Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1369 E. 2020/1431 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1369 Esas
KARAR NO: 2020/1431
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2019/861 2019/51
DAVANIN KONUSU: Ticari Ünvanın Korunması
KARAR TARİHİ: 22/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 12/11/1997 tarihinde tescil edildiğini ve “…” markasının da sahibi olduğunu, bu markanın 05/07/1999 tarihinde 5.sınıfta tescil edildiğini, davalının da müvekkili ile aynı meslek grubunda tescilli olduğunu, ancak müvekkilinin markasından ve ticaret unvanından yararlanmak istediğini, davalı şirketin ticaret unvanının TTK’nun 52 ve 46.maddesi uyarınca terkini gerektiğini, kaldı ki marka hakkına dayalı olarak da davalı şirketin ticaret unvanının terkin edilmesi gerektiğini iddia ederek davalı şirketin ticaret unvanının terkinine, yine internet alan adının da terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesinde TTK’ya dayalı olarak terkin talep ettiklerini, marka haklarına dayalı olarak talepte bulunmadıklarını, buna rağmen mahkemenin SMK’ya ve 556 Sayılı KHK’ya atıfta bulunduğunu, kararın hatalı olduğunu, dava dilekçelerinde müvekkilinin bu konuda markası bulunduğuna da değindiklerini belirterek görevsizlik kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticaret unvanı ve alan adının terkini istemine ilişkindir. Davacı taraf dava dilekçesinde gerek TTK’nun 52. ve 46.maddeleri uyarınca, gerekse marka hakkına dayalı olarak da davalı şirketin ticaret unvanının terkinini talep etmiştir. Davacı vekilince her ne kadar istinaf dilekçesinde marka haklarına dayanılmadığı ileri sürülmüş ise de, davacı tarafın dava dilekçesinin incelenmesinde, iki nolu bölümde “marka hakkına dayalı olarak da davalı şirketin ticaret unvanı terkin edilmelidir” şeklinde başlayan bölümde marka haklarının da ihlal edildiği ve ayrıca SMK’nun 7/3-e maddesi uyarınca da alan adının terkinini istediği görülmüştür. Kaldı ki davacı tarafın delil listesinde marka tescil belgelerine de dayandığı ve bununla ilgili bir kısım çıktıları da dava dilekçesi ekinde sunduğu görülmüştür. Davacı taraf dava dilekçesinde hem TTK’daki, hem de 556 Sayılı markaların korunması ile ilgili KHK’ya ve SMK’ya dayanmıştır. 556 Sayılı KHK ve SMK ile ilgili olarak yapılacak değerlendirmelerin özel ihtisas mahkemesi olan fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde yapılması daha uygun olacaktır. Açıklanan bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/09/2020