Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1373 E. 2022/1178 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1373 Esas
KARAR NO: 2022/1178 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2019
NUMARASI: 2016/1136 E. – 2019/479 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin … Şarküteri … isimli unvanıyla Beylikdüzü/İstanbul adresinde et ticaretiyle iştigal ettiğini, müvekkilinin sahip olduğu iş yerinde 2011-2013 yılı … Bankası … Caddesi Şubesinde bulunan hesabına bağlı pos cihazını ve … Bankası Beylikdüzü/Yakuplu Şubesi’ne ait hesaba bağlı pos cihazlarını kullandığını, bu şubeler ile sorunsuz ticari ilişkileri olduğunu, ancak bu şubenin müvekkili adresine uzak olduğu nedenle 2013 yılı Aralık ayında … Bankası Beylikdüzü Çarşı Şubesi ile Üye İşyeri Sözleşmesi imzalanarak davaya konu işlemlerin gerçekleştiği pos cihazının teslim alındığını ve işyerinde kullanılmaya başlanıldığını, 10.01.2014 tarihinde, toptan et ticaretiyle uğraştıklarını ve yurt dışına et pazarladıklarını belirten isimlerinin …, …, … ve … olduğunu belirten 4 kişiyle toptan et alım satımı gerçekleştirildiğini ve bu alışverişe ait 404.000,00 TL’lik ödemenin bu kişilere kredi kartı ile gerçekleştirildiğini, bu işlemde davalı bankaya ait … İBAN numaralı hesaba bağlı kredi kartı pos cihazı kullanıldığını, müvekkilinin işlem sırasında kendisine düşen tüm özen ve dikkati gösterdiğini, alıcılar tarafından kullanılan kredi kartlarının yabancı ülke bankasına ait olduğu için pos cihazının şifre istemediği, bu nedenle işlemin alıcıların imzaları ile tamamlandığını, alışveriş tutarının 400.000,00 TL olması nedeniyle işlemin birden çok kredi kartıyla gerçekleştirildiğini, bankanın işleme onay verdiği kartlarla ödemenin tamamlandığını, müvekkilinin kredi kartıyla ödemelere uygun olarak alıcı … adına 165.098,85 TL, … adına 104.999,70 TL, … adına 12.000,11 TL, … adına 121.900,13 TL tutarında irsaliyeli faturalar düzenleyerek kendilerine bir suretini teslim ettiğini, müvekkilinin alım satıma konu yaklaşık 23 ton etin tamamını alıcılara teslim ettiğini, müvekkilinin işlem tutarını bankadan çekmek amacıyla bankaya gittiğinde hesabında bulunan 404.0444,38 TL’nin blokeli olduğunu öğrendiğini, davalı banka yetkililerinin sözlü olarak işlemde kullanılan kartların bağlı bulunduğu yurt dışı bankasından işlemlerin şüpheli olduğuna dair bir bildirim aldıkları için hesaba tedbiren bloke koyduklarını, 120 gün içerisinde işlemlerin tamamlanacağını bildirmiş olduklarını ve akabinde aynı gün müvekkili ile olan üye iş yeri sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinin gün sonu işlemi gerçekleştirmesine izin vermeden pos cihazını işleme kapattıklarını ve iş yerine gelerek pos cihazına el koyduklarını, müvekkilinin hesabındaki blokenin kalkması umuduyla bu süreyi beklediğini, ancak banka tarafından blokenin kalkmadığını, bu nedenle Büyükçekmece … Noterliği 28.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarıyla hesabındaki blokenin 3 gün içinde kaldırılmasını, aksi halde alacağın faizi ile birlikte tahsili için yasal yollara başvuracağını bildirdiklerini, bankanın ödeme yapmadığı gibi ödemenin neden yapılamadığına dair samimi ve inandırıcı bir açıklama da yapmadığını, 10.01.2015 tarihinde hesap üzerindeki blokenin kaldırılıp banka tarafından 404.000,00 TL tutarın müvekkili hesabına yatırıldığını ve müvekkilinin bu durumu fark etmeden 13.01.2015 tarihinde yine banka tarafından gerçekleştirilen bir işlemle müvekkili hesabından geri çekildiğini, alacağın ödenmeyeceğinin anlaşılması üzerine İstanbul … İcra Dairesi … esas sayılı dosya ile takibe geçildiğini, bankanın bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle; İstanbul … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesine, alacağın temerrüte düştüğü 28.05.2014 ihtar tarihinden itibaren, bu talebin kabul edilmemesi halinde takip tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacıya ait iş yerine 26.12.2013 tarihinde pos cihazı bağlandığını, üye iş yeri pos cihazından 10.01.2014 tarihine kadar hiç bir işlem gerçekleştirilmediğini, ancak 10.01.2014 tarihinde bir gecede … Bankasına ait 94 farklı yurt dışı kartı ile … (şifresiz) işlem denendiğinin tespit edildiğini, bu denenen işlemlerden 404.044,38 tutarında onaylı işlem, 1.127.803,26 TL işlemin de red olarak sonuçlandığını, müvekkili bankanın kullandığı pos cihazından sahte kredi kartı ile işlem yapılması ile ilgili kart bankasıyla görüştüğünü ve olayda kullanılan kredi kartlarının sahte olduğunun teyit edildiğini, bunun neticesinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde davacı hakkında … soruşturma numaralı dosya ile soruşturma başlatıldığını, soruşturma neticesinde davacı hakkında Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi 2016/55 esas sayılı dosya ile ceza davası açıldığını, davacı ile imzalanan üye işyeri sözleşmesi 8.maddesine dayanılarak davacının müvekkili banka Beylikdüzü Çarşı Şubesi hesabına toplam 404.000,00 TL bloke konulduğunu ve firma ile yapılan üye işyeri sözleşmesinin feshi için 13.01.2014 tarihinde işlemlerin başlatıldığını, davacı lehine kaydedilen herhangi bir alacağın bulunmadığını, açıklanan nedenlerle; Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi 2016/55 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasına, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.05.2019 tarihli 2016/1136 E. – 2019/479 K. sayılı kararıyla; “..Davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 8.maddesi uyarınca, davalı bankanın yapılan işlemin detayları ile ilgili araştırma yapma ihtiyacı hissettiğinde ve/veya herhangi bir sahtekarlık olayına ilişkin şüphe bulunması halinde davalı bankanın şirket/üye işyeri hesaplarına bloke koyma ve/veya ödemeyi durdurma hakkının bulunması, 5464 sayılı yasanın 22 maddesindeki “aynı kart ile aynı ödeme işlemi için birden fazla harcama belgesi düzenlenemez. Bu hükme aykırı davranılması halinde üye işyeri, satılan hizmet veya mal bedelini üye işyeri anlaşması yapan kuruluştan talep edemez” hükmünün de dikkate alınması gerektiği, buna göre de davacının banka nezdinde blokeli olan talep ettiği kredi kartlarına yapılan kesintilerin suçtan elde edilen gelir olduğu, eylemin suç olduğu, ticari bir kazanç olmadığı, bu nedenle de davacıdan bu yönde bir talepte bulunulamayacağı, alacağı temlik alanlar yönünden de temlik alanların temlik eden hukukuna tabi olması nedeniyle bu kişiler yönünden de temlik edilen kısımlar dikkate alınarak davanın tamamen reddine karar vermek gerektiği, davacı tarafça, davalıdan bir talepte bulunulamayacak olmasına rağmen, … Bank’dan veya kart hamillerinden de iadeye ilişkin 120 günlük sürede dosyaya yansıyan bir iade talebi de görülmemiş olmasına rağmen, suç geliri olan bir paranın, hukuk mahkemesi yoluyla da talep edilemeyeceği gerçeği yanında 5464 sayılı kredi kartları kanunu 22.maddesi uyarınca davacının davalıdan bir talepte bulunamayacağına kanaat getirilmiş, ancak paranın da davalı nezdinde bırakılamayacağı zira davalının da üzerinde dosyaya yansıyan bir iade talebi olmadığından ve aradan geçen süre de dikkate alınarak kamu kurumu olan TMSF’ye 5411 sayılı yasanın 62.maddesi dikkate alınarak TMSF’ye devredilmesi gerektiğine kanaat getirilmiş, bu nedenle de davacının davasının reddi ile 5411 sayılı yasanın 62.maddesi uyarınca blokeli olarak paranın TMSF’ye devrine ve bu hususta TMSF’ye bilgi verilmiş ancak kısa kararda 5411 sayılı yasanın 62.maddesi yazılması gerekirken sehven 65.maddesi yazıldığı, gerekçeli karar yazılırken bu maddi hata tespit edildiği, kısa karardaki maddi hata giderilerek gerekçeli karar oluşturulduğu” gerekçesiyle; Davanın REDDİNE, davacı nezdinde blokeli olan paranın 5411 sayılı yasanın 62.madde uyarınca TMSF’ye devrine, bu hususta TMSF ye bilgi verilmesine,karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı (temlik eden) … ve davacı (temlik Alan) … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanarak hüküm kurduğunu, bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi davalı bankaya kartlarla ilgili hiçbir başvuru yapılmadığını, karşılıklı yazışma gerçekleşmediğini, davalı bankanın dosyaya delil sunmadığını, mahkemenin 5464 Sayılı Yasa’nın 22. Maddesi gereğince müvekkilinin davalıdan talepte bulunamayacağına yönelik kanaatin haksız olduğunu, madde de; üye işyerleri, tek bir kredi kartı ile yapılacak harcama tutarının belirlenen işlem limitini aşması halinde kart çıkaran kuruluştan kartın kabulü için yükümlü tutulduğu, harcamanın tamamı için yetki almak zorunda olduğu belirtiliyor ise de bu maddenin Türk Bankalarına ait kartlar yönünden uygulanacağını, Yurt dışı bankalardan verilen kartlara uygulanamayacağını, Bankacılık Kanunu 62. Madde gereğince blokeli paranın TMSF’ye iadesine karar verilmişse de, 62. Madde de bu yönde bir düzenleme bulunmadığını, Yurt Dışı Banka olan …’a ait sahte olduğu ileri sürülen kartlar ile ilgili yurt dışı bankadan hiçbir şikayet ve geri bildirim ile, harcanan tutarın iadesinin istenilmediğini, müvekkilinin et satışından elde ettiği tutara davalı bankanın haksız yere el koyduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin 2 numaralı “davacı nezdinde blokeli olan paranın 5411 Sayılı Yasa’nın 62. Maddesi uyarınca TMSF’ye devrine ilişkin kararının kaldırılması gerektiğini, mahkeme kararının aksine davacı lehine kaydedilen herhangi bir alacağın bulunmadığını, suçtan elde edilen gelirin de bulunmadığını, üye işyerlerine para aktarılması ile takas/hesaplaşma süreci ve ilgili kart hamilleri tarafından kart bankalarına ödeme yapılmasının birbirinden bağımsız süreçler olup, Pos gün sonu işleminin yapılması kart bankası ile takas/hesaplaşma yapıldığı ve dolayısıyla harcama tutarlarının kart bankasından tahsil edildiği anlamına gelmediğini, dava konusu işlemlerinin bedellerinin yüksek olduğu, gece geç saatlerde işlem yapıldığı, şüpheli işlem olduğuna dair kanaat oluşması üzerine kart bankası ile yazışmaya başlanıldığı, yazışma sonrası kartların sahte olduğu bildirildiğinden pos cihazına gün sonu yaptırılmadığı ve ilgili kart bankasına takas dosyası gönderilmediğini, yani takas/hesaplaşma yapılmadığını, harcama tutarlarının kart bankasından tahsil edilmediğini, sehven otomatik olarak üye işyeri hesabına para aktarıldığını, hata fark edilince de hesaptan çekilerek tekrar havuz hesabına aktarıldığını, kart bankasından tahsilat yapılmadığından, davacının hesabında bulunup da üzerine bloke konulan para bulunmadığını, suç geliri olan bir paranın da bulunmadığını beyanla, hükmün 2. Bendinin hatalı olduğundan kaldırılmasını talep ettiklerini, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, raporda işlemler nedeniyle … ‘den gelen para olmadığının incelenmemesinin eksiklik olduğunu, “…” hususunda ek rapor alınmasına karar verilmesine rağmen ek raporda da bu hususun incelenmediğini, 5411 Sayılı Yasa 62. Madde de paranın TMSF’ye devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığını beyanla, 2 numaralı mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin bir kısım davacılar vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; yargılama sırasındaki beyanlarını tekrar ettiği, davacının kullanımındaki pos cihazından denenen işlemlerden 404,044.38 TL tutarında onaylı işlem gerçekleştirildiğini, 1.127.803,26 TL tutarındaki işlemin red olarak sonuçlandığını, pos cihazının tahsis edildiği tarihten, cihazın ilk kez kullanıldığı 10.01.2014 tarihine kadar hiçbir işlem yapılmamış olmasına rağmen bir günde 404,044.38 TLlik satış hacminin yakalanmasının ticari hayata uygun olmadığını, ceza dosyasında mahkumiyet kararı verildiğini , davacının POS cihazından gerçekleşen ve onaylanmayan işlemler için sistem tarafından üretilen mesajlar dikkate alındığında, “çalıntı kart, karta el koy, bankasını arayınız, hatalı kart şifresi, işlem kart sahibi için geçersiz, geçersiz kart numarası ” başlıklı mesajlar bulunmasına rağmen işlemlere devam edildiğinin anlaşıldığı, gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 635.794,52-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davalı tarafça süresinde itiraz edilerek takibin durduğu anlaşılmıştır. Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/02/2018 tarihli 2016/55 esas, 2018/75 karar sayılı kararından; dosya davacısı olan sanık …’ın sahte kredi oluşturmak suçundan neticeten 4 yıl 4 ay 15 gün hapis ve 120,00 TL adli para cezası ve sanık …’ın kredi kartını kötüye kullanılmasına teşebbüs suçundan neticeten 2 yıl 11 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi denetiminden geçerek istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiği, kararın 08.06.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 27/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda; 120 Günlük Bloke Tutma süresi sonucunda, bloke tutarın davacıya ödenmesi gerektiği görüşünün benimsenmesi durumunda, Davalı Bankanın, Harcama yapılan kart hamillerinin harcamalara ilişin itirazları veya (charge back) hallerinden birinin 120 günlük süre içinde yapıldığına ilişkin bilgi/belge sunulmaması sonucu, 120 günlük süre hitamında davalı bankaca haksız yere bloke işleminin uzatıldığı, bu nedenlerle davacının Takip Tarihi 07.09.2016 itibariyle davalı bankadan 404.044,38,-TL Asıl Alacak, 103.345,57,-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 507.389,95,-TL alacağı bulunduğu, takip Tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 404.044,38,-TL matrah üzerinden % 10,50 ve değişen oranlarda Temerrüt faizi istenebileceği, mahkemece, 5464 Sayılı yasanın 22. Maddesi amir hükmünün uygulanması gerektiği görüşünün benimsenmesi durumunda, davalı bankadan talep edilebilecek bir alacak talebinin oluşmayacağı” hususlarında görüş bildirildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 29/03/2019 tarihli ek raporda; ” 120 Günlük Bloke Tutma süresi sonucunda, bloke tutarının davacıya ödenmesi gerekliği görüşünün benimsenmesi durumunda, Davalı Bankanın, harcama yapılan kart hamillerinin harcamalara ilişin itirazları veya (charge back) hallerinden birinin 120 günlük süre içinde yapıldığına ilişkin bilgi/belge sunulmaması sonucu, 120 günlük süre hitamında davalı bankaca haksız yere bloke işleminin uzatıldığı, bu nedenlerle davacının Takip Tarihi 07.09.2016 itibariyle davalı bankadan 404.044,38,-TL Asıl Alacak, 103.345,57,-TL ı^leraış faiz olmak üzere toplam 507.389,95 TL alacağı bulunduğu, takip Tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 404.044.38,-Tl. matrah üzerinden %10,50 oranlarda Temerrüt faizi istenebileceği, mahkemenin 5464 Sayılı yasanın 22. Maddesi amir hükmünün uygulanması gerektiği görüşünün benimsenmesi durumunda, davalı bankadan talep edilebilecek bir alacak talebinin oluşmayacağı hususlarında” ek görüş bildirdiği görülmüştür. Dosyaya sunulan temlik belgelerinden; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu alacağın, 320.000 TL’sının Bakırköy … Noterliği’nin 10/05/2018 tarih ve … yevmiye numaralı temlikname ile …’e, 202.000 TL’sının Beyoğlu … Noterliği’nin 01/02/2017 tarihli ve … Yevmiye numaralı temlik sözleşmesi ile …’e temlik edildiği, takibe konu alacağın 113.794,52 TL’lık kısmının davacı üzerinde kaldığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın reddine, davacı nezdinde blokeli olan paranın 5411 sayılı yasanın 62.madde uyarınca TMSF’ye devrine, bu hususta TMSF ye bilgi verilmesine karar verildiği, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı … vekili karara karşı istinaf başvurusunda bulunmamıştır. Mahkemece kararın TMSF’ye bildirildiği, TMSF Hukuk İşleri Daire Başkanlığı’nın 18/09/2019 tarihli yazısı ile; “mahkemenin yazısı ekindeki gerekçeli karar incelendiğinde, dava konusu hesap bakiyesi işleminin 10/01/2014 tarihinde yapıldığı, Kanun’un 62. Maddesi kapsamında 10 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığının anlaşıldığı, söz konusu maddede “hak sahibi” ifadesine yer verildiğinden ve davacı Haydar Yıldırım hakkında Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/55 Esas sayılı dosya ile mahkumiyet kararı verildiğinden adı geçenin dava konusu tutar üzerinde hak sahibi olmadığının anlaşıldığı ve 5411 sayılı Bankacılık Kunununun 62. Maddesi ve Yönetmelikteki şartlar oluşmadığından söz konusu tutarın zamanaşımına uğraması nedeniyle fona devredilmesi gereken hesap niteliğinde bulunmadığının değerlendirildiği” beyan edilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında madde numarasının 65 olması gerekirken sehven 62 olarak yazıldığı açıklanmışsa da 65. Madde de; “Bu Kanun, kapsamındaki kuruluşlar ve bunların faaliyetleri, Kurumun gözetim ve denetimine tabidir. Kurum, bankaların genel kurul toplantılarına gözlemci sıfatıyla temsilci gönderebilir.” şeklindedir. Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinde yargılama aşamalarında; davacı hesabına aktarılmış görünen paranın, sehven manuel olarak gün sonu alınması neticesinde, finansal olarak alınması neticesinde finansal olarak sistemsel bir aktarım olduğu ve kart bankasından alınan chargeback bulunmadığı, bloke işlemi yapılmadığı beyan edilmiştir. Davanın itirazın iptali davası olduğu, icra takibinde davacı tarafça pos cihazından yurt dışı banka kartları ile yapılan kredi kartı harcama bedellerinin faiziyle tahsilinin istenildiği anlaşılmaktadır. Davacı … ‘ın, yargılandığı ceza davasında, Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/02/2018 tarihli … esas, … karar sayılı kararı dosya davacısı olan sanık …’ın sahte kredi kartı oluşturmak suçundan ve kredi kartını kötüye kullanılmasına teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Ceza mahkemesinin gerekçeli kararında, Haydar Yıldırım’ın işyerinde bağlı bulunan davalı bankaya ait POS cihazından, yabancı bankaya ait kredi kartları ile şifresiz (fallback) işlemler yaptığı ve 404.044,38 TL turarında onaylı işlem gerçekleştirdiği, sanığın hayali ve meçhul kişiler adına sözde satışlar yaparak faturalar , irsaliyeli faturalar düzenlediği, kullanılan kimlikler ve kredi kartlarının sahte olduğu, suçun unsurlarının oluştuğunu tespit ettiği ve mahkumiyet kararı verdiği anlaşılmıştır. TBK 74. Madde düzenlemesi göz önüne alındığında, ceza mahkemesinin davacı tarafça yapılan işlemin sahte kimlikler ve sahte kartlarla yapıldığına ilişkin tespiti ve mahkumiyet kararı, hukuk hakimi yönünden kesin delil niteliğinde bulunduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olup bir davacılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Davalı … Bank vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, itirazın iptali talepli davada, TMSF taraf olmayıp, talep bulunmamasına rağmen yazılı gerekçe ile; “Davacı nezdinde blokeli paranın 5411 Sayılı Yasa’nın 62. Maddesi (yada 65. Maddesi) uyarınca TMSF’ye devrine” karar verilmesi yerinde olmamıştır. 6100 Sayılı HMK 26. Madde hükmüne aykırı olarak talep dışına çıkılmıştır. Kaldı ki, davalı banka vekili tüm aşamalarda, Yurt Dışı bankadan para tahsil edilmediği, bloke işlemi yapılmadığı da beyan edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ek raporda, chargeback işlemi yapılarak, yurt dışı bankadan para tahsil edildiği ve bu para üzerine bloke konulduğuna dair açıklama da bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, taraflarca talep edilmediği, TMSF taraf olmadığı,… Bank veya kart hamilleri tarafından iade talebi bulunmadığı, paranın suç geliri olduğu gerekçesiyle, paranın davalı nezdinde bırakılamayacağına ilişkin gerekçe ile, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 2 numaralı hüküm karardan çıkarılarak ve kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı (kısmen temlik eden) … ve davacı (kısmen temlik Alan) … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemi 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 3-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.05.2019 tarihli 2016/1136 E. – 2019/479 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4-DAVANIN REDDİNE, 5-İlk derece yargılaması yönünden; -Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin alınan 7.679,41 TL’den düşümü ile geri kalan 7.598,71 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, -Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına, -Davalının yaptığı 46,50 TL tebligat giderinin, temlik edilen tutarlar göz önünde tutularak, 8,32 TL’lik kısmının davacıdan ( %17,90 ), 23,40 TL’lik kısmının temlik alan davacı …’den (%50,33), 14,78 TL’lik kısmının temlik alan davacı …’den (%31,77) tahsili ile davalıya verilmesine, -Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 48.839,70 TL TL ücret takdirine, bunun temlik edilen tutarlar göz önünde tutularak, 8,742,31 TL’lik kısmının davacıdan ( %17,90 ), 24.581,02 TL’lik kısmının temlik alan davacı …’den (%50,33) , 15.516,37 TL’lik kısmının temlik alan davacı …’den (%31,77) tahsili ile davalıya verilmesine, -Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgilisine iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; -Davacılar vekilinin istinaf talebi yerinde görülmediğinden davacı yandan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin istinaf kanun yoluna başvuran davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, -Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 79,50 TL tebligat ve posta giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.