Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1222 E. 2022/1253 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1222 Esas
KARAR NO: 2022/1253
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2020
NUMARASI: 2018/281 2020/61
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin plastik sektöründe renkli ve fonksiyonel çözümler sunan yenilikçi, plastik sektöründe uzmanlaşmış firmalardan olduğunu, TPMK nezdinde onlarca marka tescili bulunduğunu, bu marka tescillerinden birinin de 21. Sınıfta tescillenmiş … sayılı “…” ibareli marka olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin … markasından doğan haklarını ihlal eder nitelikte ürünleri üretip satışını yaptığı bilgisine ulaşıldığını, karşı tarafa söz konusu eylemini durdurması için 26/01/2018 tarihinde bilgilendirme yazısı gönderildiğini, cevabi ihtarname göndererek … sayı ile … ibareli marka başvurusunda bulunduklarını esas unsurun … olduğunu iddia etmiş ve haksız eyleme son vermemiş olduğunu, davalı tarafından bahsi geçen … sayı ile … ibareli marka başvurusunun başvuru tarihinin bilgilendirme yazısından sonra olduğunu, davalı tarafın kötü niyetle marka başvurusunda bulunduğunu, davalının müvekkiline ait … ibareli marka karşı tarafça yine aynı ürün çeşidinde birebir aynı olarak kullanılmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin markasal haklarının ihlal edildiğinin kabulü gerektiğini, davalı tarafın … ibaresini kullandığı mahkememizin 2018/151 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit ve tespit neticesi sunulan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bu nedenlerle davalı tarafından müvekkili şirket adına TPMK nezdinde tecilli olan … sayılı “…+şekil” ibareli markadan doğan hakları ihlal eder nitelikteki eyleminin 6769 sayılı Kanunu’nun 29. Maddesi ve TTK’nın 55 vd. Maddeleri uyarınca tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması, haksız tecavüzün önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine, bu suretle tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulmasına, imhasına, davalı tarafın müvekkili şirketinin tescilli markasından doğan haklara karşı haksız eylemlerinden ve tecavüzlerinden dolayı 6769 sayılı Kanun’un 151/2-a maddesinde belirtilene göre hesaplama yapılarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı yandan şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 22/11/2019 havale tarihli dilekçesi ile 30.000,00 TL’lik maddi tazminat talebini 64.982,91 TL’ye ıslah ettiği görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketinin … VE … esas unsurlu markalarını aşağıdaki gibi tescil ettirmiş ve tescil başvurularında bulunduğunu, … markalarının tanınmış markalar olduğunu, müvekkilinin … +şekil markasının bir bütün halinde kullanımı hukuken meşru bir kullanım olduğunu, tespit talep edenin … markası ile benzerliği olmadığından tüketici nezdinde iltibas ihtimali ve dolayısıyla marka hakkına tecavüz eden bir eylemin de olmadığını, markanın asli unsurları, renk, şekil, komposizyon olarak tespit talep edenin markasından çok farklı olduğunu, markalar arasında benzerlik olmadığını … esas unsurlu 21. Sınıfta tescilli pek çok seri markanın kazanılmış hak teşkil ettiğini, fonetik olarak da markaların birbirinden ayrıldığını, 6769 sayılı SMK’nın 7/(4) maddesinde markanın sahibine sağladığı haklar üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarı ile hüküm ifade ettiğini ancak marka başvurusunun bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeni ile başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkili olduğunu, mahkemenin öne sürülen iddiaların gerçekliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez hükmü uyarınca … kod no ile yapılmış başvurularının 12.03.2018 tarihli resmi marka bülteninde yayınlanmış olması ve müvekkilinin markasının tescilini talep etmiş olduğu ürünler üzerinde özellikle tespitin yapıldığı tarih olan 14.05.2018 tarihindeki kullanımının meşru olduğunu, hukuka uygun kullanımda ne marka tecavüz nede haksız rekabet eyleminin mevcut olamayacağını, müvekkilinin kullanımlarının hukuka uygun olduğunu bu sebepten haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, … ve … esas unsurlu markalarının tanınmış marka olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “… tazminat talebi değerlendirilirken davacının, tecavüz ve haksız rekabet olmasaydı elde edebileceği gelirin hesaplanmasında yalnızca davalının davaya konu “…” ibaresi içerir ürün satışlarından elde etmiş olduğu kârın hesaplanmasının doğru ve kesin sonuç veremeyeceği, tarafların işletmelerinin ticari boyutları, reklam ve pazarlama faaliyetleri hep birlikte nazara alınması gerektiği; buna göre davalının, davacı firmaya nazaran satış, pazarlama, reklam faaliyetlerinin daha yoğun olması da satışların oluşması ve artmasında etkili olduğu anlaşılmış ve tazminat hesabında BK 50-51. Maddeleri de göz önünde bulundurmuştur. Ayrıca tazminata ilişkin dönem hesabında: “haksız fiilin başladığı tarih ile dava tarihine kadar olan dönemde uğranılan kazanç kaybı hesaplanmalıdır” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.07.2011 Tarih, 2009/10238 Esas, 2011/9042 Karar) bu yönden davalının tazminatın hesaplanmasına yönelik tarih aralığına ilişkin itirazı haksızdır. Mahkememizce açıklanan tüm gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik vekalet ücretine hükmettiğini, davada markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ile 30.000-TL manevi 64.982,91-TL maddi tazminat talep ettiklerini her bir talep için müvekkili lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, yine takdir edilen tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu, tazminatın olayın oluş şekli sosyal ve ekonomik durum dikkate alındığında düşük kaldığını, 19/06/2019 tarihli bilirkişi raporunun yoksun kalınan karın tespit edilebilir nitelikte olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin ticari kayıtları incelendiğinde 2013-2018 arası 148.667 adet ürün satıldığını, davalının ise 2017-2018 yılları arasında 11.883 adet ürün sattığını, bilirkişilerin müvekkili ile davalının kar zarar oranlarının birbirine yakın olduklarını belirttiklerini, buna göre davalının sattığı 11.883 adet ürünün müvekkilince satılabilecek kapasitede olduğunu, öte yandan davalının ihtiyati tedbir kararının kaldırılması için yaptığı istinaf talebinde 50.000-TL lik teminatı az bulduğunu, teminatın 1.000.000,00-TL ye yükseltilmesini istediğini, bütün bunların müvekkilinin ne kadar kazanç kaybına uğradığını, davalının da ne kadar çok yüksek kar elde ettiğini gösterdiğini, dolayısıyla hükmedilen tazminat miktarlarının oldukça düşük olduğunu, mahkemenin borçlar kanunu 50 ve 51.maddeleri uyarınca tazminat takdirinin hatalı olduğunu, takdiri tazminat hesabı için zarar miktarının somut verilere göre belirlenmesinin mümkün olmaması gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde bulunduğunu, davalının tacir olup, basiretli davranması gerektiğini, davalının ürünlerinin büyük marketlerde müvekkilinin ürünleri ile yan yana satıldığını, dolayısıyla talepleri doğrultusunda tazminata hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminatın da düşük olduğunu, markanın ticari itibarının zedelendiğini bildirmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; … ve … esas unsurlu markalarının tanınmış marka olduğu ve buna dair tespitleri içeren bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığını, düzenlenen bilirkişi raporlarında taleplerine rağmen bu konuda bir inceleme yapılmadığını, markanın tanınmış marka olmadığı yolunda tespit yapıldığını, bu hususa da dayanakları ile itiraz ettiklerini, bu konuda dosyaya pek çok belge sunduklarını, marka tescil belgelerinin cevap dilekçesi ekinde ibraz edildiğini, yine müvekkilinin 21.sınıfta yurtdışında tescilli birçok markası bulunduğunu, bunları da ibraz ettiklerini, reklam ve tanıtım örneklerinin Turkualiti belgesini sunduklarını, yine google arama motorunda … arama sonuçlarında 0.5 saniyede 4 milyon 570 bin sonuç çıktığını, buna dair belgeyi de sunduklarını, uluslararası araştırma şirketi … Türkiye tarafından 21.sınıfta yer alan ürünlere ilişkin Türkiye’de yapılan pazar araştırması sonuçlarının sunulduğunu, müvekkilinin zemin temizlik ürünlerinde en büyük 5.pazar payına sahip olduğunu, bunları da dosyaya sunduklarını, ancak bu konuda marka hukukunda uzman bir akademisyen bilirkişi tarafından inceleme yapılmasını istemelerine rağmen incelenmediğini, müvekkilinin tanıtım ve reklam harcamaları için yaptıkları giderlerin yıllar itibariyle flash bellek içerisinde dosyaya sunulduğunu, 2012-2017 dönemi için toplam 140.664,745-TL harcama yaptıklarını, müvekkilinin Türkiye’de dünya devi markaları geçtiğini ve en büyük pazar payına ulaştığını, turkuelti belgesinin göz ardı edildiğini, Ankara 1. FSHHM nin 2014/549 E sayılı dosyası için hazırlanan 19/10/2015 tarihli raporda temizlik sektöründe … ve … esas unsurlu markaların tanınmış marka olduğu yolunda görüş bildirildiğini, ayrıca markalar arasında benzerlik bulunmadığını, yine birçok … esas unsurlu markalarının müvekkili açısından kazanılmış hak oluşturduğunu, mahkemenin bu hususu da göz ardı ettiğini, benzer bir davada müvekkili aleyhine açılan davada … markası ile … markasının benzer olduğuna karar verildiğini, kararın Ankara BAM 20 HD tarafından kaldırıldığını ve bu kararın da Yargıtay 11. HD tarafından onandığını, yine markalara ait logoların benzer olduğuna dair tespitinde atarlı ve şaşırtıcı olduğunu, bütünsel olarak değerlendirme yapılması gerektiğini, müvekkilinin markası ile davacı markasının birbirine benzemediğini, logoların dizayn ve renklerinin çok farklı olduğunu, müvekkilinin tescilini talep ettiği ibaredeki ayırt edici unsurunu … kelimesi + renk + şekil ve kompozisyonun tamamı olduğunu, bu konuda Yargıtay’ın birçok kararı bulunduğunu, raporun mali inceleme bölümünde hatalar ve çelişkiler bulunduğunu, raporun özet ve mali inceleme ve değerlendirme bölümlerinde adet ve tutar olarak tutarsızlıklar bulunduğunu, satış rakamlarının doğru olmadığını, ürünün 160 adedinin iade alındığını, ayrıca … otomotik temizlik seti stok kodlu ürünlerinin 2018 yılı satışından -12.718,30-TL zarar olduğunu, bu yöndeki itirazlarının da dikkate alınmadığını, mali rapordaki çelişkilerin de bulunduğunu bildirmiştir. Mahkemece toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya mahallinde tarafların ticari defterleri de incelenerek davalının, davacı adına olan … sayılı (…+şekil) markasından kaynaklı haklarının davacı tarafça ihlal edilip edilmediği ve davalının marka kullanım nedeni ile haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, davalı markasının tanınmış marka olup olmadığı, ihlalin varlığının ve haksız rekabetin varlığının kabulü halinde davacının tercihi olan “Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir” seçeneğine göre davacının isteyebileceği maddi tazminat miktarının ne olacağı konusunda rapor tanzim etmek üzere dosya bir marka patent uzmanı, bir mali müşavir ve bir sektörden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 19.06.2019 havale tarihli raporlarında özetle; davalı şirket tarafından marka hakkına tecavüz sayılabilecek eylemler gerçekleştirilmiş olduğunu, davalının “…” ibaresini kullanımının işitsel, anlamsal, görsel olarak ayrı ayrı değerlendirilmesinde ve bütün olarak tetkikinde ortalama tüketici nezdinde karışıklığa mahal verecek derecede benzerlik ve aynılık içermekte olduğunu, davacıya ait olan “…” markasının 21. Sınıfta tescilli olduğu ve davalının ilgili ibareyi 21. Sınıf kapsamındaki ürün grubunda kullandığının da tespit edildiğini, bu haliyle dava konusu marka ile davalı tarafından kullanılan ürün grubu da aynılık içermekte, tüketici de yaratacağı izlenim karışıklığa mahal verecek şekilde olduğunun değerlendirilmekte olduğunu, “…” ibaresi ve görselleri kullanılmak suretiyle, davalının tespite konu ürünlerinin davacının markasının tescil edildiği 21. Sınıf ürün grubu kapsamında olduğu, davacının tescilli markası olan … “…+şekil” ibareli markasına tecavüz sayılacak eylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, bu yönüyle söz konusu eylemlerle marka hakkına tecavüz edildiğini aynı zamanda TTK hükümleri gereğince haksız rekabet söz konusu olabileceğini, davacı ve davalı ticari defterlerinin TTK Md. 64-66 ve ve V.U.K madde 220-226’ya göre uygun olarak tutulduğunun tespit edildiğini, davacı firmanın davaya konu ürünleri 2013-2018 yılları arasında toplam 148.667 adet satış yaptığı ve satışlarda 5.268.951,79 TL ortalama gelir elde ettiğinin hesaplandığını, davalı firmanın ticari kayıtları ve muhasebe sisteminde davaya konu ürünün 2018 yılında satışının yapıldığı satış adetinin 11.833 adet ve elde edilen gelirin 570.281,28 TL olduğunun hesaplandığını, aynı dönemde davacı firmanın davaya konu ürünü ortalama 50,29 TL bedelle satışını yaptığı ortalama kar oranını ise %10,92 olduğu davacının kayıtları ve resmi beyanlarından tespit edildiğini, davalı firmanın yarattığı rekabet ölçüsünde yapılan hesaplamada davacı … firmasının davalı … A.ş firmasının sattığı ürünleri kendi satmış olsa idi elde edebileceği ciro 595.091,57 TL ve yaklaşık kâr 64.982,91 TL olarak hesaplandığı” hususlarını bildirmişlerdir. Bilirkişiler hazırlamış oldukları 04.09.2019 havale tarihli ek raporlarında özetle; Açıklanan nedenlerden ötürü “…” ibaresinin tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceğini, “…” ve “… …” markalı ürünlerin mevzuatlarında yer alan hususlar çerçevesinde üretimlerinin yapıldığı, dosyada yer alan deliller arasında “…” ve “… ” markalı ürünlerin kalitesi ve tüketici nezdinde tanınırlığı ile ilgili olarak da herhangi bir belgeye rastlanmadığını, davalının “…” ya da “… …” kullanımının tanınmış marka sayılamayacağını. Davalı firmanın itirazları neticesinde davaya konu ürünlerin 25.01.2018 ila 02.07.2018 tarihleri arasında yapılan satışlar üzerinden 6769 sayılı kanunun 151/2-a maddesinde istinaden yapılan hesaplamada … firmasının davalı … A.ş firmasının sattığı ürünleri kendi satmış olsa idi elde edebileceği cironun 90.823,74 TL ve yaklaşık karın 9.917,95 TL olduğu hususlarını bildirmişlerdir. Bakırköy FSHHM’nin 2018/151 D.İş sayılı dosyasına sunulan 30/05/2018 günlü, bilirkişi raporunda keşif mahallinde tespit isteyen adına tescilli … ibareli markayı ihtiva eden 21.sınıftaki ürüne rastlanıldığı, bu ürünün otomatik temizlik seti isimli ürün olup tespit isteyenin … tescil nolu … + şekil markasının tescilli olduğu 21.sınıf kapsamında bir ürün olup ürün kutusunda … … + şekil biçiminde marka kullanımının tespit edildiği, bu kullanımda … ibaresinin şekil unsuruyla birlikte ürün kutusu üzerinde vurgulayıcı bir biçimde yer aldığı, ürünün … otomatik temizlik seti şeklinde isimlendirildiği, tespit edilen kullanımın tespit isteyenin benzer şekil unsurlu yegane ibare olan … kelimesini içeren markası ile karıştırılmaya müsait bir nitelik arzettiği belirtilmiş, ayrıca rapor içeriğinde ürün görsellerine de yer verildiği görülmüştür. Davalıya ait … tescil numaralı başvuru kaydında … … + şekil markasının 21.sınıf için başvurusunun yapıldığı, halen başvuru aşamasında olduğunun bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf davalının marka haklarını ihlal ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekilinin istinaf taleplerinin değerlendirilmesi; tazminat miktarının BK 50 ve 51.maddeleri uyarınca takdirinin hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de, somut olay bakımından davacının istediği tazminat miktarının tam olarak belirlenemediği anlaşılmakla, bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Ayrıca tazminat miktarlarının düşük olduğu ileri sürülmüş ise de, ihlalin niteliği, ağırlığı ve olayın oluş şekli dikkate alındığında bu husustaki istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak davacı tarafça hem markaya tecavüz ve haksız rekabet, hem maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunulduğu görülmekle, kabul edilen bu talepler yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken sadece maddi ve manevi tazminat talebi yönünden vekalet ücretine hükmedildiği, markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerindedir. Davalı vekilinin istinaf taleplerinin değerlendirilmesi; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunup davalının davacının marka haklarını ihlal ettiği, bu durumun aynı zamanda haksız rekabette teşkil ettiği anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı vekilinin müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğu yönündeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Markanın bilinir olması tanındığı anlamına gelmez. Öte yandan raporların mali inceleme bölümünde hatalar ve çelişkiler bulunduğu satış rakamlarının doğru olmadığı yolunda istinaf sebepleri ileri sürülmüş ise de, mahkemece tazminat miktarının BK 50 ve 51.maddesi gözetilerek tayin edildiği anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin reddi, davacı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabul kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklarda gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 3-Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2020 tarih, 2018/281 E – 2020/61 K sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,5-Davalının davacıya ait … tescil numaralı markadan kaynaklı haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 6-Tecavüz oluşturduğu belirlenen “…” ibareli davalı yana ait ürünler ile münhasıran bu ürünlerin üretiminde kullanılmaları kayıt ve koşuluyla cihaz ve makinelere el konulmasına ve hüküm kesinleştiğinde imhasına, 7-SMK 151/3 ve Borçlar Kanunu 50 ve 51.madde hükümleri de nazara alınmak suretiyle takdiren 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte; 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 8-Hüküm özetinin masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına, 9-Alınması gereken 1.707,75 TL peşin harçtan, peşin yatırılan 1.024,65 TL, 598,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 85,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 10-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, peşin yatırılan 1.024,65 TL, 598,00 TL ıslah harcından, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 229,00 TL tebligat/ posta masrafı olmak üzere toplam 4.887,55 TL yargılama giderinin kabul/ red oranına göre 1.286,42 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 16- Davalı tarafından yatırılan 213,00 TL tebligat/ posta masrafından kabul/ red oranına göre 56,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 17-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 18-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 56,10-TL posta masrafı olmak üzere toplam 204,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 19-Davalının istinafı yönünden alınması gereken 1.707,75-TL istinaf harcından peşin alınan 426,94-TL harcın mahsubu ile 1.280,81-TL nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 20-Davalı tarafından istinaf yargılamasında yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,21-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 22-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/07/2022