Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1220 E. 2022/1235 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1220 Esas
KARAR NO: 2022/1235
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/01/2020
NUMARASI: 2017/503 2020/6
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin TPMK nezdinde …, … ve … ifadelerini içeren birçok marka tesciline sahip olduğu gibi, reklamlar, promosyon ve diğer tanıtım faaliyetleri sayesinde … ve … markalarının tanınmış marka seviyesine de ulaştığını, davalının, mağazacılık alanında faaliyet gösteren, ev tekstili ürünleri satan bir firma olup Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/77 değişik iş sayılı dosyası ile yapılan delil tespiti üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda, davalının müvekkili şirketlerin tescilli markasının ayırt edilemeyecek derecede benzerini tespit mahallindeki iş yerindeki tabela, kartvizit, poşet gibi tanıtım araçlarında markasal olarak kullandığının tespit edildiğini, müvekkili şirketlerin hem ticaret unvanının çekirdek unsuru hem de tescilli ve tanınmış markası olan … ibaresinin davalı tarafından markasal olarak kullanıldığını, davalının ticaret unvanının çekirdek kelimesi olan … ibaresini, ön plana çıkaracak şekilde büyük puntolarla markasal olarak kullanmasının müvekkillerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalının böylelikle tüketiciler nezdinde müvekkili şirketlerin bir bayisi olduğu izlenimi yaratarak haksız kazanç elde ettiğini, davalı tarafından https://www.facebook.com/… sayfası üzerinden de tütekiciler nezdinde müvekkili şirketlerin internet sitesiymiş izlenimi uyandırmak suretiyle satış yapıldığını, müvekkiline ait markaların satışının yapıldığı mağaza tabelalarında siyah zemin üzerinde beyaz harflerin kullanıldığını, karşı tarafın mağazasında yer alan tabelada da … ibaresinin siyah zemin üzerine beyaz harflerle yazıldığını, karşı tarafın kullanımının ses, fonetik, karakter ve renk olarak müvekkiline ait markalarla birebir aynı olduğunu, müvekkili şirketin, ev tekstili ürünleri, bornoz, nevresim takımı gibi ürünlerin satışını da yapan ve züccaciye alanında olduğu gibi tekstil alanında da adını uluslararası alanda duyuran bir şirket olup, davalı şirket tarafından kurulan Facebook sayfası ile tüketiciler nezdinde müvekkili şirketlere ait ürünlerin satışı yapılıyormuş gibi bir izlenim yaratılmak istenildiğini, maddi tazminata ilişkin hesaplama yöntemi olarak SMK m.151/2-b bendinde belirtilen yöntemi seçtiklerini, açıklanan nedenlerle davalı eyleminin müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitini, mevcut tecavüzün son bulması için toplanan kartvizitlerin, poşetlerin ve tabelanın muhafazasının devamı ile bunların üretimi ve kullanımınn fiziken önlenmesini ve durdurulmasını, tanıtımın yapıldığı internet sitesi ve sosyal medya sitelerine erişimin engellenmesini, davalı ticaret unvanının çekirdek unsuru olan … ibaresinin sicilden terkini ile ticaret unvanının markasal kullanımın önlenmesini, tecavüzün kaldırılmasını, şimdilik … San. A.Ş.için 250,00 TL maddi tazminata ve 4.500,00 TL manevi tazminata, … Tic. A.Ş.açısından 250,00 TL maddi tazminata ve 500,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin firma ortaklarının soy isimlerinden ilham alınarak 05/01/1995 tarihinde … Tic. Ltd. Şti.olarak kurulduğunu, … unvanının müvekkili tarafından rastgele seçilmediğini, aile soyadının firmaya verildiğini, müvekkilinin 1995 yılından bu yana ticaret sicilde ve vergi dairesinde kayıtlı unvanını kullandığını, başta halı, havlu, nevresim ve bilumum ev tekstil ürünlerinin üretimi, satışı ve ticareti ile sicilde yazılı alanlarda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin beş şube ve internet satış mağazası üzerinden … Ltd. Şti. unvanı ve … markasıyla müşterilerine hizmet sunduğunu, müvekkilinin … unvanını asla tek başına kullanmadığını, 2017/77 değişik iş sayılı tanıtım kartı ve tüm evrakta müvekkilinin unvanını tam olarak kullandığının görüleceğini, toplanan malzemelerin hepsinde … markasının kullanıldığını, davacının 2006 yılından itibaren tanınır hale geldiğini, müvekkilinin 1995 yılında kurulduğunu, kötüniyetinin olmadığını, davacının İstanbul Ticaret Sicilinde kayıtlı iken davalının Hatay Ticaret Sicilinde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının belge ve evrak üzerinde kanuni zorunluluk sebebiyle kullanıldığını, belirtilen facebook sayfasına bakıldığında, davacının markasını anımsatacak şekilde, renk, yazı, karakter, ses ve benzeri hiç bir unsurun olmadığının açıkça görüleceğini, sayfa içeriğinde müvekkilinin tam unvanının yazıldığını, müvekkilinin tescilli unvanını kullanmasının kanunen zorunluluk olduğunu, müvekkilinin unvanının tek başına … olarak kullanılmadığını, 15/08/2017 tarihinde yapılan tedbir uygulamasında … ibaresi yazan bir tabelaya rastlanmadığını, müvekkilinin ticari unvanıyla birlikte … markasını kullandığını, unvanın markasal kullanılmasının, markaya tecavüzünün söz konusu olmadığını ve unvanı halen tescilli olduğu için davacıların tazminat talep edemeyeceğini, davanın reddini talep etmiştir. Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/503 E. – 2020/6 K. sayılı kararıyla; “Dosya içeriğinde alınan raporlar ve toplanan tüm deliller ışığında; davalının davacılara ait olan “…” ve “…” markaları ile ayırdedilemeyecek kadar benzer “…” kelimesini, ticaret ünvanı kullanımından öte, markasal olarak kullandığı, bu kullanımın davacı ile aynı ve benzer sınıflarda yer alması sebebi ile marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve hesap uzmanı bilirkişisinin davacının seçimlik hakkına göre yapmış olduğu hesaplamanın kanuna ve somut olayın özelliklerine uygun olduğu, kanaatine varılmıştır. Davalının markasal kullanımı hariç olmak üzere ticaret ünvanını dava tarihinden 22 yıl önce tescil edilmiş olması ve basireli bir tacir gibi davranması gereken davacıların aynı sektörde yer alan bu ticaret ünvanına bu kadar uzun süre sessiz kalmasının hak kaybı ile sonuçlanması gerekeceği ancak ticaret ünvanına sessiz kalmanın markasal kullanıma sessiz kalma anlamına gelemeyeceği hukuki kanaatiyle marka tecavüzü ve maddi tazminat taleplerinin kabulüne, somut olayın özellikleri, davalının kusurunun derecesine göre manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile ticaret sicilinden terkin talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; gerekçeli kararda davalının unvanındaki … ibaresinin sicilden terkini talebinin reddi şeklindeki kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, maddi ve manevi tazminata itiraz ettiklerini, öncelikle müvekkilinin sahte bir … ürünü satmadığını, değişik iş dosyasında yapılan keşifte çok az miktarda (yaklaşık 10 adet) lisanslı … ürününe rastlanıldığını, müvekkilinin sahte veya lisanssız ürün satarak kar elde ettiği yönünde iddianın bulunmadığını, müvekkilinin ağırlıklı olarak …, …, …, … markalı ürünler sattığını, müvekkilinin poşet ve tanıtım kartlarında kendisine ait … markasının yer aldığını, … ibaresinin tek olarak kullanılmadığını, müvekkilinin davalının markasından çok daha önce tescil etmiş olduğu unvanını haklı ve hukuka uygun olarak kullandığını, ayrıca müvekkilinin kazancı üzerinden oransal olarak 81.459,45-TL gibi bir hesap yapılmasını kabul etmediklerini, hesaba esas alınan %20 lik oranın çok yüksek olduğunu, bu oranının objektif unsurlara göre belirlenmediğini, en fazla %2 olması gerektiğini, Şirinevlerde sokak arasında bir tabelada … unvanının yazması nedeniyle kar marjının %20 artacağı iddiasının hayatın olağan akışına uymadığını, raporda bu oranının dayanağının gösterilmediğini, muhasebeci bilirkişinin de defter incelemesinin de hatalı olduğunu, zira defterde 5 şubenin total işleminin yer aldığını, oysa marka tecavüzü iddiasının sadece bu şubeye ilişkin olduğunu, bu hususlarda yaptıkları itirazların ve ek rapor talebinin reddedildiğini, davacının maddi zararının oluşmadığını, davacılar arasında taksim edilen maddi tazminat miktarlarının da mesnetten yoksun olduğunu, adeta davacının karşı dava giderleri ile karşılaşmaması için kılıfına uydurulduğunu, zira hangi davacının ne suretle ne gibi zarara uğradığının tespit edilmediğini, müvekkilinin tescilli unvanını kanuna uygun olarak kullandığını, unvanının terkin edilmediğini ve … ibaresini tek başına kullanmadığını bildirmiştir. 05/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Kapatılan Bakırköy 2. FSHHM’nin 2017/77 D. İş sayılı dosyasında 07.06.2017 tarihinde davalı işyerinde icra edilen keşifte davalıya ait işyeri tabelasında, paşet ve kartvizitte tespit edilen … ibareli kullarımın ve mali incelemede fabıralar üzerinde tespit edilen … ibareli kullanımın, markasal kullanım teşkil ettiği, davalı tacirin unvanını kullanmasından öteye geçip bir marka olarak … kelimesini ticari faaliyetinde kullandığı; Davalıların, ev tekstil ürünlerinin satışını yaptığı; davacılardan …’nin 24. sırıfta ev tekstil ürünlerinde tescilli … esas unsurlu markaları mevcut olduğu gibi, 35. sınıfta mağazacılık hizmetinde 24. sınıfı kapsayacak şekilde tescilli … ibareli markasının da bulunduğunu; davalının … ibaresini marka olarak kullandığı aların ev tekstil ürünlerini kapsayacak şekilde 35. sınıftaki mağazacılık hizmeti olup, davalırın marka kullanımınrın davacırun tescilli marka hakları kapsamında olduğu ve davacının marka tescilinden doğan haklarını ihlal eden mahiyette olduğu; Davacılardan … A.Ş.’nin 2011 yılında, davalının ise 1995 yılında kurulduğu, dolayısıyla unvanını tescil ettirdiği; bu davacının davalırın unvanının terkinini isteyemeyeceği, zira unvan tescilinde öncelik hakkının davalıda olduğu; diğer davacı … San. A.Ş.’nin çalışma konusunun züccaciye alanında ve ana sözleşmesinde yazılı diğer alanlarda olduğu; bu davacının ana sözleşmesinde züccaciye dışında yazan işlerin-iştigal alanlarınım neler olduğuna dair dosyada ilanın yapıldığı TTSG nüshasının ilgili sayfaları bulunmadığından, bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı; ancak her durumda, davalı şirketin ticaret siciline 1995 yılında yani huzurdaki davanın ikame edilmesinden 22 yıl kadar önce tescil edilmiş olması karşısında, davacıların, davalı ticaret unvanından … ibaresinin silitmesini talep etmekte uzun süre sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğramış olmasının gündeme gelebileceği; Davalı tarafın ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfırı haiz olduğu; Sayın Mahkeme tarafından, davalı tarafın satış faturaları ve değişik iş dosyası kapsamında davalı tarafın işyerinde yapılanı tespitlerdeki kullanımının dayacırın marka hakkına tecavüz olduğu yönünde karar verilmesi halinde, davalı tarafın markasal kullanımları nedeniyle 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında toplam 8145945 TL.’sı muhtemel kazanç elde ettiğinin hesaplandığı ve davacının haksız ihtiyati tedbire dayalı tazminat talebinde b lunabilmesi için, tedbirin haksız olduğunun ortaya çıkmasının gerektiği, tedbirin verildiği işbu davanın akıbeti belli olmadan, verilecek karar kesinleşmeden, tedbirin haksız olup olmadığırın henüz belirlenemeyeceği; taraflar arasındaki yargılama henüz devam ettiğinden, karşı davanın zamansız açılmış olduğunun düşünüldüğü; elbette her konuda olduğu gibi bu konudaki, özellikle manevi tazminat hususundaki takdirin nihai olarak Sayın Mahkeme’ye ait olduğu” yolunda görüş bildirmiştir. Taraf vekillerinin işbu bilirkişi raporuna itiraz ettikleri görülmüştür. Bakırköy 2. FSHHM nin 2017/77 D.İş sayılı dosyasında davacının davalı aleyhine tespit işlemi yaptırdığı, alınan 23/06/2017 tarihli raporda tespit talep edenin markasıyla ayırt edilemeyecek derecede benzerinin işyerindeki nevresim takımı üzerinde kullanıldığı, kullanımın markasal olduğu, işyeri sahibinin mağazada bulunan 8-10 adet … markalı nevresim takımının orjinal olduğunu beyan ettiği, ayrıca … markasının tanıtım vasıtaları üzerinde kullanıldığı, işyeri sahibinin “… Ltd.Şti” nin kendilerine ait olduğunu bu sebeple işyeri levhasında, poşet ve kartvizitlerde bu ibareyi kullandıklarını beyan ettiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı vekili, UYAP sisteminden 05/11/2019 tarihinde gönderdiği talep artırım dilekçesi ile 81.459,45-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz itibariyle davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesini istediği görülmüştür. Davalı tarafça açılan karşı davanın işbu dosyadan tefrik edildiği anlaşılmıştır. Davacıya ait markaların sicil kayıtlarının TPMK dan celbedildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile davalının ticaret unvanının terkini taleplerine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davacının 24.sınıfta ve 35.sınıfta mağazacılık hizmetinde 24.sınıfı kapsayacak şekilde tescilli … ibareli markalarının bulunduğu, davalının … ibaresini markasal olarak kullandığı, davalının eyleminin davacının marka haklarını ihlal niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, davalının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Yargılama sonunda ayrıca davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin de kısmen kabulüne karar verilmiş olup, davalı vekili bu hususları da istinaf konusu yapmıştır. Davalının ihlalinin ağırlığı ve süresi gözetildiğinde davalı aleyhine hükmedilen manevi tazminatlara yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Davacı taraf maddi tazminata yönelik istinaf talebinde ise kısmen haklıdır. Zira davacı tarafça dava açılmadan önce Bakırköy 2. FSHHM nin 2017/77 D.İş sayılı dosyasında 29/05/2017 tarihinde tespit işlemi yaptırıldığı, yapılan bu tespit işlemi ile davalının marka tecavüzünün sübuta erdiği, huzurdaki davanın ise 28/08/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Buna göre davalının markaya tecavüz fillerinin yaklaşık 3 aylık bir süreyi kapsadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalının daha önceki tarihlerde dava konusu markaya tecavüz eyleminin bulunduğu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Buna rağmen mahkemece 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılının tamamı bakımından hesaplama yapan bilirkişi raporunda tespit edilen miktarda maddi tazminata hükmedilmesi isabetsizdir. Davalı vekili hesaplamada esas alınan %20 oranının fazla olduğunu ileri sürmüş ise de, davacı markasının bilinirliği ve yaygınlığı göz önüne alındığında bu oranın yüksek olmadığı kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporunda 2017 yılı için belirlenen rakam toplam 33.135,28-TL olup, davalının bu yıl içerisindeki ihlali hemen hemen 3 aylık bir süreye tekabül ettiğinden bu rakamın 4 e bölünmesi sonucu bulunan 8.283,82-TL tutarında davacının maddi tazminat isteyebileceği kanaatine varılmış olup, bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş ve kazanılmış haklarda gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/01/2020 tarih, 2017/503 E – 2020/6 K sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacıların davasının KISMEN KABULÜ ile; -Davalının davacılara ait “…” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda daha önce tedbiren el konulan poşet, kartvizit, tabela ve tanıtım evraklarının karar kesinleştiğinde imhasına, tecavüz oluşturan kullanımın yasaklanmasına, -Davacı … Sanayi A.Ş.için 8.283,28-TL, davacı … Ticaret A.Ş.için 250,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine, -Davacı … Sanayi A.Ş.nin manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 4.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, -Davacı … A.Ş.nin manevi tazminat talebinin kabulü ile; 500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, -Davalı şirketin ticaret unvanından … ibaresinin sicilden terkini talebinin reddine, 4-Alınması gereken 890,30TL harcın peşin yatırılan 93,93 TL harç ve 1.392,00 TL ıslah harcından mahsubu arta kalan 595,63-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, 5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat yönünden 3.931,00-TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat yönünden 3.931,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat yönünden 3.931,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat yönünden 500,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 9-Davacı tarafça yatırılan peşin harç 93,93-TL ile ıslah harcı 1.392,00-TL den mahsup edilerek tahsil edilmiş bulunan 890,30-TL karar ilam harcının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 10-Davacılar tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 275,30 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.406,70 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 363,41-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 11-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 12-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 147-TL posta masrafı olmak üzere toplam 295,60-TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2022