Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1304 E. 2020/1415 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1304 Esas
KARAR NO: 2020/1415
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/705
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalı tarafından müvekkillerinden … LTD.ŞTİ aleyhine bonolara dayalı icra takibi başlatıldığını, her iki müvekkilinin de borçtan icra takibi dolayısıyla haberdar olduklarını, senetlerde borçlu olarak gözüken dava dışı …’ın bir dönem her iki müvekkili şirketin ortağı olduğunu, adı geçenin şirketin ortak amaç ve gayelerine aykırı hareketleri bulunduğunu, temsil yetkisini kötüye kullanarak ve şirketle işlem yapma yasağına aykırı davrandığını, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, bu kişinin dava konusu bonoları geriye dönük olarak düzenlediğini belirterek müvekkillerinin takip konusu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve HMK’nun 209/1 maddesi gereğince icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, borçlu …’ın müvekkilinden aldığı borca karşılık takip ve dava konusu senetleri düzenleyerek müvekkiline verdiğini, dava dilekçesindeki iddiaların müvekkilini ilgilendirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 25/06/2018 tarihinde verilen ara karar ile; davanın takipten sonra açılan menfi tespit davası olduğu, ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulamayacağı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine, ancak İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile takibe konu alacağın %15’i tutarında teminat karşılığında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş, işbu kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dairemizin 05/10/2018 gün, 2018/1963 Esas, 2018/2051 Karar sayılı ilamıyla ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verildiği görülmüştür. Takip ve dava konusu bonaların her birinin 130.000,00 USD bedelli olup, 10/08/2016 tarihinde düzenlendikleri, vade tarihlerinin ise 05/10/2017 ve 05/12/2017 olarak belirtildiği, keşidecisinin … ve davacı … San ve Tic. Ltd. Şti, lehtarının ise davalı … olduğu, davalı tarafından bonolara dayalı olarak İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında dava dışı … ile davacılardan … Ltd. Şti aleyhine toplam 267.028,91 USD üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Yargılama devam eder iken davacılar vekilince verilen tarihsiz dilekçeyle, davalı ile dava dışı … aleyhine sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan İstanbul Anadolu 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/383 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı ve bu yargılama sırasında bilirkişi raporu alındığı, dosya kapsamından adı geçenlerin haksız menfaat, resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerinin ortaya çıktığını, ağır ceza mahkemesine sunulan rapor dikkate alınarak icranın tedbiren durdurulmasını talep ettiği görülmüştür. Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme ile 03/03/2020 tarihinde tüm dosya kapsamı, davanın niteliği, önceki kararlardaki gerekçelerin varlığını koruduğu ve HMK’nun 209.maddesindeki şartların gerçekleşmediği gerekçeleriyle takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; hukuk mahkemesinin, ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararı ile bağlı ancak beraat kararı ile bağlı olmadığını, ağır ceza mahkemesinde yapılan yargılamada sanıkların suçu işlediklerinin ortaya çıktığını, savcılık mütalaasında bu hususlara işaret edilerek sanıkların cezalandırılmasının istendiğini, savcının, davalının organize suç örgütüne üyeliğinden mahkumiyetinin olması, …’ın ise muvazaalı davranışları, adliye icra katibine yönelik bıçaklı saldırı sonrasında tutuklanması, tensip zaptının burada kendisine tebliği, dosya muhtevası ve tüm olaylar değerlendirilerek sanıkların dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçlarını işlediğini belirterek cezalandırılmalarını mütalaasında istediğini, müvekkilinin çok acı çekmekte olduğunu, ekonomik savaş vermekte bulunduğunu bildirerek teminatsız olarak ihtiyati tedbir verilmesini ve icra takibinin durdurulmasını, senetlerin geriye dönük tanzim edilmesinin bir bakıma imza ve yazı içeriği itibariyle sahtecilik itirazı anlamına geldiğini bildirmiştir. İstanbul Anadolu C. Başsavcılığı tarafından 28/05/2019 tarihli, İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine açılan kamu davasında müşteki olarak …, … ile davacı şirketlerin yer aldığı, şüpheli olarak ise davalı ile …’ın yer aldığı, iddianamede 4 adet senedin geriye dönük olarak düzenlendiği ve birlikte hareket ettiği …’a verildiği, …’ın müşteri … ile arasında düzenlediği 20/06/2018 tarihli protokolde, icra takibine konu senetleri şirketten ayrıldıktan sonra eski tarihli olarak düzenleyip davalıya verdiğini kabul ve beyan ettiğini, savunmasında ise suçlamaları kabul etmediğini, protokolü okumadan imzaladığını beyan ettiği, …’den aldığı borç karşılığında şikayete konu senetleri düzenleyip verdiği savunmasını yaptığı, şüpheli …’ın ise suçlamayı kabul etmeyip diğer şüpheli …’ın borç istemesi üzerine 500.000 USD nakit parayı elden verdiği ve karşılığında …’ın şikayete konu senetleri 2016 yılında düzenleyip kendisine verdiği yolunda savunma yaptığı iddia edilerek şüphelilerin sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı cezalandırılmasının istendiği görülmüştür. Ceza yargılaması sırasında alınan 21/02/2020 tarihli iki kişilik bilirkişi heyeti raporunda; şüphelilerin borç ilişkisini doğrular nitelikte protokol vs belge ibraz etmedikleri, şüpheli …’ın senetleri vadelerinden çok daha sonraki bir tarihte icra takibi başlattığı, senetlerde şüpheli …’ın ortağı olduğu şirketlerin kefil olarak yer almasına rağmen şirket kayıtlarında senetlerin girişine rastlanılmadığı, şirket muhasebecisinin bonolardan haberinin bulunmadığı, …’in şirketle herhangi bir ticari ilişkisinin de olmadığı, şüphelilerin atılı suçu birlikte işledikleri yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Dosyanın incelenmesinde, davacılar vekilinin yargılama sırasında 14/05/2019 tarihli dilekçesiyle de ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediği, mahkemenin de bu talebi 17/06/2019 tarihinde, ifadelerin icra takibinin durdurulmasını gerektirir nitelikte bulunmadığı ve mahkemece verilen 25/06/2018 günlü ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise, icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına ilişkindir. İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemez. İİK’nun 72/3 maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, sadece teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde tedbir kararı verilebilir. Öte yandan somut olayda HMK’nun 209.maddesinin uygulama yeri de bulunmamaktadır. Gerek yapılan bu açıklamalar, gerekse dosyaya sunulan deliller gözetildiğinde ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.18/09/2020