Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1163 E. 2022/1240 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1163 Esas
KARAR NO: 2022/1240
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/436 2019/461
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Yayımlarından “…” adlı eserin kapak tasarımı olan portre resmin müvekkiline ait yağlı boya tablosu olduğunu, eserin kapak tasarımında kullanıldığını, müvekkilinin isminin belirtilmediğini ve izinsiz kullanıldığını, dava konusu portre eseri müvekkilinin çizdiğini, söz konusu resmi de www…com adlı internet sitesinde şahsına ait “…” kullanıcı ismi ile telif hakkı kendisinde olmak üzere 2008 yılında yayımladığını, söz konusu portrenin …’ın bilinen portrelerinin aksine, karakteristik bir yapıda olduğunu ve müvekkili tarafından özümsenerek ve yorumlanarak kaleme alındığını, davalılardan …’ın ise basılıp dağıtılan ve satışa sunulan … tarafından kaleme alınan “…” adlı kitabın kapağında müvekkiline ait ve 2008 yılında sergilenmiş olan eserin izinsiz kullanıldığını, kitap üzerinde tasarım sahibi olarak … isminin yer verildiğini, davalılardan …Ltd. Şti’ne noter aracılığı ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye cevaben portrenin internet ortamında bulunduğunun belirtildiğini, bir eserin internet ortamında bulunmasının her bulan kişinin eserin sahibi olduğu anlamını taşımadığını, davalıların kendi eseri olmadığını bildikleri halde, ticari olarak faaliyetlerine devam ettiklerini, dava konusu kitabın halen internet üzerinde ve kitap evlerinde satıldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla “…” adlı kitabın kapağında yer alan portre üzerindeki eser hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, eser sahibi sıfatıyla müvekkilinin haklarına tecavüzün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan …Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkili şirketin merkezinin İstanbul Fatih ilçesinde bulunduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin yayıncılık faaliyeti yürüten bir şirket olduğunu, yayına hazırlanan kitap için uygun ve özgün bir kapak tasarımı için anlaştığı profesyonel grafik tasarımcısı olan diğer davalı …’dan hizmet bedelş karşılığında satın aldıklarını, kapakta kullanılan görselin aidiyeti ile ilgili önceden bilgi sahibi olmalarının mümkün olmadığını, davacının hak sahipliği olması halinde muhatabının diğer davalı olduğunu, dava konusu portre ve benzeri yüzlerce “…” portresinin internet ortamında yüzlerce sitede yer aldığını, bu resimlerin telif hakkının aidiyetine dair herhangi bir bilgi yer almadığını, davacının kendisine ait olduğu iddiasında bulunduğu portrenin sadece www…com adlı sitede değil başkaca birçok sitede de yer aldığını, telifli olup olmadığının tespitinin imkansız olduğunu, söz konusu portrenin herkesçe bilinen … portresinden çok da farklı bir portre olmadığını, eserin özgün bir portre olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/436 E. – 2019/461 K. sayılı kararıyla; “Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davaya konu … portresinin FSEK m.4 kapsamında eser niteliğinde olduğu, söz konusu resmin www…com adlı internet sitesinde “…” kullanıcı ismi ile 2008 yılında davacı tarafından yayımladığı, bu kapsamda davacının FSEK 11 ve 12 maddeler gözetildiğinde eser sahibi olduğu, davacıya ait olduğu tespit edilen resmin davalının yayınladığı kitabın kapağında davacıdan izin alınmaksızın kullanılması davacının mali haklarından FSEK 22 kapsamında çoğaltma, FSEK m.23 çerçevesinde yayma hakkını ihlali niteliğinde olduğu, ayrıca yayınlanan kitapta kapak resmi çizeri olarak davacının isminin yerine …’ın isminin zikredilmesi FSEK 15’te eser sahibinin manevi haklarından biri olarak düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme” hakkının ihlalini doğurduğu, her ne kadar ayrık raporda kamuoyuna sunulan resim bakımından eser sahibinin iletişim bilgilerinin, fiyat bilgisinin, ödeme kanallarının ve altyapısının, iade şartlarının bulunması gerektiği, bu şartları taşımayan veya eser sahibine kolay bir şekilde ulaşılmasını mümkün kılan bilgileri paylaşmadan kamuoyuna sunulan eserlerin üçüncü kişiler tarafından kullanılması halinde, eser sahipliğinden kaynaklı hakların ileri sürülmesinin dürüstlük ilkesi ile bağdaşmayacağı yönünde kanaat bildirilmiş ise de bu değerlendirmelerin fikri mülkiyetin özü ile bağdaşmadığı, bu durumda hakkın ileri sürülmesinin engellenemeyeceği gibi tacir sıfatına haiz davalının basiretli davranma yükümlülüğü kapsamında gerekli araştırmayı yapması, bir sonuca ulaşamaması durumunda ise izinsiz kullanımın hak ihlalini doğuracağı dikkate alarak kullanmama yönünde tercihte bulunması, kullanması halinde ise sonuçlarını öngördüğünün kabulünün gerektiği gibi başkasına ait isimle yayım yapılması dahi bu noktada sorumluluk doğuracağı hususu da dikkate alındığında eser sahibi olarak davacının talepte bulunmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği dikkate alınarak ayrık rapora itibar edilmemiş, davacının sübut bulan davasının kabulü” kararı verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; husumet itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkilinin yayıncılık faaliyeti yürüten bir şirket olup, yayına hazırlanan kitap için diğer davalı …’dan kitabın kapak tasarımı için bedeli karşılığında bu hizmeti aldığını, dolayısıyla kapakta kullanılan görselin aidiyeti konusunda bilgi sahibi olmasının mümkün olmadığını, davacının hak sahipliği varsa bunun muhatabının müvekkili olmayıp diğer davalı olduğunu, ayrıca davacının kitap kapağında kullanılan … portresiyle ilgili iddialarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bilirkişi raporunun muhalefet şerhinde davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun izah edildiği, ancak mahkemenin bu görüşe itibar etmeyip bilgisayar mühendisi ve güzel sanatlar uzmanı ünvanını taşıyan diğer bilirkişilerin görüşlerine itibar ettiğini, dava konusu portre ve benzerlerinin yüzlercesinin internet ortamında farklı sitelerde yer aldığını, bu resimlerin telif hakkını aidiyetine dair herhangi bir bilginin yer almadığını, dolayısıyla telifli olup olmadığını tespit etmenin imkansız olduğu, yine resmin hangi tarihte İnternet ortamına aktarıldığı, ilk aktarımın davacı tarafından mı yapıldığı, yoksa davacının bu resmi İnternette mi kopyaladığı hususunun belli olmadığı, davacı tarafın varsa bir hakkı öncelikle İnternet ortamındaki izinsiz kullanıma engel olması gerektiğini, eserin aidiyeti konusunda hiçbir işlem yapmayan ve yaygın olarak kullanılmasına göz yuman davacının haksız ve kötü niyetli davranışının korunmaması gerektiğini, davacının kendi tasarımı olduğunu iddia ettiği portrenin …’ın herkesçe bilinen portesinden çok da farklı olmadığını, eserin özgün bir tasarım olmadığını, müvekkilinin yayınında kullanılan illüstrasyonun davacıya ait olduğu iddiasının hiçbir somut kanıtının bulunmadığı halde davacıya ait olduğunu belirten bilirkişilerin görüşlerine itibar edilmesinin hatalı olduğu, İnternet ortamında dahi halen anonim olarak yer aldığını, kitabın sadece bir baskı yaptığını, davacının ihtarından sonra yeni bir baskı yapılmadığını bildirmiştir. Mahkemece alınan raporda bilirkişi heyeti, dava konusu resmin, FSEK’te zikredilen Güzel Sanat Eserleri başlığı altında yer alan, “estetik değere sahip olan; Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler…” sınıfından eser olduğu, eseri vücuda getirenin hususiyetlerini taşıdığı, davacının işbu eseri vücuda getiren kişi olduğu ve eser sahibi olduğu, davacının eser üzerinde mali ve manevi haklara sahip olduğu, davacının FSEK m.22 ve 23 kapsamındaki çoğaltma ve yayma mali hakkı ile FSEK m.15 kapsamındaki isim belirtme manevi hakkının ihlal edildiği, davacının 5.000 TL ila 7.000 TL arasında bedel talep edebileceği, FSEK m.68 kapsamında bu bedellerin 3 katı maddi tazminat talep edebileceği, davacının FSEK m.15 kapsamında manevi hakkının ihlal edildiği, davacının manevi tazminat talep edebileceği, hususlarında görüş bildirdikleri anlaşılmıştır. Ayrık görüş sunan bilirkişi raporunda, davacının sahip olduğu eser hakkını TMK m.2 uyarınca dürüstlüğe uygun şekilde ileri sürmesi gerektiği, dosyada belirtilen www…com internet sitesinin belirtilen şartları taşımadığı, ödeme ve güvenlik alt yapısının bulunmadığı, göreselin alınmak istenmesi halinde ne yapılabileceğinin belirsiz olduğu dolayısıyla eser sahibi iletişim bilgileri fiyat bilgisi ödeme kanalları ve alt yapısı iade şartları bulunmaksızın kamuoyuna sunulan esere dayalı olarak eser sahipliğine dayalı hak talebinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı bu sebeple davacının haklarını dürüstlük kuralına uygun şekilde ileri sürmediği hususunda kanaat bildirdiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, FSEK uyarınca eser sahipliğinin tespiti ile esere tecavüzün tespiti talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalının kendi eseri olan … resmini izinsiz olarak kullandığını, bu resmin sahibinin kendisi olduğunu iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Yargılama sırasında konunun teknik incelemeyi içermesi nedeniyle bilirkişiden rapor alınmış ve bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen çoğunluk görüşünü içeren 17/05/2019 tarihli raporda dava konusu resmin eser niteliğinde bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğundan ilk derece mahkemesince hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna göre dava konusu resmin eser niteliğinde bulunması dolayısıyla davacı taraf mali ve manevi haklar ile çoğaltma ve yayma haklarına sahiptir. Davalı taraf söz konusu eseri isim belirtmeden kullanmakla davacının haklarını ihlal etmiş durumdadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan davacının eserin aidiyeti konusunda hiç bir işlem yapmadığı ve yaygın olarak kullanılmasına göz yumduğu, bu durumun hakkın kötüye kullanılması olduğu ileri sürülmüş ise de, bu durum hakkın kötüye kullanılması şeklinde yorumlanamayacağı gibi davalının da izinsiz olarak bu eserden yararlanması konusunda davalıya hak vermeyecektir. Davalı tarafın daha sonradan yeni bir kitap baskısı yapmaması önceki ihlalin bulunmadığı anlamına gelmez. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2022