Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1118 E. 2022/1066 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1118 Esas
KARAR NO: 2022/1066
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2018/456 E. – 2019/841 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan …AŞ’nin kiracı, … A.Ş, …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attığı Beşiktaş … Noterliğinin 09/05/2013 tarih, … yevmiye ve 12146 sayılı Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, daha sonradan müvekkili ile devir eden … ve devir alan …A.Ş arasında Beşiktaş … Noterliğinin 20/03/2017 tarihli … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Finansal Kiralama kiracı değişikliği ve devir sözleşmesi imzalandığını, finansal kiralama sözleşmesinin konusunun 1 adet … Marka … tipi uçak olduğunu, kiralama konusu uçağın kiracı tarafından müvekkili şirkete verilen talimat ile siparişe istinaden kiracı …A.Ş ile … şirketi arasında düzenlenen 29/03/2013 tarihli kiracı ve satıcı arasındaki uçak alım sözleşmesinin 10/05/2013 tarihli temlik sözleşmesi ile şirketlerine devir suretiyle satın alındığını, uçağın tescil işlemleri için Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu ancak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünce yapılan bildirim üzerine İstanbul Vergi Dairesi Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından şirketlerine gönderilen yazı ile “Satış sözleşmesine, noter onaylı Türkçe çevirisine, 1 nolu tadil sözleşmesine, uçak satış sözleşmesine ve onayı ile temlik bildirimine” ait belgelerle ilgili damga vergisi ödenmesi gerektiği bildiriminin yapıldığını, ilgili idareye temlik sözleşmesi ve bildiriminin 6361 sayılı kanunun 37. Maddesi kapsamında söz konusu işlemin damga vergisinden istisna olduğu konusunda itirazda bulunulduğunu ancak müvekkili şirket aleyhine idare tarafından damga vergisi ve ferilerinden dolayı ceza tahakkuk edildiğini, bu süreçte müvekkilince bu idare işleme karşı İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 2014/1924 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, mahkemece itirazlarının büyük oranda reddedildiğini, kararı temyize götürdüklerini, vergi dairesince şirketleri hakkında takip başlatıldığını, İstanbul 2. Vergi Mahkemesine dava açarak idari işlemin iptalinin talep edildiğini ancak mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini, davalılara sözleşmesel sorumlulukları olmaları nedeniyle gerekli bildirimlerde bulunulduğunu, davalılar tarafından damga vergisinden sorumluluklarının olmadığını bildirildiğini, müvekkilince yargılama sürecine konu edilen damga vergisi ve ferilerinin 7020 sayılı bazı alacakların yapılandırılması ile bazı kanunlarda ve bir kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanun uyarınca yapılandırmaya konu edilecek alacaklar kapsamında olabileceğini değerlendirildiği vergi aslı ve ferilerinin 875.883,88 TL olarak hesaplandığını, idare tarafından borcun yapılandırılması durumunda ödenmesi gereken indirimli tutarın 379.429,93 TL olarak hesap edildiğini, söz konusu ödemenin yapılması için müvekkilince davalılara Beşiktaş … Noterliğinin 12/07/2017 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini ancak ödenmediğini, 488 sayılı damga vergisi kanunun 3.maddesine göre damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler bulunduğunu yine aynı kanunun 24. Maddesinde ise vergiye tabi kağıtların damga vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere kağıtları ibraz edenler sorumludur, birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamında imza edenler müteselsilen sorumludurlar denildiğini, bu maddelere göre …A.Ş nin vergi yükümlüsü olduğunun açıkça anlaşıldığını, … ile satıcı … arasında imzalanan sözleşme nedeniyle vergiden … Havacılığın sorumlu olduğunu, 488 sayılı kanun gereğince “üzerine devir ve ciro işlemleri yürütülmesi”nin ilgili sözleşmenin Türkiyede bir kişi ya da kuruluş tarafından bir başka kişiye devredilmesi olarak değerlendirilmekte olup, ilgili satış sözleşmesi davalı … tarafından 10/05/2013 tarihli temlik sözleşmesine konu edilerek Türkiye işlerlik kazandırılması sonucu vergiyi doğuran olayın gerçekleşmiş olduğunu ve davalı … Havacılığın vergi yükümlülüğünün bu andan itibaren doğduğunun kabulü gerektiğini … tarafından müvekkili ile imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesinden sonra yapılan devir sözleşmesiyle kiracı değişikliğine gidildiğini, finansal kiralama sözleşmesinin 4/b maddesinde “Sözleşme konusu kiralananın iktisap edilmesi, kullanılması, işletilmesi, çalıştırılması, her türlü tasarrufu, nakledilmesi, satın alma opsiyonuna bağlı olarak iktisabı nedeniyle veya herhangi bir sebep ve gerekçe ile olursa olsun ödenmesi gereken…. Vergi, resim , harç , damga vergisi…. Kiracı tarafından ödenecektir” şeklinde hüküm bulunduğunu, yine sözleşmenin özel şartlarında ilave beyanlar ve garantiler başlığı altında da aynı hususun düzenlendiğini, tüm bunlara rağmen vergi dairesince müvekkili şirket hakkında tahakkuk ettirilen vergi borcunun yapılandırma neticesinde indirimli olarak 345.467,52 TL olarak 31/07/2017 tarihinde ödendiğini, ödenen tutarın ihtarname ile davalılardan talep edildiğini, Yargıtay 11. HD’nin 2015/5301 E., 2016/2248 Karar nolu ilamında damga vergisi kanunun 3 ve 24.maddelerinden bahsedilerek damga vergisinin mükelleflerinin kağıtları imza edenler olduğu ve bunları müteselsilen sorumlu olduklarının belirtildiği ve bu kapsamda müteselsil sorumluluktan kaynaklanan rücu talebinin damga vergisi kanunun 3,24 ve Yeni Borçlar Kanunun 167.maddelerine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtildiğini, yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/11235 E., 2016/2005 Karar sayılı ilamında da taraflar arasında imzalanan protokolde sözleşmenin damga vergisinin tamamından davalının sorumlu olacağı düzenlemesi bulunduğundan bu sözleşme maddesine itibar edilmesi gerektiği yönünde karar verildiğini belirterek 345.467,52 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş, uçak satın alma sözleşmesinde müvekkilinin taraf olmadığını, bu nedenle müvekkilinin husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirket ile … arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesinin hatalı kurulduğunun, kiralanan malın mülkiyetinin kiraya veren finansal kiralama şirketinde olması gerektiğini, fakat somut olayda … Havacılığın yurt dışı firmasıyla uçak satın alma sözlemesi imzalayıp daha sonra finansal kiralama sözleşmesinin imzalanması akabinde uçak satın alma sözleşmesinin temlik edildiğini, müvekkili şirketin 20/03/2017 tarihli kiracı değişikliği ve devir sözleşmesi imzalayarak finansal kiralama ilişkisine taraf olduğunu, finansal kiralama sözleşmesi imzalamadan önce kiracı tarafından imzalanan satım sözleşmesinin müvekkili şirketin sonradan taraf olduğu Finansal Kiralama ilişkisinin bir parçası olarak kabul edilemeyeceğini, cevap dilekçelerinde belirttikleri Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresine ait sirkülerde de belirtildiği üzere kiracı değişikliği nedeniyle düzenlenecek kağıtları, yapılacak işlemlerin 3226 sayılı kanunu 30. Maddesi uyarınca damga vergisi ve harçtan istisna tutulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılar …, … ve … A.Ş vekili, müvekkillerinden … A.Ş tarafından bir adet uçağın finansal kiralama yoluyla satın alınması için davacıyla anlaştıklarını, davacının yönlendirmelerine uyulduğunu, müvekkili ile dava dışı … arasında uçak alımı için 29/03/2013 tarihli sözleşmenin imzalandığını, akabinde 09/05/2013 tarihinde ise finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, bilahare müvekkili ile davacı arasında imzalanan 10/05/2013 tarihli temlik sözleşmesi ile uçak alım sözleşmesinin devredildiğini ve uçağın davacı tarafça satın alındığını, finansal kiralama kanunun 37.maddesi gereğince finansal kiralama sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin tadiline ve devrine ilişkin belgelerden damga vergisi alınmayacağını, davacının ihmalleri sonucunda işlemin damga vergisine tabi hale geldiğini, bunun nedeninin ise finansal kiralama sözleşmesinin uçak alım sözleşmesinden önceki tarihli olarak imzalanması olduğunu, sorumluluğun davacıya ait olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; “vergi mahkemesine ait ilamda da belirtildiği üzere temlik sözleşmesi 6361 sayılı kanunun 37.maddesinde sayılmadığından damga verisine tabidir. 488 sayılı damga vergisi kanunun 3.maddesine göre damga vergisinin mükellefleri kağıtları imza edenlerdir. Yine aynı kanunun 24.maddesine göre vergiye tabii kağıtların damga vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan mükelleflere rücu hakkı olmak üzere kağıtları ibraz edenler sorumludur. Birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamında imza edenler müteselsilen sorumludurlar. Bu maddelere göre hem davacı temlik alan, hem de davalı … temlik eden müteselsil sıfatıyla sorumludur. Rücu halinde Borçlar Kanunun 167.maddesi dikkate alınması gereklidir. Ancak davacı ile davalı … sözleşmeye kefil olarak imzalayan … ve … A.Ş arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 4/b maddesine göre kiralananın satın alınması nedeniyle doğacak damga vergisinden kiracının sorumlu olacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarih, 2015/11235 Esas, 2016/2005 Karar sayılı ilamında da damga vergisini kimin ödeyeceği ile ilgili taraflara arasında yapılan sözleşmeye itibar edilmesi gerekeceğinden dolayısıyla temlik sözleşmesi de kiralananın satın alınmasına ilişkin olduğundan, finansal kiralama sözleşmesinin 4/b maddesine göre ödenen damga vergisinden davalı … kefiller … A.Ş ile … sorumludur. Davacı taraf … havacılık A.Ş hakkında da dava açmış olup yukarıda belirtildiği üzere 20/03/2017 tarihli finansal kiralama kiracı değişikliği ve devir sözleşmesi ile … Havacılık kiracılığı devralmıştır. Devir sözleşmesinin II,III/6 ve sözleşmenin atıf yaptığı ek-2 deki tablo dikkate alındığında 09/05/2013 tarihli finansal kiralama sözleşmesi ile kiralama sözleşmesinin konusunu oluşturan uçağın satın alınmasından kaynaklı damga vergisinden 2017 yılında kiracılığı devralan …’ın sorumlu olmayacağı dolayısıyla … açısından pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiği, diğer davalıların ise damga vergisi kanunun 3,24 ve finansal kiralama sözleşmesinin 4/b maddesi gereğince sorumlu olduğu” gerekçesiyle davacının … Aş hakkında açmış olduğu davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulü ile 345.467,52-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalılar …, … ve … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşme maddesi tek başına ele alınarak usul ve yasaya aykırı bir hüküm kurulduğunu, dava konusu damga vergisinin davacı tarafın ihmali ve kusuru sonucu doğduğunu, İdare tarafından davacıya yapılan damga vergisi takibi ve sonrasındaki dava sürecine müvekkilin dahil edilmediğini ve davaya müdahil olmasının istenmediğini, bu durumun davacının sorumluluğun kendisine ait olduğunu kabul anlamına geldiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava konusu verginin 31/07/2017 tarihinde davacı tarafından ödendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalılara gönderilen 27/11/2017 tarihli ihtarname ile ödenen verginin iadesinin istendiği görülmüştür. Davacı ile davalılardan … arasındaki düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesinin 09/05/2013 tarihinde imzalandığı, yine kiracı değişikliği ve devir sözleşmesinin ise 20/03/2017 tarihinde düzenlendiği görülmüştür. Dava dışı … ile davalılardan … A.Ş arasında uçak satın alma sözleşmesinin imzalandığı görülmüştür. İstanbul 3. Vergi mahkemesinin 2014/1924 E sayılı dosyasının fotokopilerinin incelenmesinde ise, davacının huzurdaki davanın davacısı, davalının ise vergi dairesi müdürlüğü olduğu, davacı tarafça 6361 Sayılı kanunun 37. Maddesine dayanılarak damga vergisi alınamayacağını iddia edildiği, vergi mahkemesinin ise yargılama sonunda “…09/05/2013 tarihinde finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, ardından da temlik alan finansal kiralama şirketi ile … arasında 10/05/2013 tarihli imzalanan temlik sözleşmesi ile temlik alanın uçakla ve iş bu temlik ile ilgili olarak satın alma sözleşmesindeki yükümlülükleri için temlik edenin satıcıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olması kaydıyla, temlik edenin uçakla ilgili satın alma sözleşmesindeki bütün hak ve yükümlülüklerinin burada belirtilen şartlara ve koşullara tabii olarak temlik alan tarafından üstlenileceği hususunda temlik eden ve alanın anlaşmaya vardıkları, sözü edilen temlik sözleşmesi bakımından damga vergisi hesaplandığı ve beyan edilmediğinin saptandığı gerekçesiyle 29/03/2013 tarihli uçak satın alma sözleşmesindeki ödeme planında ön görülen tarihler itibariyle ve yine USD cinsinden ödenmesi kararlaştırılan TL karşılığının matrah olarak takdir edilerek dava konusu 1 kat vergi ziyaı cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmıştır. 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre sözleşmeler damga vergisini konusunu oluşturmakta olup, yukarıda bahsedilen temlik sözleşmesinin atıf yaptığı uçak satın alma sözleşmesi gereği belli bir parayı ihtiva ettiği bu nedenle tarh edilen damga vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan finansal kiralama kanunun 37.maddesinde finansal kiralama sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin devri ve tadiline ilişkin kağıtların damga vergisinden müstesna tutulduğunu oysa uyuşmazlık konu işlemin dayanağını oluşturan temlik sözleşmesinin bu madde kapsamında olmadığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin kararı temyiz ettiği ancak 7020 Sayılı Yapılandırma kanunu hükümlerinden davacının yararlanması sebebiyle Danıştay tarafından temyiz konusunda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, alacak davasıdır. Davacı ile davalılardan …. Arasında düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf vergi dairesine ödemiş olduğu damga vergisini rücuen davalılardan tahsilini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Taahhuk ettirilen damga vergisi nedeniyle davacı tarafın İstanbul 3. Vergi mahkemesinde 2014/1924 E. Sayılı dosyasında dava açtığı, ancak mahkemenin söz konusu vergiden davacının sorumlu olduğundan bahisle davanın reddine karar verdiği, davacı tarafın bu kararı temyiz ettiği, ancak 7020 sayılı yapılandırma kanunundan davacının yararlanması nedeniyle danıştay tarafından temyiz istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verildiği, davacının da yapılandırma sonucu 345.467,52 TL’yi 31/07/2017 tarihinde vergi dairesine ödediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 6361 sayılı kanunun 37. Maddesi gereğince finansal kiralama sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin devrine ve tadiline ilişkin kağıtlar ile bunların teminatı amacıyla düzenlenen kağıtlar, damga vergisinden istisnadır. Ancak burada vergi dairesinin tarh işleminin dayanağını teşkil ettiği temlik sözleşmesi (10/05/2013 tarihli temlik sözleşmesi) bu maddede sayılan sözleşmeler arasında yer almadığından uçak satın alma sözleşmesinin temliki amacıyla düzenlenen sözleşme gereğince damga vergisi istinasından yararlanma imkanı bulunmamaktadır. 488 sayılı damga vergisi kanununun 3. Maddesi uyarınca damga vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Aynı kanunun 24. Maddesi uyarınca damga vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan mükelleflere rücu hakkı olmak üzere kağıtları ibraz edenler sorumludur. Finansal kiralama sözleşmesinin 4/b maddesi gereğince, kiralananın iktisap edilmesi, kullanılması, işletilmesi, çalıştırılması, iadesi, her türlü tasarrufu, nakledilmesi, satın alınması… veya sözleşmenin hangi aşamasında hangi sebep ve gerekçeyle olursa olsun ödenmesi gereken mevcut ya da ileride konulabilecek her türlü ve her kategoride vergi, resim, harç, damga vergisi, KDV, Katılma payı… vs’den kiracı sorumludur. Davalılar … ve … A.Ş. ise finansal kiralama sözleşmesine kefaletlerinden dolayı sorumludurlar. Öte yandan İstanbul 3. Vergi mahkemesi’nin kararı kesinleşmiş olup, söz konusu temlik sözleşmesi damga vergisine tabidir. Bir başka ifadeyle vergi dairesince tarh ve tahakkuku yapılan vergi işleminde usule aykırılık bulunmamaktadır. Söz konusu vergi de davacı tarafından ödenmiş olup, finansal kiralama sözleşmesinin 4/b maddesi gereğince kiracı da bu vergiden sorumludur. Ayrıca yapılan bu belirlemeler karşısında davacı tarafın verginin tarh ve tahakkukunda ihmali ve kusuru bulunduğunun davalı tarafça ortaya konamadığı yine vergi yargılamasında finansal kiralama sözleşmesinin kiracısının ve kefillerinin davaya müdahil olmamasının somut olay bakımından vergiden kimin sorumlu olduğu konusunda sonuca etkisi bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde, davalılar …, … ve … A.Ş vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalılar …, … ve … A.Ş vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar …, … ve … A.Ş vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 23.598,88 TL harçtan, peşin alınan 5.899,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.699,16 TL harcın davalılar …, … ve … A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalılar …, … ve … A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince ilgilisine verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022