Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1347 E. 2022/1259 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1347 Esas
KARAR NO: 2022/1259
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2018/245 E. – 2020/78 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 13/07/2014 keşide tarihli … çek nolu 14.725,00 TL bedelli çek ile icra takibi başlatıldığını, işbu çek üzerindeki müvekkili imzasının taklit edildiğini, çek üzerindeki imzanın, müvekkili firma sahibi…’ ya ait olmadığını, söz konusu çekin davalı … adına keşide edildiğini ve araya başka ciranta girmediğini, çekin keşide edildiği gibi davalı tarafından bankaya karşılık işlemi için sunulduğunu, beyanla neticeten menfi tespit davalarının kabulü ile müvekkili adına başlatılan takibin iptaline, davalı tarafın %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafından ikmaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davaya mesnet edilmek istenen çek için icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, haciz işlemi yapılmak istendiğini ancak ne davalı şirket ne adresi ne de mal varlığının bulunamadığını, davacı şirketin 2014 yılından beri fiilen ticareti terk etmiş olduğunu, davacının aradan geçen 4 yıl sonrasında sahte evraktan bahisle hem borcundan kurtulmak hem de inkar tazminatıyla talepte bulunduğunu, müvekkilinin davacıya yıllarca trafik müşavirliği hizmeti verdiğini, trafik bürolarında işlemlerini ikmal etmiş ödemelerini bizzat kendisi kendi cebinden yapmış ve karşılıklı güven ilişkisi içinde ticari ilişkisini sürdürdüğünü, imzasının sahte olduğunun iddia edildiği çekin davacı şirkette daima muhatap olunan finans direktörü … isimli şahıs tarafından hazır halde müvekkiline teslim edildiğini beyanla davanın reddine, karşı tarafın inkar tazminatıyla tecziyesi, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.02.2020 tarih ve 2018/245 Esas – 2020/78 Karar sayılı kararıyla; “Davanın menfi tespit davası olduğu, buna göre, … bank …Şubesine ait 13/07/2014 keşide tarihli … çek seri nolu, 14.725,00 TL bedelli çek nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında davalı tarafından davacı aleyhine takip yapıldığı, davalının çekte lehtar olarak göründüğü, davacının imzanın kendisine ait olmadığı yönünde menfi tespit davası açtığı, davalının çeki şirketle olan münasebetle devamlı muhatap olunan Finans Direktörü …’den hazır halde aldığını savunduğu, alınan bilirkişi raporuna göre imzanın keşideci şirket yetkilisi …’ya ait olmadığının anlaşıldığı, bankadan alınan yazı cevabına göre keşideci şirket adına çek düzenleme yetkisinin …’ya ait olduğu, şirket yetkilisinin imzasını taşımaması nedeniyle davacı şirketin çekten dolayı borçlu olmadığının kabulü gerektiği, davalının çeki …’den hazır halde aldığını savunmasının şirketi borçlu hale getirmeyeceği, davalının çekle lehdar olması nedeniyle imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu görülmekle davanın kabulüne, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın kabulüne” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davaya konu çekin müvekkilin alacağına karşılık davacı şirketin finans direktörü ve şube yetkilisi …’den alındığını, ticaret sicil kaydında bu kişinin şube yetkilisi olduğu olarak göründüğünü, Davacı şirketin gerçek bir adresinin bulunmamasına ve mahkemece verilen kesin süre içinde davacı tarafından geçerli bir adresin bildirilememesi nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davaya devamla hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Mahkemenin ‘Dosyanın ATK’ya gönderilmesine’ ilişkin ara kararından rücu taleplerinin mahkemece değerlendirilmemesinin usule aykırı olduğunu, ATK raporuna karşı ileri sürdükleri itirazların dikkate alınmadığını, şube yetkilisi …’nin imza incelemesi yapılması gerekirken şirket yetkilisi olduğu bildirilen kişinin imzasının incelenmesinin usule aykırı olduğunu, kaldı ki ATK raporunda imzanın aidiyetinin kesin olarak teyit edilemeyip ‘muhtemelen’ ifadesine yer verildiğini, Müvekkilin alacaklı olduğu bilirkişi raporuyla sabit olduğu ve açıklanan şekilde çekin şube yetkilisinden teslim alındığının savunulmasına rağmen mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine … bank Sahrayıcedit Şubesine ait 13/07/2014 keşide tarihli,… çek seri nolu, 14.725,00 TL bedelli çekten kaynaklı 14.725,00 TL asıl alacak, 1.472,50-TL çek tazminatı, 44,18-TL Komisyon, 52,14 -TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.293,82 TL’lik icra takibinde bulunulduğu görülmüştür. * 11/10/2019 tarihli ATK raporunda; “İnceleme konusu çekteki basit tersimli keşideci imzası ile …’nın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’nın eli ürünü olmadığı” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… bilirkişi incelemesi ile davaya konu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne, davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı vekilinin ‘Çekin davacı şirketin şube yetkilisi …’den alındığı’ yönündeki savunmaları ve dosyada mevcut İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 04.04.2018 tarihli …’nin şube müdürü olduğuna ilişkin cevabi yazısı dikkate alındığında; davacı şirket yetkilisi … ve şube müdürü …’nin “Çekin kim tarafından imzalandığı, davalıya kim tarafından ve hangi amaçla verildiği” konularında isticvap edilmeleri ve oluşacak sonuca göre imza incelemesi konusunda yeniden değerlendirme yapılması gerekmektedir. Davacı, davaya ve takibe konu 13.07.2014 vade tarihli ve 14.725,00 TL tutarlı çekteki keşideci imzasının kendisine (şirket yetkilisine) ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 11.14.2019 tarihli raporunda “Çekteki imzanın kuvvetle muhtemel davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı” kanaatinin bildirildiği görülmüştür. İncelemeye konu ve karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması şarttır. Mahkemece davalı vekilinin rapora itirazları da gözetilerek kesin kanaat verecek yeni bir rapor aldırılması zorunlu olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece oluşturulacak grafoloji uzmanı üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınarak belirtilen yönde araştırma yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih, 2018/245 E. – 2020/78 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 181,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/07/2022