Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1101 E. 2020/1393 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1101 Esas
KARAR NO: 2020/1393
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/272 Esas
DAVANIN KONUSU: Patent (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 16/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin 1970’den beri … Örgü Makineleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, Arge çalışmaları sonucunda geliştirdiği “… Örgü Makinelerinin ana gövdesinin hızlı ve pratik üretimi” başlıklı buluşunu geliştirdiğini, buluş için TPMK’ya başvurulduğunu, başvurunun … başvuru numarasıyla kayıt altına alındığını, karşı tarafın ise müvekkilinin ürünlerini inceleyerek müvekkilinin buluşunu birebir kopyaladığını, böylelikle patent haklarına tecavüz ettiğini ve haksız rekabet eyleminde bulunduğunu, ayrıca bu durumun müvekkilinin FSEK’ten doğan telif haklarına da tecavüz teşkil ettiğini belirterek öncelikle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nce 21/05/2018 tarihinde verilen 2018/1521 Esas, 2018/1190 Karar sayılı ihtiyati tedbir kararının devamına, patente tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ve 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, tecavüze konu ürünler ve makineler ile üretimde kullanılan araçlara el konulmasına, el konulan araç ve gereçlerin imhasına ve kararın ilanına, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ile müvekkilin tanıtım evrakı üzerindeki eserden kaynaklanan mali ve manevi hakların ihlali nedeniyle FSEK kapsamında mali ve manevi haklara tecavüzün tespiti, ref’i, men’i ve 1.000 TL tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, söz konusu … Örgü Makinelerinin yüzyıllardır tüm dünyada üretilip kullanılan anonim markalardan olduğunu, tespit işlemi sırasında sadece makinelerin dış görünüşüne takıldığını, karşı tarafın başvuru yaptığı hususun … Örgü Makinelerinin sadece bir kısmı olduğunu ve raporun sonuç kısmında da bilirkişinin iki konuda ciddi hataya düştüğünü, öncelikle davacının henüz bir patent ile koruma altına alınan haklarının mevcut olmadığını, sadece başvuru yaptığını, ancak başvurunun kesinleşmediği, diğer hatanın ise bilirkişi raporunun … Örgü Makinelerini mi esas alarak, yoksa tescil başvurusuna konu plakaların mı esas alınarak hazırlandığı konusu olduğunu, bilirkişinin hangi konuda rapor sunması gerektiğini bilmediğini, plakaların fotoğraflarının ekli olmadığını, dolayısıyla tespit raporunun bilimsellikten uzak olduğunu, bu nedenle de itiraz ettiklerini, istinaf dairesince verilen kararın da icra edilebilir nitelikte bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Dava açılmadan önce davacı tarafın Bakırköy 1.FSHHM’nin 2017/125 D.İş esas sayılı dosyasında davalı aleyhine tespit ve ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, mahkemece yapılan tespit işlemi ve bilirkişi raporu alındıktan sonra duruşmalı inceleme yapılarak davacı patentinin henüz tescilli olmadığı, tespitin başka iş yerinde yapıldığı, patentin kapsamına yönelik tam ve açık olmaması nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, kararı tespit talebinde bulunan davacı vekili istinaf etmiş, istinaf incelemesi sonunda ise dairemizin 21/05/2018 günlü, 2018/1521 Esas – 1190 Karar sayılı ilamıyla istinaf talebinin kabulüne, ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca karşı tarafın (davalının) 50.000,00 TL teminat mektubu veya nakit teminat yatırmasına karar verildiği görülmüştür. Davalı vekilinin 07/09/2018 tarihli cevap dilekçesinde ihtiyati tedbire itiraz ettiği, bu nedenle mahkemenin 23/10/2018 tarihli duruşmada bu itirazı değerlendirdiği ve itirazın reddine karar verildiği, davalı vekilinin 23/10/2019 tarihinde ihtiyati tedbirin süresinde uygulanmadığından bahisle kaldırılmasını istediği, bunun üzerine mahkemenin 10/12/2019 tarihli duruşmada, bölge adliye mahkemesince verilen ters tedbire ilişkin kararın 1 hafta içinde uygulanmasının talep edilmediği, icra müdürlüğünce de kararda belirtilmediği şekilde infaz yapıldığı gerekçeleriyle davalı vekilinin itirazının kabulüne, ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına, infazın eski hale getirilmesine (el konulan makinelerin karşı tarafa iadesine) karar verilmiş, işbu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin bu istinafı üzerine dairemizin 03/06/2020 günlü, 2020/610 Esas – 861 Karar sayılı ilamıyla, ters tedbire karar verilmesine rağmen davacı tarafın 11/06/2018 tarihinde teminat yatırdığı, teminatı yatırmakla sorumlu olanın davalı olduğu, ancak davalının teminat yatırmadığı, bu durumda davacının mahkemeye teminatın yatırılması, ihtiyati tedbirin uygulanması istemli başvurusunun kabul edilemeyeceği, teminatın yatırılmaması nedeniyle başvuru yapılması gerektiği, tedbirin teminat yatırılmaması nedeniyle kendiliğinden sona erdiğine ilişkin mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiştir. Davalı vekili, 15/06/2020 tarihli dilekçesiyle yargılamanın iadesi talebinde bulunmuş, gerekçe olarak ise; istinaf edilebilen kararların HMK’nın 341.maddesinde sayıldığını, hakimin HMK’nın 26.maddesi uyarınca taleple bağlı olduğunu, esasen verilen kararın istinaf kabiliyetinin bulunmadığını, davacı tarafın patent başvurusunun henüz tescil edilmediğini, ilk derece mahkemesinin 04/02/2020 tarihinde yeniden bilirkişi incelemesi kararı oluşturduğunu, bu durumda yaklaşık ispat koşullarının dahi varlığının tartışmalı hale geldiğini, davacı tarafın tedbir talebinde tecavüze konu ürünler ve makineler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulması şeklinde talepte bulunulduğu, davalının teminat yatırarak tedbir kararı oluşturmasına yönelik bir talebinin bulunmadığı, kaldı ki davacının haksız tedbir uygulaması sonucu davalının ticari itibarının zedelendiğini, dolayısıyla ihtiyati tedbir isteyenin isteklerinin kabul edilmesi halinde oluşan zararların telafisi için teminat alındığının kuşkusuz olduğunu, davacının talep etmediği tedbir kararında yer almayan üstelik istinaf incelemesine dahi tabi olmayan bir hususta yargılama usul ve esasları Hukuk Devleti ilkesi çerçevesinde verilen karara yönelik yargılamanın iadesi talebinde bulunma zorunluluğu doğduğunu belirterek öncelikle HMK 341’e ve HMK 26.maddelerine aykırı, yine süre yönünden uygulanmadığı sabit olan tedbirle alakalı hükümler açık olduğundan, bu yönüyle de verilen red kararı açıkça yeni bir karar mahiyetinde olup usule aykırı açık olduğundan yargılamanın iadesi talebinin kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, patente tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, maddi ve manevi tazminat ile FSEK uyarınca tazminat taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise, yargılamanın iadesi talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen somut uyuşmazlıkta davalı taraf yargılamanın iadesi talebinde bulunmuştur. HMK’nun 379.maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebi, dairemizce duruşmalı olarak incelenmiştir. Yargılamanın iadesi konusu HMK’nın 374 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davalı vekilinin yargılamanın iadesi talebi yukarıda özetlenen dilekçesinden de anlaşılacağı üzere dairemizce verilen kararın HMK’nın 26.maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verilmesi ve istinaf kabiliyeti bulunmayan bir konuda karar verilmesi nedenlerine ilişkindir. HMK’nın 375.maddesinde ise, yargılamanın iadesi talepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Dairemizin vermiş olduğu kararın yargılamanın iadesi talebinde bulunulabilecek kararlardan olup olmadığı, başvurunun usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının öncelikle incelenmesi gerekir. HMK’nın 374.maddesinde yargılamanın iadesi talebinin kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenebileceğinin düzenlendiği, hükmün ise davayı esastan çözümleyen taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai karar olarak tarif edildiği (Baki Kuru 2.Cilt, Sayfa 2059) gözönüne alındığında, ancak kesin nitelikteki nihai kararlara istenebileceği anlaşılmaktadır. Yine Baki Kuru 3.Cilt, Sayfa 3613’de “Yargılamanın iadesinin sadece (kesinleşmiş olan) esasa ilişkin nihai kararlara (hükümlere) karşı başvurulabilecek bir kanun yolu olduğu, bu nedenle bir hüküm mahkemesi kararının Yargıtay’dan geçmek suretiyle kesinleşmiş olsa bile yargılamanın iadesi yoluyla hüküm mahkemesi kararının (hükmün) değiştirilmesinin istenebileceği, yoksa Yargıtay’ın temyiz veya karar düzeltme talebi üzerine verdiği kararlara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamayacağı”, “yargılamanın iadesi talebinin ancak maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden kararlar için açık olduğu, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen kararlara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamayacağı” açıklanmıştır. Gerek yapılan bu teorik açıklamalar, gerekse HMK’nın 374/1 maddesindeki düzenleme dikkate alındığında, yargılamanın iadesi talebine konu edilen dairemiz kararının ihtiyati tedbirle alakalı olup bilindiği üzere ihtiyati tedbirle ilgili kararlar geçici hukuki korumaya ilişkin olup esasa ilişkin nihai kararlardan olmadığı ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği gözetildiğinde, davalı vekilinin talebinin HMK’nın 374 ve 379/1-b maddeleri uyarınca reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-6100 sayılı HMK’nın 374/1 ve HMK 379/1-b maddeleri gereğince yerinde görülmeyen yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine, 2-İstinaf yargılama giderlerinin talep eden davalı … üzerinde bırakılmasına, 3-Talep, duruşmalı yapıldığından ve bir duruşma icra edildiğinden 1.700,00 TL vekalet ücretinin talep eden davalı … Sanayi ve Ticaret – …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 16.09.2020