Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1427 E. 2022/1447 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1427 Esas
KARAR NO: 2022/1447
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2018/38 E. – 2019/518 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin gazeteci olduğunu davalı Uzm. Dr. …, Dr. … ve Dr. … adına ruhsatlandırılmış müştereken muayanehane olan … Estetik Kliniği Nişantaşı Şubesinde ilk defa 2016 Mayıs ayında çenesine ve ağız çevresindeki çizgilere dolgu, yan çene kaslarına botoks işlemi ve V shape işlemi şeklinde medikal estetik işlemi yaptırdığını, müvekkilinin 2017 yılında da davalılar adına ruhsatlandırılmış klinikte benzer medikal estetik işlemleri yaptırdığını, anılan klinikte her uygulama sırasında işlem öncesi ve sonrasına ait müvekkilinin yüzünün fotograflarının çekilmek istendiğini, müvekkilinin fotoğraf çekimi sırasında yapılacak estetik işlemlerinin gizli kalmasını ve görüntülerinin hiçbir yerde yayınlanmamasını istediğini belirttiğini, bunun üzerine yetkililer tarafından bunun standart bir uygulama olduğunu, hasta dosyasına konularak arşivlendiğini, gizli kalacağını ve hasta mahrumiyetinin korunacağını taahhüt edildiğini, arkadaşlarının haber vermesiyle müvekkilin kız kardeşinin müvekkili arayarak fotoğraflarının instagramda yayınlandığı söylediğini, birgün sonra ise … TV haber kanalı haber yayın müdürünün …’in instagram sayfasında müvekkilinin fotograflarını gördüğünü ve estetik yaptırıp yatırmadığını sorduğunu, müvekkilinin bu durumu gizlemeye çalıştığını ancak yayın müdürünce söz konusu videonun müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin zor durumda kaldığını, bunların yanı sıra birçok tanıdığının müvekkilini arayarak aynı soruları sorduğunu, davalıların müvekkilinin izni ve onayı olmadan estetik işlemin öncesi ve sonrasına ait fotoğrafları yayınladığını, müvekkilinin özel hayatına müdahale edildiğini, davalının eyleminin haksız fiil teşkil ettiğini, 35.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hukuka aykırı saldırı dolayısı ile davalılarca elde edilmiş olan kazancın tam olarak yargılama sırasında toplanacak delillere ve bilirkişi incelemesine göre tam olarak belirleneceğinden şimdilik 1.000 TL vekaletsiz işgörme hükümlerine göre müvekkiline verilmesine, kişilik haklarına sürmekte olan saldırıya son verilmesine, fotografların sosyal medya hesaplarından kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş; 30/10/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 5.000 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Estetik Kliniğinin müşterek ruhsat sahibi olmadığını, kliniğin işletmesinde ve yönetiminde herhangi bir yasal sorumluluğunun olmadığını ve şirket çalışını da olmadığını, işyerinin tüm ünvanının … Ltd Şti olduğundan davanın bu tüzel kişiliğe açılması gerektiğini, estetiğin bu unvanlı şirketin yaptığını, müvekkilinin bu adreste kiracı olarak bulunduğunu, şirketle aralarında bir iş sözleşmesi bulunmadığını, bu işletmede herhangi bir SGK kaydının da olmadığını, kira sözleşmesinin bir yıllık olduğunu ve sözleşmenin feshi ile klinikten ayrıldığını, müvekkilinin davalı olma sıfatının olmadığını, davanın bu nedenle husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, kliniğin birçok doktor tarafından kullanılan müşterek bir klinik olduğunu, ücret mukabilince hastaları uzmanlık alanına giren konularda muayene- tetkik ve tedavilerini planladıklarını ve yaptıklarını, instagram hesabının müvekkiline ait olmadığını, bu hesaba yüklenen hiçbir içeriğin müvekkili ile bağlantısının bulunmadığını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sosyal medya hesabının … Tic Ltd Şti isimli şirkete ait olduğunu ve müvekkili tarafından kullanılmadığını, sosyal medya hesabında müvekkilinin adının, unvanının hiçbir şekilde yer almadığını, davanın şirkete karşı açılması gerektiğini, davanın pasif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davaya konu görüntülerin kişinin tanınmasına yetecek özellikler barındırmadığını, yüzünün yalnızca belirli kısmının yayımlanması kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilip kullanılması hususunu oluşturmayacağını, davacının adının ve tanıtıcı diğer bilgilerin kullanılmadığını, dava dosyasında yer alan görüntülerin davacıya ait olmadığını, davacının kendisine ait görüntülerin yayımlanmasına açık şekilde rıza gösterdiğini, ekran görüntülerinde uygulama tanıtımının yapıldığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, dava konusu olayda vekaletsiz iş görme hükümlerinin mevcut olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05.12.2019 tarih ve 2018/38 Esas – 2019/518 Karar sayılı kararıyla; “…davaya konu fotoğrafların FSEK kapsamında eser niteliğinde olmadığı, ancak FSEK 86.maddesi ve yukarıda izahı yapılan TMK … maddesi uyarınca korunabileceği, davalı kullanımlarının FSEK 86 ve TMK … hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, çekim esnasında göstermiş olduğu rızanın varlığı kabul olunsa dahi kullanımın niteliği dikkate alındığı izahı yapıldığı üzere bunun aykırılığı ortadan kaldırmayacağı, davacının maddi ve manevi tazminata yönelik talepleri yönünden yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla kişilik haklarına saldırı niteliğindeki davalı kullanımları ilişkin maddi tazminat yönünden paranın alım gücü yapılan işin kapsamı BK.50 hükmü kapsamında talep değerlendirildiğinde bilirkişi heyeti tarafından tespit olunan 5.000 TL’nin yerinde olduğu ve hakkaniyete uygun düşeceği anlaşılmakla maddi tazminat davasının tümden kabulüne karar vermek gerekmiş, manevi tazminat talebi yönünden eylemin ağırlığı tarafların sosyal durumları hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak takdiren 10.000,00 TL’nin yerinde olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, takdir olunan tazminatların davalıların husumete yönelik itirazlarının yerinde olmadığı dikkate alınarak müşterek ve müteselsilen tahsiline, kişilik haklarına saldırı niteliğindeki davalı kullanımlarının men’ine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının yetersiz olduğunu,Manevi tazminatın haksız eylemlerde tatmin duygusu yanında caydırıcılık etkisi uyandıracak ölçüde olası gerektiğini, oysa mahkemece hükmedilen 10.000 TL manevi tazminatın bu etkiden uzak olduğunu, müvekkile ait paylaşılan fotoğrafın görüntülenme sayısının fazlalığı da dikkate alındığında manevi tazminat talebinin tümden kabulünün uygun olacağını,Mahkemece hükmedilen 5.000 TL tutarındaki maddi tazminatın da düşük olduğunu, bilirkişi raporundaki bu yönde tespite itiraz ettiklerini, TBK.50 ve 51.maddeler uyarınca hâkimin daha yüksek tazminata karar vermesinin uygun olacağını, Davalıların yaptığı estetik işlemlerinin ücretleri de dikkate alındığında, müvekkilin fotoğrafının haksız olarak yayınlanması nedeniyle davalıların haksız olarak yüksek gelir elde ettiklerini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin somut olayda görevli olmadığını, uyuşmazlık konusu görüntülerin eser kapsamında olmaması ve dava dilekçesinde davacının FSEK kapsamında bir talebinin olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğunu, Davacının davasını TMK 25/3 maddesine göre temellendirmiş olmasına rağmen, mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak TMK … ve FSEK 86.maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkillerin paylaşılan görsellerden kazanç elde ettiğine dair somut bir delil olmadığından, maddi tazminatın yasal şartlarının oluşmadığını, Davanın muhatabının müvekkiller olmadığını, sosyal medya hesabının dava dışı … Ticaret Limited Şirketi’ne ait olduğunu, müvekkillerin bu şirketin hiçbir zaman ortağı ve çalışanı olmadıklarını, şirket ile hiçbir organik bağlarının ve sorumluluklarının bulunmadığını, davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, Müvekkillerin sorumluluğunu kabul etmemekle birlikte, bir kişinin sadece ağız kısmının kayda alınmış olmasının kişilik haklarının ihlali olarak kabul edilemeyeceğini, Dosyada mevcut hasta rızası ve hasta bilgilendirme ve onam formlarının mahkemece dikkate alınmadığını, davacı hasta hem uygulanan işlemlere ilişkin fotoğraflarının çekilmesine hem de bu içeriklerin uygulama tanıtımı olarak kullanılmasına açık muvafakat verdiğini, onam formunda bu hususlara imza attığını, Maddi ve manevi tazminatın yasal koşulları oluşmamış olup, mahkemece hükmedilen miktarların da fahiş olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; “Davanın müvekkile yöneltilmesinin hatalı olduğunu, davada müvekkilin husumetinin bulunmadığını, adreste … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin faaliyette olduğunu ve müvekkilin şirketle bir bağının bulunmadığını, sadece davalı … ile kiracılık ilişkisinin bulunduğunu, davacıya estetik müdahaleyi belirtilen şirketin yaptığını, dava açılacak ise bu şirkete yöneltilmesi gerektiğini, Müvekkil klinikte bulunduğu sürede davalı şirkete yardım ettiğini, gelen hastalarla uzmanlık alanına giren konularda ücret karşılığı ilgilendiğini, klinikte gerçekleşen hasta fotoğraf çekimleri, yayınlanması, çeşitli reklamlara konu edilmesi gibi işlemlerin müvekkilin bilgisi dahilinde olmadığını, ilgili sosyal medya hesabının müvekkile ait olmadığını ve müvekkilin bilgisi ve kontrolünde olmadığını, Bir an için müvekkilin kusurlu olduğu kabul edilse bile, mahkemece verilen tazminatın fahiş olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *… Ticaret Limited Şirketine ait Ticaret Sicil kayıtları dosya içerisine alınmış, incelendiğinde …, …’in şirketin kurucu ortağı olduğu, davalı …’in ortaklık ilişkisi olduğu, hali hazırda şirket ortaklarının davalılar görünmediği şirketi temsile yetkili kişilerin … ve … olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu instagram hesaba ilişkin reklam ödemelerinin bu şirket tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. *Davacı tarafından dosyaya sunulan ve İstanbul Tabip odasına yapılan müracaat sonrası Tabipler Odası Onur Kurulunca alınan karar incelendiğinde; davacıya ait operasyon öncesi ve sonrası fotoğrafların ve video görüntüsünün … isimli instegram sayfasında yayınlanmasının kusur oluşturduğu, sayfanın düzenlenmesinde …nun kiracı olarak gözüktüğü, serbest hekimlik yaptığı, muayenehaneyi …den kiraladığı, alt kiracı olarak çalışması sebebiyle sayfanın düzenlenmesinde sorumluluğunun bulunmadığı, kusurlu fiil nedeniyle Dr … ile …’nun sorumlu olduğu gerekçesiyle para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararda benzer durumların tekrar yaşanması halinde davalı Dr …’nun alt kiracı da olsa sorumluluğunun oluşabileceğinden bahisle uyarılmasına karar verildiği kararda muayenehanenin Dr … ile Dr … ya ait olduğu, davalı Dr …nun davalı …’le olan alt kiracılık ilişki kapsamında kullanıldığının belirtildiği, yine sitenin bu muayenehaneye ait olduğunun tespit olunduğu anlaşılmıştır. *Mahkemece alınan bilirkişi raporunda özetle; dava konusu uyuşmazlığın, davacının fotoğrafının ve görüntülerinin kullanılması için davacıdan izin alınıp alınmadığı, zımni izinin olup olmadığı, kullanımın reklam amaçlı olup olmadığı ve vaki kullanımın davacının haklarına tecavüz teşkil edip etmediği noktasında olduğundan söz konusu uyuşmazlığın fikri bir ürünün korunmasından ziyade davacının kişilik hakkının korunması ile ilgili olduğu, dış görünüşün yansıması ve tekrarı demek olan resim üzerinde kişilik hakkı bulunmakta olduğu ve bu yüzden resim ve portreler öncelikle kişilik hakkı olarak Medeni Kanun tarafından korunduğu, FSEK.m.86’da ise resim ve portreler özel bir hükümle belirtildiği, kişinin fotoğrafı üzerindeki hakkının Medeni Kanun ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince kişilik hakkı kapsamında herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklardan olduğu, ticari amaçlarla, reklam için çekilen resimlerde, fotoğrafa dahil olanların rızaları alınmadan bunların kamuya sunulmasının söz konusu olamayacağı, resimlerin kamuya sunuluşu haber verme amaçları içinde olması gerektiği, bunların reklam araçları için ya da ticari amaçla kamuya sunulmasının caiz olmadığı, tüm bu sebeplerle davacının açık veya örtülü rızası yok ise vaki kullanımın hukuka aykırı olacağı, dosyaya davacı tarafından sunulan fotoğraflarda davacının görüntülerinin ‘…’ adlı instagram hesabında kullanıldığının görüldüğü, söz konusu kullanımın bilirkişi heyeti olarak estetik merkezinin tanıtımına yönelik olması nedeniyle ticari amaçlı reklam olduğu, incelemeler neticesinde vaki kullanımın bilirkişi heyetince, takdiri mahkemeye ait olmak üzere FSEK m.86/1 hükmüne aykırı olduğu kanaatine varıldığı, davacının görüntüsünün davalının reklamlarında izin alınmaksızın yayınlanmasının kişilik haklarına aykırı olduğu, somut olayda dış görünüşte davacının yüzünün önemli bir kısmı onu tanıyacak kişilerin onu teşhis edeceği şekilde kullanılmış olup vaki yayının FSEK m.86’ya aykırı olduğu gibi, MK … vd hükümleri çerçevesinde davacının izinsiz olarak hastalığının ifşa edilmesi de kişilik haklarının da ihlali niteliğinde olduğu, söz konusu olayda bilirkişi heyetince davacı yanın manevi zarara uğramış olduğu düşünüldüğünden davacının manevi tazminat talep etme koşulları gerçekleştiği, manevi tazminat taleplerinin miktarının ve türünün takdirinin ise mahkemeye ait olduğu, maddi tazminat yönünden ise dosya kapsamı incelendiğinde davalının vaki kullanımla ilgili olarak elde ettiği kazancın tespitinin mümkün olamayacağından bu kazancın TBK 50 ve 51 çerçevesinde sayın mahkemece takdiri gerektiği, açıklanan tüm nedenlerle takdir mahkemece belirlenmesi gerektiği vaki kullanımın türü, şekli, niteliği, amacı ve sektörel uygulama hep birlikte değerlendirildiğinde davacının talep edebileceği maddi tazminatın 5.000 TL olabileceği yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün men’i, ref’i ve maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davalı kullanımlarının FSEK 86 ve TMK … hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, davacının maddi ve manevi tazminata yönelik talepleri yönünden yasal şartların oluştuğu ve hakkaniyete uygun düşeceği anlaşılmakla maddi tazminat davasının tümden kabulüne; manevi tazminat talebi yönünden eylemin ağırlığı tarafların sosyal durumları hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak takdiren 10.000,00 TL’nin yerinde olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, kişilik haklarına saldırı niteliğindeki davalı kullanımlarının men’ine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davanın İstanbul 16.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/375 Esas sayılı dosyası ile açıldığı, mahkemece 08.11.2017 tarihli karar ile “Dava; davacının fotoğraflarının izinsiz olarak ınstagramda kullanıldığı iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davası olup FSEK 86. Maddeye aykırı olarak yayınlanan fotoğraflar nedeniyle FSEK hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu davaya bakmaya Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılarak” görevsizlik kararı verildiği, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Eser niteliğinde olmayan fotoğrafların da FSEK 86.maddesi kapsamında korunduğu gözetildiğinde davaya İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde devamla sonuca gidilmesi isabetli olduğundan, davalıların göreve yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Davalıların “Dava konusu instagram hesabının dava dışı … Ticaret Limited Şirketi’ne ait olduğunu ve olayda sorumluluklarının bulunmadığını” ileri sürerek husumet itirazında bulundukları görülmüş ise de; ilk derece mahkemesi tarafından toplanan deliller uyarınca davaya konu kliniğin fiilen davalılar Dr. … ve Dr. …’ya ait olduğu, diğer davalı Dr. …’nun ise alt kiracılık ilişkisi kapsamında kliniği kullandığı ve aynı konuda faaliyette bulunduğu, bu nedenle kliniğe ait sosyal medya hesaplarının davalıların izni ve bilgisi haricinde kullanılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi tarafından davalıların husumet itirazlarının reddi isabetli olmuştur. Davalılar … ve … vekili “Dosyada mevcut hasta rızası ve hasta bilgilendirme ve onam formlarının mahkemece dikkate alınmadığını, davacı hasta hem uygulanan işlemlere ilişkin fotoğraflarının çekilmesine hem de bu içeriklerin uygulama tanıtımı olarak kullanılmasına açık muvafakat verdiğini, onam formunda bu hususlara imza attığını” ileri sürmüş ise de; dosyada mevcut onam formunda, “Uygulama esnasında fotoğraf veya video görüntülerinin alınabileceğini ve bunların eğitsel ve bilimsel çalışmalarda kullanılabileceğini anladım ve kabul ediyorum” şeklinde bir ifadenin bulunduğu, ancak bu iznin sosyal medya tanıtım ve reklamlarını kapsamayacağı anlaşıldığından, somut olayda davacı rızasının varlığından bahsedilemeyecektir. Davalılar … ve … vekili “Davacının davasını TMK 25/3 maddesine göre temellendirmiş olmasına rağmen, mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak TMK … ve FSEK 86.maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu” ileri sürmüş ise de; davacının kanun maddesini açıkça yazmasa bile iradesinin bu doğrultuda olduğunu yorumlama ve hukuku re’sen uygulama görevinin mahkemeye ait olduğu anlaşılmakla, davalının bu yöndeki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan 04.09.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda yapılan tespitler ve TBK.50 ve 51.maddeler çerçevesinde mahkemece takdir edilen 5.000,00 TL tutarındaki maddi tazminat miktarı ile, somut olayın özelliklerine ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında takdir edilen 10.000,00 TL tutarındaki manevi tazminat miktarı hakkaniyete uygun olduğundan, taraf vekillerinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılaması yönünden davalı …’ndan alınması gereken 1.024,65 TL harçtan, peşin alınan 256,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,49 TL harcın davalı …’ndan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılaması yönünden davalılar … ve …’den alınması gereken 1.024,65 TL harçtan, peşin alınan 108,80 TL (54,40×2) harcın mahsubu ile bakiye 915,85 TL harcın davalılar … ve …’den alınarak hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2022