Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1387 E. 2022/1623 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1387 Esas
KARAR NO: 2022/1623 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2018/376 E. – 2020/62 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait … sayılı ve “…” başlıklı faydalı modelin, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil edilebilirlik vasfını haiz olmamasına rağmen, kötü niyetli bir şekilde tescil edildiğini, söz konusu faydalı modele konu ürünün, müvekkili tarafından … (…),…,… vb. çeşitli isimlerle satışa sunulan şekli benzer olan değişik ambalaj ve takdim şekli ile müvekkili tarafından 2010 yılından bu yana üretildiğini ve satışa sunulduğunu, müvekkilinin üretim ve satışının dışında da davalıya ait tescilli faydalı modele konu ürüne, müvekkilinin yurtdışında katıldığı fuarlarda 2006 yılı ve daha sonrasında da yabancı menşeili firmaların standında da denk gelindiğini, davalı firmanın tescil tarihinden önce yurtdışı menşeili firmalar tarafından kamuya sunulan ve satışı yapılan numuneleri müvekkilinin de temin ederek satın aldığını, www…com, www…com, www…com uzantılı web adreslerine girildiği taktirde davalının faydalı modele konu ürünlerin davalı firmadan çok daha önce kamuya sunulduğunun ve satışının yapıldığının görüleceğini, davalı firmanın kendisine ait olmayan, daha önce yurt dışında ve Türkiye’de kamuya sunulmuş ve ticareti yapılan ürünleri kendi adına yenilik vasfını haiz olmadığı halde haksız bir şekilde tescil ettirerek, hem müvekkilini, hem de bu sektörde faaliyet gösteren firmaları telafisi güç zararlara uğrattığını iddia ederek, davalıya ait … tescil nolu faydalı model belgesinin hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap beyanında; müvekkilinin zamanında sicile başvurup faydalı model belgesinin tescilini yaptırdığını, müvekkilinin bu tescile güvenerek yatırımlar yaptığını, aradan bunca zaman geçtikten sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, yurtdışındaki bazı ürünlerin emsal gösterilerek hükümsüzlük davası açılamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarihli 2018/376 E. – 2020/62 K. sayılı kararıyla; “… mevcut delil durumu, alınan bilirkişi raporu, yasal düzenleme ve tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde; bilirkişi raporunda; https://… linkinde 2013 yılına ait … /Kataloğunda, davalıya ait … nolu ve “…” başlıklı faydalı modelin aynısının kamuya sunulmuş olduğu, yine “…” isimli bilimsel derginin 2008 yılına ait sayısında (https://..://www….-…) linkinde, dava konusu “…” başlıklı faydalı modelin tanımındaki drajenin bilimsel açıklamasının yapıldığının belirtildiği , davalıya ait … tescil nolu ve “… ” başlıklı faydalı modelin, başvuru tarihi olan 04.04.2014 tarihinden önce kamuya sunulmuş olduğu ve bu sebeple yenilik niteliğine sahip olmadığı anlaşılmakla, davacının davasının kabulüne, davalıya ait … tescil numaralı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne ve karar kesinleştiğinde sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda, davacının sunduğu deliller kapsamında inceleme yapılmadığını, bilirkişiler tarafından başkaca deliller temin edilerek tespit ve değerlendirme yapıldığını, bu durumun HMK 190 ve HMK 25. Maddelere açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacının mahkemeye sunduğu ürünler ve dilekçesinde dayandığı internet sitelerinde, müvekkilinin 2014 yılındaki faydalı model başvurusundan önce, ne Türkiye’de ne de dünyada sir ağdanın bu formda kamuya sunulduğunu ispatlayamadığını, bilirkişilerin internette arşiv araştırması yaparak yeni delil yarattığını, itirazlarının dikkate alınmadığını. -Davacı delilleri ile faydalı modelin daha önce kamuya sunulduğu ispatlanamadığından davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini. -Gerekçeli karardaki faydalı modelin, yenilik unsuru bulunmadığı yönündeki tespitin dosya kapsamına ve kanunun amacına aykırılık teşkil ettiğini, 551 Sayılı KHK 156. Maddesindeki düzenlemenin yorumunun; ’’…… maddede geçen ‘’…’’ kasıt; faydalı model buluşunu tarifnamesi yabancı dilde olsa bile ve buna Türkiye’de veya Türkiye ile ilişkisi bulunan ülkelerde popüler hale gelmiş fuarlarda ulaşılabiliyorsa var kabul olmalıdır. Birçok ülke faydalı model konusu buluşta dünya değil ülke çapında yeniliği kabul etmektedir. Hükümde ‘’dünyada’’ olarak düzenlenen ibarenin ‘’herkesin ulaşabileceği’’ ifadesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Faydalı model belgesine konu olan buluşun başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kullanılmış olması yeniliği ortadan kaldırmaz çünkü ülke çapından kasıt Türkiye’dir.’’(Ünal Tekinalp,Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012,s.734) ” şeklinde anlaşılması gerektiğini, bu yorum karşısında söz konusu yayınların Türkiye’de bilinen ve yurt dışından getirilen veya herkesin ulaşabileceği dergiler olmayıp, yerli değil yabancı unsurlu olduğundan, bu kapsamda değerlendirildiğinde müvekkilinin faydalı modelinin yenilik unsurunu ortadan kaldırmayacağını. -Davacının dava açmak için 2018 yılına kadar beklemesinin düşündürücü olduğunu, kötüniyetinin korunmaması gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; bilirkişilerin uzmanlıkları dahilinde araştırma yaparak davalının faydalı modeline konu ürünün davacının başvuru ve tescil tarihinden önce kamuya sunulduğunu gösterir verilere ulaşıldığını ve davalı FM’nin yeni olmadığı kanaatine vardıklarını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23.09.2010 tarihli, 2008/13525 E. ve 2010/9081 K. sayılı ilamında: “…Kamu düzenine ilişkin olan bu ilkeye dayalı olarak konusunda uzman olan bilirkişi veya bilirkişilerin yapacakları araştırma sonucunda bir faydalı model belgesine konu buluşun 551 sayılı KHK’nin 156. maddesi uyarınca daha önce kamuya sunulduğuna dair elde edilen bilgi ve bulguların HUMK’nun 75/son maddesi çerçevesinde re’sen dikkate alınması ve bilirkişi raporundaki yenilik unsurlarına yönelik değerlendirmenin de anılan KHK’nin 154 ile 156. maddelerine uygun olup olmadığına ilişkin hukuki denetimin mahkemece yapılması gerekmektedir… ”denildiğini, 551 Sayılı KHK 156. Maddenin çok açık olduğunu, davalı tarafın hükümleri kendi lehine çevirebilmek için yeni yorumlar getirdiğini beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince hukukçu, bilgisayar mühendisi ve kimya mühendisi bilirkişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 18/06/2019 havale tarihli raporda; davalıya ait … tescil no.lu ve “…” başlıklı faydalı modelin aynısının (tek istemi olan İstem 1’in), faydalı modelin başvuru tarihi olan 04.04.2014 tarihinden önce kamuya sunulmuş olduğu, bu sebeple yenilik niteliğini haiz olmadığı belirtilmiştir.Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; davalı adına … sayılı “…” buluş başlıklı faydalı model belgesinin, 04/04/2014 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı adına tescilli olduğu, buluş özetinin “Bu buluş. kozmetik sektöründe kişisel bakım ürünü olarak tüylerin alınmasında kullamlan, …” şeklinde olduğu, tek istemi bulunduğu ve istemin; “Bu buluş, kozmetik sektöründe kişisel bakım ürünü olarak tüylerin alınmasında kullanılan, granül sir ağda (1) ile ilgili olup, özelliği; draje formuna sahip olmasıdır.” şeklinde olduğu, tarifnamesinde bilinen teknikte kalıp şeklinde olan sir ağdanın, kullanım sırasında çekiçle veya benzeri aparatla kırılması gerektiği, kırılma sırasında etrafa sıçradığı, miktarının ayarlanmasında da sorunlar yaşandığı, sir ağdanın draje şeklinde imal edilerek miktarın ayarlanması ve herhangi bir işlem uygulanmadan kullanım kolaylığı sağlandığı,ısıtma işleminin daha kısa sürede gerçekleştiğinin açıklandığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Faydalı model belgesinin yenilik unsurunun bulunmadığından bahisle hükümsüzlüğüne ilişkin davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemece alınan bilirkişi raporu ile, davacı tarafça yenilik giderici olarak sunulan deliller karşısında, müvekkilinin faydalı modelinin yeni olduğunun tespit edildiğini, davanın reddine karar verilmesine rağmen usul kurallarına aykırı olarak bilirkişilerce arşiv araştırması yapılarak delil bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ayrıca bilirkişilerce yenilik giderici olarak sunulan internet sitesinde yayınlanan katalog ve yazının da 551 Sayılı KHK 156. Maddesindeki koşulları sağlamadığını ileri sürmüştür. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda;https:… linkinde 2013 yılına ait … Kataloğunda davalıya ait … nolu ve “…” başlıklı faydalı madelin aynısının kamuya sunulmuş olduğu; yine yapılan araştırma sonucunda … isimli Bilimsel Derginin 2008 yılına ait sayısında dava konusu “…” başlıklı faydalı modelin tanımındaki drajenin bilimsel açıklamasının yapıldığının tespit edildiği, davalıya ait … tescil nolu ve “…” başlıklı faydalı modelin başvuru tarihi olan 04.04.2014 tarihinden önce kamuya sunulmuş olduğu, bu sebeple yenilik niteliğine sahip olmadığı sonucuna ulaşıldığı beyan edilmiştir. 551 sayılı Patent KHK’nın 154 vd. Maddesinde; “Bu KHK’nın 156. Maddesi hükmüne göre yeni olan ve 10’uncu madde anlamında sanayiye uygulanabilen buluşlar faydalı model belgesi ile korunur.” hükmü ile 156. Madde de, yenilik unsuru tarif edilirken “..Türkiye içinde ve dünyada herkesin ulaşabileceği şekilde yazılı olarak veya başka yolla açıklanmamış veya yöresel veya ülke çapında kullanılmamış olmak” koşulu düzenlenmiştir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 Sayılı SMK 83/1 maddesinde “Tekniğin bilinen durumuna dahil olmayan buluşun yeni olduğu kabul edilir.(2) Tekniğin bilinen durumu, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde, yazılı veya sözlü tanıtım yoluyla ortaya konulmuş veya kullanım ya da başka herhangi bir biçimde açıklanmış olan toplumca erişilebilir her şeyi kapsar” hükmü ile 6769 Sayılı SMK 142/1 maddesinde ” 83. Maddenin birinci fıkrası hükmüne göre yeni olan ve 83. Maddenin altıncı fıkrası kapsamında sanayiye uygulanabilen buluşlar, faydalı model verilerek korunur.(2) Faydalı Modelin yenilik değerlendirmesinde buluş konusuna katkı sağlamayan teknik özellikler dikkate alınmaz” hükümleri düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeler dikkate alındığında, “dünyanın herhangi bir yerinde kamuya açıklanmamış olmak” yani mutlak yenilik koşulu arandığından (Yard. Doç.Dr. Özlem Tüzüner-Faydalı Modelin Korunması ve Faydalı Modelin Korunmasına Uygulanacak Hukuk-2011 baskısı, sf.97’de “…daha açık ifadeyle, patent hükmündeki “toplumca erişilebilir” ibaresi ile faydalı model hükmündeki “herkesin ulaşabileceği” ibaresinin aynı olduğunu” devamında; ” Gerek “toplum”, gerek “herkes” sözcüğüyle, geniş halk kitleleri değil “…herhangi bir özelliğe sahip olmaları şart olmayan birden ziyade kişinin kast edildiğini”, “…Yeniliği ortadan kaldıran açıklamanın, toplumca “erişilebilir” veya “herkesin ulaşabileceği” şekilde olmasıyla, birden ziyade kişinin, açıklamayı okuyarak, izleyerek veya dinleyerek öğrenebilme imkanına sahip olmasının kast edildiğini” açıklamıştır. Kamu düzeniyle ilgili bu hususta bilirkişilerce resen araştırma yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bilirkişilerce yenilik incelemesinde değerlendirilen katalog ve bilimsel açıklamanın internet üzerinde yayınlandığı, toplumca erişilebilir olduğu anlaşılmakla, yenilik giderici delil olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı adına tescilli faydalı model belgesinin(1) numaralı bağımsız isteminde, tescile konu granül sir ağdanın draje şeklinde olması özelliğini koruduğu, tarifnamesinde, tekniğin bilinen durumunda büyük kalıplar şeklinde hazırlanan, kırılması sırasında etrafa sıçrayan, miktarının ayarlanmasında sorunlar yaşanan ve ısıtılması zaman alan kullanımın mahzurlarının ortadan kaldırılarak zaman ve enerji tasarrufu sağlanmasının amaçlandığının açıklandığı, yenilik giderici delil olarak incelenen ve FM başvurusundan önce kamuya sunulduğu anlaşılan katalog ve bilimsel açıklamada da aynı şekilde granül/draje şeklinde ağda ürününün kamuya sunulduğu ve davalının 04/04/2014 başvuru tarihli faydalı model belgesinin yenilik özelliğini ortadan kaldırdığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 55,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.