Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1179 E. 2022/1075 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1179 Esas
KARAR NO: 2022/1075
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2020
NUMARASI: 2018/468 E. – 2020/91 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/05/2018
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilleri aleyhine İstanbul 11. İcra Dairesi’nin … E.sas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, icra takibinin mesnedi olan 24/07/2017 keşide tarihli 150.000,00 TL’lik toplam 300.000,00 TL bedelli iki adet emre muharrer senet kambiyo senedi vasfını haiz senet olmadığını, icra takibinin mesnedi olan senetlerin incelenecek olursa, keşideci kısmında … Tic. Ltd. Şti. Kaşesinin üzerinde …’nun imzasının olduğunu, bu imzaların geçersiz olduğunu beyan ederek dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin mesnedi olan 24/07/2017 keşide tarihli toplam 300.000,00 TL bedelli 150.000,00 TL bedelli iki adet emre muharrer senedin iptalini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin iptalini, müvekkillerinin takip alacaklısına borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından davacılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibinin başlatıldığını, müvekkili şirkete ait İstanbul ili, Şişli ilçesi, … Mah. … pafta, … ada, … parsel’de yapılacak olan otel inşaatının Kaba İnşaat Kalıp Demir Beton İşlerinin yapılabilmesini teminen müvekkili şirketine taraf olan davacı şirket ile arasında 24/07/2017 tarihinde … Otel Şişli İnşaatı Kaba İnşaat Kalıp Demir Beton İşleri anlaşması yapıldığını, ancak davacının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle birkaç defa işin bırakılması ve davacı çalışanlarınca şantiyede yangın çıkartılarak müvekkilin maddi ve manevi zarara uğratılmış olması nedenleriyle 24/07/2017 tarihli taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 30/01/2018 tarihi itibariyle müvekkili şirket tarafından haklı olarak fesih edildiğini, ve uğranılan zararın tazmininin talep edildiğini, yapılan yazılı ve sözlü davetlerin akabinde üstelik müvekkili şirkete davacı tarafından verilen onca zarara rağmen sözleşmeye aykırı olarak hazırlayıp ve ancak mail yoluyla gönderilmiş olan 05/02/2018 tarihli fesih hak edişi konulu yazılarında sözleşmeye göre taraflarında yapılan hak ediş ve kesin hesap düzenlenerek ayrıntılı tablo olarak davacı tarafa gönderildiğini, borçlulardan temsil olunan … Tic. Ltd. Şti ile vekalet veren …’nun ne borca ne imzaya itiraz etmemişken temsil eden ve vekilin imzaya itiraz etmesinin hukuken anlamının yetkisiz temsilcinin işleminin kabulü anlamına geldiğini beyan ederek işbu haksız, hukuka aykırı, tamamen kötü niyetli davanın … Tic. Ltd. Şti ve … yönünden itiraz edilmeyerek kesinleşmiş olması nedeniyle usul ve esasa aykırılıktan … yönünden de itirazının açıkça hukuka aykırı ve kötü niyetli olması, BK 46/1 TKK 678-679 MK 2 kapsamında da yasaya aykırı ve tamamen kötü niyetli olmaları yönünden reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “tarafların tacir olduğu ve işlerinde basiretli tacir gibi davranmaları gerektiği kanunen dikkate alınmıştır. Kıymetli evrak düzenleyen/ keşide eden kişinin imzasının davacı şirketi bağlayıcı olabilmesi için; davacı şirket tarafından kambiyo senedi düzenleme yetkisinin özel bir yetki olarak imza eden davacı …’ na verilmesi ve buna bağlı olarak şirket kaşesi ile yetkilinin imzasının bir arada bulunması gerekir. Davacı …’ na, davacı şirket adına kıymetli evrak düzenleyebilmesi açısından bonoların keşide tarihleri olan 24.07.2017 tarihi itibarı ile özel yetki verilmediği görülmektedir. Bononun geçerli olabilmesi için zorunlu şartlarından olan düzenleyen keşideci şirketin adına imzaya yetkili olan/ lar tarafından ticaret unvanı da kullanılarak atılan imzası yoktur. Yetkisi olmayan kişilerce bononun imzalanması halinde bono söz konucu davacı şirketi bağlamaz. Dava konusu bonolarda şirket kaşesi bulunduğundan imza atan davacı …’ in şahsi sorumluluğunun da bulunmadığı kanunen değerlendirilmiştir. Bu durumda bononun, söz konusu davacı ticaret şirketini bağlamaması da herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak bir def’ idir. Zorunlu şartı- kurucu unsuru; keşideci şirket kaşesi ile birlikte keşideci şirketin özel yetki verdiği yetkili imzasını ihtiva etmeyen/ yetkisiz kişinin imzasını ihtiva eden bonoların yok hükmünde olduğu değerlendirilmiş yine bu kapsamda yok hükmünde olan kıymetli evrakta davacı …’ nun davacı …’ na kefil olması açısından vekalet verilmediği de gözetilmiştir. Davacı şirket keşideci olarak izah olunduğu gibi bonolardan sorumlu tutulamaz, davacı … üçüncü kişi tarafından yok hükmünde olan bonolar nedeni ile kefil olarak vekaletsiz olarak borçlandırılamaz, davacı … de şirket kaşesinin varlığı karşısında kaşe üzerindeki imza nedeni ile ve kefil vekili olarak sorumlu tutulamaz çünkü iradesi kendisini şahsen borçlandırmaya yönelik değildir. Ayrıca davalı şirketin tacir olduğu dikkate alınarak bonoların keşide tarihinde keşideci/ kefil vb yönünden gerekli araştırma yapması- belge sunulmasını- gösterilmesini istemesi vb tedbirler alarak ticari iş, eylem ve işlemlerinde hukuki- mali ve ticari sonuçları basiretli tacir gibi öngörmesi gerekmekteydi. Saptanan ve hukuksal durum karşısında davacıların kanunen davasını ispatladığı, davacı tarafın takip konusu senet bedelleri yönünden sorumlu tutulamayacağı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu edilen senetlerin müvekkiline ait yapılacak otel inşaatının kaba inşaat kısmının yapılabilmesini teminen müvekkili ile davacılardan … Ltd.Şti arasında düzenlenen 24/07/2017 tarihli protokolü imzalayan kişi tarafından imzalandığını, bir vekaletnamede borçlandırıcı işlem yapılabilir, para alışverişinde bulunulabilir denilmekte ise ayrıca senet imzalanabilir yetkisini aramanın kanuna karşı hile ile işlem yapmak isteyenlere prim vereceğini, dava konusu olayın da aynen bu şekilde gerçekleştiğini, mahkemenin özel yetki olmadığı gerekçesiyle davayı kabul etmesinin hatalı olduğunu, ödeme emrinin davacılara tebliğ edildiğini ve davacıların süresinde itiraz etmediğinden kesinleştiğini, dava konusu senetlerin verilme nedeni olan inşaatın başından sonuna kadar tüm görüşmeleri yürüten sözleşmeyi imzalayan davacı … olduğunu, TBK 46/1 maddesi gereğince yetkisiz temsilcinin yaptığı işlemin temsil olunanı bağlayacağını, şirketi temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü olan davacı … tarafından diğer davacı …’na kambiyo senedi düzenleme konusunda yetki verilmediği iddia edilse bile borçlandırıcı işlem yapma yetkisi verildiğini, imzanın …’na ait olduğunun ikrar edildiğini, TTK 678 ve 679.maddeleri dikkate alındığında yetkisiz temsilcinin sorumluluğunun nitelik itibariyle culpa in contrahendo’dan doğan sorumluluk olduğunu, davacı …’nun imza yetkisi olmadığının bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hakkın açıkça kötüye kullanılması nedeniyle davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacılar aleyhine 2 adet senede dayalı olarak toplam 300.000-TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı senetlerin 24/07/2017 tanzim tarihli, vade tarihinin ise belirtilmediği, her birinin 150.000-TL bedelli olduğu, keşidecinin davacı … Ltd.Şti, kefil kısmında ise diğer davacıların yer aldığı, senetlerin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Otel inşaatı yapım sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 24/07/2017 tarihinde davacı şirket ile davalı arasında düzenlendiği görülmüştür. Davacı şirket yetkilisi sıfatıyla davacı … tarafından diğer davacı …’na 24/04/2015 tarihli vekaletname ile yetkiler verildiği görülmüştür. ATO’dan gelen 13/06/2018 tarihli yazıda davacı şirketin 24/04/2015 tarihinde kurulduğu, faal olduğu, yetkilisinin ilk 20 yıl için davacı … olarak kararlaştırıldığı görülmüştür. Davalı … Ltd. Şti. vekilinin tavzih dilekçesi üzerine ilk derece mahkemesince 04/09/2020 tarihli tavzih kararıyla şirketin ünvan değişikliği yapması nedeniyle davalının … Tic. A.Ş olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmekle, bu husus dairemiz karar başlığında da belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının takibe konu ettiği bonolardaki imzanın davacılardan …’na ait olduğunu ve bu imzanın geçersiz olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini istemiştir. Dava konusu bonoların incelenmesinde keşidecisinin davacı …. Ltd. Şti. Olduğu ayrıca kefil kısmında ise davacı … ile davacı …’na vekaleten … isimlerinin yer aldığı ve hem şirket kaşesi üzerinde hem diğer isimlerin yanında imzaların atılı olduğu, görülmüştür. Dosyaya celp edilen ticaret sicil müdürlüğü cevabi yazısı ile eklerinden davacı şirketin idaresinin müdür tarafından yapılacağı ve ilk 20 yıl için şirket müdürünün davacı … olduğu ve bu yetkisinin münferiden kullanacağı anlaşılmıştır. Yine dava dilekçesine ekli Ankara … Noterliği’nin 24/04/2015 tarihli … yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vekaletnamede davacı şirket yetkilisi … tarafından davacı …’na vekaletname düzenlendiği görülmüştür. Takip ve dava konusu bonolarda davacı … adına vekaleten imza atıldığı anlaşılmakta olup, söz konusu vekaletnamede kefalet konusunda açıkça yetki bulunmadığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 504/3 maddesi gereğince vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça kambiyo taahhüdünde bulunamaz ve kefil olamaz, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin davacı … yönünden verdiği kabul kararı isabetli olup, bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Ne var ki, mahkemece davacılar … ve şirket yönünden dava kabul edilmiş ise de bu kabul kararı usule aykırıdır. Zira yukarıda da belirtilen vekaletname içeriği incelendiğinde, şirket yetkilisi … tarafından davacı …’na oldukça geniş yetkiler verildiği görülmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 547/1 maddesinde ticari temsilci, işletme sahibinin ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret ünvanı altında ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişi olarak tanımlanmıştır. Yine 547/2 maddesinde ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğunun tescilin yapılmış olmasına bağlı olmadığı şeklinde düzenlemeye yer verilmiş ayrıca, aynı kanunun 548/1 maddesinde ticari temsilcinin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılacağı hükme bağlanmıştır. Belirtilen vekaletname içeriği gözetildiğinde, davacı şirket yetkilisi tarafından davacı …’na oldukça geniş yetkiler verildiği görülmüş olup, söz konusu vekaletname içeriği dikkate alındığında davacı …’nun davacı şirketin ticari temsilcisi olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla yukarıda özetlenen kanuni düzenlemeler karşısında, davacı şirket dava ve takip konusu bonolar nedeniyle davalıya karşı sorumludur. Ayrıca bonolarda davacı …’nun da imzası bulunduğundan ve bu imzalar aval niteliğinde olduğundan davacı … bu bonolar nedeniyle aval veren sıfatıyla sorumludur. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, açıklanan bu yönler itibariyle davalı vekilinin davacılar … ve … Ltd. Şti. Yönünden istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarih, 2018/468 E. – 2020/91 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacılar … ve … Ltd. Şti. Tarafından açılan davanın reddine, 4-Davacı … tarafından açılan davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip nedeniyle takip dayanağı olan senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 5-Alınması gereken 20.493,00 TL karar ilam harcından peşin alınan 5.123,25 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.369,75 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 6-AAÜT uyarınca 29.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’na verilmesine 7-AAÜT uyarınca 29.450,00 TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafça tebligat ve posta gideri olarak yapılan 189,70 TL yargılama giderinin 63,23 TL’sinin takdiren davalıdan alınarak davacı …’na verilmesine, bakiye kısmın takdiren davacılar … ve … Tic. Ltd. Şti. üzerlerinde bırakılmasına, 9-İlk derece yargılamasında davalı tarafından yapılan bir gider bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 11-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 181,10 TL yargılama giderinin davacılar … ve … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 13-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında taraflarca yapılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022