Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/122 E. 2022/820 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/122 Esas
KARAR NO: 2022/820 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/468 E. – 2019/276 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türk Pop Müziğine önemli katkılarda bulunan söz yazarı/besteci olduğunu, eserlerinin geniş kitlelerce beğenildiğini, sıkça reklam filmlerinde, uzun metrajlı filmlerde ve televizyon dizilerinde kullanıldığını, müvekkilinin “…”, “…”, “…”, “…”, “…” isimli eserlerin söz yazarı, bestecisi olması sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca davaya konu eserlerin “eser sahibi” olup, eserleri üzerindeki hak sahipliğinin MESAM nezdinde kayıt ve koruma altına alındığını, davalı şirketin yapımcılığını üstlendiği dava dışı kanallarda yayınlanan münferit TV programlarında müvekkilinin eser sahibi olduğu eserlerinin izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullanıldığını, mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini, “…” isimli müzik yarışmasının davalı şirket yapımcılığında 10 Ekim 2011 tarihinden itibaren ülkemizde sırasıyla … TV, … TV olmak üzere farklı televizyon kanallarında yayınlandığını, 2013-2014 sezonundan itibaren … isimli televizyon kanalında yayınlanmaya devam ettiğini, ayrıca yarışmanın farklı formatlardaki benzerlerinin “…”, “…” adı ile davalının yapımcılığında … isimli kanalda yayınlanmaya devam ettiğini, bu yarışmaların müzik içerikli programlar olduğunu, birçok müzik eserinin katılımcı yarışmacılar tarafından icra edildiğini, çoğu zaman canlı olarak yayınlanan programlar olduğunu, yarışmacılar tarafından seslendirilen müzik eserlerinin yerinden yorumlanarak işlendiğini ve umuma iletildiğini, bu surette eser sahibinin eserinin yorumlanması konusunda gösterdiği hassasiyetinin ihlal edildiğini, müvekkilinin bu durumdan üzüntü duyduğunu, ayrıca internet ortamında da yayınlandığı için müvekkilinin tanınırlığına, bilinirliğine zarar verildiğini, manevi haklarının ihlal edildiğini, eserlerin yeniden icra edilmesinin bir “işleme” olup müvekkilinin bu konuda muvafakatinin olmaması nedeni ile mali hakkının ihlalinin gerçekleştiğini, çoğaltma, yayma, işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkının da ihlal edildiğinden bahisle müvekkiline ait eserlerin davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı kullanımı nedeniyle müvekkilinin manevi ve mali haklarına tecavüz edildiğinin tespitine, tecavüzün men ve refine, yayınlarında davacıya ait eserleri kullanmasının men edilmesi yönünde tedbir kararının verilmesine, FSEK madde 68 uyarınca sözleşme yapılmış olsa idi davalının ödemesi gereken her bir eser üzerinden belirlenecek olan rayiç bedelin tespiti ile tespit edilecek rayiç bedelin üç katının kullanımlar toplamında davacıya ödenmesine, belirlenecek rayiç bedelin 3 katını talep ettiklerinden yargılama sonunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi,10.000,00 TL manevi tazminatın davalıların temerrüde düştüğü yayın tarihlerinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 30.01.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep ettikleri maddi tazminatın 56.250,00 TL olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, söz konusu programların müzik yarışma programları olduğunu, bu tarz müzik yarışması programlarında bir takım müzik eserlerinin kullanıldığını, eserlere ait telif ücretleri ile ilgili meslek birliklerine ödeme yapıldığını, meslek birliklerine süresinde gerekli bildirimlerin yapıldığını, davacının albümlerde, filmlerde kullanılmak üzere verilmiş olan yüksek bedeller talep ettiğini, müzik albümündeki gibi eserler için fahiş miktarlı telif bedelleri istemesinin haksız ve hukuksuz olduğunu, ayrıca yarışma programlarının kısa sürede güncelliğini yitirdiğini ve televizyonlarda defalarca yayınlanmadığını, internet sitelerinde de davacının iddia ettiği videoların yayınlanmadığını, telif hakları ücretlerini belirlemenin amacı, yaratıcı eseri dolayısıyla eser sahibine hakaniyete uygun bir destek vermek ve eseri kullanana da ekonomik koşullara uygun bir gelir temin etmek, böylece piyasada gelirin yaratılmasını ve dengeli paylaşımını sağlayarak, gelir paylaşımı dolayısıyla ortaya çıkabilecek zararlı etkileri ortadan kaldırmak olduğunu, ancak davacı tarafından istenen telif bedellerinin bu amaçları taşımadığını, tamamen rekabet bozucu ve müvekkilini maddi anlamda yıkıcı bir hal aldığını ayrıca davacı taraf tarafından belirtilen şekilde, davacıyı elem, keder, üzüntüye sürükleyecek şekilde eserlerin değiştirilmesinin, yanlış, detone, eksik şekilde eserlerin icra edilmesinin söz konusu olmadığını, davacının bu hususlara dayanarak talep ettiği manevi tazminatın reddi gerektiğini, davacıya ait eserlerin artık yayınlanmadığını ve yayınlanmayacağından bahisle, davanın esastan ve zamanaşımından reddine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25.06.2019 tarihli 2017/468 E. – 2019/276 K. sayılı kararıyla; “…Her ne kadar sunulan heyet raporunda davalının yaptığı canlı yayınlarda hak sahiplerinin isimlerini eseri seslendiren kişinin görüntüsü altından bant şeklinde belirtmesi ve davaya konu eserlerin de müziklerinin davacıya olduğunun belirtilmesi karşısında davacı eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15’te yer alan ‘eser sahibi olarak belirtilme hakkının ihlal edilmediği yönünden kanaat bildirilmiş ise de 5846 sayılı FSEK nun manevi haklar kısmında düzenlenen “ADIN BELİRTİLMESİ SALAHİYETİ” başlıklı Madde 15 – “Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir.” hükmüne amir olduğu, somut olayda davacıya ait eserlerin izinsiz olarak yarışma programında kullanıldığının anlaşıldığı, davacının isminin yayınlarda eseri seslendiren kişinin görüntüsü altından bant şeklinde belirtilmesinin kanunun amir hükmü ve kullanımların izinsiz olduğu dikkate alındığında bu konuda tek yetkili olan eser sahibinin manevi haklarının ihlalini oluşturmayacağını değerlendirmenin kanunun amacına uygun düşmeyeceği ve ihlal oluşturacağı,.. tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının “…”, “…”, “…”, “…”, “…” isimli eserlerin “eser sahibi” olduğu, bahse konu eserlerin davalının yapımcılığını üstlendiği yarışma programlarında izinsiz olarak kullanıldığı” gerekçesiyle: Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacıya ait eserlerin davalıya ait muhtelif programlarda izinsiz olarak kullanılmasının davacının eser sahipliğine dayalı mali ve manevi haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, muhtemel tecavüzün önlenmesine, ref talebinin reddine, -Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 56.250,00 TL’nin (18.750,00×3) 5.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 23/03/2017 tarihinde 51.250,00 TL’sini ıslah tarihi olan 30/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, -Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile; 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; FSEK 66. Madde de, mahkemece tecavüz ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikatına yer verir dendiği, dava açıldığı tarihte eserlerin izinsiz yayınlandığı ve daha sonra yayınlanmaya devam ettiği, mahkemenin ref talebinin reddine karar vermesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu. -Bilirkişilerce tespit edilen rayiç bedelin sektördeki rayiçlerin ve emsal davalarda tespit edilen rakamların oldukça altında kaldığı, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının eserlerinin izinsiz kullanımına yönelik emsal davalarda ( İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/177 E ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/18041 E-2015/13001 sayılı kararı ) uyarınca dosyada tespit edilen bedelin oldukça düşük ve hakkaniyetsiz olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, tecavüzün ref talebinin kabulü ile, yüksek rayiç bedel üzerinden tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; sundukları emsallerin dikkate alınmadan karar verildiğini, İstanbul 4.FSHHM’nin 2015/177 Esas 2016/147 Karar sayılı dosyada mevcut rapor ve içeriğindeki emsallerin 300 TL civarında olup dikkate alınmadığını, dava konusu eserlerin de senkronizasyon olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunduğu …’e ait emsal bedeller 600-1500 TL olarak belirtilmişse de, yukarıda atıf yaptıkları emsal dosyada …’in fatura ve emsallerinin 300 TL olduğunu, bu hususun mahkemenin taktirine bırakıldığını, bilirkişinin davacı emsallerini dikkate aldığını, itiraz ettiklerini. -Usuli itirazları yönünden zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının 2011 tarihinden itibaren davacıya ait eserlere yer verdiğini. -Yayından yani “…” kaynaklanan telif haklarının bedellerinin meslek birliklerine ödendiğini, aynı yayından dolayı davacının telif hakkı bedeli ödenmesini talep etmesinin haksız bir talep olduğunu, …’in meslek birliği ile yaptığı sözleşmenin, meslek birliğinin tüm repertuvarını, kapsadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 16.03.2018 tarihli raporda; “… Davaya konu “…”, “…”, “…”, “…”, “…” isimli şarkıların melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3 anlamında müzik eseri oldukları, dosyada davacının davaya konu musiki eserlerin eser sahibi olduğuna dair herhangi bir belge veya delil bulunamadığı ancak davalının yaptığı canlı yayınlarda hak sahiplerinin isimlerini eseri seslendiren kişinin görüntüsü altından bant şeklinde belirtmesi ve davaya konu eserlerin de müziklerinin davacıya ait olduğunun belirtilmesi karşısında davacının davaya konu eserlerin FSEK 11’deki karine çerçevesinde bestecisi sıfatıyla eser sahibi olduğu, davaya konu olan ve dosyada mübrez CD incelendiğinde davaya konu eserlerin izinsiz kullanıldığı mali haklarından temsil hakkının, manevi haklarından FSEK 15’te yer alan “eser sahibi olarak belirtilme” hakkının ihlal edildiği, davacıya ait 25 adet eser, 25 farklı sanatçı tarafından canlı yarışma programında kullanılması nedeniyle 25 adet eser X 750 TL = 18.750 TL olduğu ve davacının bu bedelin FSEK 68 çerçevesinde 3 kâtın talep haklarının bulunduğu, davalının yaptığı canlı yayınlarda hak sahiplerinin isimlerini eseri seslendiren kişinin görüntüsü altından bant şeklinde belirtmesi ve davaya konu eserlerin de müziklerinin davacıya ait olduğunun belirtilmesi karşısında, davacı eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15’te yer alan “eser sahibi olarak belirtilme’ hakkının ihlal edilmediği…” kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 28.06.2018 tarihli ek raporda; Müzik sektöründe bir şarkı sözü veya bestenin rayiç bedelinin ne olması gerektiği konusunda maktu bir fiyat ve kesin bir kriter olmamakla beraber söz konusu bedele etki eden bir takım belli başlı unsurlar bulunduğu, Rayiç bedele ilişkin olarak eseri piyasaya çıkaracak olan yapım şirketinin şöhreti, tanınırlığı, marka değeri, oluşturulmakta olan yapımın standart ticari bir yapım mı yahut sosyal sorumluluk projesi vs. olup olmadığı, bestekar yahut söz yazarının aynı yapım içinde birden fazla eserinin olup olmadığı, Bestekar veya söz yazarının eserlerinin kullanımından ön anlaşma bedeli dışında başka bir gelir edemeyecekleri birlikte değerlendirildiğinde her bir kullanım için Müzik Hak sahipliği bedeli olarak 750 TL olabileceğini beyanla kök rapordaki görüşlerini tekrar etmişlerdir. Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde, davacının müzik eserlerinin davalı programında kullanılma tarihlerini gösterir liste ibraz ettiği, listeden eserlerin 2011-2012-2013-2014 yıllarında seslendirildiği anlaşıldığı, emsal ödemelere ilişkin dekontlar sunulduğu, dekontlardan müzik eserlerinin film yapım şirketlerine, dizi ve sinema filmlerinde kullanım bedeli ödemeleri olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin kök rapora itiraz dilekçesi ekinde İstanbul 4. FSHHM’nin 2015/177 Esas sayılı dosyasına … şirketi ve … Şirketinin emsal bildirimine ilişkin yazılarını ibraz ettiği, mahkemeye gönderilen yazılarda “Şarkı Yarışması Bütçeleri” olarak sadece söz: 300 TL+KDV, sadece beste: 300 TL+KDV, söz+beste: 600 TL+KDV, Adapte Eserler: 900 TL+KDV” şeklinde bildirimde bulunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde davacı …’in bestecisi olduğu müzik eserlerinin, davalının yapımcılığını üstlendiği ses yarışması programlarında izinsiz olarak 25 kez seslendirilmesi nedeniyle, müvekkilinin işleme, temsil, çoğaltma, yayma, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim mali haklarının ve manevi haklarının ihlal edildiğini beyanla, tecavüzün men ve refi, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminata hükmedilerek, şimdilik 5.000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, maddi tazminat talebini ıslah dilekçesi ile 56.250 TL’ya yükseltmiştir. Mahkemece ref talebinin reddine karar verilmekle birlikte, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçelerinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, davalının tecavüzünün dava tarihinde mevcut olduğu ve devam ettiğini, ref talebinin reddi kararının haksız olduğunu ileri sürmüştür. Ref talebi, dava tarihine kadarki kullanımlar yönünden tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olduğundan ve davacı tarafça eserlerin usulüne uygun olarak kullanılması halinde talep edilebilecek rayiç bedel üzerinden, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminat talep edildiğinden, davacı ve davalı arasında, dava tarihine kadarki kullanım yönünden, sanki sözleşme ilişkisi kurulmuş gibi sonuç doğacağı, ayrıca ref talebinde bulunulamayacağından, davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, hükmedilen maddi tazminatın düşük olduğunu ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, davacı vekilinin mahkemece alınan bilirkişi raporu üzerine tazminat talebini ıslah ederek 56.250 TL olarak sınırladığı, mahkemece davacının ıslah ile arttırdığı talebinin kabulüne karar verildiği, daha yüksek tazminata hükmedilmesine yönelik istinaf sebebinin yerinde görülmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, umuma iletimden kaynaklanan telif hakkının televizyon kanalınca meslek birlikleri ile yapılan sözleşme uyarınca ödendiğini, maddi tazminat yönünden sundukları emsallerin dikkate alınmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davacı tarafça, dava dilekçesi ekinde sunulan listeden, davacının bestecisi olduğu eserlerin 2011-2012-2013-2014 yıllarında seslendirildiğinin anlaşıldığı, davanın 23/03/2017 tarihinde açıldığı, ıslah dilekçesinin 30/01/2019 tarihinde ibraz edildiği, davacı tarafın FSEK 68. Maddesi gereğince tazminat talebinde bulunduğu, yargılama neticesinde FSEK 68. Madde gereğince tazminata hükmedildiği, bu durumda taraflar arasında, varsayımsal sözleşme ilişkisi kurulacağından, davada TBK 146. Madde de düzenlenen, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, dava ve ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça, televizyon kanalı tarafından, meslek birlikleri ile tüm repertuvarın umuma iletim hakları yönünden sözleşme imzalanarak bedelinin ödendiğini ileri sürülmüşse de dosyaya sözleşme örneğinin sunulmadığı, kaldı ki davaya konu beş eserin ses yarışmasında yarışmacılar tarafından seslendirilmesinin FSEK 25. Madde de düzenlenen umuma iletim hakkı değil, FSEK 24. Madde de düzenlenen temsil hakkının ihlali niteliğinde bulunduğu, televizyon programında müzik eserinin başka bir kişi tarafından seslendirilebilmesi/doğrudan temsili için eser sahibi yada mirasçılarından izin alınması gerektiği, dosya kapsamında bu yönde delil sunulmadığı gibi, izin alındığının da ileri sürülmediği, davacının temsil hakkının ihlal edildiği ve FSEK 68. Madde gereğince telif tazminatı ödenmesi gerektiğine yönelik mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin hükmedilen tazminatın yüksek olduğu emsallerinin dikkate alınmadığını ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, edisyon şirketlerinin başka bir dava dosyasına bildirdikleri emsallerin, ek raporda açıklandığı üzere toplu eser lisanslama avantajından dolayı fiyatların düşük tutulması ve her bestekarın eserinin aynı bedelde olmaması, dava dilekçesi ekindeki listeden davacının eserlerinin programda 25 kez seslendirilmesinden popülaritesinin yüksek olduğunun anlaşılması, davalının yapımcısı olduğu programların canlı yayınlanması gibi unsurlar gözetilerek her bir kullanım için 750 TL bedel taktirinin ve hükmedilen maddi tazminatın yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 4.525,54 TL nispi harçtan, peşin alınan 1.131,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.394,15 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 42,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 21,25 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.