Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/104 E. 2022/760 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/104 Esas
KARAR NO: 2022/760
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI: 2017/597 2019/1152
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davanın müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takibe konu bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek takip nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve tazminata karar verilmesini istemiş, ayrıca HMK’nun 209/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı vermesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini bildirerek davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Dava konusu bono altındaki imza paraf tabir edilen kısa imza tarzında olup hernekadar ATK raporunda borçlu imzası ile benzerlik gösterdiği ve kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğu bildirilmiş ise de mahkememizce alınan denetime elverişli diğer iki bilirkişi raporundan imzaların davacının eli ürünü olmadığı çok ciddi farklılıklar gösterdiği, borçlunun imzasına bekletilerek yapılandırıldığı anlaşılmakla bono altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı kabul edilmiştir. Bu durumda imza mutlak defi olup tüm bono alacaklılarına karşı ileri sürülebileceği” gerekçeleriyle davacının takip konusu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, senette başka borçlunun bulunması ve imzaların imzaların istiklali prensibi gereğince senedin iptali talebinin yerinde olmadığına, davalının ciranta olması nedeniyle takibin kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden kötü niyet tazminatının reddine, davacının davasının kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, Adli Tıp İhtisas Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu dışında oluşturulan bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor arasında açık çelişki mevcut iken, çelişkinin Adli Tıp Üst Kurulu’nca ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenerek giderilmesi gerekmekte iken bu yöndeki taleplerinin gerekçesiz şekilde reddinin hukuka aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 141.392,88-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takibe konu senedin 01/03/2015 tanzim, 31/12/2015 vade tarihli, 139.200-TL bedelli nakden kaydıyla düzenlenmiş keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı … olduğu, hamilin ise davalı olduğu görülmüştür. 20/03/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda; İnceleme konusu senette atılı basit tersimli borçlu imzası ile …’nun mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın kuvvetle muhtemel …’nun eli ürünü olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 08/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…’nun mukayeseye esas alınan imzaları ile aralarında genel biçimlendirme ve imza yolu yönünden benzerlik bulunmakla birlikte karşılaştırmalı incelemelerde esas alınan diğer kriterler itibariyle aralarında belirgin olarak fark saptandığından inceleme konusu, alacaklı “…”, borçlu “…” adlarına düzenlenmiş, 01/03/2015 düzenleme ve 31.12.2015 – tediye tarihli, 139.200/ Yüzotuzdokuzbinikiyüz TL. meblağlı senet aslında … adına atfen atılmış olan borçlu imzasının davacı …’nun eli ürünü olmadığı; adı geçenin hakiki (kısa form) imzalarına benzetilerek yapılandırılmış olduğu” yolunda görüş bildirmiştir. 24/07/2019 tarihli Jandarma Kriminal Raporunda; “İnceleme konusu senedin ön yüzünde … adına atfen atılı bulunan imza ile …’nun mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; İmzalardaki kalem baskısı ve çizgi kalitesi, İmzaların başlangıç hareketlerinin yapılışı, İmzalar içerisindeki buklesel el hareketlerinin yapılışı, İmzalar içerisindeki el hareketlerinin birbirlerine göre konum ve oranı, İmzaların meyil istikamet açısı, İmzaların bitim hareketlerinin yapılışı, -Kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden farklılıklar görülmüş olup, söz konusu imzanın … eli ürünü olmadığı” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının takibe dayanak yaptığı bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporda dava konusu senetteki imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğu yolunda görüş bildirildiği bunun üzerine mahkemece hem bilirkişi heyetinden hem de jandarma kriminalden rapor alındığı, alınan bu son iki raporda dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği, söz konusu raporların ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğundan hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Adli Tıp Üst Kuruluna gidilmesine gerek bulunmadığı kanaatine varılmakla davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 9.658,54-TL harçtan, peşin alınan 2.414,63-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.243,91-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022