Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1056 E. 2020/1250 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1056 Esas
KARAR NO : 2020/1250 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/01/2020
NUMARASI : 2020/1 E., 2020/1 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : İhtiyati tedbir isteyen vekili, aleyhine ihtiyati tedbir istenen … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. İle müvekkili arasında 13/02/2017 tarihli finansal kiralama sözleşmesi bulunduğunun borçlunun kira borcunu zamanında ödememesi nedeniyle 60 gün süreli ihtarname tebliğ edilmiş ancak borcun ödenmediğini bunun üzerine taraflar arasındaki teminat nedeniyle finansal kiralama sözleşmesinin 28/08/2019 tarihli ihtarname ile feshedildiğini borçluya bildirmediğini, feshin usulüne uygun olduğunu, finansal kiralama sözleşmesine konu taşınmazların müvekkiline teslim edilmediğini ileri sürerek finansal kiralama sözleşmesine konu taşınmazların taraflar arasındaki sözleşmenin 52/E maddesi uyarınca teminatsız ve tedbir yolu ile müvekkiline boş olarak teslimine ve tapu kaydındaki finansal kiralama sözleşmesi şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
B-) İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “ihtiyati tedbirin bir geçici hukuki koruma türü olarak HMK 389. vd Maddelerde düzenlendiği, HMK 389/1 maddesinde; Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkasız hale geleceğinden veya geçilme nedeniyle bir sakıncanın yahut maddi bir zarar doğuracağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği hususu yer aldıktan sonra 390 maddesinde görevli ve yetkili mahkemenin düzenlendiği, diğer yandan bir dava ile elde edilebilecek sonucun ihtiyati tedbir yolu ile elde edilmesi sonucunu doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, ihtiyati tedbir talep edenin talebi dikkate alındığında talebine konu hususlar ancak ileride açılacak dava sonucu elde edilebilecek nitelikte olduğu, talebin kabulü halinde ihtiyati tedbir isteyenin HMK 397. Maddesi gereğince ihtiyati tedbir uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkında dava açmasının anlamı ve imkanı da kalmayacağı, zira dava sonucu elde edilebilecek taleplerin ihtiyati tedbir yolu ile elde edilmiş olacağı, diğer yandan dilekçedeki anlatım ve ekleri incelendiğinde HMK 389. m. gereğince somut talep yönünden alacağa yönelik olarak yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği kabul edilse bile ihtiyati tedbir için aranan hakkın elde edilmesinin zorlaşması, imkansız hale gelmesi, ciddi zararın olması gibi koşulların gerçekleştiğinin kabulünün mümkün olmayacağı, kaldı ki ihtiyati tedbir isteyenin sadece ihtiyati tedbire konu taşınmazların 3. kişilerce işgal edilmesi tehlikesini talebine gerekçe yaptığı, bu olgunun tek başına ihtiyati tedbir talebinin kabulünü gerektirecek nitelikte olmadığı” gerekçesiyle yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Kararı talep eden yan vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde “… Mahkemeden talep etmiş olduğumuz ihtiyati tedbir talebi müvekkilimizin mülkiyet hakkının korunması bakımından zorunluluk arz etmekte olup gecikmesi halinde müvekkilimize ait gayrimenkulün korunması ve tarafımızca teslim alınması zorlaşacak, müvekkilimiz için telafisi imkansız olan zararların ortaya çıkma riski doğacaktır. Yargılama sürecinin uzunluğu nedeniyle, müvekkil için sözleşmenin en temel teminatı niteliğindeki finansal kiralama konusu gayrimenkulün yargılama sürecinde kiracı davalı şirket uhdesinde kalması malların yıpranmasına sebebiyet verecek ve bu bakımdan yargılama sürecinin sonunda gayrimenkulün teminat niteliği büyük ölçüde azalacaktır. ) Finansal kiralama konusu gayrimenkule ilişkin de benzer riskler mevcuttur. Daha önce birçok kez finansal kiralama konusu taşınmazın yargılama devam ederken kiracı tarafından terk edildiği, korumasız bırakıldığı kiracı yahut üçüncü kişilerce yıkıldığı, tahrip edildiği görülmüştür. Kaldı ki, gayrimenkulde gerçekleşebilecek herhangi bir kaza yahut gayrimenkulün aynından dolayı doğabilecek vergi, aidat vb. zarar ve giderlerden malik konumundaki müvekkilin sorumlu tutulacağı dikkate alınmalıdır….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.Mahkememizce 2019/2632 Esas ve 2019/2681 Karar sayılı ilam ile “….Talep, finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak finansal kiralama konusu taşınmazların ihtiyati tedbir yoluyla teslimi talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına yöneliktir. Finansal kiralama konusu taşınmazların Beylikdüzü ilçesinde bulunduğu anlaşıldığından, HMK’nun 12.maddesi uyarınca talebin Beylikdüzü’nün bağlı bulunduğu Bakırköy Mahkemelerince değerlendirilmesi usul ve yasaya uygundur. Taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 26/3 maddesinde; kiralayanın, kira bedellerinin belirlenen vade ve miktarda ödenmemesi halinde Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun sözleşmenin feshine ilişkin düzenlemeleri uyarınca, sözleşmeyi fesih hakkına sahip olduğunun düzenlendiği, sözleşmenin 41.maddesinde ise; sözleşmenin feshinin sonuçlarının düzenlendiği, buna göre kiralayanın sözleşme ve kanunda belirtilen fesih haklarından bir ya da birkaçına dayanarak sözleşmeyi feshetmesi halinde kiralananın 3 gün içinde tüm sökme, nakliye, taşıma, yükleme, nakliye sigortası, tahliye masrafları kiracıya ait olmak üzere tahliye edilerek kiracı tarafından kiralayana boş olarak iade ve teslim edileceğinin hükme bağlandığı, yine sözleşmenin 52/e maddesinde kiralayanın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde bulunması halinde teminat verme sorumluluğunun bulunmadığının kiracı tarafından beyan ve kabul edildiği görülmüştür. Öte yandan talepte bulunan tarafından kiracıya gönderilen 09/11/2018 tarihli ihtarname ile ödenmeyen kira, sigorta ve gecikme faizleri ile muhtelif masraf ve giderlerin 60 gün içerisinde ödenmesinin istendiği ve ihtarnamenin 13/11/2018 tarihinde kiracıya tebliğ edildiği, ayrıca kiralayan tarafından kiracıya gönderilen 28/08/2019 tarihli ihtarnamede ise, 09/11/2018 tarihli ihtarnameye atıf yapılarak sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği görülmüş olup bu ihtarnamede 29/08/2019 tarihinde kiracıya tebliğ edilmiştir. 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 33/1.maddesinde; sözleşmeyi kiralayan tarafından fesih halinde kiracının malı iade ile yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. Öte yandan kiracı tarafından fesih ihtarlarının usulsüz olduğu ya da vadesi gelmiş tüm kira bedellerinin sözleşmede belirlenen tarihlerde ve sözleşmeye uygun şekilde ödendiği de savunulmamıştır. HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için talepte bulunanın iddialarını yaklaşık olarak ispatlaması gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar sonrası somut olaya bakıldığında ihtiyati tedbir isteyenin iddialarını yaklaşık olarak ispatladığı, kiracının kira borçlarını sözleşmede belirlenen vadelerde ödeme konusunda temerrüde düştüğü ve sözleşmenin kiralayan tarafından feshedildiği gözetildiğinde, ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ..” denilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosya ilk derece mahkemesine döndüğünde Mahkemece 2020/1 D.İş Esas ve 2010/1 D.İş Karar sayılı kararı ile 02/01/2020 tarihinde htiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile talebi konu İstanbul ili Beylikdüzü ilçesi … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz ile aynı yer … parseldeki … Fabrika binasının ihtiyati tedbir yolu ile boş olarak ihtiyati tedbir isteyene teslimine, finansal kiralama şerhinin kaldırılmasına ilişkin talebin reddine dair karar vermiştir.İhtiyati tedbir isteyen finansal kiralama şirketi vekili 20/02/2020 tarihli dilekçe vererek mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının UYAP üzerinden görülmediği için Anayasa’nın hak arama hürriyetine aykırı düzenleme bulunduğundan , güncel tarihli yeni bir ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 20/02/2020 tarihli ek karar ile davacının ihtiyati tedbir kararını 20/02/2020 tarihinde öğrendiği kabul edilerek, bu tarihten itibaren 1 hafta içinde uygulanmasını istemesi koşulu ile aynen infazına şeklinde karar oluşturmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:20/02/2020 tarihli ek karar davalı/ aleyhine tedbir istenen yan tarafından istinaf edilmiş ve dilekçelerinde mahkemenin yetkili olmadığını,tedbir koşularının oluşmadığını ve haksız fesih olduğunu, ayrıca davacının talebi yeni bir ihtiyati tedbir kararı verilmesi iken mahkemenin talep dışına çıkarak mahkemenin kararın uygulanması için 1 haftalık ek süre vermesine ilişkin karar verdiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu beyanla kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Talep ; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dosya ilk derece mahkemesine döndüğünde Mahkemece 2020/1 D.İş Esas ve 2010/1 D.İş Karar sayılı kararı ile 02/01/2020 tarihinde htiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile talebi konu İstanbul ili Beylikdüzü ilçesi … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz ile aynı yer … parseldeki …Fabrika binasının ihtiyati tedbir yolu ile boş olarak ihtiyati tedbir isteyene teslimine, finansal kiralama şerhinin kaldırılmasına ilişkin talebin reddine dair karar vermiştir.Daha sonra ek karar ile ihtiyati tedbir kararının 20/02/2020 tarihinde öğrenildiğinin kabulüne ve 1 hafta içinde uygulanmasını talep etme şartı ile aynen infazına şeklinde ek karar oluşturulmuştur. HMK 393. Maddeye göre ihtiyati tedbir kararı “verildiği tarihten itibaren” bir hafta içinde uygulanması talep edilmek zorundadır. Kanun koyucu tebliğ değil, karar tarihini esas almıştır. Bu durumda davacının tedbir kararını tebliğ almadığı gerekçesi ile yaptığı başvuru ilgili kararın uygulanmasını olanaklı hale getirmez. Kaldı ki davalı yararına oluşan usule ilişkin yitirilmiş bir hak da bulunmaktadır.Bu durumda talebin yeni bir ihtiyati tedbir talebi olarak değerlendirilmesi ve mevcut koşullara göre talep hakkında karar verilmesi gerekirken ; öğrenme tarihini belirleyip, bu tarihten itibaren infaz edilmesi için talepte bulunmaya ve infazının yapılmasına karar verilmesi HMK’ndaki temel düzenlemelere tamamen aykırı olmakla ; ihtiyati tedbir talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE ; İlk derece mahkemesinin 20/02/2020 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA ; Davacı yanın tedbir talebi hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davalı yanca yatırılan 54,40 TL peşin harcın talebi halinde davalı yana iade edilmesine 3- Davalı yanca yapılan 148,60 TL başvuru harcı gideri ile 5,5 TL e- tebligat giderinden ibaret toplam 154,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine 4-Davacı gider avansından kullanılan gidiş dönüş ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına 5- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/07/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.