Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1335 E. 2022/1282 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1335 Esas
KARAR NO: 2022/1282
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2020
NUMARASI: 2019/51 E. – 2020/49 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Büyükçekmce … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri 3 adet 4.000 USD bedelli bonoya istinaden düzenlendiğini, 3 ay içerisinde bono karşılığı bedellerin ödendiğini, müvekkili ve davalı arasında herhangi bir borç ilişkisi kalmadığını, ancak müvekkilinin bonoları teslim almadığını, müvekkili Müvekkilinin güveni suiistimal edilerek ve kötü niyetli olarak vade tarihi boş bırakılan bonolara daha sonra vade tarihi eklendiğini ve icra takibine konu edildiğini, bono üzerinde tahrifat yapıldığına ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı …, vermiş olduğu ifadede o dönem yaptıkları ticaret nedeniyle bonoların kendisinde olduğunu, geçen 18 senenin sonunda müvekkille irtibata geçerek bono bedellerini istediğini, müvekkilin aralarında herhangi bir borç ilişkisi kalmadığını söylemesi üzerine vade tarihi boş olan bonoları avukatına verdiğini ve üzerine ödeme tarihlerinin avukatınca atıldığını ve icra takibine konu edildiğini ikrar ettiğini, borcun zamanaşımına uğradığını, tensiple birlikte ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve kararın Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas ve Büyükçekmece 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/864 Esas sayılı dosyasına uyap üzerinden gönderilmesine, icra takibiyle başlatılan borcun mevcudiyetinin olmadığına, borcun mevcut olmadığına dair karar verilmemesi halinde borcun zamanaşımına uğradığından bahisle bulunmadığına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı/borçlunun zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığını, davacının ödeme yaptığına dair herhangi somut bir delil sunmadığından beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlamak zorunda olduklarını belirterek davanın reddine, icra takibi tutarının %15’inden az olmamak üzere inkar/kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.01.2020 tarih ve 2019/51 Esas – 2020/49 Karar sayılı kararıyla; “Uyuşmazlık konusu bonoların düzenlenme tarihleri 05.06.2000 yılı olup, davalı tarafından 1 yıl içerisinde davacıya müracaat ettiğine dair dosyada delil bulunmamakla beraber, bulunulmuş olsa dahi davalının uyuşmazlık konusu bonolardan ötürü icra takibini 2018 yılında başlattığı, senetlerin düzenlenme yılının 2000 yılı olduğu, vade tarihinin davalının soruşturma makamları önündeki ikrarı ve davacının beyanları ile düzenlenmemiş olduğunun sabit olduğu, bu haliyle senetlerin görüldüğünde ödenecek bonolar hükmünde olduğu, bonolara ilişkin alacağın ayrıca genel zaman aşımına uğradığı kanaatine varılarak davanın kabulüne; taraflar arasında bir hukuki ilişki bulunması sebebiyle davacı tarafından düzenlenen bonolar nedeniyle takibin başlatıldığı davalının kötü niyetinin ispatlanamadığı kanaatine varılarak kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “İlk Derece Mahkemesi’nce dosyada herhangi bir delil bulunmaksızın sadece müvekkilimin Emniyette alınan ifadesine dayanılarak yazılı ispat kuralının geçerli bulunduğu bir davada Mahkeme dışı ikrara dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Müvekkilim kolluk tarafından alınan ifadesini, kendisine yöneltilen ağır suçlamalar karşılığı ve müdafii olmadan verdiğini, avukat eşliğinde alınmamış ifadenin sağlıklı olmayacağı karine olarak kabul edildiğini ve mahkeme huzurunda bu beyanlar kabul edilmedikçe kesin delil niteliği taşımayacağını, Müvekkilimin kollukta alınan ifadesi dava dışı ikrar olarak nitelendirilmişse de müvekkilimin beyanında senetlerin vade kısımlarının boş olduğunun beyan edilmesi; daha sonra borçlu/davacı ile bir vade belirlemedikleri ve bu suretle bonoların görüldüğünde ödenecek bono vasfından çıkmadığı anlamını taşımadığını, Müvekkilimin kolluktaki ifadesinin hukuk yargılaması kapsamında değil, ceza soruşturması kapsamında alındığını, şüphelinin kimliğiyle ilgili bilgiler dışında hakkında yöneltilen suçlamalara karşı gerçeği söyleme zorunluluğunun bulunmadığını, bir ceza yargılamasında vakıanın tespiti hakkındaki mahkeme kararları dışındaki delillerin hukuk mahkemelerinde kesin delil niteliği taşımadığını, Senede karşı senetle ispat kuralının HMK’da 200.maddede açıkça belirtildiğini, buna göre vade tarihi boş olan senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden tarafın, bu iddiasını yazılı delillerle ispatlamak zorunda olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Davaya konu bonoların; söz konusu senetlerin 05.06.2000 tarihinde düzenlendiği, her bir senedin vade tarihinin sırasıyla 05.06.2015, 05.07.2015 ve 05.08.2015 tarihleri olduğu, borç miktarlarının her bir senette 4000 USD olarak belirlendiği, keşidecinin davacı ve alacaklının davalı olduğu anlaşılmıştır. *İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/76017 Sor. dosyasında; müştekinin davacı şüphelinin ise davalı olduğu, soruşturma konusunun evrakta sahtecilik olduğu, dosyanın derdest olduğu; davalının şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde uyuşmazlık konusu senetleri davacıdan kendisine davacının borcuna karşılık aldığını, senetlerdeki ödeme tarihlerini daha sonra avukatı aracılığıyla doldurduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonoların vade tarihi boş olarak 2000 yılında düzenlendiğini, üç ay içinde bono karşılığı bedellerin ödendiğini ve davalı arasında herhangi bir borç ilişkisi kalmadığını, ancak bonoların davalı tarafça iade edilmediğini, aradan 18 yıl geçtikten sonra davalının vade tarihi boş bırakılan bonolara daha sonra vade tarihi eklenyerek takibe koyduğunu, davalıya borcunun bulunmadığını ve bonoların zamanaşımına uğradığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını ve aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “…bonoların düzenlenme tarihleri 05.06.2000 yılı olup, vade tarihinin davacının beyanları ile düzenlenmemiş olduğunun sabit olduğu, bu haliyle senetlerin görüldüğünde ödenecek bonolar hükmünde olduğu, davalı tarafından 1 yıl içerisinde davacıya müracaat ettiğine dair dosyada delil bulunmamakla beraber, bulunulmuş olsa dahi davalının uyuşmazlık konusu bonolardan ötürü icra takibini 2018 yılında başlattığı, bonolara ilişkin alacağın ayrıca genel zaman aşımına uğradığıanlaşıldığından davanın kabulüne; davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının şikayeti üzerine başlatıldığı anlaşılan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/76017 Sor. Sayılı dosyası kapsamında davalının şüpheli sıfatıyla kollukta alınan ifadesinde “Uyuşmazlık konusu senetleri davacıdan borcuna karşılık aldığını, senetlerdeki ödeme tarihlerini daha sonra avukatı aracılığıyla doldurduğunu” beyan ettiği anlaşılmıştır. Davalının resmî bir makam olan polis merkezindeki beyanı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca mahkeme dışı ikrar niteliğinde olup, düzenlenen ifade tutanağının yazılı olması nedeniyle davaya konu bonolarda vade tarihinin düzenleme tarihinde boş bırakıldığı ve takipten önce davalı tarafça doldurulduğu hususu artık çekişmeli olmaktan çıkmıştır. Buna göre vade kısmı boş bırakılacak bonoların göründüğünde ödenmesi gerektiği, bu tür bonoların alacaklı tarafından düzenleme tarihinden itibaren bir yıl içinde borçluya ibrazının zorunlu olduğu, somut olayda davalı alacaklının bonoları yasal süre içinde davacı borçluya ibrazının veya yasal takibe geçilmesi sağlanmadığından, mahkemece zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinde usule aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 4.252,41 TL harçtan, peşin alınan 1.063,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,189,31 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 04/07/2022