Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1499 E. 2022/1558 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1499 Esas
KARAR NO: 2022/1558
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2018/162E, 2020/101 Karar
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüz ve tazminat
KARAR TARİHİ: 30/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından işletilen, … AVM içinde bulunan satış mağazasında, davacıya ait “…” markasının mağaza ismi olarak tabelada ve mağaza alanında, izinsiz kullanıldığı, yapılan araştırmada mağazanın Davalı tarafından işletildiği, müvekkilin “…” markasının mağazacılık alanında tescilli olduğunu, … nolu markanın 16,24,35/38,41. sınıflarda, … nolu markanın 20,22,23,24,25,26,27, 35, 37. sınıflarda tescil edildiğini, tescilin 2011 yılındaki mevzuat değişikliğinden önce yapıldığı esnada 35.08 sınıfındaki mal ve hizmetlerin herhangi bir sınıflandırmaya tabi olmaksızın tüm mallan kapsar nitelikte olan hak kazanımı olduğunu, 19.10.2011 tarihli resmi gazetede yayınlanan … sayılı “Marka tescil başvurularına ait mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına İlişkin tebliğde değişiklik” öncesine ait hükümlere göre, korumanın mağazacılık hizmetinin tamamını kapsar şekilde olduğunu, müvekkilin tüm Türkiye’de ve internette “…” markası tabelalı mağazalarının olduğunu, tescilin sahibine mağazacılık alanında tüm mal ve hizmetlerde tekel hakkı verdiğini, benzer veya aynısının kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, Davalı markasına ait ürün şikayetlerinin iltibas yaratması nedeniyle, Davacı markasına ait gibi algılandığım tüketici nezdinde markaların aynı gibi algılandığını, markalarda Davalının kullandığı … ibareli diğer marka başvurularının TPMK tarafından mağazacılık alanında tescilinin reddedildiğini ve 35. sınıfta markasının olmadığını, davalı eyleminin davacının 35.05 sınıfındaki marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, meni refi, ihtiyati tedbir ve şimdilik 151/2-b kapsamında 10.000 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafından aynı iddialarla açılmış dört ayrı dava olduğunu, bunlardan İstanbul 2. Fshhm 2017/ 17 esas nolu davanın esastan reddedildiğini, Davacı tarafın tüm şubelere ihtiyati tedbir talebiyle dava açtığını, haksız rekabeti ispatlamak zorunluluğu olduğunu, müvekkilin marka tescilinin yasal olduğunu, müvekkilin dava dışı “…” şirketinin kardeş şirketi olduğunu ve davacı şirket ile husumetini 2010 yılına dayandığını, müvekkilin uzun yıllar zücaciye sektöründe markayı kullandığını, anlaşmazlığın Davacı yanın markasını “ev tekstili sektöründe” tescil ettirmesi ancak “züccaciye sektöründe” de kullanmak istemesinden kaynaklandığını, marka ihlalinin olmadığını, marka satış işlemlerini 21. sınıfta yaptığını, malların teşhir ve satış için bir araya getirilmesi gereği için 35. sınıfta tescil zorunluluğu olmadığını, müvekkilinin de mağazacılıkta züccaciye ürünleri kullanımı konusunda yasal hak sahibi olduğunu, TPE nezdinde iptal edilen tescillere istinaden alınmış yargıtay kararlan ile “21. sınıfta tescilli bir ürünü 35/6 sınıf hizmetleri içeren marka olmasa dahi ticari olana çıkabileceğinin” hükme bağlandığı, Davacının tekel hakkı olmadığını, vekilinin tescilin 1997 yılında alındığını ve gerçek hak sahibi olduğunu, Davacının TPMK nezdinde reddedilmiş marka başvurulan olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…. Toplanan deliller, marka tescil belgeleri, Ankara 2. FSHHM’nin 05.11.2015 tarihli 2010/184 Esas ve 2014/347 sayılı ilamı, davalının 2008 yılından beri internet ortamında … ibareli sitelerinde satış yaptığı hususunun İstanbul 2.FSHHM’nin 2017/17 E. Sayılı dosyası kapsamında tespit edilmesi, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde; Davacı … markasını yoğun olarak ev tekstil ürünlerinde kullanıldığı ve bu alanda tanınmış olduğu, Davalının ise … markasını zücaciye ürünlerinde kullandığı, Davacının TPMK nezdinde … numara ile 16, 24, 27, 35, 38 ve 41. sınıflarda tescilli, … tescil no ile 20, 22, 23, 24, 25, 26,27, 35 ve 37 sınıflarda tescili markaları bulunmakta olup, Davalı markası … numara ile 08 ve 21. sınıflarda tescillidir. Davacı taraf 35. sınıfta … markasının tescilli sahibidir. Taraflar markalarını uzun yıllardır piyasada kullanmaktadır. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesi davalının markasını zücaciye sektöründe kullandığını, davacının markasının ev tekstil sektöründe kullandığını anlayabilecek durumdadır. Yani hiç bir tüketici züccaciye ürünü alacakken aldanarak ev tekstili ürünü almayacaktır. Bu sebeple karıştırılma ihtimali olmadığı hususu sunulan diğer mahkeme ilam içerikleri ile de anlaşılmaktadır. Dosyadaki delillerden tarafların markalarının esaslı ve ayırtedici unsurunun … ibaresi olduğu, markalann benzer olduğu ancak farklı sınıflarda piyasada uzun yıllardır birlikte kullanıldığı, bu sebeple tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmayacağı keza bilirkişilerin de isabetle raporlarda bildirdiği şekilde; Davalı tarafın 8,11, 21. Sınıf tescilleri yönünden marka üzerinde hak sahipliğinin olduğu, davacı tarafın 35. Sınıf tescili karşısında emtia tescilinin aynı markalı ürünleri satış ve benzeri faaliyetlerle ticaret hayatına sokma eylemini de kapsayacağı, bu kapsamda davalının 35. Sınıf tescili bulunmasa bile markalı ürünleri satabileceği, davacının ise aynı emtia sınıfı (8,11,21) üzerinde hak sahipliğinin bulunmadığı, bu emtialar özelinde ilk hak sahipliğinin davalı tarafa ait olduğu, dolayısıyla davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı sabit olduğundan subut bulmayan davanın esastan reddine…”şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; tescil ilkesine göre markaların tescil edildiği mal ve hizmet sınıflarında korunacağını, davalı markalarının ürün markası olduğunu, mağazacılık markasının ise (perakendecilik markası) mağaza açan kişinin mağaza isminde kullandığı marka olduğunu, bu mağazanın fiziki olabileceği gibi, sanal mağaza da olabileceğini, Yargıtay kararlarına bakıldığında, ürün satışının perakendecilik hizmeti olarak kabul edilemeyeceğinin açıklandığını, İnci kararı, … kararı ve … kararında da belirtildiği üzere, ürün markası sahibinin 35. Sınıfta mağazacılık hizmeti markasını kendi adına tescil ettirmeden evvel, başkasının markayı aynı ürünlerin satışı hizmeti için aldıysa önceki ürün sahibinin bu ürün markasını tescil ettiremeyeceğine karar verildiğini. -Mahkemenin markalar arasındaki iltibası hiçbir şekilde incelemediğini, Yargıtay kararları ile, … adına tescil edilen “…-…-… logolu” markaların müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğinin tespit edildiğini, Yargıtay’ın zamanla değişen bu markalar arasında, farklı sınıftaki ürünler açısından dahi iltibas bulunduğuna hükmederek, markaların hükümsüzlüğüne karar verdiğini, davalının … numaralı … +ŞEKİL, … numaralı … şekil ve … numaralı … markalarının olmasına rağmen müvekkilinin markasının ayırt edilemeyecek derecede benzeri … numaralı ve … numaralı markalarını tescil ettirdiğini, itirazlarının YİDK kararı ile reddedilmesi üzerine, reddin iptali için açılan davalarda müvekkilinin haklı bulunduğunu, … Mutfak şirketine ait … sayılı … ve … markalarının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, kararlarda markaların tescil sınıfları farklı olsa da, ürünlerin benzer kabul edildiğini, davalının tescilli olmayan şekil markasına dayanmasının mümkün olmadığını, mahkemenin davalının tescilli markaya dayandığı yönünde karar vermesinin hatalı olduğunu, … tarafından yapılan kullanımların marka hukukuna ve TMK 2.md aykırı olduğunu, -Dosyadaki delillerin, markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini ortaya koyarken mahkemenin haksız rekabet ve marka tecavüzü oluşmadığına karar vermesinin mümkün olmadığını, müşterilerin … markalı zücaciye ürünlerinin kalitesizliğinden müvekkiline şikayet yönelttiğini, -Müvekkilinin markasının tanınmış olduğunun ve davalının müvekkilinin markasının tanınmışlığından faydalandığının değerlendirilmediğini. -Dava dışı … şirketinin 90’lı yıllardan beri … markalı züccaciye ürünleri sattığını ve kendi internet sitesi ve … tabelası olmayan başka züccaciye mağazalarında sattığını, mahkeme kararının gerekçesinin hukuken desteklenmediğini, davalının tecavüz teşkil etmeyecek şekilde markasını mağaza ismi olarak kullanabileceğini, ancak tecavüz ettiği kesin olan müvekkilinin markası ile mağaza açamayacağını. -Dava dışı … şirketinin … şeklindeki markalarının çoğunlukla, 8. Ve 21. Sınıflarda olduğunu, bu firmanın da mağazacılık alanında 35. Sınıfta hiçbir tescilinin bulunmadığını, dava dışı şirketin … ibareli 35. Sınıftaki birçok marka başvurularının Kurum tarafından reddine karar verildiğini, başvuru kapsamından çıkarıldığını, bir markanın birden fazla kişi adına tescil edilebilmesinin tek istisnasının 6769 Sayılı SMK 5/3 maddesi gereğince marka sahibinin başvuruya açıkça muvafakat etmesi halinde mümkün olduğunu, davalı tarafından kullanılan marka ve logonun müvekkiline ait olduğunu. -Müvekkilinin … markasının 35. Mağazacılık sınıfında tescilli olup, markanın hükümsüz kılınmadığı sürece tekel hakkına sahip olduğunu, Yargıtay’ın mal sınıfındaki tescilinin mağazacılık hizmetinde kullanım bakımından müktesep hak vermediğini belirttiğini, hakkın sahibinin mağazacılık sınıfında öncelik hakkına sahip olduğunu, …’ın 8 ve 21. Sınıftaki tescillerinden dolayı 35.5 sınıfta da hak sahibi olduğu iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin … markasının 35.sınıfta tescilli olduğunu ve hükümsüz kılınmadığı sürece tekel hakkı sağladığını, -Mahkemenin 22.10.2018 tarihli bilirkişi raporundaki tespitleri dikkate almadan karar verdiğini, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME: Dosya içerisinde bulanan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … sayılı “… ” ibareli markanın, 16, 24, 27, 35, 38 ve 41. Sınıfta 07/05/2004 tarihinden itibaren, … sayılı “…” ibareli markanın, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 35 ve 37. Sınıfta 11/04/2011 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacı adına … markalarının ev tekstili ürünlerinde uzun yıllardır tescilli olduğu ve TPMK marka sicilinde tanınmış marka olarak tescilli olduğu, … sayılı “…” ibareli markanın, 16, 24, 27, 35, 38 ve 41. Sınıfta 07/05/2004 tarihinden itibaren, … sayılı “…” ibareli markanın, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 35 ve 37. Sınıfta 11/04/2011 tarihinden itibaren tescilli olduğu ancak, 35. Hizmet sınıfında tescilli markaların, tescil tarihi itibarıyla Nice Sınıflandırma Tebliğine göre alt sınıflarının gösterilmediği anlaşılmıştır. Davalı şirket adına tescilli marka bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. Adına … sayılı “…” ibareli markanın 35. Sınıfta, … sayılı … ibareli markanın, … sayılı “…” ibareli markanın 35. Sınıfta marka başvurularının bulunduğu, … sayılı “…” ibareli markanın 07, 08, 11 ve 21. Sınıfta 05/02/2015 tarihinden itibaren,… sayılı “…” ibareli markanın 07, 08, 11 ve 21. Sınıfta 14/07/2014 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle tescil edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişiler Adalet MYO Öğretim üyesi …, Tekstil Uzmanı …, Endüstri Ürünleri Tasarımcısı …’ın 31/10/2019 tarihli raporlarında; Davalı … ibareli marka logosunun, Davacı … ibareli marka logosu ile, renk ve biçim ve tasanm olarak, bilinçli tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derece, ufak farklar dışında benzer olduğunu Davalı tarafın 8,11,21. Sınıf tescilleri yönünden marka üzerinde hak sahipliğinin olduğu, bu konunun dosya kapsamında tartışma konusu olmadığı, uyuşmazlığın davacı tarafın 35. Sınıf tescili karşısında davalının markalı ürünlerinin mağazada satma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, emtia tescilinin aynı markalı ürünleri satış ve benzeri faaliyetlerle ticaret hayatına sokma eylemini de kapsayacağı, bu kapsamda davalının 35. Sınıf tescili bulunmasa bile markalı ürünleri satabileceği, davacının aynı emtia sınıfı (8,11,21) hak sahipliğinin bulunmadığı, bu emtialar özelinde ilk hak sahipliğinin davalı tarafa ait olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığını bildirmişlerdir.
GEREKÇE Davacı taraf, tanınmış … ibareli markası ile 35. Sınıfta tescilli … ibareli markalarına dayanarak, davalının mağazacılık hizmet sınıfında … markasını kullanmasının davacı markalarından kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ile tazminata hükmedilmesini talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, emtia tescilinin aynı markalı ürünleri satış ve benzeri faaliyetlerle ticaret hayatına sokma eylemini de kapsayacağı, bu kapsamda davalının 35. Sınıf tescili bulunmasa bile markalı ürünleri satabileceği, davacının aynı emtia sınıfı (8,11,21) hak sahipliğinin bulunmadığı, bu emtialar özelinde ilk hak sahipliğinin davalı tarafa ait olduğu beyan edilmiş ise de; dava dışı şirket adına tescil edilmiş/başvuru aşamasında … ibareli ancak farklı şekil unsuru içeren markalar bulunmakla, hangi markanın kullanımı yönünden davalıya hak sağladığı ve davalının markasal kullanımının davacının tanınmış markası ile benzer olup olmadığı, kullanım şekli ile iltibas yaratıp yaratmadığı tartışılmamış olup rapor yeterli incelemeyi içermediğinden hükme elverişli değildir. Dosyada rapor tarihi itibarı ile mevcut olan TPMK kayıtlarına göre raporda yer alan … numaralı … markasının kaydının iptal edilmiş olduğu yazılı olduğu gibi, davacı tarafça sunulan mahkeme ve Yargıtay ilamlarından, bilirkişi raporunda dayanılan dava dışı şirketin bir kısım markalarının davacı markaları ile iltibas tehlikesi bulunduğundan hükümsüzlüğüne karar verildiği anlaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3581 Esas-2020/2052 Karar sayılı, 26/02/2020 tarihli kararı ile, davalı adına 08/21. Sınıflarda tescilli … sayılı … markasının davacının tescilli markaları ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzer olduğundan hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ilişkin mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3415 Esas-2020/1933 Karar sayılı, 24/02/2020 tarihli kararı ile, davalı adına 08. Sınıfta tescilli … sayılı … markası yönünden, markaların asli unsurundaki renk ve yazı karakterinin davaya konu markada önceki markasından farklılaştığı gerekçesiyle davacı tarafça açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararının onandığı, yine davalı adına tescilli … sayılı … markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve sicilden TERKİNİNE ilişkin dairemizin kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/05/2021 tarihli 2020/5935 Esas-2021/4501 Karar sayılı kararıyla onandığı ve diğer bir kısım markaların yine hükümsüzlüğüne ilişkin kararların sunulduğu anlaşılmıştır.) Bu durumda mahkemece davalının marka tescil belgeleri getirtilmeden, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu ile karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın tescil belgeleri getirtildikten sonra, marka vekili bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak, davalı kullanımının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜK Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/162 E. – 2020/101 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, 4-Davacı tarafın istinaf peşin harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 81,33 TL (posta-teb-müz) masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/09/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.