Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1585 E. 2020/1424 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1585 Esas
KARAR NO: 2020/1424
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/376
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalının müvekkilleri aleyhine 750.000,00 USD bedelli çeke dayalı olarak takip başlattığını, ayrıca takip sırasında hacizler yapıldığını, müvekkillerinin çek nedeniyle borçlarının olmadığını, çek üzerindeki imzaların müvekkillerinden … Ltd. Şti ve … A.Ş’ye ait olmadığını, ayrıca müvekkillerinden … A.Ş’nin ise defterlerinde bu çekin yer almadığını belirterek müvekkillerinin takip konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çekin keşidecisi olan … A.Ş’nin yetkilisinin … olduğunu, ciranta olan … A.Ş ve … Ltd.Şti’nin ise yetkililerinin … olduğunu, …’ın babası olduğunu, …’ın …’a davacılar … A.Ş ile .. Ltd.şti adına imza yetkisi verdiğini, buna göre çekin düzenlendiği tarih itibariyle her bir şirketin imza yetkilisinin … olduğunu, çekteki imzaların bu kişiye ait olduğunu, çekin müvekkili şirket defterlerinde de yer aldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece 25/02/2020 tarihli tensip kararıyla ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne ve İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında (691.875,00 TL) icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine dair ara karar verildiği, davacılar vekilinin teminatı yatıramadıklarını belirterek ihtiyati tedbir talebinin yenilenmesine dair talepte bulunduğu, bunun üzerine mahkemece 12/03/2020 tarihinde aynı doğrultuda ara karar kurulduğu, davalı vekilinin ise ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği görülmüştür. Davalı vekili itirazında; cevap dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, %15 teminatın 750.000 USD üzerinden değil takip çıkışı üzerinden hesaplanması gerektiğini, buna göre teminatın eksik yatırıldığını, ayrıca karar tarihi olan 12/03/2020 tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, yine somut olay bakımından alacağın yabancı para olması nedeniyle teminat miktarının kurlardaki hareketlilik de gözetilerek %20 oranında uygulanmasının hakkaniyete daha uygun olacağını bildirerek öncelikle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bu mümkün olmadığı takdirde teminat miktarına ilişkin oranın düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda 17/06/2020 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı iddialarının yargılamayı gerektirdiği gerekçeleriyle itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacıların iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yargılamayı uzatmak ve icra takibini sürüncemede bırakmak maksatlı olduğunu, her iki şirketin …’a imza yetkisi tanındığına ilişkin evrakları sunduklarını, çekin ileri tarihli bir ödeme aracı olduğunu, ayrıca müvekkilinin defterlerinde yer aldığını, mahkemece yapılacak imza incelemesinde …’ın imzalarının dikkate alınması gerektiğini bildirdiklerini, kambiyo senedinin usulüne uygun bir şekilde düzenlendiğini, sundukları deliller karşısında imza inkarının yaklaşık ispatı sağlamakta çok uzak olduğunu, çekin ön ve arka yüzü incelendiğinde tüm davacılar yönünden aynı imzanın atıldığının anlaşılacağını, uyuşmazlığın …’ın davacılar adına imza yetkisi bulunup bulunmadığı noktasında toplandığını, çekin müvekkiline verildiği tarih olan 04/07/2017 tarihi itibariyle …’ın tüm davacılar yönünden imza yetkisi olduğunun ispatlandığını, davacı tarafın amacının müvekkiline zarar vermek olduğunu, ayrıca takip çıkışı üzerinden ve karar tarihindeki dolar kuru üzerinden teminat miktarının belirlenmesi gerektiğini, takip çıkışının 750.000 USD değil 828.832,19 USD olduğunu, tedbir kararının bu yönüyle de yerinde bulunmadığını bildirmiştir. UYAP ortamında yapılan incelemede, dava konusu çekin 04/01/2019 keşide tarihli, 750.000,00 USD bedelli, keşidecisinin davacı … A.Ş, lehtarının davacı … A.Ş, sonraki cirantanın davacı … Ltd.Şti, sonraki cirantanın ise davalı olduğu, çekin 04/01/2019 tarihinde ibraz edildiği ve arkasının yazdırıldığı görülmüştür. Davalı tarafından sunulan 11/07/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi fotokopisinin incelenmesinde; davacı … Ltd.Şti’nin temsilcisinin … olduğu, yine davalı tarafından sunulan 14/04/2017 tarihli düzenleme şeklindeki vekaletnamede …’ın …’ı vekil tayin ettiği, çek tevdi bordrosunun 04/07/2017 tarihli olduğu, yine davalı tarafça düzenlenen tahsilat makbuzunun 04/07/2017 tarihli olduğu görülmüştür. İcra dosyasının UYAP ortamında yapılan incelemesinde; davalının, davacılar aleyhine 750.000,00 USD bedelli çeke dayalı olarak 15/01/2019 tarihinde toplam 828.832,19 USD’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlattığı, bu tutarın harca esas değerinin takip tarihi itibariyle 4.582.198,76 TL olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire yapılan itiraz üzerine verilen karara yöneliktir. Davacı taraf, takip ve dava konusu çekteki imzaların davacılardan … Ltd. Şti ile … A.Ş’ye ait olmadığını, diğer davacı … A.Ş’nin ise defterlerinde çekin yer almadığını belirterek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise çekteki bütün imzaların …’a ait olduğunu, bu kişinin de her üç şirket adına imza yetkisi bulunduğunu savunmuş ve itirazında da ileri sürmüştür. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesi gerekir. İhtiyati tedbir kararlarına karşı aleyhine ihtiyati tedbir verilen taraf itiraz edebilir. Nitekim somut olayda da aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı taraf bu karara itiraz etmiştir. Davalı taraf itirazında, özellikle imzalarla ilgili iddiaların yerinde olmadığını, … A.Ş ve … Ltd. Şti’nin yetkililerinin … olduğunu ve bu kişinin de …’a imza yetkisi verdiğini ileri sürmüş ve bir kısım belgeler sunmuştur. İlk derece mahkemesince itiraz üzerine verilen kararda davalı tarafın bu savunmalarının değerlendirilmediği görülmüştür. Bu açıdan ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbire itiraz yargılaması eksik yapılmıştır. Öte yandan çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacılardan … A.Ş vekili çekte keşideci olup bu davacı yönünden imza inkarı ileri sürülmemiştir. Dolayısıyla somut olayda bu davacı yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. Davalının diğer bir istinaf sebebi de teminatın miktarına yöneliktir. Dairemizce yapılan değerlendirmede icra takibinde istenen toplam tutarın takip tarihindeki TL karşılığının %15’i üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşılmış olup davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/376 esas sayılı dosyasında verilen 17/06/2020 tarihli itirazın reddi kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde davacı … A.Ş yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gözetilerek, ayrıca davalı tarafa imza ile ilgili itirazları konusunda istinaf denetimine elverişli bir şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 79,25 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 227,85 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.18/09/2020