Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1315 E. 2020/1334 K. 22.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1315 Esas
KARAR NO: 2020/1334
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2019
NUMARASI: 2019/127 2019/127
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ: 22/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353’üncü maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talebi içeren dilekçesinde özetle; “…” markasının, … Holding bünyesinde faaliyet gösteren grup şirketler içerisinde ve Türkiyenin en önemli enerji, elektronik, tekstil, gayrimenkul şirketlerinden olan müvekkili şirketi 1974 yılından bu yana Türk Patent ve Marka Kurumunun nezdinde tescilli kullanageldiği markası olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” markasının, “www…com” adresli internet sitesinde haksız olarak kullanılarak marka haklarına tecavüz edildiğini, “…” markasını kullanarak, başka mal ve hizmet satışını gerçekleştirmek suretiyle tüketicilerin yanıltıldığını, müvekkili şirket ile arasında hukuki/ticari ilişki olduğu izlenimi uyandırılarak kazanç temin edildiğini, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 7’nci maddesinde marka sahibinin izni alınmaksızın markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme hakkını sağlayan hallerin açıkça belirtildiğini, karşı tarafın, müvekkilinin “…” markasını internet sitesinde alan adında ve sitede kullanmasını 6769 sayılı Kanunun 7 ve devamı maddeleri kapsamında marka hakkına tecavüz sayıldığı gibi söz konusu internet sitesinin sanki müvekkili tarafından oluşturulmuş gibi gösterilmesinin de Türk Ticaret Kanununun 55’inci maddesi gereğince haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkili şirketin markasının, “www…com” adresli internet sitesinde kullanımına yönelik izni ya da muvaffakatının bulunmadığını, dilekçe içinde yer alan ekran görüntülerinden de anlaşılacağı gibi “…” logosunun kullanıldığını belirterek delil tespitinden sonra vaki ihlale dayalı kullanımın tespiti halinde ileride telafisi mümkün olmayacak zararların önlenmesi ve hemen kaldırılmaması halinde müvekkili şirketin etkin hukuki himayeden yoksun kalıp giderilmesi olanaksız zarara uğrayacağından “www…com” adresli internet sitesinin alan adının ve web sitesi içeriğinin ihtiyaten kullanımının durdurulması, bilirkişinin tespit edeceği tüm standart kaynak bulucuların (Uniform Resource Locater -URL) erişime engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 08/11/2019 tarihli kararıyla; tedbir isteminin yargılamayı gerektirdiği kanısıyla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; talep dilekçesinde yer alan anlatımlarını tekrar ederek, yerel mahkemeye 01/07/2019 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda da görüleceği üzere “…” markasının web sitesi içeriğinde çokça kullanıldığının saptandığını “www…com” alan adı sahibi tarafından Türk Paten ve Marka Kurumunun nezdinde 21/03/2019 tarihinde bulunulan “… www…com” ibareli marka başvurusuna karşı itiraz süreçlerinin başlatıldığını, başvuru sahibi tarafından bilerek ve isteyerek bilinçli biçimde marka tecavüzünün gerçekleştirildiğinin aşikâr olduğunu, müvekkiline ait markanın tescilli ve tanınmış olması nedeniyle yapılan hukuka aykırı fiillere ve tecavüzlere daha etkin müdehaleyi şart kıldığını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin tedbir talebinin reddine dair 08/11/2019 tarihli kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve istinaf nedeniyle sınırlı olarak yapılan incelemede: HMK’nin 389/1’inci maddesine göre; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı kanunun 391/3’üncü maddesi uyarınca; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Hemen belirtmek gerekirki kural olarak asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaştığı, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geldiği, gecikme sebebinin, bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olduğu hallerde ihtiyati tedbir sebebinin bulunduğu var kabul edilmelidir. Dosyada mevcut Türk Patent ve Marka Kurumunun 16/10/2019 tarihli yazısı ekinde gönderilen belgelerin incelenmesinde … tarafından, “…” marka örneğinin, Ticaret / Hizmet Markası çeşidinde marka tescilinin sağlanması için 21/03/2019 tarihinde başvuruda bulunduğu, anılan kurum tarafından 05/04/2019 tarihli yazıyla marka vekiline başvurunun, daha önce tescil edilen … Limited Şirketinin marka adıyla benzerlik görünmesi nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 5/1-ç maddesi uyarınca kısmen reddine karar verildiğini, başvurunun kalan mal ve hizmetler yönünden 12/04/2019 gün ve 322 sayılı resmi marka bülteninde ilan edileceğini bildirmiş, 2019/29002 sayılı bu başvuruya … Anonim Şirketi vekili tarafından itiraz edildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde ise; “…” markasının, Türk Patent ve Marka Kurumuna yapılan 21/03/2019 gün ve … sayılı marka tescil başvurusunun “Asansör tamiri ve bakım hizmetleri” dışında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 5’inci maddesinde öngörülen mutlak ret nedenleriyle reddedilmediği gibi, anılan Kanunun 6’ncı maddesinde öngörülen nispi ret nedenleri göre incelmenin sürdüğü de gözetildiğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi için HMK’nin 389’uncu maddesinde öngörülen koşullar ile aynı Kanunun 391/3’üncü maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu henüz oluşmamıştır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı yerinde olduğundan, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri isabetli değildir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 10/04/2020 gün ve 2020/107 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1’inci maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 10,00 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek hazineye irad kaydına, 3-İstinaf kanun yolu incelemesi nedeniyle davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 22/07/2020