Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1302 E. 2020/2336 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1302 Esas
KARAR NO: 2020/2336
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2015/121 2019/1241
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalının müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine dayalı yolla takip başlattığını, müvekkillerinin davalı ile aralarında herhangi bir ilişki bulunmadığını, hiçbir şekilde tanımadıklarını, kaldı ki davalının da bu şekildeki bir alacaktan bahsedecek malvarlığı ve işinin gücünün olmadığını, söz konusu çeklerin 2.500,00 TL’lik bedellerle arkaları ciro edilmek kaydıyla ciro edildikleri 2013 yılı içindeki tarihte müvekkilinin ilişki içinde bulunduğu … İnşaat Ticaret Ltd.Şti’nin sahibi olarak hareket eden …’a hem güven, hem tehdit ve korkuyla bırakıldığını, bu çeklerden 3 tanesinin ön yüzüne 2.500,00’er TL yazılması gerekirken herhangi bir bedel yazılmadan hile ile gabin ile ve iradesi hilafına müvekkiline imzalatıldığını, bu çeklerden bir tanesinin müvekkillerinin hiç tanımadığı davalı adına ciro edilmek suretiyle çekleri elinde bulunduran …’ın talimatıyla takibe konulduğunu, müvekkillerinin malvarlıklarına haciz uygulandığı halde … İnşaat Ticaret Ltd.Şti’nin malvarlığına haciz konulmadığını, bu çeklerin hile ve evrakta sahtecilik yapılmak suretiyle düzenlendiğini, müvekkilinin halen adı geçen şirketin sahibi tarafından tehdit edildiğini, konuyla ilgili savcılık soruşturması, ceza davası ve hukuk davaları bulunduğunu belirterek müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların iddialarının doğru olmadığını, davacı …’un inşaat yapan bir şirket ortağı ve yöneticisi olduğunu, aynı zamanda … A.Ş’de muhasebe departmanında yönetici olduğunu, müvekkili hakkında asılsız suç isnadı yapıldığını bildirerek davanın reddi ile %20 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; yargılama sırasında davalının vefat ettiği, geriye mirasçı olarak …, …, …, … ve …’in kaldığı, … ve … dışındaki diğer mirasçıların mirası reddettikleri, … ve …’in davaya dahil edildikleri, davalı ile dava dışı kişiler aleyhinde tehdit, sahtecilik, yağma ve suç örgütü oluşturma suçlarından yapılan hazırlık soruşturması sonucunda delil yetersizliği nedeniyle takipsizlik kararı verildiği, dava konusu çekte davalının meşru hamil sıfatının bulunduğu, çıplak gözle yapılan incelemede dahi çek üzerinde herhangi bir tahrifat bulunmadığının tespit edildiği, davacının hile, gabin ve tehdit iddialarına dayalı olarak bir yıllık yasal hak düşürücü süre içinde dava açmadığı, kaldı ki davacının bu yöndeki iddiasının kanıtlanamadığı, bu hususta somut bir delil ileri sürülmediği, davalının çek iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair bir delil de bulunmadığı gerekçeleriyle davanın, yargılama sırasında tedbir kararı verilmiş ise de, teminatın yatırılmaması nedeniyle infaz edilemediğinden davalının tazminat isteminin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı … vekili, istinaf sebebi olarak; bilirkişi raporu alınmadığını, çek üzerine tarih yazı ve rakamlar eklenerek takibe konulduğu iddialarının mahkemece araştırılmadığını, mahkemenin uzmanlık gerektiren bir hususta çıplak gözle bakmakla yetindiğini, oysa keşide tarihindeki 2015 tarihinin 5 rakamı üzerinde oynama olduğunun açıkça görüldüğünü, irade fesadı hallerine ilişkin olarak tanıkla ispatın mümkün olup tanıkların dinlenmediğini, bir yıllık hak düşürücü sürenin hilede öğrenmeden, tehditte ise tehdidin kalkmasından başlayacağını, mahkemenin bu hususta araştırma yapmadığını, dosyada celcelerce hakimin reddi ve tedbir sebepli duruşma yapıldığını, daha sonra da davalının vefatı nedeniyle mirasçıların müdahale edilmesi için duruşmalar yapıldığını, hazırlık soruşturmasında bilirkişi incelemesi yapılmadığını, kaldı ki soruşturmada delil yetersizliğinden takipsizlik verildiğini, ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağlamadığını bildirmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; bilirkişi raporu alınmadığını, çek üzerine tarih yazı ve rakamlar eklenerek takibe konulduğu iddialarının mahkemece araştırılmadığını, mahkemenin uzmanlık gerektiren bir hususta çıplak gözle bakmakla yetindiğini, oysa keşide tarihindeki 2015 tarihinin 5 rakamı üzerinde oynama olduğunun açıkça görüldüğünü, irade fesadı hallerine ilişkin olarak tanıkla ispatın mümkün olup tanıkların dinlenmediğini, bir yıllık hak düşürücü sürenin hilede öğrenmeden, tehditte ise tehdidin kalkmasından başlayacağını, mahkemenin bu hususta araştırma yapmadığını, dosyada celcelerce hakimin reddi ve tedbir sebepli duruşma yapıldığını, daha sonra da davalının vefatı nedeniyle mirasçıların müdahale edilmesi için duruşmalar yapıldığını, hazırlık soruşturmasında bilirkişi incelemesi yapılmadığını, kaldı ki soruşturmada delil yetersizliğinden takipsizlik verildiğini, ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağlamadığını bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin red kararının doğru olduğunu, ancak müvekkili lehine %20 tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı … tarafından davacılar aleyhine 200.000,00 TL’lik çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla toplam 220.600,00 TL’nin tahsili için 02/02/2015 tarihinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Davacının dava dilekçesinde delil olarak takip dosyası, değişik iş dosyası, soruşturma ve hukuk davaları, dava dışı … şirketinin defter kayıtları, davacı şirketin defter ve kayıtları, davalının malvarlığı sorgusu, bilirkişi incelemesi, müvekkili tarafından … şirketine düzenlenen yazılı çekler, keşif, tanık beyanları, yemin, telefon kayıtları, vergi dairesi, ticaret sicil, tapu, trafik sicil, savcılık kayıtları, soruşturma dosyası ve kamera kayıtları gösterilmiştir. Davacının UYAP’tan verdiği dilekçede; 6 adet tanık ismi bildirdiği, tanıkların dava dilekçesinde belirtilen tüm sürece şahit olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bakırköy C.Başsavcılığının 2015/13889 soruşturma numaralı hazırlık soruşturması sonunda, aralarında davalının da bulunduğu dava dışı …, …, … hakkında tehdit, resmi belgede sahtecilik, nitelikli yağma, suç örgütü oluşturma suçlarından soyut iddia dışında kanıt bulunmadığından 10/03/2016 tarihinde takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda; davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama devam ederken davalı …’in 03/11/2016 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak …, …, …, … ve …’in kaldıkları görülmüştür. Mirasçıların bir kısmının mirası reddettikleri, mirası reddetmeyen davalılar … ve …’in davaya dahil edildikleri görülmüştür. Dosya içerisinde takip ve dava konusu çeke rastlanılamamıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacılar aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatmış, davacı taraf ise, taraflar arasında ilişki bulunmadığını, çeklerin hile ve gabin ile irade hilafına imzalatıldığını, ayrıca çekte tahrifat yapıldığını ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespitini istemişlerdir. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Her ne kadar mahkemece irade fesadına ilişkin hallerin bir yıl içinde ileri sürülmediği gerekçe yapılmış ise de, söz konusu hususun sadece dava açmak olarak yorumlanmaması gerektiği, başkaca resmi merciler önünde de bu hususun ileri sürülmesinin yeterli olduğu, dolayısıyla bir yılın belirlenmesi bakımından bu hususun da dikkate alınması gerekir. Ayrıca irade fesadına ilişkin haller yönünden tanık dinlenmesi de mümkündür. Öte yandan mahkemece çekte tahrifat olmadığı hususunun çıplak gözle dahi yapılan incelemede tespit edildiği şeklinde bir gerekçeye yer verilmiş ise de, istinaf aşamasında söz konusu çekin UYAP’dan taranmış bir örneği dairemizce celbedilmiş olup takip ve dava konusu çekin tarih bölümünün yıl hanesinin son kısmının karalı bir şekilde görüldüğü, ayrıca çekte tahrifat olup olmadığı hususunun teknik bir konu olup ancak yaptırılarak bilirkişi incelemesiyle anlaşılabileceği kanaatine varılmış olup bu yönlerden davacı … vekili ile davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Davalı taraf ise istinafında %20 tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını ileri sürmüş ise de, yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde, davalılar vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı … vekili ile davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalılar vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2019 tarihli, 2015/121 esas, 2019/1241 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davalılar vekilinin istinaf talebi bu aşamada incelenmediğinden talebi halinde istinaf peşin harcının davalıya iadesine, 7-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 297,20 TL (148,60×2) istinaf yoluna başvurma harcı ile 86,50TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 383,70 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, 8-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri konusunda bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2020