Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1451 E. 2022/1209 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1451 Esas
KARAR NO: 2022/1209
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2019
NUMARASI: 2015/401 2019/673
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına kimliği belirsiz kişilerce 25.12.2008 keşide tarihli 18.06.2009 vade tarihli 4.500 TL bedelli senet ile 15.09.2009 keşide tarihli 23.01.2009 vade tarihli 6.600 TL bedelli senet düzenlenip piyasaya sürüldüğünü, müvekkilinin söz konusu senette alacaklı görünen şirket ile hiç bir ticari işi olmadığını ve kendisi bu şirkete karşı borçlu olduğuna dair söz konusu senetleri imzalayıp vermediğini, söz konusu senetler üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, kendisi hakkında sahtecilik yaparak piyasaya senet süren kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve haklarında İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/264 Esas sayılı dosyadan dava açıldığını, bu davada müvekkilinin müşteki sıfatıyla yer almış ve senet üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığı ortaya çıktığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyalara konu senetlerdeki imzalar müvekkiline ait olmadığından borçlu olmadığının tespitine; asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davalı borçlunun iyi niyetli hamil olan müvekkili şirkete ödemede bulunmadığı gibi iş bu huzurdaki davayı lehtar ve cirantaya açması gerekirken müvekkili şirkete hangi hukuki sebebe dayanarak açtığını anlamadıklarını, davacının İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu 2011/477 Esas sayılı dosyayı takip etmediğini, bu nedenle davanın düştüğünü, aynı zamanda İstanbul 3. İcra Hukuk mahkemesinde açmış olduğu 2011/476 Esas sayılı dosyayı da takip etmediği için davanın düştüğünü, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Her ne kadar davalı takip alacaklısı İstanbul … İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasına konu bonoya ciro silsilesi sonunda hamil olmuş ise de, takibe konu bonodaki tanzim eden imzasının davacıya ait olmadığı anlaşılmakla sahte bonoya dayalı müracaat hakkından bahsedilemeyeceğinden, daavnın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyalarına dayanak bonolar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2.220,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine …” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına dayanak 6600Tl bedelli bononun temlik eden Banka tarafından teslim alınmadığını, senet aslının dilekçe ekindeki evraktan anlaşılacağı üzere …İcra Dairesi tarafından İStanbul CBS Sahtecilik Bürosunun 2013/10692 E sayılı dosyasına gönderildğini, mahkemenin savcılık dosyasından senedi celp etmeden hüküm kurmuş olması nedeni ile eksik inceleme ile karar verildğini, Müvekklinin düzgün ciro silsilesine göre hamil sıfatına hazi olduğunu, HMK 357/3 maddesine göre; “ilk derece mahkemsinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir” şeklinde hükmün yer aldığını, bu madde gereğicne belge aslının celbi lie bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, Raporda incelemeye esas alına imzaların senet tarihinden sonraki tarihli yeni imzalı evrakalr olduğunu, hükme esas alınamayacağını, davacının her belgede birbirinden farklı bağımsız imzalar attığını, imzaların tutarsız olduğunu, bu durumun iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davacının borçlandırıcı işlemden sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME İstanbul … İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 4500TL bedelli 25.12.2008 tanzim, 18.06.2009 vade tarihli bonoda; davacı …ın keşideci, dava dışı … Şti lehtar / 1.ciranta, olduğu, banka tarafınan kambiyo senedine dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasınakonu 6600TL bedelli 15.09.2008 tanzim, 23,01,2009 vade tarihli bonoda; davacı … ın keşideci, dava dışı … Şti lehtar / 1.ciranta, olduğu, banka tarafından kambiyo senedine dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatıldığı görülmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; 4500TL bedelli senet aslı incelenmiş ve senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı yönünde görüş belirtilmiş, raporda önceki tarihli -2007 tarihli- … Bankasının 13.09.2007 Tarihli bireysel müşteri kredisi sözleşem aslı incelenmiştir. Soruşturma aaşamsında 6600TL bedelli seenet aslı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış ve raporda imzanın davacı …’ın eli ürünü olmadığı yönünden görüş belirtilmiş, 3.kişiler hakkında sahtecilik suçu yönünden kamu davası açılmıştır.İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/264 Esas, 2019/124 karar sayılı dosyasında; “…İddia, sanıkların savunması, müştekinin beyanı, bilirkişi … tarafından düzenlenen 11.04.2018 ve 14.05.2018 tarihli bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre; Müştekinin sanıkların ortakları ve yetkilileri olduğu … Ticaret Limitet şirketinde işçi olarak çalıştığı, Keşidecisi …, Lehtarı … Limitet Şirketi İstanbul 15.09.2008 keşide tarihli 23.01.2009 vade tarihli olan 6.600 TL bedelli senedin kendi yerine keşideci imzası atılarak kullanıldığından bahisle şikayetçi olduğu, yapılan bilirkişi incelemesine göre 23.07.2014 tarihli rapora göre keşideci imzasının müştekiye ait olmadığının tespit edildiği, sanık … senedin düzenlendiğinden haberinin olmadığını beyan etmiş ve senetteki imzanın …’in eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de; Senedin … bankasına sanık … tarafından ibraz edildiğinin 14.05.2018 tarihli raporla tespit edildiği, sanık …’in bu şekilde üzerine atılı bulunan Resmi Belgede sahtecilik suçunu işldiği sabit olduğundan cezalandırılması yoluna gidilmiş, sanık … hakkında Resmi Belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmış isede, Sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde olunamadığından sanığın müsnet suçtan beraatine …” karar verilmiş olup ilgili kararda YKB katılan olarak yer almıştır.
GEREKÇE Dava, imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Bilirkişi raporunda; davaya konu 4500TL bedelli 25.12.2008 tarihli bono yönünden davalı Banka ile davacı arasında akdedilen 13.09.2007 Tarihli bireysel müşteri kredisi sözleşme aslı incelenmiş olup rapor denetime ve hükme elverişli niteliktedir. Rapora göre; senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği görülmekle 4500TL bedelli senet yönünden menfi tespit isteminin kabulü kararı yerindedir. İmza inkarına dayalı menfi tespit isteminde senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğunu ispat yükü davalıdadır. Somut uyuşmazlıkta; davalı vekili istinaf aşamasında 6600TL’lik bono aslının savcılık dosyasında olduğunu ileri sürerek senet aslının celbi ile bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş ise de; yargılama aşamasında senedin celbi için yazılan müzekkerelere olumsuz cevap verildiği, mahkemenin iki kez davalı vekiline usulüne uygun ihtarda bulunarak kesin süre verdiği, kesin süre içinde senedin sunulmadığı, hangi adli mercide olduğunun da süresinde bildirilmediği görülmektedir. Kesin sürelere rağmen ara karar davalı yanca yerine getirilmediğinden HMK 357/3 maddesi koşulları oluşmadığı gibi, İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/264 Esas, 2019/124 karar sayılı dosyasına dayanak soruşturmada 6600TL’lik senet aslının savcılık aşamasında incelendiği ve bilirkişinin raporunda imzanın davacıya ait olmadığı yönünde görüş belirtildiği, davacının ve davalının katılan olarak yer aldığı ceza dosyasında da iş bu dosya davacısı dışında üçüncü kişi hakkında resmi belgede sahtecilik suçu yönünden HAGB kararı verildiği de dikkate alındığında davaya konu 6600Tl’lik bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olduğunun ispatlanamamış olması gerekçesi ile bu senet yönünden de davanın kabulü yerindedir. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden davalı-temlik alan vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince,davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 758,24 TL harçtan, peşin yatırılan 44,40 TL ve 145,16 TL’nin mahsubu ile bakiye 568,68TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/06/2022