Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1085 E. 2021/433 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1085 Esas
KARAR NO: 2021/433 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2017/108 E. – 2017/1123 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden Dairemizin 16.02.2021 tarihli öne alım kararı ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, 26/03/2010 tarihinde davalı şirketin … Çerkezköy Şb.’deki hesabına 95.000,00-TL ödünç verdiğini, ödünç verilen miktarın ödenmemesi üzerine Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 95.000,00-TL asıl alacak 61.471,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 156.471,59-TL banka dekontuna bağlı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkil şirketin bünyesinde 2000 ile 2011 yılları arasında işletme müdürü olarak çalıştığını, anılan miktarın müvekkili şirketin yapmış olduğu işlerde elde ettiği gelir olup, davacıya ait olmadığını, o paranın işçi işveren arasındaki güven ilişkisine dayalı olarak işletme müdürü olan davacı nezdinde tutulduğunu, 26/03/2010 tarihli havale ile paranın müvekkil hesabına aktırıldığını, paranın ödünç olarak verilmediği belirtilen tarihte davacının şirkette çalıştığı, Çerkezköy 2.İş Mahkemesi’nin 2012/253 esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlendiğini gelir düzeyini belirterek şirketin işletme müdürü olduğunu beyan ettiğini savunarak, davanın reddine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 12.12.2017 tarihli 2017/108 E. – 2017/1123 K. sayılı kararıyla; “… davacı ödünç verme iddiasını kanıtlayamadığından davasının reddine, takibin haksız olmasına rağmen kötü niyetli yapıldığı anlaşılmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 2010 yılında şirketin ekonomik kriz yaşayıp çalışanların maaşlarını dahi ödeyemeyince, müvekkilinin patronlarının talebiyle, kendi taşınmazını ipotek ettirerek … Etiler Şubesinden 95.000 TL kredi çektiğini bu parayı davalının … Çerkezköy şubesindeki hesabına EFT yapılmasını talep ettiğini, EFT dekontunu sunduklarını, müvekkilinin patronlarının bu kredi borcunu ödeyeceklerini söylemelerine rağmen ödemediklerini, müvekkilini bir süre sonra işten çıkardıklarını, ön inceleme duruşmasında davalının defterlerine dayandıklarını ve incelenmesini talep ettiklerini, HMK 222/5 maddesi uyarınca delillerini davalı şirketin defterlerine hasrettiklerini, mahkemenin 06/07/2017 tarihli celsede kanıtlama yükümlülüğünün davalıda olduğunu beyanla delillerini sunması için 2 haftalık kesin mehil verildiğini, defterlerini bilirkişi incelemesine sunmadığını, bilirkişinin hakimin yerine geçerek görev sınırını aşarak delilleri taktir ettiğini, rapora itiraz ederek başka bir bilirkişiden rapor alınmasını istediklerini, yargılamanın uzamaması için takip öncesi işlemiş faiz taleplerinden feragat ettiklerini, HMK 222/5 maddesi gereğince davalı ticari defterlerini sunmadığından iddialarının ispat edildiğini, davalı şirketin kredi taksitlerini ödemeyince eşinin arabasını satıp krediyi ödediklerini, belgeleri dilekçe ekinde sunduklarını, müvekkilinin işçilik alacaklarının da ödenmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap ve katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; davacının istinaf dilekçesinde yargılama sırasında ileri sürmediği iddiaları ileri sürdüğünü ve yeni delil sunduğunu, buna muvaffakatlarının bulunmadığını, davacının ispat külfetini yerine getirmediğini, davacının 2000 yılından 2011’in 7. Ayına kadar şirket müdürü olarak çalıştığını, şirketin eski hissedar tarafından devredilince davacının etik dışı hareketlerde bulunup elindeki belgeleri kötüye kullanarak şirketi mağdur ettiğini ve haksız kazanç peşinde koştuğunu, gerek davacıya duyulan güven gerekse işveren vekilliği pozisyonu gereği davacının zaman zaman şirkete ait paraları uhdesinde tuttuğunu, havale işleminde ödünce dair açıklama bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2016 tarihli 2015/9525 Esas-2016/1384 Karar sayılı kararına göre; davacının müvekkilinin hesabına açıklamasız gönderdiği havalenin hukuki niteliğinin TBK 555 vd. maddelerine göre bir borç ödeme vasıtası olup aksini iddia eden davacının ispat yükü altında olduğunu, havale tarihinden 4 yıl 4 ay geçtikten sonra müvekkili aleyhine dava açılmasının düşündürücü olduğunu, davacının delilleri arasında davalı ticari defterlerini saydığını, açıkça münhasıran tacir olan davalının defterlerindeki kayıtları kabul ettiğini belirtmediğini, davacının davalı şirkete borç para vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, istinaf taleplerinin davalı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi olduğunu, öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre alacağının bulunmadığını bildiği ve bilmesi gerektiği durumda icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli kabul edileceğini beyanla davacı istinaf talebinin reddine, kendi istinaf talebinin kabulü ile davacı aleyhine asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacının, davalı şirket aleyhinde, 26/03/2010 tarihli banka dekontuna dayanarak,95.000 TL asıl alacak ve 61.471,59 TL işlemiş faiz ile birlikte tahsili talebiyle, 17/10/2014 tarihinde ilamsız takip başlattığı, davalı borçlu vekilinin, borcun tamamına, faiz ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. Davacı tarafça delil olarak … tarafından davalı şirketin … Bankası A.Ş. Çerkezköy Şubesinde bulunan hesabına, … Bankasında bulunan hesabından 95.000 TL virman işlemi yaptığına dair dekont örneğini ve virman talimatını ibraz ettiği, banka dekontunda herhangi bir açıklama bulunmadığı görülmüştür. Davacı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde … Etiler Şubesinden 25/03/2010 tarihinde kullandığı, 100.000 TL bedelli ipotekli ihtiyaç kredisine ait belgeleri, …’ta ki hesabından, …’da ki hesabına tasdiksiz havale talimatını ibraz ettiği görülmüştür. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden rapor alınmışsa da, davalı şirketin defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle defterler incelenememiştir. Davalı vekilinin defterlerin ibraz edilememesine ilişkin olarak, 19/07/2017 tarihli dilekçe ve şirketin eski hissedarlarına çekilen, Bakırköy … Noterliğinin … nolu ihtarname örneğini ibraz ettiği, dilekçesinde şirketin 2014 yılında devralındığı, eski ortakların 2010 yılına ait ticari defterleri teslim etmediğinin bu nedenle ibraz edilemediğinin beyan edildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: İlamsız takibe itirazın iptali davasında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu alacağın, banka dekontuna dayandığı, havale dekontundan 26/03/2016 tarihinde davalı şirketin hesabına 95.000 TL havale yapılmışsa da, dekontta açıklama bulunmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesi tarafından, ispat yükü davacıda olduğundan ve gönderilen havalenin ödünç olarak gönderildiği ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin 06/07/2017 tarihli duruşmasında ispat yükünün davalıda olduğunu tespit ettiğini ve bu konudaki delillerini sunması için 2 haftalık kesin süre verdiğini, HMK 222/5 maddesi gereğince davalının ticari defterlerini sunmadığından davanın ispatlandığını ileri sürmüştür. Her ne kadar mahkemenin belirtilen ara kararı ile, ispat yükünün davalıda olduğuna karar vermiş ve delil sunulması için kesin süre verilmişse de; verilen hatalı ara karar sonuç doğurmayacağından, davalı tarafın beyanı inkar mahiyetinde olmakla ispat yükünün yer değiştirdiği ileri sürülemez. Davacı tarafça banka dekontu dışında delil sunulmamış, istinaf dilekçesinde ileri sürülen deliller , ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında sunulmadığından, Dairemizce de dikkate alınmamıştır. Kaldı ki bu deliller de ödünç verildiğini ispat yönünden yetersizdir. Ödeme belgeleri tek başına alacağın varlığını kanıtlamada yeterli değildir. Havale para ödeme vasıtası olup bunların borç olarak gönderildiğine, ödünç verildiğine ilişkin ödeme belgelerinde bir şerh de bulunmadığından, davalıya borç olarak verildiğinin ispat yükü davacı taraftadır. Davacı vekili, HMK 222/5 maddesi uyarınca delillerini davalı şirketin defterlerine hasrettiklerini, davalı defterleri ibraz edilmediğinden davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüşse de, davacı tarafça davalı defterlerine münhasır delil olarak dayanılmadığından, başka deliller arasında davalı defterleri de sayıldığından, delillerin davalı defterlerine hasredildiği ileri sürülemeyecektir. Kaldı ki, davacının 2010 yılında borç verdiğini ileri sürdüğü dikkate alındığında, davalı şirketten 2011 yılı 7. Ayda ayrılan davacının, dava tarihine kadar geçen süre içerisinde de, ödünç vermiş olduğu paranın iadesini istememesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Davacı tarafça, müdürü olduğu davalı şirkete borç verildiği ispat edilememiştir. Mahkemece davacının davalıya ödünç verdiğini ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi, yerinde görüldüğünden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuşsa da; davacının davasının ispatlanamadığından reddedildiği, davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığı anlaşılmakla, kötü niyet tazminatı talebinin reddi kararı da yerinde görülmüş, davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 35,80 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 17,90 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 63,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 31,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/03/2021 tarihinde iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.