Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/115 E. 2020/288 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/115 Esas
KARAR NO: 2020/288
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/908
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ: 07/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalının 02/07/2018 tarihinde sözleşme imzalayarak 2017 model bir makine satın aldığını, makinenin finansal kiralama yoluyla alındığını, başlangıçta KDV dahil 94.972,59 TL peşin ödeme yapılıp kalan ödemelerin KDV dahil aylık 6.846,79 TL’den 24 taksit olarak düzenlendiğini, müvekkilince en son 31/05/2019 dönemi taksidinin ödendiğini, araç teslim alındığında ilk zamanlarda göstergede buharlaşma ve bazı yerlerinde paslanma olduğunun görüldüğünü, durumun karşı tarafa bildirildiğini, servis tarafından sorunların giderildiğinin söylendiğini, 15/02/2019’da aracın içinin yağmur suyuyla dolduğunu, aracın servise gönderildiğini, serviste kabin tavan sacının orta kısmında delik tespit edildiğini, geçici çözüm olarak deliğin kapatıldığını, ancak yapılan incelemede bu deliğin macun ile doldurulup boyatılarak hileli bir şekilde ayıbın gizlenerek araç satıldığının anlaşıldığını, müvekkili yönünden TBK’nun 227.maddesindeki seçimlik hakların dolduğunu, müvekkilince 05/03/2019 tarihli mail ile sözleşmeden dönerek aracın iade alınması ve ödenilen tutarın da iadesinin istendiğini, ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini, ayrıca konuyla ilgili delil tespiti yaptırdıklarını, alınan raporda aracın tavanında daha önceden bulunan deliğin çelik macun ile doldurulup üzerinin boyandığı, bu ayıbın gizli ve hileli bir ayıp olduğu tespitinin yapıldığını belirterek sözleşmenin feshine, makinenin davalı tarafından müvekkili işyerinden teslim alınmasına, sözleşme gereği ödenen 170.287,28 TL’nin müvekkiline iadesine, ödemesi yapılmayan taksitlerin iptaline, ayrıca taksitlerin ödemesinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve kar kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, bu talepleri kabul görmez ise makinenin hiç kullanılmamış ayıpsız misliyle değiştirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini, zira davacının finansal kiralama sözleşmesinde davayı açmak için yetkiyi aldığına dair belgeyi dosyaya sunmadığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, davacı beyanlarının gerçeği yansıtmadığını bildirmiştir. Mahkemece, 28/06/2019 tarihli tensip tutanağıyla 90.386,31 TL için %15 teminat yatırılması durumunda ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmiş, yine davacı vekilinin 09/07/2019 tarihli talebi üzerine bakiye 83.539,52 TL taksit ödemesinin %15 teminat mukabilinde durdurulmasına dair 12/07/2019 tarihli tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekilince gerek ilk tedbir kararına, gerekse 12/07/2019 tarihli tedbir kararına itiraz edildiği görülmüştür. Davalı vekili itirazında; tedbir kararının yokluklarında ve herhangi bir belgeye dayanmaksızın verildiğini, müvekkili açısından alacağının tahsili edilememesi gibi geri dönüşü imkansız bir mağduriyete yol açacağını bildirmiştir. Mahkemece, duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; uyuşmazlığın satın alınan iş makinesinin ayıplı olup olmadığı konusunda toplandığı, 6361 Sayılı Kanunun 18.maddesi gereğince finansal kiralama sözleşmesinde kiracının malın maliki olmadığı, davacının finansal kiralama sözleşmesini sunmadığı, yalnızca finansal kiralama şirketiyle akdettikleri ödeme planını sunduğu ve ihtiyati tedbir isteyenin söz konusu taksit ödemelerinin davacı tarafından finansal kiralama şirketine yapıldığı, davalıya yapılmadığı gerekçeleriyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; ayıbın gözle görülür bir ayıp olmadığını, zamanla ortaya çıktığını, araçtaki deliğin macun ile doldurulup boyatılarak hileli bir şekilde gizlendiğini, dolayısıyla müvekkili yönünden seçimlik hakların gerçekleştiğini, kararın doğru olmadığını, müvekkili ile finansal kiralama şirketi arasında düzenlenen sözleşmenin özel şartlarının 9.maddesinde; kiralayanın satıcı ile arasındaki hukuki ilişkisinden doğan talep ve dava hakların kiracıya devredebileceği, kiracıyı bu hakları kullanması için vekil tayin edebileceğinin hükmünün bulunduğu, finansal kiralama sözleşmesini ekte sunduklarını, finansal kiralama şirketinden muvafakatname aldıklarını, bunu da ekte sunduklarını, müvekkilinin satış sözleşmesi gereğince KDV dahil toplam 260.673,59 TL’nin 177.134,07 TL’sini ödediğini, ancak ortaya gizli ayıbın çıktığını, makinenin bu haliyle kullanılamaz durumda olduğunu, işlerinin aksadığını, buna rağmen tedbir kararının kaldırılmasının doğru olmadığını bildirmiştir. Dosyada bulunan 28/06/2018 tarihli leasing satış sözleşmesinin davacı ile davalı arasında düzenlendiği görülmüştür. Davacı vekilince istinaf dilekçesi ekinde finansal kiralama sözleşmesi ile dava dışı finansal kiralama şirketince dava açması konusunda yetkiyi içeren belgenin sunulduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama konusu malın ayıplı olduğu iddiasıyla satıcıya karşı açılan sözleşmenin feshi, makinenin iadesi ve ödenen bedelin tahsili talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması kararına yöneliktir. Davacı finansal kiralama sözleşmesinde kiracı konumundadır. Davacı ödemelerini dava dışı finansal kiralama şirketine yapmaktadır. Dolayısıyla davada taraf olmayan bir kişiye yapılacak ödemelerin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması doğru değildir. Mahkemece bu gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilmesi usule uygundur. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.07/02/2020