Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1195 E. 2022/1279 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1195 Esas
KARAR NO: 2022/1279
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI: 2018/683 E. – 2020/130 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından yapılacak olan … Projesi kapsamında, müvekkili ile davalı banka arasında imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan 72 takside bağlanmış kredi borcunun, 22 taksit ödendikten sonra erken ödeme ile kapatıldığını, davalı tarafından müvekkiline %3,8 oranında erken kapama indiriminin yapılacağının bildirildiğini, ancak erken ödeme indiriminin yapılmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle müvekkilinden fazladan tahsil edilen şimdilik 333.063,39 USD’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın, davacının isteği üzerine erken kapama işlemini gerçekleşmesi üzerine kazanç kaybına ve kur farkı nedeniyle zarara uğradığını, müvekkili bankanın erken kapama indirimi yapacağına ilişkin yazılı veya sözlü beyanı bulunmadığını, maillerin erken kapama indirimi yapılacağına ilişkin taahhüt olarak kabul edilemeyeceğini, tarafların tacir olduğunu, somut olayda tüketici mevzuatının uygulanamayacağını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.02.2020 tarih ve 2018/683 Esas – 2020/130 Karar sayılı kararıyla; “… bilirkişi kurulu kök ve ek raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı tarafça yapımı üstlenilen … Projesinin finansmanı amacıyla taraflar arasında Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığı, projenin tamamlanarak 72 takside bağlanmış kredi borcunun 22 taksiti ödendikten sonra kalan taksitlerin vadesinden önce ödendiği ve hesabın kapatıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf her ne kadar erken kapama nedeniyle indirim talep etmiş ise de; taraflar arasında yapılmış Genel Kredi Sözleşmesinin 3/12. ve Finansal Kiralama Sözleşmesinin 10.maddesi gereğince, taksitlerin vadelerinden önce ödenmesi halinde indirim talebinde bulunulamayacağının kararlaştırıldığı; tarafların tacir olması gözetildiğinde anılan sözleşme hükmünün davacı tarafı bağlayacağı, davacı tarafça taksitlerin vadelerinden önce herhangi bir ihtirazi kayıt konulmaksızın ödendiği, davacı tarafça ileri sürülen maillerin erken ödeme indirimi konusunda mutabık kalındığı şekilinde yorumlanamayacağı; dolayısı ile iki tarafın anlaşmasıyla sonuçlanan bir kredi kapatma işleminden sonra indirim talebinde bulunulamayacağı anlaşılmakla davanın reddine’ karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı bankanın finansal kiralama ile alakası olmayan diğer şirketlerin teminatlarında da el konduğunu, bu işlemin davalı banka kusurundan kaynaklandığını, diğer şirketlerin faal olup teminatlarına blokeler konulunca zora girdiklerini, Davalı bankanın kendilerinden kaynaklanan bu sorunun giderilmesi için en iyi yolun … projesinin satışı ve kredinin tamamen kapatılması olduğunu belirttiklerini, yetkililerin ayrıca projenin satışına onay vereceklerini ve kredinin erken ödeme indiriminin de yapılacağını beyan ettiklerini, Sonraki süreçte davalı banka yetkilileri ile yapılan e-posta yazışmalarında % 3,8 oranında erken ödeme indiriminin yapılacağı konusunda kendilerine bilgilendirme yapıldığını, HMK.193.maddesi gereğince bu yazışmaların kesin delil niteliğinde olduğunu, Bu yapılan işlemlerle sözleşmenin değiştirildiğini, bu nedenle erken ödeme indiriminin yapılmayacağı yönündeki Sözleşme’nin 10.maddesi hükmünün artık müvekkil yönünden tamamen geçersiz olduğunu, Davalı banka tarafından ‘Risk bakiyesinin tamamının hesaba yatırılmasının, erken ödeme indirimi konusunda da genel müdürlük komite kararına göre işlem yapılıp indirimde bulunulacağının’ belirtildiğini, Banka yetkililerinin imzasını taşıyan 23.03.2018 tarihli belgede “3.042.116,28 USD’nin 26.03.2018 tarihine kadar bankamız hesaplarına geçmesi halinde, ilgili risk bakiyesi en geç 04.04.2018 tarihine kadar genel müdürlük komite kararı sonuçlarına uygun olarak kapatılacak, projede yer alan tesisin satışına izin verilecektir.” ibarelerinin bulunduğunu, Müvekkil tarafından belirtilen bedelin 26.03.2018 tarihinde yatırıldığını, aynı tarihte e-posta ile ‘Ekteki yazıya istinaden teminat açığı ile buna bağlı blokelerin kaldırılması ve erken ödeme indirimi konusunda bilgi verilmesi’nin istendiğini, yapılan başvuru üzerine davalı tarafından ‘Erken ödeme indiriminin yapılmayacağının’ söylendiğini, Davalının e-posta yazışmalarında erken ödeme ile ilgili % 3,8 oranından bahsedildiğini, ayrıca yukarıda bahsedilen 23.03.2018 tarihli imzalı belgede ödemenin yapılması halinde gerekli değerlendirmenin yapılacağının bildirildiğini, buna rağmen davalının erken ödeme indirimi yapmamasının kötü niyetli olduğunu, Davalı tarafından önce erken ödeme cezasının uygulanıp, akabinde erken ödeme indirimleri yapılması gerekirken indirim yapılmamasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, Ayrıca 14.01.2015 tarihli Taksitle Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinin de mahkemece gözönünde bulundurulmadığını, Bilirkişi raporlarının tamamen yetersiz olduğunu, davalı bankanın BDDK’ya yönelik sorumluluğuna ilişkin açıklama yapılmadığını, dosya içindeki e-postaların ne anlama geldiğinin tartışılmadığını, dosyanın kapsamı gereği bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken tek bilirkişiden rapor alındığını, ek raporda davacı itirazlarına ilişkin hiçbir açıklamada bulunulmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Alınan bilirkişi kök ve ek raporunda özetle; “Davacı ile, Konya Cihanbeyli İlçesinde 3 MW …yatırım projesinin finansmanı amacıyla davalı bankanın Konya Şubesi arasında 3.299.988 USD’lik Finansal Kiralama Sözleşmesi yapıldığı, projenin 16/12/2017 tarihinde tamamlandığı, davacı tarafça borcun tamamının ödendiği ve kredinin 04/04/2018 tarihinde kapatıldığı; taraflar arasında yapılmış Genel Kredi Sözleşmesinin 3.12 ve Finansal Kiralama Sözleşmesinin 10.maddesinde ‘Müşteri/kiracı, kredi taksitlerini/kira bedellerini vade tarihinden önce ödediğinden bahisle, hiçbir suretle kar payı indirim talebinde bulunamaz’ hükmünün bulunduğu, bunun yanında ticari krediler bakımından erken ifa halinde indirim talep edilmesini gerekli kılan düzenleme bulunmadığı, ayrıca hakların saklı tutulmadığı, davacının sonradan böyle bir talepte bulunamayacağı” yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredinin erken kapatılması nedeniyle ‘erken ödeme indiriminin’ yapılmaması nedeniyle alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesi imzalandığı, 72 takside bağlanmış kredi borcunun 22 taksiti ödendikten sonra kalan taksitlerin vadesinden önce ödendiği, davacı taraf erken kapama nedeniyle indirim talep etmiş ise de; taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinin 3/12. ve Finansal Kiralama Sözleşmesinin 10.maddesi gereğince, taksitlerin vadelerinden önce ödenmesi halinde indirim talebinde bulunulamayacağının kararlaştırıldığı; davacı tarafça taksitlerin vadelerinden önce herhangi bir ihtirazi kayıt konulmaksızın ödendiği, dolayısıyla iki tarafın anlaşmasıyla sonuçlanan bir kredi kapatma işleminden sonra indirim talebinde bulunulamayacağı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Tarafların tacir olduğu gözetildiğinde, taraflar arasındaki sözleşmenin yine taraflarca imzalanacak tadil sözleşmesi veya ek protokollerle gerçekleşmesi mümkün olduğundan, davacı vekilinin “Davalı banka yetkilileri ile yapılan e-posta yazışmaları ile daha önce yapılan sözleşmenin değiştirildiği” yönündeki beyanı yerinde görülmemiştir. Davacı şirket ile davalı katılım bankası arasında 26.06.2015 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiği, davacıya kullandırılan kredilerin bu sözleşme kapsamında kullandırıldığı görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ile; taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi’nin 3/12. ve Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin 10.maddesi gereğince,”Taksitlerin vadelerinden önce ödenmesi halinde indirim talebinde bulunulamayacağının” kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki e-posta yazışmalarıyla sözleşmenin tadil edilmiş sayılmasının mümkün olmadığı, kaldı ki bu yazışmalarda ‘erken ödeme indiriminin yapılacağına dair’ bir ibarenin bulunmadığı, yazışmalarda belirtilen oranların ‘erken kapama cezası’ olduğunun davalı tarafça savunulduğu ve bu durumun 29.01.2018 tarihli e-posta içeriğinden de anlaşıldığı, yine yazışmada “Ödeme sonrası kredinin genel müdürlük komite kararı sonuçlarına uygun olarak kapatılacağı ve projede yer alan tesisin satışına izin verileceği”nin belirtildiği, buna göre kredi kapatmanın tamamen banka genel müdürlüğü komite kararına bağlı olarak gerçekleştirileceğinin açıkça belirtildiği, davacı tarafından yapılan ödeme sonrasında banka genel müdürlüğü komite kararı gereği satışa izin verildiği, ancak erken ödeme indiriminin yapılması konusunda bir kararın verilmediği, yapılan işlemlerin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğu, tarafların tacir olması nedeniyle Finansal Kiralama Sözleşmesi ve Genel Kredi Sözleşmesi koşullarının basiretli bir tacir tarafından incelenmesi gerektiği, GKS’deki şartların genel işlem şartlarına uymadığının ve geçersiz olduğunun söylenemeyeceği; tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/07/2022