” markasının davalıya ait … ünvanında yer verilmesinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği ” beyan edilmiştir. Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/10/2019 tarihli 2018/507 Esas-2019/947 Karar sayılı gerekçeli karar örneğinin ibraz edildiği; katılan …Ltd. Şirketi tarafından yapılan şikayet üzerine, sanık … hakkında, marka hakkına tecavüz suçundan dolayı yapılan yargılama sonunda, sanığın marka hakkına tecavüz suçundan 6769 Sayılı Yasa’nın 30/1 maddesi, TCK 62/1, 52/2, 53/1-2-3 maddeleri gereğince neticeten 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve CMK 231/5 maddesi gereğince Hükmün Açıklanmasının Geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin, müvekkili adına tescilli markadan kaynaklanan haklarına dayanarak, davacı şirketin eski ortağı olan …tarafından tek ortaklı Limited Şirket şeklinde kurulan davalı şirketin ticaret unvanının terkinini ve davalının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin tespiti, meni ve refini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince, istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, tescilli ticaret unvanını kullandığını, müvekkilinin ticaret sicilde kayıtlı iştigal konusu ile ilgili faaliyet göstermek üzere Bilgi Teknolojileri Kurumu’ndan yetki aldığını, … ibaresini unvan dışında kullanmadığını ileri sürmüştür. Davalı tarafça, davalı şirketin tek ortağı ve kurucusunun, davacı şirketin ortağı olduğuna yönelik beyanına karşı çıkılmamış, dosyaya ibraz edilen Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/507 Esas-2019/947 Karar sayılı gerekçeli kararında da, tarafların bir dönem şirket ortağı olarak birlikte çalıştıklarının tespit edildiği anlaşılmıştır. Dava 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nu yürürlüğe girdikten sonra 05/10/2017 tarihinde açılmıştır. Davalı şirketin ticaret unvanının, Ticaret Siciline 22/05/2017 tarihinde tescil edildiği, ticaret sicil kaydından, davalının faaliyet alanının haberleşme hizmeti verilmesine (internet servisi sağlama hizmetleri dahil) ilişkin olduğu ve davacı markasının tescilli olduğu 38. Sınıf hizmetlerde faaliyet gösterdiği, davalı şirket adına “…com.tr” alan adının 25 Mayıs 2017 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. 6769 Sayılı SMK 7/3. Madde de; “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir;(d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. (e) İşaretin ticaret unvanı yada işletme adı olarak kullanılması.” hükmü ile SMK 29/1-a maddesinde, “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7’nci maddede belirtilen biçimde kullanmak” fiilinin, markaya tecavüz sayılan fillerden olduğu düzenlenmiştir. SMK 7/3-e maddesi, 556 Sayılı KHK’da düzenlenmediğinden, maddenin ne şekilde uygulanacağının değerlendirilmesi gerekmiştir. Madde metninden markaya tecavüz fiilinin oluşabilmesi için, markanın sırf unvan olarak tescil ettirilmesi değil, bu unvanın ticaret alanında marka ile karıştırılabilecek şekilde kullanılmasının arandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu husus Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.11.2020 tarihli, 2019/5399 Esas-2020/5084 Karar sayılı kararında da; “…10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3-e maddesinde de, ticaret unvanının ve ticari işletme adının tescil olunması değil, marka ile karıştırılabilecek şekildeki kullanımları marka hakkına tecavüz teşkil edeceği belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde de, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki düzenleme ile de, tescil olgusu değil, kullanım ile ortaya çıkan karıştırılma olgusu önlenmek istenilmiştir. Öte yandan TTK’nın 52.maddesinde ticaret unvanlarının, başkalarınca haksız kullanımı veya tesciline karşı koruma getirilmiştir….” şeklinde açıklanmıştır. Somut olayda, davalı şirket yetkilisinin, davacı şirketin eski ortağı olması nedeniyle, davacı markasının tescilinden haberdar olduğu, buna rağmen aynı alanda faaliyet göstermek üzere kurduğu şirketin ticaret unvanının çekirdek unsurunu davacı markası ile aynı olacak şekilde “…” olarak tescil ettirerek kullandığı, … ibaresinin yanına getirilen Telekom ibaresinin yapılan hizmete işaret ettiği ayırt ediciliğinin bulunmadığı, A.Ş. İbaresinin de şirketin nevini gösterdiği, davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru olarak, davacının markasının aynısının seçilmesinin TMK 2. Maddede düzenlenen iyiniyet kuralları ile TTK 52. Madde de düzenlenen ticari dürüstlük kurallarına uygun olmadığı ve hukuk tarafından korunamayacağı, tarafların benzer alanında faaliyet göstermesinin davacı şirketin faaliyetleri ve … markası altında verdiği hizmetler ile iltibas yaratacağı, davalının ticaret unvanının kullanımı sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olacağı kanaatiyle davalının ticaret unvanının, terkinine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmışsa da; davalının unvanını markasal kullandığının ispatlanamadığı, tescilli ticaret unvanının terkin edilinceye kadar kullanılmasının markaya tecavüz teşkil etmeyeceği, tescilli ticaret unvanını terkin edilinceye kadar ticari evrakında kullanmasının da hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, markaya tecavüzün refi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK 55/1-a-4 maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, markaya tecavüz fiili dava tarihinde yürürlükte olan 6769 Sayılı SMK’da düzenlendiğinden ve TTK 55/1-a-4 madde düzenlemesinde yürürlükten kalkan TTK57/5 Maddesindeki “ürün adı, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları” ibaresine yer verilmediğinden, kümülatif koruma sağlamayacağından, haksız rekabete ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi de yerinde görülmemiştir. (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5189 E, 2022/1852 Karar sayılı, 14.03.2022 Tarihli kararı) Bu açıklamalar doğrultusunda, davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, … ibaresinin davalı … unvanından terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek, kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli 2017/182 E. – 2019/331 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,4-Davalının ticaret unvanındaki “…” ibaresinin TERKİNİNE,-Fazlaya ilişkin talebin ve haksız rekabete ilişkin davanın reddine,5- İlk derece yargılaması yönünden;a) Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına,b)Davacı yararına “ticaret unvanının terkini” yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.931,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, c)Davalı yararına reddine karar verilen “marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi” talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 15.000,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, ç) Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı ile 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 177,90 tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.245,30 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre, 1/2 oranında 622,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,d)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,6-İstinaf yargılaması yönünden;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TListinaf yoluna başvurma harcı, 23,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 172,10 TL’nin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 06/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.