Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1111 E. 2022/1067 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1111 Esas
KARAR NO: 2022/1067
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2016/861 E. – 2019/294 K.
ASIL VE BİRLEŞEN
2016/1229 SAYILI DOSYA
BİRLEŞEN 2018/319 SAYILI DOSYA
DAVA: Menfi Tespit
ASIL DAVA TARİHİ: 20/06/2016
BİRL. 2016/1229 ES. D.T: 17/10/2016
BİRL. 2018/319 ES. D.T.: 08/03/2017
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA; Davacılar … ve … vekili, asıl davada; müvekkili ile davalının 9500 adet su ısıtıcısı alımı hususunda sözlü olarak anlaştıklarını, davalının bu anlaşma gereğince su ısıtıcılarını yurt dışından ithal ederek davacı müvekkiline teslim ettiğini, anlaşma aşamasında davalıya 35.000,00 TL’nin elden ödendiğini, müvekkilinin ürünleri satmaya başladığını, davalıya ödemeler yapıldığını, ödemelerin çoğunun davalı adına yapıldığını bazı ödemelerin ise davalının talebi doğrultusunda davalının ortağı …’a yapıldığını, su ısıtıcıları hakkında müşterilerinden gelen şikayetler üzerine ürün bedellerinin iadesinin talep edildiğini, davalı ile görüştüklerini bunların değişimine karar verdiklerini, birlikte Çin’e gittiklerini ve yeni ürün beğendiklerini, davalının yurtdışından dönüş sonrası ortağı ile sorun yaşamaması adına ürün bedeli kadar teminat senedi istediğini, müvekkilinin de yaptığı ödemeleri düşmeden toplam ürün bedeli kadar teminat senedini davalıya verdiğini, teminat senetlerinin İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, takibe itiraz ettiklerini, diğer teminat senetlerinin de takibe konulmaması için dava açtıklarını, alacaklı görünen … ile davalının herhangi bir alışverişi olmadığını, senetlerin teminat olarak verildiğini beyanla öncelikli olarak davalıya davaya konu teminat senedinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ve takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …; davacının işyerinde sözlü anlaşma yapıldığına dair beyan ve iddiaları kabul etmediğini, mahkememizin yetkisine itiraz ettiğini, senetlerin düzenleme yerinin İstanbul olduğunu, ikametgahının ise İstanbul Anadolu Adliyesi yargı bölgesi içinde kaldığını, İstanbul Adliyesi Ticaret Mahkemeleri ya da İStanbul Anadolu Adliyesi Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve bunlardan birine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 2016/1229 ESAS SAYILI DAVA: Davacı … vekili, Davalı ile su ısıtıcısı alımı hususunda sözlü olarak anlaştıklarını, davalının bu anlaşma gereğince su ısıtıcılarını yurt dışından ithal ederek davacı müvekkiline teslim ettiğini, anlaşma aşamasında davalıya 35.000,00 TL’nin peşin olarak ödendiğini, devamında davacının ortağının hesabına ara ara ödemeler yapıldığını, ödemelerin davalının ortağına davalının talebi doğrultusunda yapıldığını, su ısıtıcıları hakkında müşterilerinden gelen şikayetler üzerine davalı ile konuştuklarını bunların değişimine karar verdiklerini, birlikte Çin’e gittiklerini ve ürünü yeni ürün beğendiklerini, davalının müvekkiline ilk yapılan sözlü anlaşma esnasında teminat senedi alması gerekirken bunu unuttuğunu, bu teminat senedini almasının gerektiğini, aksi takdirde ortağı ile sorun yaşayacağını söylemesi üzerine müvekkilinin daha önce ödenen bedelleri düşmeden teminat mektubu verildiğini, davalı tarafından bu teminat senedi hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takibe itiraz ettiklerini, müvekkilinin ayıplı malların değişimini beklerken müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile takip yapıldığını, icra mahkemelerinin dar yetkili mahkeme olmasından dolayı teminat olarak verilen senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti amacıyla bu davayı açtıklarını, yine mahkememizin 2016/861 esas sayılı dosyası ile aynı mahiyette bir dava açtıklarını, iki davanın birleştirilmesini, takibin ivedilikle durdurulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, Mahkemenin 2016/861 Esas sayılı dosyasına verdiği dilekçesini tekrar ederek mahkemenin yetkisine itiraz ettiğini, dava konusu yapılan icra takip dosyalarının alacaklısının kendisi olmadığını, husumet yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu bonolarda yer alan “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibarelerinden de anlaşılacağı üzere; bonoların davacıların bu bonolar nedeniyle nakden borçlu olduklarının ve borçlandıklarının kesin ve açık bir delili olduğunu, dava dilekçesinde beyan ve iddia edildiği şekilde teminat senedi olduklarıns dair bonolarda herhangi bir yazı-kayıt bulunmadığını, herhangi bir yazılı belge ya da sözleşme de bulunmadığını, kambiyo senetlerinin illetten mücerret olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların yasal önemi ve bağlayıcılığının bulunmadığını, davacılar tarafından dosyaya sunulmuş olan cayma bildirimlerinin tamamının … Tic. San. Ltd. Şti.’ne karşı yapılmış bildirimler olduğunu, söz konusu bildirimlerde adı geçen bu şirketin dava konusu bonolarda isminin herhangi bir şekilde yer almadığını, dava konusu bonoların adı geçen şirketle arasındaki alışverişle bir ilişkisi bulunmadığını, bu şirket ile arasında gerçekleşen alışveriş ve ürün teslimleri nedeniyle yasal ayıp ihbarı sürelerinde herhangi bir ayıp iddiasında bulunulmadığını, davacılar tarafından sunulmuş olan dekontların incelenmesinden dekontlarda bulunan tutarların dava konusu bonolarla ilgili olduğu hususunda herhangi bir açıklamanın bulunmadığını, davacının beyan ve iddialarını doğrular ya da destekler nitelikte ortada herhangi bir yazılı belge ya da sözleşmenin bulunmadığını, davacının işyerinde sözlü sözleşme yapıldığı iddiasının, elden 35.000,00 TL verildiği iddiasını ve dava konusu senetlerin teminat senedi olarak verildiği iddiası ile ayıplı ürün iddiasını kabul etmediğini, tanık dinletilmesine muvafakatinin olmadığını beyanla yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davaya esas yönünde devam edilmesi halinde ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 2018/319 ESAS SAYILI DAVA: Davacılar … ve … vekili, davaya konu olan bonoların satıcının yurt dışından aralarındaki anlaşma gereği getireceği su ısıtıcıları ile ilgili olarak …’e teminat olarak hazırlanıp verildiğini, Çin’den getirilmiş olan bonoların konusunun tüm su ısıtıcılarının ülke sınırları içerisinde kullanılmaya uygun olmayıp insan hayatını tehlikeye atacak kadar ayıplı ve kullanılamaz halde olduğunu, kullanım ile ortaya çıkan gizli ayıplı malların müvekkili tarafından satışı yapıldığı andan itibaren müşterileri tarafından hazırlanan itirazlar ve tüketici hakem heyeti kararları delil olarak Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/861 Esas sayılı dosyasına sunulduğunu, teminat olarak verilen senetin icraya konulduğunu, müvekkilinin söz konusu sözlü anlaşmalarına istinaden Çin’den getirilen su ısıtıcıların bedeli olarak Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/861 Esas numaralı dosyasına sunmuş olduğu dekontlardan anlaşılacağı üzere peyderpey ödemeler yaptığını, buna rağmen …’in şahsi senetleri teminat olarak aldığını, müvekkilinin yaptığı ödemelere rağmen senetleri geri vermediği gibi ilgili senetleri alacaklı olarak gözüken …’a hileli olarak borçlandığını ve senetleri devrettiğini, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/861 Esas sayılı dosyasının 1. Celsesinin 5. Numaralı ara kararı uyarınca alacaklı olarak görülen tarafın davaya dahil edilmesi talebinin reddedildiğini ve ek dava açılabileceğinin bildirildiğini, bu nedenle bu davalı hakkında açtıkları bu davanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/861 Esas numaralı dava ile birleştirilmek suretiyle …’ın davalı olarak dahil edilmesine ve bu dosya üzerinden davaya devam edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu bonoların müvekkili tarafından ciro yoluyla devir ve teslim alındığını, müvekkilinin iyiniyetli, yetkili ve meşru hamil olduğunu, bu nedenle dava dilekçesinde iddia edilen hususların, davacılar ile davalı … arasında gerçekleştiği iddia edilen olayların, senetlerin … isimli şahsa teminat olarak verildiği iddiasının, Çin’den getirildiği iddia edilen su ısıtıcılarının ayıplı oluğu yönündeki iddianın, dosyaya sunulduğu belirtilen dekontların ve ödeme iddiasının, iyi niyetli,yetkili ve meşru hamil olan davalı müvekkili açısından hehangi bir bağlayıcılığı ve olumsuz etkisinin olamayacağını, …’in müvekkili …’a hileli olarak borçlanmış olduğu yönündeki beyan ve iddiayı da kabul etmediklerini, davacının … isimli şahısla ilgili olarak ileri sürdüğü iddiaların davacılar ile davalı … arasında görülebilecek bir davaya konu edilebileceğini, davacının … hakkındaki beyan ve iddialardan hareketle müvekkili aleyhinde açılmış davanın yasal dayanağının olmadığını, dava konusu bonolar nedeniyle davacı/borçlular tarafından davalı/alacaklı müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava ve takip konusu bonoların davacıların borçlu olduklarının açık ve kesin birer belgesi olduğunu, bonoların davacılar tarafından davalı/alacaklı müvekkiline ödendiğine dair davacılar tarafından yasal bir etki ve öneme sahip herhangi bir belge ibraz edilemediğini, dava konusu bonolar nedeniyle davacı/borçlular hakkında açmış oldukları İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının halen devam etmekte olduğunu beyanla davacı tarafın asılsız ve mesnetsiz beyanlarından hareketle icra takibini gereksiz yere ve kötüniyetli olarak sürüncemede bırakmak amacıyla davalı/alacaklı müvekkili hakkında dava açmış olduğunu beyan ederek davanın reddi ile davacı taraf aleyhinde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 10/03/2017 tarihinde dava dosyasının Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/861 esas numaralı dosyasıyla birleştirilmiş ancak 2016/861 numaralı davanın 01/11/2017 günlü oturumunda birleşen davadaki yetki itirazı dikkate alınarak dosyaya birleşen 2017/267 esas numaralı dosyanın tefrikiyle yeni esasına kaydının yapılmasına, … hakkındaki davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş olup tefrikine karar verilen … hakkındaki davada yetkisizlik kararı verilmiş ve karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dairemizin 23/05/2018 tarihli kararında, Dava konusu olayda da … hakkında açılan dava HMK 166.maddesi gereğince birleştirildikten sonra 167.maddenin koşulları oluşmadığı halde yetki itirazı nedeniyle birlikte görülmesi gereken davalar hakkında ayırma kararı verilerek yetkisizlik kararı verilmesi hem belirtilen madde hükümlerine hem de usul ekonomisine aykırı olduğundan ilk derece mahkemesinin yetkisizliğe ilişkin kararının kaldırılmasına, istinaf isteminin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre 15/05/2019 tarihinde; “İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalılardan … tarafından takibe konu edilen dava konusu senetlerin teminat olarak verildiğine dair senetler üzerinde bir kayıt olmadığı, davacının senetlerin teminat senedi olduğuna dair yazılı bir belge sunmadığı, davalıların da senetlerin teminat senedi olduğu şeklinde bir kabulünün olmadığı, davalı …’in bonoların davacıların kendi şahsi borçları nedeniyle verildiğini beyan ettiği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre de senedin teminat senedi olduğunun ispat külfetinin davacıya ait olduğu, davacının bu iddiasını yazılı delil başta olmak üzere kesin delillerle ispat etmesini gerektiği, davacı tarafın yazılı bir delil sunmadığı, davacının taraflar arasındaki ilişkiyi su ısıtıcısı satımına ilişkin sözlü anlaşmaya dayandırdığı, satın alınan ürünlerin ayıplı çıktığını iddia ettiği ve buna ilişkin delil olarak dava dışı … Şti’ne müşterilerin yaptığı cayma ihtarlarını sunduğu, mahkememizde açılan davada şirketin davacı olmadığı, davaya konu senetlerde şirketin isminin yer almadığı, davadışı şirketin davalı ile yapmış olduğu bir alım satım ilişkisi mevcutsa bile buna ilişkin hususları mahkememizde açtığı davada ileri süremeyeceği, senetlerin ön yüzünde davacıların isimlerinin yer aldığı ve senetlerin nakden düzenlendiği, …’ın ciranta olduğu, senetlerin teminat senedi olduğu iddiasının ispatlanamadığı, davacının …’ın bedelsiz olduğunu bildiği senetleri bile bile iktisap ettiğini ispatlaması gerektiği ancak bu hususun da ispatlanamadığı” gerekçesiyle açılan davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Asıl ve birleşen davaların davacıları vekili istinaf dilekçesinde; kararın kanuna ve usule aykırı olduğunu, HMK 202.maddesi uyarınca dosyada bulunan delil başlangıcından dolayı hem şahitlerin daha önce reddedilen konuda dinlenilmesi hem de uzmanlarca hazırlanacak malların ayıplı olduğunu tespit edecek bilirkişi raporunun alınması gerektiğini, dosya kapsamında yazılı delil başlangıcı niteliğinde birden çok belge bulunduğunu, İstanbul C.Başsavcılığının 2017/6545 numaralı dosyadaki şikayetin delil olarak sunulduğunu, şikayet dilekçesi ekinde gönderilen whatsapp yazışmalarının mevcut olduğunu, bu yazışmalara ait dökümlerin HMK 199.maddesi uyarınca delil başlangıcı olduğunu, yine sunulan mail yazışmalarının delil başlangıcı niteliğinde bulunduğunu, davalı … ile müvekkilleri arasındaki yazışmaların taraflar arasında su ısıtıcılarının satışı ve ödemeleri iddialarını ispatlar nitelikte olduğunu, dosyada ayıplı mal konusunda tanıklarının dinlendiğini ancak bu beyanlara nazaran çok daha objektif ve bağlayıcı olan bilirkişi raporunun alınmadığı, bu konuda rapor alınması talebinin reddedilmesinin de açıkça emredici hükme aykırı olduğunu, yine mahkemenin senetlerin müvekkilleri ile davalı arasında düzenlenmiş sıralı senetlerin su ısıtıcılarının alımları ile ilgili olduğu iddiasıyla ilgili tanık dinlemediğini, yine mahkeme kararında dava dışı … Şti’ne müşterilerin yaptığı cayma ihtarlarını sunduğu, mahkemede açılan davada şirketin davacı olmadığını, senetlerde şirketin isminin yer almadığı denilerek müvekkillerinin şahsi senetlerinin iddialara konu olamayacağı kanaatine varıldığı, bu kanaatin hatalı olduğunu, davalı ile müvekkillerinin 10 yıldan uzun süredir ticaret yapmaları ve bu ticaretin şirketleşmeden önce de yapıldığından tüm bu zaman boyunca aralarında düzenlenen senetleri devamlı olarak şahıs senedi olarak hazırladıklarını, maddi gerçek araştırılmadan karar verildiğini, verilen senetler ile ayıplı malların bedellerinin aynı tutarlarda olduğunu, sadece bedellerinden dolayı dahi senetlerin ayıplı mallara ilişkin olarak verildiğinin anlaşılacağını bildirmiştir. Davacı … tarafından Kocaeli 3. SHM de davalı …’in ifa ettiği su ısıtıcılarının ayıplı olduğunun tespitini istediği, mahkemenin ise HMK 400.maddesindeki şartların gerçekleşmediğinden bahisle talebi reddettiği görülmüştür. Birleşen 2018/319 E sayılı dosya davalısı …’ın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında davacılar aleyhine bonolara dayalı olarak toplam 244.051,60-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takip dayanağı senetlerin tanzim tarihlerinin 23/12/2015 vade tarihlerinin ise sırasıyla 20/03/2016 , 20/04/2016 ve 20/05/2016 olduğu, davacıların senedin borçlusu, lehtarının ise davalı … olduğu, hamilin ise davalı … olduğu, senetlerin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. 03/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava konusu senetlerin bedelinin “nakten” alındığına veya”“teminat senedi” olarak verildiklerine dair herhangi bir delile rastlanmadığı, rapor ekinde yer alan ödeme belgelerindeki açıklamalar ve davalı taraf antetli sipariş fişleri dikkate alındığında dava konusu senetlerin taraflar arasındaki ticari mal (su ısıtıcısı) satışı ile ilgili olduğu kanaatine ulaşıldığı, dava konusu senetlerin keşide tarihi itibariyle taraflar arasındaki borç – alacak ilişkisinin mevcut belgelerle tespit edilmesinin mümkün olmadığı, bununla birlikte takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; satışı yapılan ürünlerin çoğunluğunun ya da tamamının ayıplı (gizli ayıplı) kabul edilmesi halinde su ısıtıcısı satış işlemi ile ilgili olduğu kanaat edilen dava konusu senetlerin bedelsiz kalacağı” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen davalar İİK’nın 72. Md. Uyarınca açılan menfi tespit davalarıdır. Davacı taraf, asıl ve birleşen davaya konu senetlerin teminat senedi olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davaların reddini savunmuştur. Dava konusu senetler nakden kaydıyla düzenlenmiştir. Somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Dava konusu senetlerin teminat senedi olduğu hususunun HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delille ispatlanması gerekir. Dosya içeriğinden davacı tarafın teminat senedi iddialarını yazılı ve usule uygun delillerle ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça konuyla ilgili şikayet dilekçesi ekinde gönderilen WhatsApp yazışmalarının delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de söz konusu yazışmaların incelenmesinde böyle bir niteliğinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca dosyaya sunulan cayma ihbarlarının da bu anlamda davacının iddialarının ispatlar mahiyette bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan takibin dayanağı su ısıtıcılarının bedelinin tahsiline ilişkin bir belge ya da fatura olmadığı görülmekle, bu konuda ayıp iddiası bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmamasında usule aykırı bir yön görülmemiştir. Yine senetlerin niçin verildiği hususunda tanık beyanına başvurulmamasında usule aykırı bir durum bulunmamaktadır. Ayrıca 2016/861 esas sayılı asıl davadaki dava değeri 240.000,00 TL, birleşen 2016/1229 E. Sayılı dosyada dava değeri 247.500,00 TL, birleşen 2018/319 E. Sayılı dosyada ise dava değeri 480.000,00 TL olup, bu değerler üzerinden davalı yararına takdir edilen vekalet ücretlerinin hesabında bir yanlışlık bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde asıl ve birleşen davaların davacıları vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve birleşen davaların davacıları vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 242,10 (80,70×3)TL harçtan, peşin alınan133,20(44,40×3) TL harcın mahsubu ile bakiye 108,90 TL harcın asıl ve birleşen davaların davacılarından alınarak hazineye irat kaydına, 3-Asıl ve birleşen davaların davacıları tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022