Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1226 E. 2022/1255 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1226 Esas
KARAR NO: 2022/1255
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2016/268 E. – 2019/1110 K.
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait 45.000 TL bedelli, 29.12.2015 İstanbul keşide yer ve tarihli, … Ümraniye Şubesi’nden verilme … çek nolu bir adet çekin kaybolduğunu, çeki kaybeden tarafından İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1279 Esas sayılı dosyası ile de çek iptal davası açıldığını, kayıp çek ile ilgili olarak davacı şirkete … isimli şahıs tarafından icra takibi başlatıldığını, davacı şirketin davalılara hiçbir borcu bulunmadığını, davacı şirketle hiçbir ilişkisi olmadığı halde ciro zincirindeki diğer davalı …’nun adresinin de davacı şirketin adresi olarak ödeme emrinde gösterildiğini, davanın kabulü ile davacı şirketin söz konusu çekten dolayı borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davasını ciro silsilesi içinde kendinden sonra gelen muhataba karşı açması gerektiğini, davalının iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, dava konusu çekin … tarafından davalıya verildiğini, davalının …’na 45.000,00 TL olarak çek bedelini ödediğini, çekin tüm hukuki haklarının davalıya geçtiğini, davacının işbu davadan önce İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1279 Esas sayılı dava dosyası ile yakın bir tanıdığına (… isimli şahsa) çeki kendi elindeyken kaybettiğini iddia ettirerek usul ve yasaya aykırı bir şekilde adli makamları yanıltacak şekilde çeke ödeme yasağı aldırdığını, bankadan bu durum öğrenilince davalının anılan dosyaya müdahale talebinde bulunduğunu, çek iptali davası açan bu kişinin ciro silsilesinde olmadığını, davacının açmış olduğu davanın reddine, yargı giderleri ve vekilat ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.11.2019 tarih ve 2016/268 Esas – 2019/1110 Karar sayılı kararıyla; “TTK 792. maddesi uyarınca hamilin çeki kötüniyetle iktisap ettiğinin ya da iktisapta ağır kusurlu olduğunun ispatı halinde çeki geri verme yükümlülüğü vardır. Davalılar muntazam ciro silsilesi ile TTK 790. maddesi uyarınca çekte meşru hamil olup dosya kapsamına göre çekleri kötüniyetli veya çeklerin iktisabında ağır kusurlu olduklarını kabul etme olanağı yoktur, ayrıca aşamalarda davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişki nedeniyle dava konusu çeklerin keşide edildiği, çekin altındaki imzanın davacı tarafından inkar edilmediği, davacı tarafından keşide edilen çeklerin kaybolduğunun da ispat edilemediği, çalıntı iddialarının aynı zamanda suç oluşturması nedeniyle HMK. 226 gereği yemin delilinin hatırlatılamayacağı, dava konusu çekin teminat çeki olarak davalıya teslim edildiğine yönelik bir iddia da bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin kararında çelişkili gerekçelere yer verildiğini, kararda hem davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişki nedeniyle dava konusu çekin keşide edildiği hem de çekin teminat çeki olarak davalıya teslim edildiğine yönelik bir iddianın bulunmadığı ifadelerine yer verildiğini, birbirine tümüyle zıt iki aksi gerekçenin davanın reddi gerekçesi olamayacağını, Müvekkilin davalılar ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, çekin müvekkil şirket çalışanı … tarafından kaybedildiğini ve bu kişi tarafından zayi davası açıldığını aşamalarda bildirmelerine rağmen, mahkemece beyanların göz ardı edildiğini ve delillerin toplanmadığını, tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının gerektiğini, mahkemenin sadece davalı beyanları uyarınca karar verdiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından; “… davalılar muntazam ciro silsilesi ile TTK 790. maddesi uyarınca çekte meşru hamil olup dosya kapsamına göre çekleri kötüniyetli veya çeklerin iktisabında ağır kusurlu olduklarını kabul etme olanağı olmadığı, çekin altındaki imzanın davacı tarafından inkar edilmediği, davacı tarafından keşide edilen çeklerin kaybolduğunun da ispat edilemediği, dava konusu çekin teminat çeki olarak davalıya teslim edildiğine yönelik bir iddia da bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının davaya konu 29.12.2015 keşide tarihli ve 45.000 TL bedelli çekin keşidecisi olduğu, davacının çekteki imzasını inkar etmediği, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde “Çekin … adına vermek üzere hazırlandığını, çekin bu şahsın şirkete kredi çıkarması karşılığında teminat olarak verilmek istendiğini, şahsın … Bankası kredilerini çıkardığını” beyan ettiği, buna göre çekin keşideci davacı tarafından lehtar davalı … adına düzenlendiğinin sabit olduğu, çekin henüz davalıya verilmeden kaybolduğu yönündeki iddianın ispatlanamadığı, çekin çıkartılacak kredinin teminatı olarak verildiği hususunun da yazılı delillerle ispatlanması gerektiği ve bu konuda da delilin bulunmadığı, davalı …’in ise çeki düzgün ciro silsilesine uygun olarak iktisap eden iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olduğu ve davacı ile lehtar arasındaki kişisel defilerin bu davalıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından; tüm bu hususlar uyarınca ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/07/2022