Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1471 E. 2022/1210 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1471 Esas
KARAR NO: 2022/1210
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2017/992 2019/451
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 07/11/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı …nin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile dava dışı 3. Şahıs … Tic. Ltd. Şti. aleyhine icra takibi başlattığını, ortaklarının soyisim benzerliğinden dolayı adresleri farklı olmasına rağmen müvekkilinin eşi …’ün sahibi olduğu …’e 30.05.2017 tarihinde hacze gelindiğini, istihkak sürecini tamamlamadan 16.10.2017 tarihinde haczettiği malları muhafaza altına almak için geldiklerini, o esnada müvekkilinin de eşinin işyerinde olup, yeniden istihkak iddiasında bulunduğunu ancak icra mahkemesi kararı eşine tebliğ edilmediğinden istihkak davası açmadıkları için davalı vekilinin muhafaza yapacağını belirtmesi üzerine muhafaza işlemlerini engellemek için haciz tutanağını ve sıralı senetleri imzaladığını, tüm senetlerin muhafaza baskısı altında verilmek zorunda kaldığını, ortada geçerli bir kefalet sözleşmesi olmadığını, dosya borçlusu olmadığından, geçerli bir ödeme taahhüdü de bulunmadığını, ilk senet tarihinin 15.11.2017 olduğunu belirterek borcun olmadığının tespiti ile 15.11.2017 tarihli 1000Tl bedelli, 15.12.2017 tarihli 1000Tl bedelli, 15.1.2018 tarihli 1000Tl bedelli, 15.2.2018 tarihli 1000Tl bedelli, 15.3.2018 tarihli 1353,22Tl bedelli, senetlerin iptaline, 16.10.2017 Tarihli haciz tutanağındaki kefalet sözleşmesinin ve henüz icra emri tebliğ edilmeden stajyer avukat tarafından ödeme taahüdü alınmış olmakla ödeme taahhüdünün hukuka uygun olmadığını ödeme taahhüdünün iptaline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 5.353,22 Tl üzerinden 07.11.2017 Tarihinde harçlandırılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarından kefaletin geçersizliği iddiası icra mahkemelerinde şikayet konusu edilebilecekken, şikayet yoluna başvurulmaksızın huzurda ki davada öne sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, görev itirazlarının olduğunu, davacı yanın her ne kadar sicil gazetesi örneği, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, vergi levhası sureti ve irsaliyeli fatura sureti dosyaya sunulmuşsa da bu belgeler borçlu şirketle aralarında organik bağın bulunmadığını ispatlar nitelikte olmadığını, davacı tarafın iddialarının yetersiz olduğunu, davacı vekilinin … ile yapılan kefalet sözleşmesinin TBK md.584 uyarınca mutlak butlanla sakat olduğunu iddia ettiğini, ancak 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 77.maddesi uyarınca ilgili maddede değişikliğe gidildiğini, İlgili Kanun’un 90.maddesi uyarınca ve 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren hükme göre: “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı kamu sermayeli bankalar tarafından yürütlülen faiz destekli kredi kullandırılmasına dair kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi tarım satı şve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin razısı aranmaz.” hükmü getirildiğini, dolayısıyla şirket ile ilgili verilecek kefaletler bakımından yeni düzenleme uyarınca eş rızası aranmadığını, davacı yanın söz ettiği senetlerin kefaleti ile bağdaştırmış olduğunu kabulünün mümkün olmadığını, bahsi edilen senet görüntülerini dosyaya sunmadığını, bunu ispata yönelik bir belge de sunmadığını, davacının bu yöndeki taleplerinin reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; “…. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde alacaklının … Tic. Ltd. Şti. olduğu, borçlunun … Limited Şirketi olduğu, takip kapsamında haciz yapıldığı, haciz tutanağının incelenmesinde dosyamız davacısı …’ün takip konusu borcun taksitler halinde ödenmesi konusunda taahhütte bulunduğu ve taahhütnameyi imzalamış olduğu, takibe ilişkin İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’ne yapılan başvuruda İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icra emrinin kesin olmak üzere iptaline karar verilmiş olduğu görülmüştür. Davacı vekili müvekkilinden alınan senetlere ilişkin kaç adet senet olduğu, vade ve miktarına ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını ve bu senetlere dayanılarak herhangi bir takip yapılmadığı beyanında bulunmuş, davalı vekili de davacıdan herhangi bir sıralı senet alınmadığını savunmuştur. Davacı kendisinden takip sırasında alındığını iddia ettiği senetlere ilişkin senet örneklerini ve buna dair bilgiyi dosyaya sunamadığından, davacı tarafından haciz sırasında imzalanan ödeme taahhüdünün geçersiz olduğuna dair delil ortaya koyamadığından davasını ispatlayamamış olduğundan, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; * İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı icra dosyası ile müvekkil ile hiçbir bağlantısı olmadığını, Müvekkilin eşinin tacir olmadığın haciz/muhafaza baskısı altında davalı şirket avukatının istediği her şeyin yapıldığını, kendi borçlarının olmadığını, senetlerin haciz tutanağına geçirtilmediğini, *müvekkilin eşi … adına ilk haciz sonrası açılan istihkak davasının kabul edildiğini, (İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/1759 E 2019/38 K.) davalının borçlusu ile müvekkilinin eşine ait olan şirketin aralarında bir bağ olmadığına 07.05.2019 tarihinde karar verildiğini, *Haciz sonrası müvekkilinin kefaletinin alması üzerine icra emri gönderildiğini, bu icra emrinin de iptali talebi ile İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2017/1914 E. 2018/134 K. Sayılı davası açıldığını ve 05.02.2018 tarihinde karar verildiğini; “…İİK md. 38 gereğince, icra dairesinde ki kefaletler ilamların icrası hakkında ki hükümlere tabi olup, icra kefaletinin geçersizliğine yönelik iddia genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup yargılamayı gerektirmekle birlikte, kefaletin yasaya uygun şekilde alınmadığı…” gerekçesiyle icra emrinin iptaline karar verildiğini, Dava dilekçesinde – alınan senetlerin iptali – kefalet sözleşmesinin iptali, – haciz esnasında alınan taahhüdün iptali- talep edilmiş olmasına karşın; taleplerimizden sadece senet iptali hususu değerlendirildiğini, diğer taleplere ilişkin karar verilmediğini, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, Haciz esnasında baskı ile müvekkilin dosyaya kefil olması sağlandığını, Türk Borçlar Kanunu md. 584/1.md dikkate alınacağını, müvekkilinin tacir olmadığını, dosya borcu ile ilgisi olmadığını, kefaletin geçersiz olduğunu, – Mahkeme senetlerin varlığına ilişkin kanıt sunulmadığını tarihlerin bil ebelirtilmediği, davalının da senet yok dediğini belirtmiş ise de; dava dilekçesinde senet tarihlerinin ve adedinin taahhüt tarihleri ile aynı olduğu, senetlerin taahhüdün geçersiz olabileceğine istinaden alındığı açıkça belirtildiğini, davalı vekilinin de net beyanının olmadığını, senet imzalatıldığını, yeterli delil olduğunu kararın kaldırılarak tüm taleplerin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin ekindeki belgeler incelendiğinde; İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/1759, 2019/388 Karar sayılı 07.05.2019 Tarihli karar örneğini sunmuş olup incelendiğinde; …’ün davalı aleyhine açtığı istihkak davasının kabulüne karar verildiği, İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/1914 e, 2018/134 K sayıl 05.02.2018 T li karar örneğini sunmuş olup incelendiğinde; …’ün davalı aleyhine açtığı davada 16.10.2017 Tarihinde evli olduğu, eşinin rızası olduğuna dair laydın bulunmadığını, icra kefaletinin TBK daki şekil şartlarına aykırı olduğu gerekeçsi ile şikayetin kabulü ile 2017/14492 e sayılı dosyasındaki şikayetçi borçlu kefile çıkarılan icra emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı taraftan alınmış bir senet bulunmadığını, davacının hiçbir şekilde belgelendiremediği ve ispatlayamadığı senet için huzurdaki davay açtığını, Davacı tarafın sözünü ettiği senedin varlığına dair dosyaya sunulan bir belge bulunmadığını, haciz tutanağında da senet alındığına dair bir ibare bulunmadığın, davacının iddiasına yönelik delil sunamamış olmakla birlikte ispat yükü kendisinde olduğundan davanın reddinin yerinde olduğunu davacının istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmişir.
İNCELEME -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı … tarafından, … Limited Şirketi aleyhinde 2.800,00 TL cari hesap ve 556,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.357,33 TL tutarında alacağın tahsili bakımından ilamsız takip yapıldığı görülmüştür. -Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasındaki (esas dosyası İstanbul … İcra Md nün … Esasa sayılı takip dosyasıdır) 16.10.2017 tarihli haciz tutanak örneği ve icra müdürlüğünün yazı cevabı ekinde de ilgili tutanaklar mahkemeye gönderilmiştir. -Davacı vekili delil olarak 16.10.2017 Tarihli haciz tutanağı ve ekinde taahhüt tutanağı örneğini sunmuş olup haciz tutanağında davacının “borcu kabul etmiyorum borç benim değil ” şeklinde beyanda bulunduktan sonra 5.300,20TL toplam borcu (ayrıntı beliritlmiş) kefil olmak istiyorum, taksitli şekilde ödemek istiyorum, taahhüt tutanağında belirtilen tarihlerde borcu ödeyeceğim..” şeklinde beyanı mevcut olup tutanakta davacı ile aklacaklı vekili Stj avukat … ve icra memurunun isim ve imzası mevcuttur. Taahhüt tutanağında ise toplam 5.353,221 Tl lik borcun 5 taksitle ve belirtilen vade ve tutarlarda ödenmesi kararlaştırışmış tutanak aynı kişiler tarafından imzalanmıştır.
GEREKÇE Davacı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası yönünden borçlu sıfatı olmadığı halde haciz ve muhafaza baskısı altında senet alındığını iddia ederek menfi tespit, kefalet sözleşmesinin ve taahhüdün iptali isteminde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili haciz sırasında sıralı senetler alındığını ileri sürmüş ise de; haciz tutanağında ve taahhüt tutanağında davacıdan senet alındığına dair herhangi bir açıklama bulunmadığı gibi senet örneğinin sunulmadığı, davalı vekilinin son duruşmadaki beyanında ve istinafa cevap dilekçesinde senet alınmadığını beyan ettiği görülmektedir. Bu durumda varlığı ispatlanamayan senetler yönünden talebin reddine karar verilmesi yerinde olduğu gibi ödeme taahhüdünün geçerli olup olmadığı hususu genel mahkemede değil şikayet yolu ile icra mahkemesince değerlendirileceğinden bu yöndeki talebin neticeten reddi de bu gerekçe ile yerindedir. Mahkemece kefaletin geçerli olup olmadığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmamış ise de; davacının bu hususta genel mahkemede dava açmakta hukuki yararı mevcut olduğundan iddiasının değerlendirilmesi gereklidir. (Aynı yönde Y.11HD, 2020/2727Esas, 2020/4673 Karar sayılı ilamı) İİK’nun 38.maddesinde kefaletin şekli hakkında özel bir hüküm bulunmadığından BK.nun 583.maddesi hükmünün icra kefilliği için uygulanması gerektiği, madde hükmünün icra kefilliği için geçerlilik şartı olduğu, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefil olarak bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısı ile yazarak imzalanmasının kefilliğin geçerlilik şartı olduğu, haciz tutanağında davacının kendi el yazısı ile yasada belirtilen şekilde kefillik beyanı ve imzası bulunmadığı gibi davacının haciz tarihinde evli olduğu, eş rızasının alınmadığı, davacının tacir olduğuna ilişkin dosyaya herhangi bir delil yansımadığı dikkate alındığında dava konusu icra dosyasındaki davacının icra kefilliğinin BK.nun 583.maddesi gereğince geçersiz olduğu gerekçesiyle bu yöndeki talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenle davacının istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/992 Esas, Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 3- Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, – Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası yönünden icra kefili olarak borçlu olmadığının TESPİTİNE, – Fazlaya ilişkin istemin reddine, – Alınması gereken 362,05 TL harçtan peşin alınan 91,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 270,63Tl harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Davacıdan tahsil olunan 91,42Tl harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Davacı tarafından ilk derece mahkemesindeki yargılamada yapılan 31,40Tl başvuru harcı ile 177,50TL posta tebligat gideri ki toplam; 208,90TL yargılama giderinin haklılık durumuna göre 104,45TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, – Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 5100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 5100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 185,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/06/2022