Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/152 E. 2022/743 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/152 Esas
KARAR NO: 2022/743
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2014/1902 2019/690
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacılar hakkında İst. And. … İcra … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının araç alım-satımı ile uğraştığını, icra takibinin dayanağı olarak gösterilen bononun da esasen “araç satışından kaynaklanacak alacak” teminatı olarak verildiğini, oysaki hiçbir zaman bir araç satışı yapılmadığı gibi nakit para da verilmediğini, bu takipler nedeniyle davacıların davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, ancak icra takibine rağmen araç satışı yapılmadığı ve araç teslim edilmediği gibi davacı şirketin esasen borçlu olmadığı bir borcu icra tehdidi altında ödemek zorunda bırakılmak istendiğini, davacı …’in esasen bono ve takiple hiçbir ilgisi bulunmadığını, bono üzerinde kendisine ait hiçbir imza bulunmadığın, davacı şirket bakımından takip konusu bono üzerindeki … Ltd. Şti. kaşesinin sahte olduğunu, imzanın da davacı şirket yetkililerine ait olmadığını, diğer davacı bakımından takip konusu bono üzerindeki … adının sonradan yazıldığını ve bu davacıya ait şahsını bağlayıcı bir ibare olmadığını, … imzasının sadece asıl borçlu …bakımından atılmış bir imza olduğunu ve kendi şahsı ile ilgisi bulunmadığını, daha sonradan alacaklının tefecilik yaptığının öğrenildiğini, bu borçtan kurtulmak için borcun kat kat fazlasını ödemesine rağmen icra dosyasının kapatılmasının sağlanamadığını, hatta var olmayan borcun teminatı olarak tapu devri yapılmasına rağmen bu tapuların da iade edilmediğini ve borçtan düşülmediğini, Gebze 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/582 E. sayılı dosyası ve başkaca ceza dosyalarının davalının bu eylemini ispatladıklarını ileri sürerek davacıların İst. And. … İcra … E. sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra … E. sayılı dosyasıyla kambiyo senedine davalı olarak açılan icra takibi davalı-borçlulara yapılan tebligata rağmen itiraz edilmeden kesinleştiğini, davacıların aradan uzun süre geçtikten sonra bu davayı açmalarının kötüniyetli ve icra takibini sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, davacıların tüm iddialarının ispata muhtaç olduğunu ve ispat yükünün davacılara ait olduğunu, davacıların tacir olduğunu, basiretli bir tacirin ödeme yaparken makbuz almamasının hayatın olağan akışına ters bir durum olduğunu, takip dayanağı senetlerdeki imzaların hepsinin diğer borçlu … şirketi adına atıldığı iddiasını da kabul etmediklerini ileri sürerek dayanaksız ve kötüniyetli davanın reddine, icra inkar tazminatının davacılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1902 E.- 2019/690 K. Sayılı kararıyla; “… 2 şirketin kaşesi üzerinde imzaların dışında bir adet bağımsız ayrı imzanın atılmış olduğu, davacılardan …’ gerek dilekçesinde gerek 15.05.2018 tarihli mahkemedeki imzalı beyanında senette bağımsız olarak atılan imzanın kendisine ait olduğunu, bunun dışında yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını belirtmiştir. Bu değerlendirmeler dahilinde ve ATK raporu değerlendirildiğinde neticeten senetteki imza, yazı ve kaşelerin davacılara ait olmadığı, davacı …’in ve … İnş. … Tic. Ltd. Şti.’nin söz konusu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar vermek gerekmiş bunun dışında davacı …’in ilgili senette kaşe dışında atmış olduğu imzanın kendisine ait olduğu gerek beyanı ile gerekse ATK raporunda bu konuda kanaat oluşmadığına yönelik rapor içeriği gözönüne alındığında davacı … yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davacıların borcunun bulunmadığına yönelik karar ve davacı … yönünden davanın reddine dair karar, yargılama neticesinde belirlenmiş olmakla tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminat isteme şartları oluşmadığından bu yönden talepleri ayrı ayrı reddedilmiş, kısa kararda …’in yeltek şirketine borçlu olmadığı konusunda karar oluşturulmuş ise de yeltek yönünden sehven karar oluşturulduğu görülmüştür…” şeklindeki gerekçe ile neticeten davanın kısmen kabulüne “… İnşaat Madencilik..Şirketi ile … ve davacı …’in davalı . ..Şti yönünden Kartal …İcra Md’nün … takip sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davacı … yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin … yönünden davanın reddi gerekçesinin yerinde olmadığını, ATK raporunda basit tersimli olması nedeni ile imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda ileri bir tespite gidilememiş ise de; 06.03.2017 tarihli raporda inceleme konusu 3 senetteki imzaların hiçbirinin …’in eli ürünü olmadığının açıkça ifade edildiğini, ek bilirkişi raporunda da bu hususun teyit edildiğini, imzaların davacıya ait olmadığı hususunda güçlü bir karine oluştuğunu, ispat yükünün alacaklıda olduğunu, Y.12HD, 2013/14168E, 2013/23293 K sayılı ve Y 12 HD 2011/8693 E, 2011/26728 K sayılı ilamlarının dikkate alınması gerektiğini, Müvekkilinin dava dilekçesindeki imzanın sadece … şirketi bakımından atıldığı yönündeki beyanı karara esas alınmış ise de; 15.05.2018 Tarihli duruşma ara kararı gereğince süre verildiğini ve 26.05.2018 tarihli beyan dilekçesi ile ıslahta bulunduklarını, senetteki imzaların hiçbirinin davacıya ait olmadığını, senet tanzim tarihinden yaklaşık 10 yıl geçtiğini müvekkilinin imzanın akıbetini ve kendisine ait olup olmadığını net olarak hatırlayamadığını, geçen süreçte ise yaptıkları incelemede imzaların hiçbirinin müvekkiline ait olmadığı kanaatine vardıklarını beyan ettiklerini, Dava dilekçesini; senette müvekkillerine ait hiçbiri imza bulunmadığını, ıslahın dikkate alınmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile kararın … yönünden kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki; “icra takibinin dayanağı olarak gösterilen bono da esasen araç satışından kaynaklanacak alacak teminatı olarak verilmiştir” şeklindeki beyanın davacıyı bağlayıcı olduğunu, davacının senetlerin kendisi tarafından verildiğini kabul ettiğini ancak bononun altındaki temel ilişkiye itiraz ettiğini, Dilekçenin devamında … inşaat kaşesinin sahte olduğu, … imzasının yeltek şirketi bakımından atılmış bir imza olduğunun açıklandığını, …’in …şirketinin yetkilisi olmadığını, beyanının gerçek dışı olduğunu, Mahkemenin davada taraf olmayan … şirketi adına karar vermesinin hatalı olduğunu, gerekçeli kararda da şirket hakkında sehven karar verildiğinin belirtildiğini, Davacının imzanın … bakımından atıldığını kabul ettiğini, bilirkişi raporunda imzaların hiçbirinin davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği, ATK raporunda ise kuvvetle muhtemel davacıların eli ürünü olmayabileceğinin belirtildiğini, raporların çeliştiğini, hükme esas alınamayacağını, Senetlerde 5 adet imza olduğunu, …’in bir adet imzasını kabul etmekle birlikte diğerlerini kabul etmediğini, imzaların aynı el ürünü olduğunun tespit edildiğini, …’in …şirketinin temsilcisi olmadığını, vekaletname ile işlem yapmakta olduğunu, bonoda 5 imzasının olmasının kendi ve vekili olduğu şirketler adına imza atıldığının göstergesi olduğunu, ATK raporu ve 08.01.2018 Tarihli grafolog raporunda hükme esas alınan belgelerin fotokopi belgeler olduğunu, rapora itirazın dikkate alınmadığını, Davacı … şirketinin kaşesinin sahteliğin ekarar verilmiş ise de; 08.01.2018 tarihli ek raporda bu hususta görüş bildirilmediğini, 06.03.2017 tarihli raporda ise yanlış senet üzerinden inceleme yapıldığından ek rapora ihtiyaç duyulduğunu, kaşenin her zaman bastırılmasının mümkün olduğunu, davacının sunduğu plastik kaşenin hükme esas alınamayacağını, Mahkemenin senetlerin düzenlenme sebebine ilişkin tanık dinletme talebinin kabulünün gerektiğini, İmzaların sahte olduğu iddiasında bulunan davacıların takibe ilişkin ödeme yaptığını iddia etmeleri, 4 sene sonra dava açmaları, suç duyurusunda bulunmamalarının hayatın olağan akışına ters olduğunu, müvekkili hakkındaki tefecilik iddiası yönünden Gebze 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/957 E sayılı dosyada beraat kararı verildiğini, davanın kötüniyetli olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava konusu menfi tespit istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekil ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava dilekçesinde; takibe konu bononun araç satışından kaynaklanan alacak teminatı olarak verildiği, davacı …’in senetteki imzasının sadece … şirketi bakımından atıldığı, … şirketi ve … adına atılmış imzaların ise sahte olduğunu belirtilmiştir. Dava konusu bononun keşideci kısmında; davacıların isimleri, … şirketi ve … şirketine ait iki adet kaşe ve 5 adet imza mevcuttur. Davacı asil, 15.05.2018 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında; takibe konu senette …kaşesinin sağındaki imzanın kendisine ait olduğunu açıkça kabul etmiştir. Davacı vekili, davacının kabul beyanı yönünden ıslah dilekçesi sunmuştur. Ancak kabul, feragat vb maddi hukuk işleminin ıslah ile değiştirilmesi mümkün değildir. Islah içeriği bakımından maddi hukuk işlemlerini etkilemez. Islahtan önce yapılmış olan bu işlemler geçerliliklerini korurlar. (KURU BAKİ, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, Cilt.4 ,s.4020) Davacı, senette kaşelerin dışındaki imzayı kabul ettiğinden bu beyanı ile bağlıdır. Dosyada mevcut Ticaret sicil kayıtlarına göre; davacılar, davacı … şirketini münferit imzaları ile temsile yetkilidir. Mahkemenin hükme esas aldığı raporlarda; incelemeye esas belgelerin hepsinin fotokopiden ibaret olduğu görülmektedir.Yerleşik Yargıtay kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir.Bu durumda davalı vekilinin rapora karşı itirazları da dikkate alınarak; mukayeseye esas evrakların asıllarının celbi sureti ile dava konusu bonodaki diğer 4 adet imzanın davacı … ve … şirketinin temsilcilerine ait olup olmadığının tespiti, ayrıca davacı …, … şirketinin yetkili temsilcilerinden olup bononun en sağındaki imzayı kabul ettiğinden senetteki … şirketi adına atılan imza ile en sağdaki imzanın aynı el ürünü olup olmadığının tespiti hususunda denetime elverişli rapor alınarak iddia ve savunmanın değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin hükümde; davacı … yönünden borçlu olmadığının tespiti kararı ile birlikte davanın reddi kararı vermesi çelişki oluşturduğu gibi, davada taraf olmayan … şirketi hakkında hüküm kurulması kamu düzenine aykırıdır.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-İlk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 355, 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf peşin harcının (davacı yönünden 44,40TL, davalı yönünden 44,40TL ve 468,00TL olmak üzere) talebi halinde taraflara iadesine,3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 69,20 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 190,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 28/04/2022