Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1072 E. 2022/1294 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1072 Esas
KARAR NO: 2022/1294
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2017/422 E. – 2019/328 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın hükümsüzlüğü, Markaya tecavüz, tazminat
KARAR TARİHİ: 05/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2006 yılından beri “…” markası altında inşaat proje ve mühendisliği alanında faaliyet gösteren ve özellikle İstanbul Anadolu yakasında tanınan biri olduğunu, davalı şirketlerin birlikte kurmuş oldukları “…-… Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesi” aracığılıyla “…” ibaresini, müvekkilinin “…” markasının tescilli olduğu inşaat hizmetleri açısından kullanarak müvekkilinin markasını ihlal ettiğini, davalı şirketlerin, adi ortaklık aracılığıyla “…” markası altında inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, buna ilişkin tanıtım ve reklam yaptığını ve dolayısıyla müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiklerini öne sürerek, davalılar tarafından “…”, “…”, “…” ve “…” markalarının kullanımının müvekkilin tescilli “…” markasını ihlal ettiğinin tespitine, markaya tecavüzün önlenmesine ve bu tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, özellikle; davalılara ait ….com, …com ve …com alan adlarının silinmesine veya bu alan adları üzerindeki internet sitelerinde davalıların veya üçüncü kişilerin inşaat hizmetlerinin her türlü tanıtım ve reklamına son verilmesine, davalılar tarafından “…”, “…”, “…” ve “…” markalarının kullanıldığı her türlü tabelanın ve basılı, görsel, dijital ve benzeri ortamlardaki her türlü reklam, tanıtım, yayın ve haberin kaldırılmasına, yok edilmesine veya silinmesine, 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesi uyarınca daha sonradan artırılmak ve fazlaya ilişkin her türlü hak ve talep saklı kalmak üzere 556 sayılı KHK’nin 66/2-b maddesine göre 30.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, davalılar adına tescilli … numaralı “…” markasının 37. ve 42. sınıflar açısından hükümsüzlüğüne, kararın tirajı 100.000’in üzerinde olan bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tüzel kişilerin her birinin ana sözleşme ile tescilli alanlarda ayrı ayrı faaliyet gösteren ticari şirketler olup, bir araya gelerek …-… Adi Ortaklığı ticari işletmesini kurduğunu, adi ortaklık ticari faaliyetini işletme ünvanı ile yürüttüğünü, üretilen konutların proje adı olarak “…”, “…” markası adı altında satış ve pazarlamasını yaptığını, “…”, “…” adının, konut imalatlarının proje adı olup, “…”, “…” gibi imalatın bulunduğu ilçelere göre proje adı olarak kullanıldığını, “…” markasının …-… Adi Ortaklığı ticari işletmesi tarafından TPE nezdinde … tescil numarası ile tescilinin yapıldığını ve münhasıran adı ortaklığın ve ortaklığı oluşturan müvekkillerinin kullanımında olan markalar olduğunu, davacının markasına tecavüz bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… numaralı “…” markası ile davacının markasının ise 37. ve 42. sınıflarda tescilli oldukları, bu sınıflardaki mal ve hizmetler için “…” markasının yüksek ayırt ediciliği bulunduğu, her iki tarafın markalarının tescilli oldukları 37. sınıftaki inşaat hizmetleri vb. ile 42. sınıftaki mühendislik vb. mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, bu nedenle esas unsurları ve tescilli oldukları mal ve hizmetler aynı olan davalılara ait “…” markası ile davacıya ait …” markasının bu sınıflar için iltibasa neden olacak derecede benzer oldukları, davalı tarafa ait markanın daha sonra tescil edildiği, tescil tarihinden önce markayı kullandıklarına ve öncelik hakkı sahibi olduklarına dair bir delil bulunmadığı, dava dilekçesinin içeriğinde davacı tarafça yalnızca 37. ve 42. sınıflar için davalının markasının hükümsüzlüğünün talep edildiği, sonuç kısmında ise sınıf ayrımı yapılmaksızın hükümsüzlük talep edilmişse de, mahkemece ön inceleme duruşmasında yapılan uyuşmazlık konusunun tespitinde de 37. ve 42. sınıflar için markanın hükümsüzlüğünün uyuşmazlık konusu olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça bu uyuşmazlık konusuna itiraz edilmediği, bu nedenle yalnızca davalı tarafın markasının 37. ve 42. sınıflar için hükümsüzlük koşullarının mevcut olup olmadığının incelenmesi gerektiği, … numaralı “…” markasının 37. ve 42. sınıfta tescilli oldukları mal ve hizmetler için hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK hükümlerine göre kötü niyetli kullanım hariç olmak üzere tescilli markanın kullanımı marka hakkına tecavüz oluşturmayacağından ve davalıların kötü niyetli olarak marka kullandıkları iddia ve ispat edilmediğinden davalıların 37. ve 42. sınıflarda tescilli “…” markasını inşaat hizmetlerinde ve mühendislik hizmetlerinde kullanmalarının davalının marka haklarına tecavüz teşkil etmediği, bu nedenle “…” ve “…” şeklindeki kullanımlarının tescilli marka hakları kapsamında kaldığı, davalı ortaklık adına tescilli … numaralı “…” markasının ise inşaat hizmetleri ve mühendislik hizmetleri için tescilli olmadığı, davalıların “…” ibaresinin tek başına kullanıldığı “…” ve “…” markalarının kullanımının bu markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerle ilgili olmadığı, bu nedenle “…” ibaresinin davalılar tarafından inşaat hizmetlerinde ve mühendisilik hizmetlerinde tek başına kullanmalarının davacının tescilli “…” markasından kaynaklanan haklarını ihlal ettiği, davacının bu kullanımların önlenmesini talep edebileceği, davalılara ait internet sitelerinde de inşaat hizmetlerine ilişkin faaliyetlere yer verildiği, bu nedenle “…com” ve “…com” alan adlarının da davacının markasının esas unsuru olan “…” ibaresini içermesi nedeniyle marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, alan adlarının da iptaline karar vermek gerektiği, davacının ayrıca maddi ve manevi tazminat isteyebileceği, ancak davalı taraf kesin süreye rağmen ticari defter ve belgelerini sunmadığından 556 sayılı KHK’nin 66/2-b maddesi uyarınca bu markaları kullanmak suretiyle ne kadar gelir elde ettiğinin tam olarak tespit edilemediği, bu durumda mahkememizce TBK’nun 50. maddesi uyarınca mahkememizce maddi tazminat miktarının resen takdir edilmesi gerektiği, 10.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın markanın kullanım şekline, davalıların markaları kullandıkları süreye, davacının ve davalıların iş hacimlerine uygun olduğu gerekçesi ile neticeten; Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Davalılar tarafından “…” ve “…” markalarının kullanımının davacının tescilli “…” markasını ihlal ettiğinin tespitine, markaya tecavüzün önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Davalılara ait “…com” ve “…com” alan adlarının İPTALİNE, Davalılar tarafından “…” ve “…” markalarının kullanıldığı her türlü tabelanın ve basılı , görsel, dijital ve benzeri ortamlardaki her türlü reklam , tanıtım , yayın ve haberin kaldırılmasına, markaların silinmesi mümkün ise silinmesine, aksi takdirde karar kesinleştiğinde bu belge ve eşyaların imhasına, 10.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 02.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davalılar adına tescilli … numaralı “…” markasının 37.ve 42.sınıflar açısından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, Karar kesinleştiğinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin karar özetinin masrafı davalılardan alınmak sureti ile Türkiye ‘ de yayın yapan tirajı 100.000 üzerinde olan bir gazetede İLANINA, -Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE…”şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Adi ortaklık ticari faaliyetini işletme unvanı ile yürütmekte olduğunu, üretilen konutların proje adı olarak …, … markası adı altında satış ve pazarlamasını yapmakta olduğunu, … adının konut inşaatlarının proje adı olup …, … gibi imalatın bulunduğu ilçelere göre proje adı olarak kullanıldığını, … …-… adi ortaklığı ticari işletmesi tarafından TPE nezdinde … tescil no ile marka tescili yapıldığını, 36, 37 ve 42 sınıflarda inşaat faaliyetleri ve özellikle gayrimenkul komisyonculuğu faaliyetini de içeren alanlarda bu markanın kullanımı müvekkillerine ait olduğunu, davacı markası ile hiçbir benzerliği bulunmadığı gibi markanın proje adı olarak kullanımı tescilli hakkın kullanımına ilişkin olduğunu, hükümsüzlük kararı hatalı olduğunu, özellikle 36. Sınıfta davacının hiçbir hakkının olmadığını, … markasının da tek başına 36. ve 37. Sınıflarda … tescil no’su ile müvekkil şirketler adi ortaklık adına tescili yapıldığını ve münhasıran tescil edilen alanda kullanım yetkisi müvekkillerinde olduğunu, Davacıya ait http://www…com internet sitesi incelendiğinde davacının inşaat mühendisi olduğunu, şirket olarak … Tic. Ltd.Şti olarak faaliyet gösterdiğini ve betonarme, çelik, ahşap, tünel kalıp, Ard germe gibi lokal alanlarda danışmanlık hizmetleri sunduğu sunulan hizmet ve yapılan işlerin inşaat üretiminin cüzi bir kısmını oluşturduğu dar alanda faaliyet gösterdiğini, davacı tarafından yapılan faaliyetler başkaca firmaların projelerine sunulan küçük hizmetlerden ibaret olup hizmet sunduğu projelerin davacı ile hiçbir bağı, ilgisi veya davacının markasının kullanımını gerektiren üretim ve işleri olmadığını, Davacıya ait şirketin nice kodunun ‘Bina projelerine yönelik mühendislik ve danışmanlık faaliyetleri’nden ibaret olduğunu, davacının ‘…’ ticari unvanı ile marka tescili yapmış ve danışmanlık hizmetleri sunmakta, konut ve inşaat üretimi yapmadığını, Müvekkillerinin adi ortaklık ticari işletmesi ise sıfırdan gerçekleştirdiği inşaat imalatının inşaatını tamamını kapsayan geniş alanda gösterdiği faaliyet ve konut üretiminde her bir projeye …, … vd markası ile tanıtım ve satışını yaparak tescilli markayı proje adı olarak kullanmakta olduğunu, davacının markası ile müvekkili markasının kullanımının farklılık arz ettiği gibi, karışıklığa mahal vermeyecek derecede farklı ve özellikte, sınıfta kullanılan markalar olduğunu, müvekkilinin adi ortaklık ticari işletmesi unvanını kullanmakta olduğunu, …, … v.d. markasını ise sadece proje adı olarak kullanmakta olduğunu, davanın kötü niyetli olduğunu, müvekkili adi ortaklık işletmesinin başarılı konut projelerinin konut sitesi adından yola çıkarak kendi markası ile benzerliği iddiası ile maddi menfaat temin etmek kasıt ve gayesiyle hareket ettiğini ve bu nedenle Beyoğlu … Noterliği’nin 29.08.2016 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesini keşide ederek kötü niyetini açığa çıkardığını, Davacının iddia ettiği gibi ‘…’ adına ilişkin davacının marka tescilinin bulunmadığını, …den oluşan markanın ise tek başına … olarak kullanımının mümkün olmadığını ve tek başına … adının davacının tescilli markasını kapsamayacağını davacıya da … tescil dosyası ile … adı üzerinde hak sahipliği hakkı vermeyeceğini, açılan davanın kötü niyetli olduğu açık iken yazılı gerekçeler ile kısmen kabul kararında hukuka uyarlık bulunmadığını, Mahkemenin kararında; … markasının tek başına kullanımının davacı markasını ihlal ettiği gerekçesinin yerinde olmadığını, … markasının zaten tek başına müvekkili şirketler adi ortaklığı adına tescilli olduğunun mahkemece göz ardı edildiğini, “…” ve “…” markaları yönünden verilen kararı kabul etmediklerini, Ayrıca tescilli marka kullanımı inşaat hizmetleri şeklinde değil proje ve konut site adı olarak kullanılmakta olup inşaat hizmetleri adi ortaklık ünvanı altında gerçekleştirildiğinden bu nüansın dikkate alınması gerektiğini, davacının 2012 yılında … markasının şahsı adına tescil başvurusunu yaptığını ve davacıya ait şirketin 2013 yılında kurulduğunu, dava dilekçesinde 2006 yılından beri markanın kullanıldığına ilişkin beyanları yanıltıcı ve kötü niyetli olduğunu, davacının 2012 yılından önce … markasının kullanımına ilişkin hiçbir geçerli resmi, belge ve delil sunamadığını, http://www…com sitesinde davacıya ait şirket 2013 yılında kurulmasına rağmen 2003 yılında kurulmuş gibi tanıtım yapılarak kötü niyetle hareket ettiğini ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunun ispatlandığını, davacının kötüniyetinin göstergesi olduğunu, … markası ve … markasının müvekkiline ait olduğunu, ‘…’ adını içeren markalarını 36. Sınıf alanına giren gayrimenkul komisyonculuğu/gayrimenkul proje adı/pazarlama adı/toplu site adı olarak kullanmakta olduğunu, Davacının … tescil nolu markasının 36. Sınıfta tescilinin bulunmaması nedeniyle bu işlemlerde markasının korunmasını veya markaya tecavüz oluştuğunun söylenemeyeceğini, … Markasının müvekkili şirketlerin adi ortaklık ticari işletmesinin … tescil no’lu 36. Ve 37. Sınıflarda; … markası müvekkil şirketler adi ortaklık ticari işletmesinin … tescil no’lu 36, 37 ve 42 no’lu hizmet sınıflarında tescil edildiğinden davacı yanın 19,37,42 sınıflarında tescilli markası ile aynı veya benzer nitelikte olmadığı gibi faaliyet alanlarının da farklılığı nedeniyle hükümsüzlük kararında hukuka uyarlık bulunmadığını, markaya tecavüzün söz konusu olmadığını, … markası için müvekkili şirketler adi ortaklık işletmesi tarafından TPE nezdinde 36, 37,42 no’lu sınıflarda … sayılı başvuru ile tescili talep edilmiş olup 36 sınıf yönünden herhangi bir itiraz red işlemine konu olmadığını ve 36. Sınıf alanında münhasır kullanım yetkisi müvekkillerine ait olduğunu, 37 ve 42. Sınıflarda hiçbir şekilde kullanılmadığını, inşaat yapım üretim işlerini adi ortaklık işletme unvanıyla gerçekleştirdiğini www…com internet sitesinin kullanım dışı olduğunu,dava tarihinde kullanılmayan bu sitenin iptali kararının hatalı olduğunu, www…com adlı sitenin de müvekkili şirketin Ümraniye’deki konut projesine ait internet sitesi olup ‘…’ markasının TPE nezdinde 36, 37,42 no’lu sınıflarda … sayılı başvuru ile tescili talep edildiğini, 36. Ve 37 sınıf yönünden herhangi bir itiraz red işlemine konu olmadığını ve 36. Sınıf alanında münhasır kullanım yetkisi müvekkillerine ait olduğunu, Davacının 36. Sınıfta korunmasını talep edeceği bir markası da bulunmadığını, markanın 37 ve 42 sınıflar yönünden davacı markası ile karışıklığa yol açmayacağının mahkemenin bu yöndeki kararının da hatalı olduğunu, Hükümsüzlük kararı verilmiş ise de; … konut site proje adı olarak bulunduğu ilçelere göre ilçe adlarının eklenerek kullanılması marka tescilinin doğal sonucu olduğunu, … projesi için www…com adresinde tanıtım bölümünde Kartal’da gerçekleşecek projenin; Türkiyenin önemli sanayi kuruluşlarından …, … ve … ortaklığı tarafından gerçekleştirildiği, …, …-…-… ORTAKLIĞI PROJESİDİR şeklinde tarif edildiği dosya kayıtlarında yer aldığını, yazının devamında müvekkil şirketlerinin ayrı ticari markalarının yer aldığını, 37. Ve 42. Sınıflar açısından bir ihlal ya da marka tecavüzün olmadığını, … markası TPE nezdinde 36, 37, 42 no’lu sınıflarda … sayılı başvuru ile tescili talep edilmiş olup 36. Ve 37 sınıf yönünden herhangi bir itiraz red işlemine konu olmamış ve özellikle 36. Sınıf alanında münhasır kullanım yetkisi müvekkillerine ait olduğunu, davacının marka tescilinin yapıldığı 37 ve 42. Sınıflarda hiçbir şekilde kullanılmadığını, … markası TPE nezdinde … tescil no’su ile 36, 37 ve 42 no’lu sınıflarda tescilli marka olduğunu, benzerlik iddiasının mümkün olmadığını, Davacının markasının tanınmış marka olmadığı gibi zayıf marka olduğunu, davacının markasının …’den ibaret olduğu müvekkillerin ise tescilli … ve … markasının, …, …, … markalarının kullanım alanı ve tescilinin gerçekleştiği sınıf itibariyle karşılaştırma yapıldığında; davacının markasının müvekkile ait markanın kullanıldığı 36. Sınıftaki hizmetleri içermediği davacının marka ibaresi ve şekli ile müvekkilin markaları ve kullanım alanı arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, -…, … denildiğinde insanların aklına bir şirket gelmediğini, toplu siteye verilen ad olarak anılmakta olduğunu, taraf markalarının tescil sınıflarının, kullanım alanları ve sunulan hizmetler farklı olduğunu, -Davacıya ait markada MÜHENDİSLİK vurgusunun ön planda olduğu davacı tarafından yapılan faaliyetlerin içeriğinden anlaşılmakta olduğunu, markada görsel şekil yer aldığını, Mahkemece benzerlik ve marka mukayesesine ilişkin ayrıntılı bilirkişi incelemesi yapılmadığını, keşif taleplerinin dikkate alınmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, Mahkemece itirazların dikkate alınmadığını, hükme esas alınamayacak derecede hatalı raporlara itibar edilerek hüküm kurulduğunu, Hükme esas kabul edilen 12.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda 8. Sayfasında müvekkili şirketlerin tescilli markalarının esas unsurunun … olduğu görüşüne katılmamakla birlikte (esas unsur olsa dahi tescilli marka olması nedeniyle) bilirkişi tarafından markanın gayrimenkul proje/pazarlama olarak kullanıldığının tespit edilmesine rağmen netice kısmında bu tespite aykırı kanaat beyan edilmesi ve raporda yer alan eksik değerlendirmelerin çelişkili olduğunu, 12.05.2017 tarihli raporun 9. Sayfası sayfası 2. Paragrafında marka tecavüzünün olmadığını ortaya koymasına rağmen aksi yönlü mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığını, rapor 7. Sayfasında … ibaresinin baskın olarak kullanılma şekli ve kullanım amacı ise raporda yer almadığını, rapora itirazlarda keşif yapılması halinde … ibaresinin kullanım şekli de açığa çıkacağı beyan edilmesine rağmen keşif talebinin kabul edilmediğini, Önceki bilirkişi raporunda ‘…’ esas unsurlu markanın gayrimenkul proje/pazarlama adı olarak kullandığı tespiti yapılmışsa da; 04.02.2018 tarihli bilirkişi raporu bu tespite dair herhangi bir değerlendirme ve kanaat bulunmadığını, Raporun 8. sayfasında ‘…com’ alan adlı internet sitesinin kapatılmış olduğu tespiti yapıldığını, buna rağmen mahkeme kararında alan adının iptaline dair kararda hukuka uyarlık bulunmadığını, 04.02.2018 tarihli raporun 10-13. Sayfalarında yer alan …com internet site içerik ve görsellerine yer verildiğini, Sayfa 12 de yer alan … marka altında aynı bütüklükte PROJE yazdığı ve PROJE adı olarak kullanıldığını, görsellerden dahi bu yönlü tespit yapılabilirken raporda aksi yönde kanaat beyan edilmesi anlaşılamadığını, Raporun 13. Sayfasında yer alan … açıklamasında ‘İSTANBULDA PROJE ÜRETMEK’ olarak belirtilmiştir. Raporu 14. Sayfasında yer alan Basında biz kısmındaki görsel de dahi eski haberler olmakla birlikte tamamen projeler hakkında bilgi sunulmakta ve … İbaresinin gayrimenkul proje/pazarlama adı olarak kullanıldığı görülmekte olduğunu, projenin inşaat konut üretimi olmasının markanın inşaat işleri için kullanıldığı anlamına gelmeyeceğini, Maddi ve Manevi tazminat kararı usul ve yasaya, hukuka aykırı olup kabul anlamına gelmemek koşulu ile fahiş olduğunu, Kabul anlamına gelmemek koşulu ile bilirkişi raporunda adi ortaklık faaliyet gelirinin brüt 22.245,43-TL olduğu tespitine rağmen mahkemece hükmedilen 10.000-TL fahiş maddi ve aynı oranda manevi tazminata hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, … imzalı Ek rapora karşı itiraz edildiğini, Gerekçede “davalı taraf kesin süreye rağmen ticari defter ve belgelerini sunmadığından ” denilmiş ise de bu hususta vergi kayıtları dosyaya ibraz edilmiş olup şirket geliri dosyada olduğunu, haksız talep nedeniyle bir gelir hesabı yapılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, ortaklığın ticari faaliyetinden kaynaklanan varsa bir gelirin hesaplanması dava konusu marka kullanım iddiasına dayalı talebe göre belirlenemeyeceği gibi elde edilen gelirin dava konusu markanın kullanımı nedeniyle elde edilen bir gelir olmadığını, Davacı tarafın markasının bulunduğu bir ürünün satışı veya pazarlaması gibi bir durum da söz konusu olmadığından ticari defter ve kayıtlarda böyle bir kazanç hareketin olması mümkün olmadığını, markanın gayrimenkul proje adı olarak kullanımından bir gelir elde edilmesi de imkansız olduğunu, Tescilli markanın kullanımı nedeniyle bir gelir hesabı yapılması mümkün olmamakla birlikte bir an için tescil edilmediği varsayımı ile aksi düşünüldüğünde Yargıtay kararları incelendiğinde markanın aynen kullanımından kaynaklanan bir gelir varsa bunun araştırılması ve kullanımın net kâra etkisi olup olmadığının araştırılması istendiğini, salt gelir hesabının yeterli olmadığını, markanın gelire hiçbir etkisi olmadığını, Kabul anlamına gelmemek koşulu ile bilirkişi raporu ile hesaplanan 3.336,81 TL tespitine karşın mahkemece afaki ve fahiş oranda 10.000-TL üzerinden tazminat takdiri de hukuka aykırı olduğunu, Manevi tazminata hükmedilmesi haksız ve mesnetsiz olup koşulların oluşmadığını, miktarın fahiş olduğunu, Müvekkillerin iyi niyetli tacir olduğunu, Davanın tamamen reddi gerekirken kısmen kabulünün hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Davalının istinaf isteminin reddi gerektiğini, -İlk derece mahkemesinin maddi ve manevi tazminata ilişkin kararının yerinde olmadığını, hükmedilen maddi tazminatın eksik olduğunu, mahkeme tazminata esas olarak 02.9.2016-04.10.2016 tarihleri esas alınmış ise de; davalıların 02.9.2016’dan çok önce müvekkilinin markasını kullanmaya başladığını, davalının … markasının 37 ve 42 nolu emtia sınıfları yönünden başvurusunun TPMK tarafından reddedilerek kararın 30.1.2015’te davalıya bildirildiğini, red kararına rağmen müvekkilinin işyerine sadece birkaç yüz metre ilerisinde bu markayı inşaat projesinde kullandığını, davalıların kötüniyetli hareket ettiklerini, tazminat başlangıcı olarak 30.12.2015 tarihinin alınması gerektiğini, manevi zararın da ihlalin boyutuna göre düşük kaldığını belirterek kararın bu yönlerden kaldırılarak en az 30.000TL maddi ve 30.000TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME TPMK kayıtlarından; … numaralı …” markasının 19,37 ve 42. sınıflarda davacı adına tescilli olduğu, başvuru tarihinin 12.09.2012 tescil tarihinin 12.09.2014 olduğu, Davalıların … numaralı “…” markasının 36, 37 ve 42. sınıflarda, … numaralı “…” markasının da 36. ve 37. sınıflarda tescilli oldukları, Marka vekili bilirkişi … 12.05.2017 tarihli raporunda; … tescil numaralı “…” markasının 19/37/42.sınıfta davacı adına tescil edilmiş olduğu, … tescil numaralı “…” markasının 36/37/42.sınıfta …-… ADİ ORTAKLIĞI TİCARİ İŞLETMESİ adına tescil edilmiş olduğu; taraf markalarının benzer olduğu tespit edilmekle, taraf markalarının ortak tescil sınıfları olan 37 ve 42. sınıflar yönünden MarKHK m.8/1/b maddesine dayalı hükümsüzlük şartının olduğu; dava konusu markanın tescil edildiği 36.sınıftaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi” hizmetlerinin 37.sınıf ile benzer olduğu gözönüne alınarak belirtilen hizmetler yönünden de hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunun kabul edilebileceği; dava konusu marka tescilli olduğu sürece markanın kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. Marka vekili edüstri mühendisi bilirkişi … ile bilgisayar programcısı bilirkişi … 02.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda; , “…com internet sitesinin kapalı/içeriklerin kaldırılmış olduğunu, …com ve …com internet sitesinin markaların tescil sınıfları dışında kullanıldığı, “davalıların “…” ve “…” markasal kullanımlarının davacı markası ile benzerlik teşkil ederek iltibas oluşturduğu; davalıların “…” ve “…” markasal kullanımlarının, davalılar adına tescilli markanın koruma kapsamında kaldığı ve davacı markasına iltibas oluşturmadığı; davalılar adına … no ile tescilli “…” markasının tescilli olduğu 36., 37. ve 42.sınıfların tümünde hükümsüzlük şartlarının oluştuğu tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. Davacının maddi tazminat talebiyle ilgili alınan 27/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…-… Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi’ne ait ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle 02.09.2016- 04.10.2016 dava tarihine kadar elde edilen gelirin hesaplanmasının mümkün olmadığı, Vergi Dairesinden adı geçen adi ortaklığına ait BA-BS formları ile mali tablolar talep edilmişse de, sadece BA formlar ile birlikte muhtasar beyannameler ile Katma Değer Vergisi beyannamelerinin yollandığı, bu durumda adı geçen ortaklığa ait 2015 ve 2016 yıllarına ait, BS formları ile bilanço ve gelir tablolarının da sunulması halinde daha somut bir hesap ve değerlendime yapılabileceği” görüşlerine yer verilmiştir. 13.05.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; “marka tecavüzlerindeki kâr oranının %15 şeklindeki mutad bildiriminin, 22.245,43 TL lik gelire göre hesaplanabileceği hususunun Mahkemece kabul edilmesi ve marka tecavüzünün de benimsenmesi halinde davacının, davalı taraftan talep edebileceği tazminat tutarının 3.336,81 TL olduğu “tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
GEREKÇE Dava konusu; davalılara ait 36, 37 ve 42. Sınıflarda tescilli … numaralı “…” markasının davacının … numaralı … markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü istemi ile davalılar tarafından “…” ibaresinin kullanılmasının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği iddiasıyla marka haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve maddi- manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dava tarihi olan 04.10.2016 itibarı ile 556 sayılı KHK yürürlüktedir. Davacının … markası ile davalının … markasının esas unsurunun … ibaresi olduğu, markaların esas unsurları ve tescilli oldukları mal ve hizmetlerin aynı olduğu, markaların bu sınıflar için ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu, davalı tarafa ait markanın daha sonra tescil edildiği, tescil tarihinden önce markayı kullandıklarına ve öncelik hakkı sahibi olduklarına dair bir delil bulunmadığı dikkate alındığında davalının … markasının hükümsüzlük koşulları oluştuğuna ilişkin ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Dava tarihi itibarı ile 556 sayılı KHK’ya göre yapılan değerlendirmeye göre; davalının, … markasını tescilli olduğu 37 ve 42 sınıflardaki inşaat ve mühendislik hizmetlerinde kullanması marka kapsamında olup kötüniyetli kullanım da olmadığından … ve … şeklindeki kullanımlar yönünden davacının markasına tecavüzün oluştuğundan söz edilemeyecektir ve mahkemenin bu yöndeki kararı da yerindedir. Davalı taraf …, … ibarelerini inşaat alanında markasal olarak kullanılmakta ise de; davalının inşaat veya mühendislik alanında tescilli markası olmadığı, davalı vekilinin de dilekçesinde markanın proje adı olarak kullanıldığını beyan ettiği görülmektedir. Davaya konu …com alan adlı internet sitesi davadan sonra kapatılmış ve içerikler kaldırılmıştır. Ancak iş bu sitenin arşiv incelemesinde ve …com internet alan adının incelemesinde, … ibaresinin inşaat hizmeti alanında markasal kullanıldığının tespit edildiği, dosyadaki bilirkişi raporlarının yeterli ve denetime elverişli olduğu dikkate alındığında; davalının …, … şeklindeki markasal kullanımlarının davacının … markasından kaynaklanan haklarının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesi ile alan adlarının iptali ve tecavüzün önlenmesine yönelik verilen karar yerindedir.Taraf vekilleri maddi ve manevi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı tarafın ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmadığı, mahkemece celp edilen BA formları üzerinden bilirkişi incelemesi yapıldığı, ancak raporda bilanço ve gelir tablosu olmadığından salt BA formlarının İTO uygulamasına göre değerlendirilerek bir hesaplama yapıldığı görülmektedir. Davacı vekili, tazminat değerlendirmesi yapılırken başlangıç tarihinin davalının marka başvurusunun TPMK tarafından reddedilerek kararın bildirildiği 30.01.2015 tarihinin esas alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de; mahkemece yerinde olarak davalının ihtarnameye cevap tarihi olan 02.09.2016 tarihi esas alınmıştır. Mevcut delil durumu, ihlal süresi (02.09.2016-06.10.2016 tarihleri arası) dikkate alındığında mahkemece BK 50.maddesine göre takdir olunan maddi tazminat ve manevi tazminat miktarı dosya kapsamına uygun bulunmuş ve bu yöndeki istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf istemine gelince; dava dilekçesinde birden fazla talep mevcut olup dava yığılması şeklinde açılan davalarda her bir talep yönünden ayrı vekalet ücretine hükmedilecek olmakla ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 1366,20’şer TL harçtan, peşin yatırılan 342,00’şer TL harcın mahsubu ile mahsubu ile bakiye 1024,20’şer TL harcın ayrı ayrı olmak üzere davalılardan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/07/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.