Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/156 E. 2022/808 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/156 Esas
KARAR NO: 2022/808
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2016/926 2019/1037
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Franchise Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 07.06.2013 tarihli Franchise Sözleşmesi, 21.05.2015 tarihli Franchise Sözleşmesi (…) ve 21.05.2015 tarihli Franchise Sözleşmesi (…) imzalandığını, müvekkili tarafından, davalının sözleşmelere aykırı olarak … mağazasının bir başka kişiye devredildiğini, … Mağazasının kapatılarak faaliyetine son verildiğini, telefon numaralarının kapatıldığını öğrendiğini, müvekkili ile imzalanmış olan Franchise Sözleşmelerinin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davalıya Üsküdar … Noterliğinin 26.07.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek, toplamda 20.000 € (Yirmi Bin Avro)‘nun ödenmesinin istenildiğini, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafından yapılan işlemlerin, müvekkili ile aralarındaki sözleşmelere aykırı olarak …/… ve … AVM’de bulunan mağazalarının devredildiğini, söz konusu mağazalarda bulunan makine, ekipman, malzeme vb. maddi aktiflerin müvekkilinin onayı olmadan devredilmiş olmasının yanı sıra ayrıca müvekkilinin markasına ait Know-Howt ve marka ile oluşturulan müşteri portföyünün de devredildiğini, bu nedenle müvekkilinin uğramış olduğu ve uğrayacağı her türlü zarar ve ziyana ilişkin her türlü haklarını saklı tuttuklarını, şimdilik 4.130,00 € (Euro) Franchise kullanım bedelini dava tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine, şimdilik toplam 20.000,00 € (Euro) cezai şart tazminatını temerrüt tarihi olan 31.07.2016 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 34. maddesinde düzenlenen Yetki Sözleşmesinin HMK ’nın 17. maddesine göre geçersiz olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin imzalandığı an ev hanımı olduğunu, müvekkilinin tacir olmadığını, müvekkilinin 2013 yılında eşinden ayrıldıktan sonra iki çocuğunun ve kendisinin geleceği için iş hayatına girme zorunluluğu hissettiğini, müvekkilinin bu kararı verdikten sonra internet üzerinden davacının ‘…’ Franchise verilecektir ilanı üzerine davacı ile görüştüğünü, müvekkiline kendilerinin çok iyi bir firma olduğunu, makinalarının ve hizmetlerinin diğer firmalara göre açık ara çok iyi olduğunu ve her konuda destek vereceğini ifade ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin İzmir’in en büyük binalarından biri olan “…” da yer tutmak istediğini ifade ettiğini, bunun üzerine İzmir’e gelen davacının, bu işe ilk defa giren müvekkiline “Bu yeri tut, iş yapar” dediğini, müvekkilinin kendi birikimleri ve ailesinin yardımları ile davacıya makine, ekipman için 51.500 Euro + KDV (yaklaşık 167.000 TL) ödeme yaptığını, müvekkiline 6 ay içinde iyi paralar kazanacağı ifade edildiğini, Franchise sözleşmesinin bir formalite olduğu para kazanmaya başlanılmadan Franchise kullanım bedeli olan 3.500 Euro’nun ve brüt satışlar üzerinden hesap edilecek ve 3.000 Euro’dan az olamayacak “Royalty” adı verilen bedelin talep edilemeyeceği ifade edilen çok iyi bir diyalog kurulduğunu, müvekkilinin de tüm imkanlarını zorlayarak ciddi reklam ve yatırımlar yapmasına rağmen iş yerinin zarar etmeye devam ettiğini, müvekkilin işyerinin … adı verilen rezidans olduğunu, işyerinin iç cepheye baktığını müvekkilinin zaman içinde kuru temizleme dükkanlarının Alış Veriş Merkezlerinde değilse dış cephede, caddeye bakan kısımda olması gerektiğini öğrendiğini, tecrübesiz olan müvekkiline davacının böyle bir uyarıda bulunmadığını, müvekkilinin zarar etmeye devam etmesi, işyerinin müvekkilinin mevcutlarını yemeye hatta borçlandırmaya başlaması üzerine yeni bir yer arayışına başladığını, davacının İzmir’in ikiz kuleleri denilen …’ta iş yeri kiralamasını, ve zarar eden …’i kapatmasını, bu yerin para kazanacağını ifade ettiğini, hatta müvekkiline kendisine toplama merkezi yapmasını da kar etmesi için önerdiğini, bunun üzerine müvekkilinin kendisine ait evi sattığını, “…” da kendine dükkan aldığını, bu dükkanın da toplama merkezi yaptığını, bu süreç içinde davacının müvekkilinden işyerleri kar edinceye kadar Franchise kullanım bedeli ile “…” adı verilen bedelin talep edilmeyeceğini ifade ettiğini, müvekkilinin işyerinin kar elde etmesi için bulunmasında sıkıntı olması nedeniyle İstanbul’da …’ın firması …’de çalışan onun ustalığını yapan sonra ayrılan …’un İzmir’e gelmesini sağlayıp bu kişiyi istihdam etmeye başladığım, müvekkilinin İzmir’in en yüksek binası …’ın en üst kısmında …nin reklamlarını yapıştırdığını, bu süreç içinde reklam için …’dan hiçbir destek almadığını, müvekkilinin zarar ettiği işten dolayı davacı ile olan sözleşmesini fesih etmesinin ve işyerlerinin kapatmasının haklı ve yerinde bir karar olduğunu, bu nedenle de davacı tarafa sözleşmeye dayalı bir borcunun bulunmadığını davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacı ile yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre davacı ile davalı arasında 02/06/2013 ve 21/05/2015 ile 21/05/2015 tarihli Franchise Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davalının sözleşmeye aykırı olarak … mağazasını başka bir kişiye devrettiği … Mağazasını ise kapatarak faaliyetine son verdiği, bu durumun Franchise Sözleşmelerine aykırı olduğu, bu yönde ihtar çektiklerini, bu mağazaların … adı altında faaliyetine devam ettiğinin öğrenildiğini, mağazada bulunan makine, ekipman malzemelerinin davacının onayı olmadan devredildiği gibi, müşteri portföyünün de bu şekilde kullanıldığının belirtilerek kullanım bedeli ile birlikte cezai şart tazminatı talep edildiği, yanlar arasında uyuşmazlığın bu şekilde tespit edildiği anlaşılmıştır. Gerek taraflar arasındaki Franchise Sözleşmesinin içeriği, bu sözleşmeden dolayı tarafların hak ve yükümlülükleri ile devir ve kullanım bedeli ile birlikte feshin sonuçları birlikte incelendiğinde davacı davalı yanın bahsi geçen sözleşmeye aykırı davranışından kaynaklı Franchise kullanım bedeli ile birlikte cezai şart tahsil etmiş ise de yanlar arasında yapılan sözleşmelerin diğer sözleşmelerin devamı olduğu, Franchise sözleşmesi yapanın kendisine ait işletme, üretim, işini Franchise alana kullanım hakkını tanıyarak onu kendi işletmesi dahilinde sisteme dahil ettiği ve bunun karşılığında Franchise verene belli bir ücret ödenmesini taahhüt eden sürekli borç ilişkisi kurulan ve bu hali ile iç tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olduğu belirlenmelidir. Her iki tarafın yine birbirleri ile yaptıkları yazışma ve ihtarlar ile birlikte sözleşme değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği, Franchise sözleşmesinin tarafı olan davalının iş yerinin devri konusunda işlerin olumsuz gitmesi yönünde davacıya bildirimde bulunduğu, davacının da haksız fesih konusunda davalıya ihtarlarında her hangi bir beyan ve ihtarda bulunmadığı, bu hali ile sözleşmenin feshinin haklı nedenlerle feshedildiğinin kabul edildiği, bu yöndeki kabule göre de davacının haklı fesihten dolayı kullanım bedeli talep edemeyeceği, keza cezai şart talebinin de haksız fesihe bağlı olduğu, davalının sözleşmenin feshine sebep olduğu hususunda kanaate ulaşılmadığından sözleşmenin 30. Maddesinde belirtilen cezai şart talebinde de bulunamayacağı kabul edilmiş olmakla, açılan davanın reddine..” şeklinde karar verilemiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Yerel mahkemenin kabulünün aksine davalı tarafından geçerli ve süresinde yapılmış bir fesih bildirimi olmadığını, – Müvekkili tarafından Davalıya gönderilen 10.06.2016 tarihli mail, yine 11.06.2016 tarihli mailde Müvekkil, onayı alınmadan yapılacak bir devrin sözleşme hükümlerine aykırı olacağını davalı tarafa açıkça bildirdiğini, – Müvekkiline yapılmış açık bir fesih bildirimi olmadığı gibi maillerin de fesih bildirimi olarak kabul edilemeyeceğini, – Davalının akde aykırı davranışı sebebiyle akdin feshine sebebiyet verdiğini, bilirkişi heyeti tarafından müvekkil tarafından bildirilen deliller hiç dikkate alınmadığını, davalı tarafı korur mahiyette davranıldığını, yerel mahkemece bilirkişi heyet raporuna davacı tarafın itirazlarının reddedildiğini gerekçesine yer verilmediğini, – sözleşmeye aykırı olarak sözleşme konusu işin ve işyerlerinin devredildiği öğrenen müvekkili tarafından Üsküdar … Noterliği’nin 26.07.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi sözleşmelerin feshinin davalıya bildirildiğini, ihtarnamenin tebliğ edildiğini, -müvekkilinin fesih bildirimi karşı tarafa ulaştığı tarihte, yani 27.07.2016 tarihinde sözleşmeler ileriye dönük olarak sona erdiğini, davalı tarafın, müvekkilinin fesih bildirimine karşı göndermiş olduğu 02.08.2016 tarihli cevabi ihtarname esas alınarak değerlendirme ve kanaatlerde bulunulmasının hatalı olduğunu, – davalı tarafın sözleşme konusu iş ve mağazaları 23.06.2016 tarihinde müvekkilin bilgisi ve onayı alınmadan dava dışı şirkete devrederek sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle sözleşmelerin feshine sebebiyet verdiğini – Yerel Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda Davalının işyerlerini kapatma tarihi 29.07.2016 olarak belirtildiğini bu tespitin hatalı olduğunu, Ticaret Sicil kayıtlarına göre dava dışı … Ltd. Şti.’nin İzmir … Noterliği’nin 23/06/2016 tarihli ve … yevmiye numarası ile kurulmuş olduğu, 01.07.2016 tarihinde tescil edildiği kuruluş tüzüğünün yayımlandığı şirketin adresi Kuruluş Tüzüğünün Şirketin Merkezi başlıklı 4. maddesine göre … Mah. …/… Sk. … Kule No:… Bayraklı/İzmir olduğunu, bir başka deyişle dava dışı şirket, Bilirkişi Heyetince Davalının işyerlerini kapattığını kabul ettiği tarihten 35 gün önce 21.05.2015 Franchise Sözleşmesine konu işyerinde faaliyetine başladığını, – davalı tarafın müvekkilinin KNOW-HOW hakkını da dava dışı şirkete kullandırdığı, taraflar arasında 07.06.2013 tarihli Franchise Sözleşmesinin hükümleri gereği, Davalı taraf, devir yasağı (8.1.m.), ticari sırlar ve gizlilik prensibi (9.1.m.), rekabet etmeme taahhüdüne rağmen …/… ve … AVM’de bulunan mağazaları içinde bulunan makine, ekipman, malzeme vb. maddi aktifleri ile birlikte aynı sözleşmenin 5.2. Maddesine aykırı davranarak Müvekkilin markasına ait Know-How’ı ve marka ile oluşturulan müşteri portföyünü de Müvekkilin bilgisi ve onayı dışında devredildiği, o kadar ki yukarıda da açıklandığı üzere söz konusu işyerleri hiç kapanmamış, faaliyetlerine aynen devam etmiş; Müvekkilin markası olan ‘…’, ‘…’ yapıldığı, söz konusu logonun renkleri bile Müvekkilin tescilli markasının renkleri ile müşteri kitlesi tarafından ayırt edilemeyecek derecede birbirine benzediği, ayrıca Müvekkilin internet sitesinde ‘… Yaptırmanın Faydaları’ başlığı altındaki cümleler … internet sitesinde ‘… Yaptırmanın Faydaları’ başlıklı sayfasında birebir yazıldığını, davalı tarafın bütün bunları taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde yaptığını, – Sözleşmeye aykırı olarak işin ve işyerlerinin devri nedeniyle sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği, bilirkişi heyetinin “davalının fesih sonrası uyması gereken yükümlülüklerini ihlal etmiş olduğu” ifadeleriyle davalının taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını kabul ettiğini, – bilirkişilerce – ve yerel mahkemece – bu durumun fesih sonrası olduğu yönündeki kabulünün hatalı olduğu, bilirkişi heyetinin davalının işyerlerini 29.07.2016 tarihinde kapatığı yönündeki kabulünün de hatalı olduğunu, Davalı şayet işyerlerini 29.07.2016 tarihinde kapatmış ise davalının bu “keyfiyeti” o tarihte, hiç olmazsa 31.07.2016 tarihinde maliye’ye niçin bildirmediği hususunun bilirkişilerce değerlendirilmediğini, – … Tic. A. Ş.’nin 13.11.2018 tarihli yazısında Davalı tarafından kiralanan taşınmazla ilgili olarak dava dışı … Ltd. Şti (… unvanı altında) 01.08.2016 tarihinde yeni bir kira sözleşmesi imzalandığı belirtildiği, her ne kadar yazı içinde 01.08.2016 tarihinde sözleşmenin imzalandığı yazılmışsa da yazı ekinde gönderilen 31.07.2016 tarihli belgenin Notlar bölümünde “… firmasıyla fesih … firmasıyla yeni sözleşme imzalanmıştır” açıklaması mevcut olduğunu, – bütün bunların davalının söz konusu işyerini tahliye etmeden dava dışı şirkete devrettiğini gösterdiğini, sözleşmede Müvekkilin marka ve KNOW-HOW’ın korunmasını sağlayacak düzenlemelere yer verildiğini, 5. maddede de Davalının haksız rekabet etmeme ve rekabet etmeme vb. sözleşmelerin sona ermesinden sonra öngörülen bütün yükümlülük ve taahhütlerin devam ettiği belirtilerek ihlal edilmesi halinde cezai şart ödenmesi ön görüldüğünü, Davalı, sadece Müvekkilin KNOW-HOW’ını değil ayrıca müşteri veri tabanını da devrettiğini, Sözde Müvekkiline gönderdiğini söylediği eşyalara ilişkin listede müşteri veri tabanını içerir bilgisayarlar bulunmadığını, davalının haklı nedenle fesih ettiği yönündeki değerlendirmeyi kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için davalı tarafın haklı nedenle fesih yaptığını düşünülse dahi davalı dürüstlük kuralına uymadığından ve makul süre içinde yapmadığından davalının fesih bildirimi geçerli olmayacağını, gerek çeşitli yasalarda düzenlendiği gerek Doktrin ve Yargıtay içtihatları ile kabul edildiği üzere tarafların olağanüstü fesih hakkı bulunduğunu, ancak Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinin dikkate alınması gerektiğini, -davalının dürüstlük kurallarına uygun davranıp davranmadığı, olağanüstü fesih hakkını makul süre içinde kullanıp kullanmadığı değerlendirilmediğini, belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, franchise sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı olarak frachise bedeli ve cezai şart bedelinin ödenmesi istemi ile dava açmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, sözleşmenin müvekkili tarafından Üsküdar … Noterliği’nin 26.07.2016 tarihli ihtarnamesi ile fesh edildiğini, feshe davalının sebebiyet verdiğini ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki 07.06.2013 tarihli franchise sözleşmesi, 21.05.2015 … ve 21.05.2015 tarihli … sözleşmeleri ihtilafsızdır. Asıl sözleşmenin Cezai şarta ilişkin 30 maddesinde; ” Taraflar bu sözleşmeye aykırı davranışı nedeni ile feshe sebebiyet vermesi halinde diğer tarafa 10.000Euro cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ederler” şeklinde olup ek sözleşme madde 8.3 ve 7.3’te; “…karşılıklı anlaşma ile kapatma hariç olmak üzere sözleşmenin akde aykırı davranış nedeni ile feshe neden olunması halinde diğer sözleşmelerin kendiliğinden fesholunmuş sayılacağı ve cezai şartın her sözleşme için ayrı ayrı uygulanacağı” düzenlenmiştir. Sözleşmenin 11.maddesinde 3500 Euro franchise bedeli ödenmesi kararlaştırılmış, ek sözleşmeler madde 6’da ise “Mağazanın devri veya iş bu sözleşmenin franchise veren tarafından haklı nedenle feshi veya franchise alan tarafından haksız feshi halinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında; bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alarak haksız fesih koşullarının oluşmadığı kabul edilmiştir. Dosyada mevcut dellilerin incelenmesinde; e-maillerde davalının işlerin kötü gittiği işyerinin kapatmasından başka çaresi kalmadığını, işyerini kapatmaya kesin karar verdiğini davacıya bildirdiği, davacının da işyerinin devri ile ilgili destek olmaya çalıştığı, davacı vekili istinaf dilekçesinde 10.06.2016 ve 11.06.2016 Tarihli e-maillere dayanmış ise de; 10.06.2016 tarihli mailin son kısmının; “..Size bahsettiğim ..Hanım bugün bana geri dönecek. Sizinle temas edip folkartı görmesini istiyorum. Bana yardımcı olursanız sevinirim..” şeklinde olduğu; yine 11.06.2016 tarihli e-mailin devamının “… hanım beni aradı. Bir gün sonra konuşalım dedim. En basit olarak önerdiğim bir mağazanın kendilerine kaça mal olacağı konusunda net olamadım. Arzu ederseniz onlara da 125.000liriya mağazanın devri yapılabilir mi diyeyim? …” şeklinde olduğu, sonrasında sözleşmeyi ikale ile sonlandırmak için görüştükleri ve 15.06.2016’da davacı tarafça e-mail ekinde fesih protokolünün gönderildiği, tarafların fesih şartlarında uyuşamadığı, taraflar arasındaki e-mailler bütün olarak incelendiğinde davacının tüm bu durumdan haberdar olduğu, haksız fesih koşullarının oluştuğundan bahsedilemeyeceği yerinde olmakla ilk derece mahkemesinin haksız fesih koşulları oluşmadığından davanın reddine dair kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 35,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/05/2022