Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1224 E. 2020/1447 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1224 Esas
KARAR NO: 2020/1447 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019
NUMARASI: 2019/288 E., 2019/408 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 25/09/2020
İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nden verilen 04/10/2019 tarihli kararına karşı davacı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin müşterilerine en çok güven duyulan uluslararası ve yerli markaları, cep telefonu, bilgisayar, elektronik, beyaz eşya, elektrikli ev aletleri, ısıtma-soğutma, spor aletleri, çelik, züccaciye, porselen, ev tekstili, halı, mobilya, kozmetik ve iç giyim ana gruplarından oluşan 68.000 çeşit ürün sattığını, müvekkili şirketin 1994 yılından bu yana kullandığı “…” ticari unvanını ve markasını gerek yüzbinleri aşan müşteri portföyü, gerek yazılı ve görsel yayın organlarında yayınlanan reklamları ve gerekse sponsorluğunu yaptığı televizyon programları vasıtası ile güvenilir bir marka haline getirildiğini, … tescil nolu hizmet markasının tanınmış marka statüsünde olduğunu, müvekkili şirketin “…” ticari ünvanını ayrıca TPMK nezdinde …, …, …, …, …, …, …, … nolu markaları ile kendi adına tescil ettirdiğini ve ürünlerinde kullandığını, Youtube internet sitesinde “…” kanalının sahibi olan …’in 08/06/2019 tarihinde yayınlamış olduğu büyük puntolarla dikkat çekmeye yönelik olarak yazılan “…” isimli videoda, …’un zorla müşterilerini araştırdığını, insanları rencide ettiğini, …’un zorla müşterilerinin kimlik fotokopilerini aldığını, icra borçlarına ve findeks puanlarına baktığını, insanları zorla sorguladığını, …’un suç işlediğini, bu eylemlerin kesinlikle suç olduğunu, zorla müşterilerine sözleşme imzalattığını, evrakları imzalattırıp ürünleri teslim etmediğini, insanları hapis ettiğini, …’un insanlara zorla senet imzalattırıp daha sonra olumsuz olarak dönüş yaptığını ve sözleşmeleri tüketiciye geri vermediğini belirttiğini, bu kamera kaydının Youtube internet sitesinde 06/09/2019 tarihi itibariyle 92.029 kez görüntülendiğini, davalının müvekkili şirketten taksitle klima ve bulaşık makinası aldığını, müvekkili şirketin davalıdan alacağını tahsil etmek için Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını, bu sebeple müvekkili şirkete husumet bekleyen davalının müvekkili şirketi aşağılayıcı yayınlara devam ettiğini, davalının kötü niyetli davranışlarını sürdürerek müvekkili şirketin saygınlığını toplum nezdinde düşürdüğünü iddia ederek, müvekkili şirketin iş ve eylemleri gereksiz, yanıltıcı, incitici beyanlarla kötülendiğinden ve itibarı zedelendiğinden haksız rekabet eyleminin ve marka hakkına tecavüzün tespitine, https://www…com/… alan adlı internet sitesinin erişime engellenmesi suretiyle haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün men’ine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 1.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Karar tensiben verilmiş olmakla cevap dilekçesi sunulmadığı aşamada olduğu görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince ; 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinin”(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;…. d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükümlerine amir olduğu, tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğu, aynı yasanın 23. maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 25/09/2019 tarihinde açıldığı, ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmadığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiğinin görüldüğü, davacı tarafından açılan davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının anlaşıldığı” gerekçesiyle davacının davasının “davadan önce zorunlu arabulucuğa gidilmemiş olması nedeniyle” dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. Uygulamada dava şartı olan arabuluculuğa kapsamındaki taleplerle birlikte bu kapsamda olmayan taleplerin aynı davaya konu edilmesi ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmamış olması halinde; dava şartı arabuluculuk kapsamında yer almayan talepler bakımından davanın görülmesine devam edilmesi, hukuk ve hakkaniyete uygun düşecektir. Buna göre; müvekkil şirketin (arabuluculuk kapsamında yer almayan talepleri) yönünden mevzuatta (6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi kapsamında) yer almayan bir yükümlülük altına sokulurken hak arama hürriyeti de sınırlanmıştır. Bu nedenle arabuluculuk kapsamında kalan talepler yönünden HMK 167 maddesi gereğince davanın ayrılmasına ve ayrı esas numarasına kaydedilmesine; arabuluculuk kapsamında yer almayan talepler yönünden ise davanın devamına karar verilmesi gerekmektedir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi durumun ortadan kaldırılması maddi ve manevi tazminat istemlerinden ibarettir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk Derece mahkemesince, dava türü itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş; Davanın 7115 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Somut olayda, 6100 sayılı HMK’nın 110. maddesiyle düzenleme altına alınan “davaların yığılması” durumu söz konusu olup, uyuşmazlık, marka hakkına dayalı olarak, markaya tecavüzün tespiti, meni ve tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarını içermektedir. Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat istemlerine ilişkin davalar arabuluculuğa tabi ise de, unvan terkinine, markaya tecavüzün tespiti ve menine ilişkin davalar, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan bir alacak ya da tazminat davası olmadığından arabuluculuğa tabi değildir. Bu durumda, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağından aksi yöndeki mahkeme gerekçesi isabetli görülmemiştir. Bu itibarla, işin esasına girilerek, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353 /1-a 4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ; Dosyanın yargılamaya devam edilmesi için görevli ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davacı yanca yatırılan peşin harcın talep halinde iade edilmesine 3- Davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan ; başvuru harcı gideri 148,60 TL ,tebligat gideri 19,00 TL ve posta gideri 23,50 TL olmak üzere toplam 191,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/09/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.