Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1395 E. 2022/1298 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1395 Esas
KARAR NO: 2022/1298
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2017/1112 2019/1043
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Franchise Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/07/2008 tarihinde “… Emlak Komisyonculuğu Franchıse Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin 6.maddesinin B bendine Franchıse isim ücreti olarak Franchise başlangıç ücreti haricinde 01.10.2009 tarihinden başlamak üzere her ay 200,00 TL+KDV tutarında ücretin, Francise alan(davalı) tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin maddesine dayanarak 01/04/2012 tarihinden 01/06/2012 tarihine kadar ödenmemiş olan Franchise isim ücretlerinin ve yasal faizin tahsili amacıyla 26/01/2017 tarihine kadar İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile toplam 15.045,24 TL’lik icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibinde ödeme emri borçluya 01/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu 08/02/2017 tarihinde asıl alacağı ve işlemiş faiz ve oranlarına itiraz etmiş olması nedeniyle takibin durduğunu beyan ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptaline, takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında imzalanan sözleşmenin, sözleşmenin ne olduğunu bilmeyerek, yanıltılarak, aldatılarak imzaladığını, şirketin hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının tanık olarak bildirdiği kişilerin şirkette yetkili kişiler olduğunu, güvenlirliği olmadığını, emlakçılık faaliyetini 30.01.2013 tarihinde bıraktığını, faaliyette bulunmayan bir işletmeye hizmet verildiği iidasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının hizmete dair delilinin dava dilekçesinde bulunmadığını, herhangi bir hizmet almadığını, şirket yetkilisiyle imza edilen bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, bu kişinin sözleşmede adı soyadı, ünvanı, yetki belgesinin bulunmadığını, davacının internet şirketi olmadığını, ciddi bir şirket olmadığını, davacının sözleşmenin maddelerini yerine getirmediklerinde sözleşmenin borçlusu emlakçının sözleşmeyi feshetmek istemesi karşılığında kendisini icra ve mahkeme tehdidiyle ödemeye zorlayıp haksız kazanç sağlayan bir şirket olduğunu, beyan ile davanın reddine, davacı şirket … A.Ş.’nin geçen on yılda ne kadar matrah beyan ettiğinin, faal olup olmadığının öğrenilmesi için ilgili şirketin vergi dairesine müzekkere yazılmasına, kötüniyetli olduğu açıkça görülen davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. davacının talebini sözleşmenin 6. maddesi B bendindeki franchise isim ücreti olan 200 TL+KDV nin 01/10/2009 tarihinden itibaren ödemesine ve ödemenin gecikmesi halinde % 5 oranında faiz taahhuk ettirilmesine ilişkin düzenlemeye dayandırdığı, sözleşmede davalı …’in imzasının ve kaşesinin mevcut olduğu, davalının faaliyetinin 30/01/2013 tarihinde sona erdiği, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 2013 yılına devreden alacağının 236,00 TL olduğu, bu meblağ 2017 yılına kadar devrettiği ve 01/04/2012 ile 01/06/2016 tarihine kadar 51 aylık süreyi kapsadığı, icra takibine konu edilen 12.036,00 TL asıl alacak 3.009,24 TL faiz olmak üzere toplam 15.045,24 TL nin bu kayıttan kaynaklandığı, davalının 2012 yılına kadar isim hakkı ücreti bedellerini ödediği ve davalının faaliyetinin 30/01/2013 tarihinde sona erdiği, davacının faaliyet halinde olmayan davalıdan, faaliyeti sürüyormuş gibi isim hakkı ücreti talep etmesinin yerinde olmadığı, faaliyet halinde olmayan bir şirketin isim hakkını kullandığından da bahsedilemeyeceği ve davalı şirketçe sözleşmenin tesisinden itibaren 2012 yılı sonuna kadar isim hakkı ücretlerinin ödendiği, bu durumda davacının ancak 2013 yılı Ocak ayı için bir aylık bedelin tahsilini talep edebileceği anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, takibin 236 TL alacak üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -taraflar arasında 24/07/2008 tarihinde “… EMLAK KOMİSYONCULUĞU FRANCHISE SÖZLEŞMESİ” imzalandığını, daha erken bir tarihte feshedilmedikçe 10 yıl süreli yapılması ve frachise alanın bazı sorumluluk ve yükümlülüklerinin sözleşmenin feshinden sonra da devam edeceği kararlaştırıldığını, Franchise alanın, franchise başlangıç ücreti haricinde 01/10/2008 tarihinden başlamak üzere her ay 200 TL+KDV tutarındaki meblağı franchise isim ücreti adı altında her ayın ilk 5 günü içinde müvekkil şirkete ödeyeceği, ödemenin gecikmesi halinde ise aylık %5 oranında bir faiz tahakkuk ettirileceği hükmünün bulunduğunu, -Davalının 01/04/2012 tarihinden 01/06/2016 tarihine kadar franchise isim ücretini ödemediğini, -Müvekkili şirkein sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten başlamak üzere üzerine yüklenen tüm sorumluluklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, – Davacı her ne kadar beyanlarında sözleşmeyi imzalarken yanılıp aldandığı ve bilgisizliği sebebi ile imzaladığını ifade etse de cevap dilekçesinde saydığı isimler sözleşmenin tarafları olmadığı gibi müvekkili şirket ile bir bağlantıları da bulunmadığını, davacının kendi hür iradesi ile sözleşmeyi imzaladığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, iddianın somut delille ilişkilendirilemediğini, -sözleşme yapan tarafın yanılma veya aldatmayı öğrendiği andan başlayarak 1 yıl içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmezse sözleşmeyi onamış sayılacağını,. İmzalanan sözleşmenin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen hiçbir irade açıklamasında bulunmayan ve bu hususta herhangi bir dava ikame etmeyen davalının bu iddiasını ileri sürmesinin açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının ileri sürmüş olduğu ödemezlik definin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, Franchise isim ücretinin asıl edim olup ödemezlik defiin sözleşmeden kaynaklanan tüm borçlar için değil de yalnızca karşılıklı borçlar için ileri sürülebildiği göz önüne alındığında söz konusu olayda TBK m 97’nin ileri sürülebilmesi mümkün olmadığını, Davalı, emlakçılık faaliyetini 30/01/2020 tarihinde terk etmesi sebebiyle söz konusu tarihten itibaren hizmet almadığı beyan etmiş bu vesileyle de ifadan kaçınmasını haklı gösterme çabası içerisine girmişse de; piyasada birçok emlakçının, vergi kaydı olmasa da fiilen emlakçılık yapmaya devam etmekte olduğunu, müvekkilinin kimin ticaret yapıp yapmadığını kontrol edecek bir kamu kurumu olmadığını, dosyada ve tanık ifadelerinde müvekkilin yaptığı tüm eğitim vb. Faaliyetlere katıldığının açıkça yazılı olduğunu, sözleşmede fesih süresi 10 yıl olarak belirlendiğini, davacının sözleşmeyi feshettiğine dair bir emare de bulunmadığını, sözleşmenin ayakta olduğunu, davacı ile müvekkil şirket arasında imzalanan sözleşmenin belirli süreli olarak yapıldığını, davalının sözleşmeyi sona erdirmesinde haklı bir sebebi bulunmadığından olağanüstü fesih yolunu kullanmadığının da ortada olduğunu, Yargıtay’ın da franchising sözleşmelerini uzun dönemli ve sürekli iş ilişkileri bütününe dayanan sözleşmeler olarak tanımladığını, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadığını, Sözleşmesini feshetmediğini ve ticari faaliyetini habersiz bir şekilde sona erdirdiğini hakkını kötüye kullanarak dava açıldıktan sonra beyan ettiğini, Franchise alanın yükümlülükleri arasında bilgi ve hesap verme borcu da bulunduğunu, kendi nam ve hesabına çalıştığı işletmesinde basiretli bir tacir gibi davranması ve gereken özeni göstermesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelemesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine;01.04.2012-01.06.2016 isim ücret bedelleri ile yasal faizinin tahsili isteminden oluşan; toplam 15.045,24 TL nin tahsili talebi ile 30.01.2017 tarihinde ilamsız icra takibinin yapıldığı, sözleşme örneğinin eklendiği, davalının yasal süresi içinde ödeme emrine itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür. Davaya konu 24.07.2008 Tarihli sözleşmede davacı ve davalının imzaları mevcut olup sözleşmenin 2.maddesinde sürenin 10 yıl olarak belirlendiği, 6.maddede ise franchise başlangıç ücreti haricinde 01.10.2009 dan başlamak üzere her ay 200YTL+KDV franchise isim ücreti ödenmesinin kararlaştırıldığı, ücretin her ayın ilk beş günü içinde ödeneceği, gecikme halinde aylık %5 oranında faiz tahakkuk edeceği kararlaştırılmıştır. Mali müşavir bilirkişi … raporunda; taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre, davalı adına tahakkuk eden 200,00 TL+KDV=236,00TL aylık isim hakkı ücreti fatura düzenlendiği 2012 yılına kadar tahakkuk ettirildiği davalı tarafından ödendiği, ancak 2012 yılından devir eden 236,00 TL muhasebe kayıtlarına göre alacağın mevcut olduğu, bu tarihten sonra 01/01/2013 ile 01/06/2016 tarihlerinde fatura mevcut olmamakla birlikte davalının Ocak 2013 tarihinden sonra mükellefiyeti sona ermesine rağmen, mükellefiyeti olmayan firmaya fatura düzenlenemeyeceği gibi fatura düzenlenmeden alacak iddiasında bulunulması çelişkili bir durum olarak ortaya çıktığını, bu nedenle 01/01/2013 tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu 236,00 TL’yi icra takibine koyduğu 21/06/2017 tarihi itibariyle işleyen yasal dönem mevduat faizlerine göre hesaplaması yapıldığı, davacının davalıdan 236,00 TL bakiye, isim hakkından kaynaklı asıl alacak, 73,57 TL işlemiş faiz hesaplandığı hususunda görüş bildirmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, franchise sözleşmesine konu “frachise isim ücretinin” 01.04.2012-01.06.2016 tarihleri arasında ödenmediği iddiasına dayalı olarak başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, yanıltılarak aldatılarak genel işlem koşulları içeren sözleşmeyi imzaladığını, ticareti 30.01.2013 tarihinde terk ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya konu 24.07.2008 Tarihli sözleşmede davacı ve davalının imzaları mevcut olup sözleşmenin 2.maddesinde sürenin 10 yıl olarak belirlendiği, 6.maddede ise franchise başlangıç ücreti haricinde 01.10.2009’dan başlamak üzere her ay 200YTL+KDV franchise isim ücretinin her ayın ilk beş günü içinde ödennmesi, gecikme halinde aylık %5 oranında faiz tahakkuk edeceği kararlaştırılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; mahkemece bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bilirkişi raporu hükme elverişli olmadığı gibi hatalı değerlendirmeler içermektedir. Öncelikle; bilirkişi, davacı tarafça fatura düzenlenmediğinden alacak talep edilemeyeceği yönünde görüş belirtmiş ise de, 24.07.2008 Tarihli sözleşmenin takip tarihine değin geçerli olduğu, davalı tarafça ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin bir kısım ödemeler yapıldığı, alacağın sözleşme hükümlerine göre hesaplanması gerektiği, alacağın faturaya bağlanmamış olmasının alacağın varlığını etkilemeyeceği dikkate alındığında bu yöndeki tespit yerinde görülmemiştir. Faiz yönünden ise her ayın 1’inden itibaren değil sözleşme hükümlerine göre her ayın 6’sından itibaren faiz hesabı yapılması gereklidir. Bununla birlikte; itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlıdır. Davacının defterlerinde 236TL alacaklı olduğu yer alsa da; defter kaydına göre bu borç 01.06.2012 tarihli faturaya konu Mart 2012 dönemine ilişkindir ve bu dönem takibe konu edilmemiştir. Takip; 01.04.2012’den sonraki dönemin isim ücretine ilişkin olduğundan talebin aşılarak takip konusu edilmeyen cari hesap borcunun kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Davalı, ticareti 30.01.2013 tarihinde terk ettiğini beyan etmektedir. Bu durumda her halükarda 01.04.2012’den itibaren 31.01.2013’e kadarki dönem için franchise isim ücreti bedelini ödemekle yükümlü olacaktır. 30.01.2013’ten 01.06.2016 tarihine değin talep edilen isim ücret alacağına gelince; davalının sunduğu Vergi Dairesi yazısına göre 30.01.2013′ te faaliyetini terk etmiş ise de, sözleşmenin 10 yıl süreli olduğu, davalının davacıya herhangi bir bildirimde yahut fesih ihtarında bulunmadığı dikkate alındığında takip tarihinde geçerli bir sözleşme olduğundan davalının sözleşmedeki ediminden sorumlu olduğunu kabul etmek gerekir. İlk derece mahkemesinin kararın gerekçesinde 2012 yılın sonuna kadar davalının isim hakkı ücretlerini ödediği belirtilmiş ise de; bilirkişi raporunda 30.05.2012’den sonra davacının defterinde herhangi bir ödeme kaydı olmadığı gibi, davalı tarafça sunulan bir ödeme belgesine de rastlanmamıştır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, sözleşme hükümleri ve takip talebinin ödeme belgeleri ile değerlendirilmek sureti ile asıl alacak ve faiz hesaplaması yönünden denetime elverişli yeni bilirkişi raporu alınarak yargılamaya devam olunması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, 54,40TL istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 50,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 199,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/07/2022