Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/125 E. 2020/1236 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2020/125 Esas
KARAR NO : 2020/1236 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2016
NUMARASI: 2014/1195 E., 2016/746 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili 18/02/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle, ” müvekkilinin açık hesap ilişkisi nedeniyle 23/01/2014 tarihi itibariyle davalıdan 723.338 USD (1.636.552,23 TL) alacağı bulunduğunun, borç ödenmediğinden davalı borçlu hakkında İstanbul … İcra Dairesi 2014/1567 esas sayılı dosya üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalının 867.658,85 TL ‘lik kısmını kabul ederek avukatlık ücretiyle birlikte 06/02/2014 tarihinde toplam 938.578,85 TL ödeme yaptığını, ancak bakiye 336.577,34 USD için takibe itiraz ettiğini, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, itirazın kötüniyetli ve alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu” iddia ile 336.577,34 TL alacağın tahsili için itirazın iptalini, takibin devamını, en az %20 icra inkar tazminatına hükmolunmasını istemiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, ” davacı ile aralarında açık hesaba dayalı bir döviz alacağı ilişkisi olduğunu kabul etmediklerini, dava tarihi itibariyle alacak- borç ilişkisinin sıfır olduğunu, icra takibi tebliğ edildiğinde borcun ödenerek kapatıldığını, öte yandan davacının müvekkiline kestiği tüm faturaların TL cinsinden olduğunu, dövizle ödeme takibinin yasal bir dayanağının bulunmadığını” savunarak davanın reddini ve en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince “…. davacıya ait incelenen 2011-2013 ve 2014 yılı yasal defterlerin açılış tasdiklerinin kanuni süresinde yaptırılmış olduğu (TTK 69 md.), 2011-2013 ve 2014 yılı yevmiye ve envanter defterleri kapanış tasdiklerinin kanuni süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, (TTK 70/6 son ve 72/3 md.) ticari defterlerin TTK ilgili hükümleri gereğince usulüne uygun tutulmuş olduğu, taraflar arasındaki cari hesap ekstresinde 23/01/2014 tarihinde başlatılan icra işlemi sırasında davacının, bakiye alacak tutarının 1.468.053,57-TL olduğu, ancak davalının kısmi ödemeler yaptığı ve 11/02/2014 tarihinde 841.322,28-TL’lik ödemeden sonra bakiyenin 626.731,29-TL olduğunun tespit edildiği, davalıya ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde Ankara‘da yapılan incelemede, cari hesap bakiyesinin 21/01/2014 tarihi itibariyle 4.087.042,89 TL olduğu, davalı tarafın, davacı tarafa borçlu olduğu, cari hesap kayıtlarından davalı tarafından davacı tarafa vadeli olarak önceden verilen döviz tutarlı çeklerle de ödemeler yapıldığı, 28/02/2014 tarihinde cari hesabın davacı taraf lehine alacak bakiyesinin 135.344,15 TL olduğu, devam eden cari hesap işlemleri sonucunda 31/12/2014 sene sonu itibariyle davacı taraf lehine 140.262,02 TL alacak bakiyesi oluştuğu ve bununla ilgili olarak ödemeye ilişkin cari hesap kaydı olmadığı, davalı tarafça sunulan ekstreden davacıya ait alacak tutarının sene sonu kapanış kaydı yapılarak 2015 yılına alacak devri söz konusu olduğunun tespit edildiği, davacının davalı taraftan alacaklı olduğu ve açılan davanın yerinde olduğu anlaşılmış olup, davacının davasının kabulü ile taleple bağlı kalınarak 336.577,34 USD üzerinden, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki davalının itirazın iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği….” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Bu karara karşı davalı taraf süresinde istinaf başvurusu yapmış olup, 15/12/2016 tarihli istinaf dilekçesinde, mahkeme kararının bilirkişi raporlarına, mahkeme 25/11/2014 tarihli kesin süre kararına ve usuli kazanılmış haklara aykırı olduğunu, ticari defterlerde ticari ilişkinin TL cinsinden kayıtlı olmasına rağmen, mahkemenin ABD doları cinsinden karar verdiğini ve bunun sebebini de açıklamadığını, 3 ayrı bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde alacağın 140.262 TL olarak gösterilmesine rağmen nasıl olup da bu rakamın 336.577,34 USD ‘na çıktığının anlaşılamadığını, mahkemenin neden bilirkişi raporlarından farklı karar verdiğinin kararda belirtilmediği, gerek Ankara’da alınan raporda, gerek İstanbul ‘da alınan raporda davacının iddiasının yerinde olmadığı, iddia edilen alacağı TL cinsinden olduğu belirtildiği halde mahkemece aksi yönde karar verildiği, alacağın USD cinsinden olduğuna ve varlığına dair 25/11/2014 tarihli kesin süre içinde bir delil ibraz edilmediğini, kesin süre geçtikten sonra dosyaya sunulan fotokopi belgeleri kabul etmediklerini ve bunların delil niteliği taşımadığını iddia ile duruşmalı inceleme yapılarak hükmün aleyhe kısımlarının kaldırılmasını, ölçüsüz ve fahiş talebin reddini istemiştir. Davacı taraf istinafa cevap dilekçesinde, “müvekkilinin …, … gibi birçok markayı yurt dışında dövizle ithal edip, Türkiye’de de USD cinsinden sattığını, Vergi Usul Kanunu nedeniyle faturaların TL cinsinden düzenlediklerini ancak ödemelerin USD olarak alındığını, faturalarda miktarların USD karşılıklarının da yer aldığını, uyuşmazlığın kaynağının faturaların USD cinsinden olmasına ve fatura içeriklerine göre de ödemenin USD cinsinden yapılması gerekmesine rağmen uyuşmazlık tarihine kadar tüm faturaların USD cinsinden ödeyen davalının takibe konu açık hesap borcunu fatura tarihindeki kur üzerinden sabitleyip ödemeyi TL cinsinden yapması ve buna göre kendi kayıtlarında borcunu kapatmış görünmesinden kaynaklandığını, alacağın USD cinsinden olduğunu, daha önceki ödemelerin de USD cinsinden yaptığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu savunarak istinaf taleplerinin reddini istemiştir.
BOZMA ÖNCESİ DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Mahkememizce yapılan istinaf incelemesinde; taraflar arasındaki faturalandırma konumundaki teamülün ne olduğu ve ödemelerin hangi para birimi üzerinden fatura edildiği ve ödendiği hususlarında ek bilirkişi incelemesine gerek duyulmakla, her iki taraf kayıtları bakımından inceleme yaptırılmış 20.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki ticaretin USD bazında yapıldığının çok net ve açık olduğu, takip tarihi itibarıyla davacının alacaklı olduğu miktarın 333.621,86 USD olduğu görüşünün açıklandığı, talimatla alınan 27.10.2017 tarihli raporda ise faturalarda ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden yapılacağı ve hesap mutabakatının da buna göre yapıldığı, davacının alacağının, düşüm alacağı vasfını koruduğu, takip nedeniyle yapılan ödemelerin tahsilinden sonra davalının borcunun 302,180,86 TL olacağı görüşü açıklanmıştır. Bu duruma göre taraflar arasında faturalandırma ve ödemelerin TL cinsinden değil, USD cinsinden yapıldığı ve bu konuda taraflar arasında bir teamül oluştuğu görülmektedir. Buna göre yapılan hesaplama sonucunda dairemizce İstanbul’da yaptırılan incelemeye göre davalının alacağının 333.621,86 TL olarak belirlendiği, 27.10.2017 tarihli rapordaki rakamın da, icra dairesine yapılan TL cinsinden ödemenin USD’ye çevrilerek, mahsubuna dayalı olduğu, icra dairesine yapılan ödemenin (eğer varsa) infaz sırasında icra dairesi tarafından dikkate alınabileceği gözetilerek ve usuli kararlaştırılmış haklar da dikkate alınarak, davalının istinaf isteminin kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve 333.621,86 USD üzerinden davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasını itirazın iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI Karar davalı yanca temyiz edilmiş ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/2135 Esas ve 2019/4709 Karar sayılı ve 10/10/2019 tarihli kararı ile “….Davacı bilgisayar ve parçaları ithalatçısı, davalı ise davacının ithal ettiği bilgisayarları ve parçalarını satın alıp, yurt içinde yeniden satan bir şirkettir. Davacı takip talebinde 723.338,00 USD alacağının taraflar arasındaki açık hesaptan kaynaklandığını bildirmiştir. İtirazın iptali davaları, takip talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Yapılan tahkikatta taraflar arasındaki ihtilafın, davacı tarafından davalıya satılan malların dövize endeksli olarak satılıp satılmadığı hususundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren iki Türk şirketi arasındaki davacının icra takibine ve davaya konu ettiği açık hesap alacağının, kur farkından kaynaklandığı, başka bir deyişle kur farkı alacağı olduğu anlaşılmaktadır. Kur farkı alacağı, Türk Lirası olarak talep edilebilir. Türk Kanunları’na göre döviz alacağının Türk Lirası olarak istenmesi mümkün ise de, Türk Lirası alacağının dövize çevrilerek istenmesi mümkün değildir. Davacının kur farkından kaynaklanan Türk Lirası alacağı saklıdır. İş bu itirazın iptali davasının yukarıda açıklanan nedenlerle reddi gerekirken, açıklanan yönde bir değerlendirme yapmadan miktar üzerinden tahkikat yapan istinaf mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. …” denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
BOZMA SONRASI KABUL EDİLEN OLUŞ VE GEREKÇE Mahkememizce Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/2135 Esas ve 2019/4709 Karar sayılı ve 10/10/2019 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Dava açık hesap alacağından kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Usul ve yasaya uygun olduğu için uyulmasına karar verilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/2135 Esas ve 2019/4709 Karar sayılı ve 10/10/2019 tarihli kararında da işaret edildiği üzere. davacı bilgisayar ve parçaları ithalatçısı, davalı ise davacının ithal ettiği bilgisayarları ve parçalarını satın alıp, yurt içinde yeniden satan bir şirket olduğu Davacı takip talebinde 723.338,00 USD alacağının taraflar arasındaki açık hesaptan kaynaklandığını bildirdiği İtirazın iptali davaları, takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğu. Yapılan tahkikatta taraflar arasındaki ihtilafın, davacı tarafından davalıya satılan malların dövize endeksli olarak satılıp satılmadığı hususundan kaynaklandığı Türkiye’de faaliyet gösteren iki Türk şirketi arasındaki davacının icra takibine ve davaya konu ettiği açık hesap alacağının, kur farkından kaynaklandığı, başka bir deyişle kur farkı alacağı olduğu. Kur farkı alacağının, Türk Lirası olarak talep edilebileceği. Türk Kanunları’na göre döviz alacağının Türk Lirası olarak istenmesi mümkün ise de, Türk Lirası alacağının dövize çevrilerek istenmesinin mümkün olmadığı Davacının kur farkından kaynaklanan Türk Lirası alacağı hakkının saklı olduğu anlaşılmakla davacının açmış olduğu itirazın iptali davasının bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : 1 – Davanın REDDİNE 2-Takip kötüniyetli olmadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de REDDİNE 3-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile fazla yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iade edilmesine 4-Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına 5-İlk derece mahkemesine açılan dava nedeni ile davalı yan kendini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm verilen iş bu tarihteki tarfiye göre hesaplanan 53.819,39 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalı yana verilmesine Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yanlara iade edilmesine
İstinaf yargılamasında 6- Davalı yanca yatırılan istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine
7-Davacının istinaf aşamasında yaptığı giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına 8-Davalı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan posta ,tebligat ve bilirkişi ücretleri toplamı 1.827,35 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine 9-Davalı yan kendini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT ne göre 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalı yana verilmesine Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/07/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.