Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1293 E. 2022/1269 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1293 Esas
KARAR NO: 2022/1269
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2016/442 E. – 2019/1018 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına dayanak olarak gösterilen … Bankası A.Ş.Ataşehir şubesinin keşidecisi dava dışı … Teknolojileri İnş.Dış.Tic.Ltd.Şti.olan … çek nolu, 12/03/2016 tarih ve 46.480 TL tutarlı çekin arka yüzünde yer alan ciranta imzasının davacı şirket yetkililerine ait olmaması nedeniyle İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/439 esas sayılı dosyası ile imzaya itirazda bulunulduğunu, yine ciroda kullanılan kaşenin de davacı şirkete ait olmadığını, davacı şirket ile çek keşidecisi veya ciro zincirinde kendisinden sonra yer alan ciranta … San.ve Tic.A.Ş ile takip konusu çeke dayalı herhangi bir ticari ilişki söz konusu olmadığını, öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile yapılan icra takip işlemlerinin teminatsız olarak durdurulmasına, davacı şirketin icra takibi ve takip dayanağı olarak gösterilen çek nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın süresi içinde açılmadığının tespiti halinde reddini, dava dilekçesinde HMK’ya göre bulunması gereken zorunlu unsurların bulunmadığını, usule aykırı düzenlenen delilleri bulunmayan dava dilekçesinin dahi davanın reddini gerektirdiğini, ayrıca dava değeri olarak gösterilen rakamla çek bedeli arasında büyük farklılık bulunduğunu, dava değerinin olması gereken çek bedelinden daha fazla bir rakam olduğunu, bu nedenle davanın reddini, tüm bunlarla birlikte İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasından tamamen aynı taleplerle açılmış derdest bir dava olduğunu, bu nedenle derdestlik itirazı doğrultusunda davacının davasının usulden reddini, davalının iyi niyetli hamil konumunda olduğunu, davalıdan 2 ciro önceki cirantanın imzasının cirantaya ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, davanın öncelikle derdestlik nedeniyle usulden aksi taktirde esastan reddine, kötü niyetli davacının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.12.2019 tarih ve 2016/442 Esas – 2019/1018 Karar sayılı kararıyla; “Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça, davalı tarafından başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki çekte bulunan imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı ve davacı şirketin çekten kaynaklı davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı iddia edilmiş olup, öncelikle tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali inceleme yaptırılmış, buna göre davacının takibe dayanak çek keşidecisi ve çekte kendisinden sonra gelen iptal edilmiş ciro sahibi … İnş.San.Tic.Ltd.Şti.ile çeki davalıya veren ciro sahibi … San.ve Tic.A.Ş ile arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, davalı tarafın kendisinden önceki ciranta olan … ile arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, dava konusu çekin … A.Ş.cari hesabına mahsuben 13/11/2015 tarihinde alındığı ve tahsil edilememesi üzerine 01/07/2016 tarihinde bu firmaya iade edildiği tespit edilmiştir. Davacının imza itirazına binaen davacı şirket yetkilisinin ve şirket işleri ile ilgilendiği bildirilen eşi …’ın imza örneklerinin bulunduğu kurumlardan gerekli evraklar celp edilmiş ve davaya konu çek üzerinde imza incelemesi yaptırılmış, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu aldırılan ve mahkememizce de kabul ve itibar gören bilirkişi raporuna göre de, dava konusu çekin arka yüzündeki 1.ciro altındaki imzanın davacı şirket yetkilisinin ve eşinin eli ürünü olmadığı ayrıca dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarına göre de şirketi münferiden temsile …’ın yetkili olduğu hususu tespit edilmiş olup, buna göre davacının davasının kabulü ile davaya konu çek yönünden borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının sadece müvekkile davayı yöneltmesinin usule aykırı olduğunu, davanın davacıdan sonra gelecek tüm cirantalara karşı açılmasının gerektiğini, tek davalı olarak müvekkilin gösterilmesi nedeniyle sadece müvekkil ile davacı defterlerinin incelendiğini, oysa davacının çek keşidecisi ve diğer cirantalarla ticari ilişkisinin de araştırılması gerektiğini,Davacı yanın iddialarını kabul etmemekle birlikte, davacının çekte lehtar durumunda olduğunu, yani çekin bir sebepten dolayı davacı lehine keşide edildiğini, bu nedenle davacının iddialarının gerçekçi olmadığını, Davacı şirketin tek yetkilisi …’ın şirket işlerini genellikle eşinin yürüttüğünü beyan ettiğini, buna göre çek cirolanırken şirket yetkilisi veya eşi tarafından üçüncü bir kişiye imzalatılmış olması ihtimalinin de mevcut olduğunu, Müvekkilin çekte iyiniyetli hamil durumunda olduğunu, müvekkilin kendisinden iki ciro önceki ciranta imzasının kendisine ait olup olmadığını bilmesinin beklenemeyeceğini, Davacının ciroda yer alan kaşenin de kendilerine ait olmadığını iddia ettiğini, davacının belirtilen tarihler arasında kaşesini kullandığı evraklar tespit edilerek inceleme yapılması gerektiğini, Davacının süresi içinde icra hukuk mahkemesine imza itirazında bulunmadığını, süresinden sonra yaptığı itirazında da delil sunmaması nedeniyle davanın reddedildiğini, davacının o davasını zamanında açıp delillerini sunmuş olsaydı bu davanın açılmasına gerek kalmayacağını, bu nedenle huzurdaki davanın açılmasına müvekkilin sebebiyet vermediğini, o nedenle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Adli tıp ve belge inceleme uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 07/07/2019 tarihli raporda; “İnceleme konusu … A.Ş. Ataşehir Şubesinin “… San.Tic.Ltd.Şti.” emrine yazılı, “46.480” TL bedelli, … seri numaralı, keşide tarihi 12/03/2016 olan çek aslı arka yüzündeki “… San.Tic.Ltd.Şti.”kaşe izi üzerinde şirket yetkilisi ismine atfen atılmış birinci ciro imzasının … ve …’ın eli ürünü olmadığı” belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki birinci ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı şirketin takibe konu 28/10/2014 keşide tarihli, 38.000,00 TL tutarlı çekin lehtarı göründüğü, davacının çekteki lehtar-birinci ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan grafoloji raporu ile “Çekteki davacı şirket adına atılı ciranta imzasının davacı şirket yetkilisinin ve eşinin eli ürünü olmadığı” sabit olmuştur. Sahtecilik iddiasının mutlak defi olması ve herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davalının iyiniyetli hamil olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığı, davanın davacıdan sonraki tüm cirantalara karşı yöneltilmesinin zorunlu olmadığı, imza itirazının icra hukuk mahkemesinde yapılması zorunluluğu bulunmaksızın davacının işbu menfi tespit davasını açabileceği, çekteki imzanın davacı tarafa ait olmadığının tespiti nedeniyle başkaca araştırılacak hususun bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararının isabetli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 3.510,29 TL harçtan, peşin alınan 877,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.632,72 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/07/2022