Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1487 E. 2022/1202 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1487 Esas
KARAR NO: 2022/1202
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2016/871 2018/1067
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı İstanbul … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile dava dışı 3.kişi olan …’dan alacaklı olduğunu, bahsedilen icra dosyası borçlusu …, davacı müvekkil …’un kızı olduğunu ve müvekkilin icra dosyasındaki borç ile ilgisi bulunmadığını, icra dosyasında davacı müvekkiller dosya borcu ile ilgilerinin bulunmamasına rağmen işyerlerinde haciz ve muhafaza baskısı altında dosya borcuna kefil olarak 1.maddede bahsidilen bonuyu tanzim ederek, alacaklı vekiline elden teslim ettiğini, dava konusu bonoya istinaden davacı müvekkillerin davalıya borcu bulunmadığını, İİK’nın 72/2.maddesine göre icra takibinden önce açılan işbu davada icra takibinin durdurulması amacıyla teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini, davalı lehine keşide edilen 26/07/2016 tanzim tarihli ve 20/08/2016 ödeme tarihli 30.000,00-TL bedelli bonodan dolayı davacı müvekkillerin davalıya borcu olmadığının tespitiyle, müvekkiller aleyhine başlatılacak icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … icra takibi sürecinde borcu ödediğinden huzurda açılan menfi tespit davası istirdat davasına dönüştüğünü, söz konusu haciz işlemi icra dosyasının borçlusu olan … aleyhine gerçekleştirildiğinden takip borçlusu olmayan davacılar kendisinin haciz baskısı altında olduğunu, bu nedenle senet verdiğini ya da kefil olduğunu iddia edemeyeceğini, bu nedenle işbu istirdat davasının reddi gerektiğini, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafça, davaya konu bononun zorunlu unsurlarından olan ödeme gününde ve tanzim tarihinde düzeltme ve karalama yapıldığından bahisle bononun kambiyo vasfının bulunmadığı iddia edilmiş ise de; bu kapsamda Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 18/09/2018 tarihli ATK raporunda; inceleme konusu senette ödeme günü bölümündeki tarih rakamlarından yıllar hanesinin birler basamağındaki rakamın üzerinden benzer fiziki evsafta kalem ile çok kereler gidilmiş olduğu, evvelce mevcut olan rakamın ne olduğunun tespit edilemediği ve inceleme konusu senette düzenleme tarihi bölümündeki rakamlarda tahrifat yapıldığını gösterir bulgu saptanmadığı belirlendiğinden davacı tarafın bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamına sunulan protokolün incelenmesinde; davaya konu bononun dava dışı borçlu …’un İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcuna binaen alındığı, bono vadesinde ve tutarında ödenmesi halinde dava dışı borçlunun dosya borcu ile ilgili hiçbir alacak ve haklarının kalmayacağının belirtildiği, protokolle alınmış bononun kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü içeren bir kambiyo senedi olduğunun ve şarta tabi kılınmadığının taraflarca imza altına alındığı, her ne kadar davacı taraf bu protokolün kefalet sözleşmesi olduğunu iddia etmiş ise de; kefalete ilişkin hükümleri kapsamadığı, aksine bononun ödeme amacıyla düzenlendiğinin anlaşıldığı, ayrıca dayanak protokolün de icra kefaleti niteliğinde olmayıp borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, bu bağlamda davaya konu bononun haciz ve muhafaza baskısı sonucunda düzenlendiğinin iddia edilemeyeceği, ayrıca icra takibine konu borç takipte taraf olmayan 3. kişiler olan davacılar tarafından ödenmiş olsa bile; davacı sıfatının borçluya ait olduğu, borcu ödemiş olan 3.kişinin alacaklıya karşı istirdat davası açamayacağı anlaşılmış, açıklanan gerekçelerle davacı tarafça açılan davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarlayarak, -Davanın konusunun İstanbul …İcra Md nün … Esas sayılı dosyası olmadığını, dava konusunun 20.08.2016 Tarihli 30.000TL bedelli bono olduğunu, -Yerel mahkemenin “..ayrıca icra takibine konu borç takipte taraf olmayan 3.kişiler olan davacılar tarafından ödenmiş olsa bile; davacı sıfatının borçluya ait olduğu, borcu ödemiş olan 3.kişinin alacaklıya karşı istirdat davası açamayacağı anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, – Ödeme dekontunda da görüleceği üzere bonoya dayalı ödeme yapıldığını, – Keşidecilerin davacılar olduğunu, ödeme gününden önce menfi tespit davası açıldığını, dava ile incelenmesi istenen hususunun bonoda alt hukuki ilişki olduğunu, – Mahkemenin gerekçesinde bononun kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü olduğundan alt hukuki ilişkinin irdelenmediğini, – Bonoda nakden kaydı olduğunu, ancak taraflar arasında nakdi bir ilişki olmadığını, ortaya konulan yazılı belge ve protokol ile bononun sebebinin İstanbul …İcra Md nün … Esas sayılı … borcu olduğunun mahkemece de kabul edildiğini, – Dava dosyasına sunulan protokolün kefalet olduğunu, mahkemenin bunu borcun üstlenilmesi olarak kabul ettiğini, her iki durumda da ortada geçerli bir icra dosyası ve borç bulunmadığını – İcra dosyası incelendiğinde …un ödeme emrinde yer almadığının görüleceğini, , 3.kişilerden olmayan borç nedeni ile haciz mahallinde bono alındığını, bu durumun suç da teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacılar, 26.07.2016 tanzim, 20.08.2016 ödeme tarihli 30.000TL bedelli bono yönünden borçlu olmadıklarının tespiti istemi ile dava açmışlardır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflarca inkar olunmayan protokol örneğine göre; protokolün İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasına ilişkin düzenlendiği, dosya borcunun kimlik bilgileri yazılı borçlular tarafından kabul ediliği, 26.07.2016 Tanzim 20.08.2016 Vade tarihli 30.000TL bedelli bononun vadesinde ödendiğinde dosyanın borcunun sona ereceği, ödenmez ise borçlular aleyhine tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takibine geçileceği, protokolün dosya borçlusu …’un borcu için düzenlendiği …” kararlaştırılmış olup protokolde davacılar …, … ile alacaklı vekilin isim ve imzası bulunmaktadır. Bono incelendiğinde; keşidecilerin …, … olduğu, lehtarın … AŞ olduğu, senette nakden kaydı olduğu, tanzim tarihinin 26.07.2016, vade tarihinin 20.08.2016 olduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacılar senetten dolayı borçlu olmadığını, haciz baskısı ile senet alındığını, senedin nakden kaydının gerçek olmadığını ileri sürmüş ise de, kambiyo senedindeki bedel kaydının tarafları bağlayacağı, aksini iddia edenin iddiasını kesin delille ispatla yükümlü olduğu, dosyada mevcut davacılara atfen isim ve imza bulunan protokol gereğince takip dosyasındaki borcun davacılar tarafından üstlenildiği, protokolün icra kefaleti mahiyetinde kabul edilemeyeceği, haciz tutanağında da herhangi bir işlem yapılmadığının yer aldığı dikkate alındığında mahkemenin bu gerekçelerle davanın reddine karar vermesi yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 80,70TL harcın peşin alınan 54,40TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,30TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/06/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.