Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1563 E. 2020/1398 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1563 Esas
KARAR NO: 2020/1398 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2019/944 E. – 2020/262 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TALEP; Davalı vekilinin 22.08.2017, tarihli dilekçesinde; davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, kararın hüküm kısmının 5 numaralı bendinde sehven “Davacının kendisini bir vekil aracılığıyla temsil ettirdiği anlaşılmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 1.980,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiğini, dava reddedildiğinden davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin doğru olmadığını beyanla, hükmün 5 numaralı bendinin tavzihine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.09.2017 tarihli 2015/1006 E. – 2017/396 K.sayılı ek kararı ile vekalet ücretine ilişkin tashih ve tavzih kararlarının ancak istinaf talebi olarak ileri sürülebileceği gerekçesiyle tashih ve tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekilinin 30.05.2019 tarihli dilekçesinde aynı talepler tekrar edilmiş, bu kez Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.06.2019 tarihli 2015/1006 E. – 2017/396 K.sayılı ek kararı ile ; mahkemenin aynı konuda 13/09/2017 tarihli kararı ile talep reddedildiğinden aynı konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine; Dairemizin 11/10/2019 tarihli 2019/2224 Esas- 2019/2076 Karar sayılı kararıyla; “6100 sayılı HMK’nın 304/1 maddesindeki ” hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir” hükmü gereğince, mahkeme kararının 5 numaralı bendindeki hatanın yazımdan kaynaklanan açık hata olduğu gözönüne alınarak HMK’nın 304/1 maddesindeki usul izlenerek, mahkemece talebin değerlendirilmesi gerekirken farklı gerekçelerle talebin reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,12.06.2019 tarihli 2015/1006 E. – 2017/396 K.sayılı ek kararın kaldırılmasına, dosyanın talebin değerlendirilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/03/2020 tarihli 2019/944 E. – 2020/262 K sayılı kararı ile ; ” mahkeme hükmünde davanın reddine karar verilmesine rağmen vekalet ücretinin sehven davacı lehine hükmedildiği, yapılan hatanın maddi hata niteliğinde yazım yanlışı olduğu ” gerekçesiyle; ” davalı vekilinin tavzih isteminin KABULÜNE,-Mahkememizin 2015/1006 Esas 2017/396 Karar sayılı, 30/05/2017 tarihli ilamının hüküm fıkrasının 5. bendinin tavzihi ile cümle sonunda bulunan “1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” ibaresinin “1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ” şeklinde düzeltilmesine, -İşbu kararın asıl karara eklenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU;Davacı vekilinin süresi içerisinde ibraz ettiği istinaf başvurusunda; tavzih yoluyla hüküm fıkrasının değiştirildiğini, yasalara aykırı karar verildiğini, hüküm fıkrasında tanınan hakların ve yüklenen borçların, tavzih yoluyla sınırlandırıp, genişletilemez ve değiştirilemez olduğunu, emsal bir davada, harçtan muaf olan kurum aleyhine harca hükmedilmiş olması halinde dahi bu hususun tavzihe konu olamayacağının hüküm altına alındığını (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2019 tarih 2017/4163 Esas-2019/2472 Karar), -Hükmün tavzihinin reddine ilişkin 13/09/2017 tarihli ek kararının kesinleştiğini, verilen tavzih kararının hukuka aykırı olduğunu, -Hukuki güvenlik hakkının ihlal edildiğini, kesin hükme saygı duyulmadığını, kazanılmış hakkın korunmadığını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE; Uyuşmazlık konusu, ilk derece mahkemesinin davanın esası hakkındaki 30/05/2017 Tarihli 2015/1006 Esas-2017/396 Karar sayılı kararında; “Davanın, davacının aktif husumeti bulunmadığından reddine” karar verildiği, hükmün 4. Bendinde “Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına”, hükmün 5. Bendinde ise “Davacının kendisini bir vekil aracılığıyla temsil ettirdiği anlaşılmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 1.980,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiği görülmüştür. Hükmün tavzihi başlıklı 6100 Sayılı HMK 305/1 maddesinde; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ve aykırılığın giderilmesini isteyebilir.” HMK 305/2 maddesinde; “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunda, HMK 305/2 maddesine dayandığı anlaşılıyorsa da; hükümde davacının davasının husumet yokluğundan reddine karar verilerek, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına rağmen, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilerek davalıdan tahsiline karar verilmesinin maddi hatadan kaynaklandığı ve çelişkili fıkralar içererek icrasında tereddüt uyandıracağı, hükümde davacı/davalı taraflarının ters yazıldığı, henüz icra edilmediği göz önüne alınarak tavzih kararında hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 17/09/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.