Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1016 E. 2022/1275 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1016 Esas
KARAR NO: 2022/1275
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2017/766 E. – 2019/376 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin mülkiyeti ve kullanım hakkı kendilerine ait ve usulüne uygun tescil edilmiş … ve … markaları ile Türkiye geneline yayılmış bayilikleri vasıtasıyla, halk arasında mutfakgazı olarakta bilinen Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) dağıtım ve tevzi iştigali yaptıklarını, LPG’nin pazarlanması ve tüketicinin kullanımına sunulmasının, tüp olarak tabir edilen ve TS 55 standırdında imal edilen kaplar vasıtası ile yapıldığını, TS 55 ve TS 2178 standardı gereği, kendi markalarını taşıyan ve mülkiyeti marka sahibi firmaya ait olan tüplerin depozito mukabili bayi ve abonelere verildiğini, müvekkili şirketin kendi bayileri arasında bayilik sözleşmesi imzaladıklarını, tüm LPG sektöründe aynı hususların cari olduğunu, müvekkili şirketlerin bizzat kendi bayilerinin dahi tüpler üzerinde, abonelere LPG dağıtımı amacı ile kullanmak dışında herhangi bir tasarruf yetkisinin bulunmadığını, markalı tüplerin ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elde bulundurulmasının haksız rekabet teşkil edeceğini, müvekkili şirketler ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmayan, davalı şirketin hurdacılık işi ile iştigat ettğini ve müvekkili şirketlerin markalı tüplerini sirkülasyondan çıkarıp ezmek suretiyle imha ettiğini, müvekkillerinin Konya Valiliği İl Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğüne şikayetleri üzerine yapılan tespitte, 31 adet … marka 12 kg’luk boş mutfak (ev) tüpü, 41 adet … markalı 12 kg’luk boş mutfak (ev) tüpü olmak üzere davalı işyerinde müvekkillerine ait toplam 72 adet tüplerin tespit edildiğini, davalı yanın müvekkili şirketlere ait tüpleri piyasadan topladığını ve tüketici nezdinde maruf ve meşhur olan müvekkili şirketlerin markasını taşıyan tüpleri ticari faaliyetine konu etttiğini, hatta faaliyet konusu dikkate alındığında imha ederek hurdaya dönüştürdüğünü, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ederek müvekkillerine zarar verdiğini, müvekkili şirketlerin sermaye kaybına, abone ve kar kaybına uğradığını, ticari itibar kaybına uğrayarak marka ve imajlarının zedelendiğini, yetkisiz kişilerin elindeki tüplerin halkın can ve mal emniyetini tehdit ettiğini iddia ederek, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, mülkiyeti müvekkillerine ait olan tüplerin dava sonunda ayrı ayrı müvekillerine teslimine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, kar yoksunluğu sebebiyle … için 500,00 TL, … için 500,00 TL olmak üzere 1.000 TL maddi, … için 10.000 TL, … için 10.000 TL olmak üzere toplam 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi uygulanarak tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkezinin Konya’da olduğunu bu nedenle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Konya Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın müvekkili açısından husumetten reddi gerektiğini, dava konusu tüpleri … San. Tic.AŞ’den faturalı ve içi boş olarak aldıklarını, davanın … San. ve Tic. AŞ’ye açılması gerektiğini, müvekkilinin davacılara karşı haksız rekabet teşkil edecek bir tutumunun olmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen bayilik sözleşmesinin davacılarla bayileri arasında akdedildiğini, sözleşme yükümlülüklerinin bayilere ait olduğunu, hurdacılıkla iştigal eden müvekkili şirketin davacılarla bayileri arasında akdedilen sözleşmeden mesul tutulmasının hakkaniyete ve özel hukuk prensiplerine aykırı olduğunu, müvekkili şirketin eylemlerinin marka hakkına tecavüz sayılabilecek bir eylem olmadığını, müvekkili şirketin bahsi geçen tüpleri takas ya da satışa konu etme eylemlerinde bulunmadığını, bahse konu tüplerin bulunduğu iddia edilen tarihten sadece bir gün önce Kongaz’dan satın alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2017/766 Esas – 2019/376 Karar sayılı kararıyla; “… her ne kadar davacı mülkiyeti ve kullanım hakkı kendilerine ait ve usulüne uygun tescil edilmiş … ve … markaları ile halk arasında mutfak gazı olarakta bilinen Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) dağıtım ve tevzi iştigali yaptıklarını, kendi markalarını taşıyan ve mülkiyeti marka sahibi firmaya ait olan tüplerin depozito mukabili bayi ve abonelere verildiği, müvekkili şirketin kendi bayileri arasında bayilik sözleşmesi imzaladığı, bayilerinin dahi tüpler üzerinde, abonelere LPG dağıtımı amacı ile kullanmak dışında herhangi bir tasarruf yetkisinin bulunmadığı, markalı tüplerin ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elde bulundurulmasının haksız rekabet teşkil edeceği, müvekkili şirketler ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmayan davalı şirketin hurdacılık işi ile iştigat ettiği ve müvekkili şirketlerin markalı tüplerini sirkülasyondan çıkarıp ezmek suretiyle imha ettiği, davalı yanın müvekkili şirketlere ait tüpleri piyasadan topladığı ve tüketici nezdinde maruf ve meşhur olan müvekkili şirketlerin markasını taşıyan tüpleri ticari faaliyetine konu etttiği hatta faaliyet konusu dikkate alındığında imha ederek hurdaya dönüştürdüğü, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ederek müvekkillerine zarar verdiği, şirketlerin sermaye kaybına, abone ve kar kaybına uğradığı, ticari itibar kaybına uğrayarak marka ve imajlarının zedelendiğinden bahisle iş bu davayı açmış ve davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, mülkiyeti müvekkillerine ait olan tüplerin dava sonunda ayrı ayrı müvekillerine teslimi ile maddi ve manevi tazminat talep etmiş ise de; dosya içerisine alınan Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca gönderilen müzekkere cevabına göre davalının lisanslı/atık işleme faaliyet belgeli olarak faaliyetlerini yürüttüğü, davalının davaya konu davacı firmaların markalarını içeren boş tüpleri imha hurda amaçlı olarak dava dışı kişiden fatura mukabili aldığı, boş tüplerin gaz ve patlayıcı madde olarak değerlendirilemeyeceği zira hurda amaçlı olarak ticarete konu edildiği, davalı eyleminin yukarıda izahı yapılan SMK 7/5 kapsamında değerlendirildiğinde markasal kullanım ve markaya tecavüzden ziyade dürüstçe ve hayatın olağan akışı içerisindeki faaliyet olarak kabulünün gerektiği, markaya tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği gibi TTK kapsamında haksız rekabet olarak kabulünün mümkün olmadığı, yine davacıların bahse konu tüpleri depozito karşılığı teslim ettiği, dolayısıyla depozito ücretlerini tahsil etmiş olan davacıların maddi kayıp iddiasında bulunmasının mümkün olmadığı gibi bunun ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı, manevi zararın oluştuğunun kabulünü gerektirir herhangi bir durumun bulunmadığı, dosya kapsamı ve talepler yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasının usul ekonomisiyle bağdaşmayacağı anlaşılmakla davacıların sübut bulmayan davalarının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalının müvekkil şirketlkere ait, markaları tescil ettirilmiş olan ve tescil belgeleri dosyasında bulunan LPG tüplerini hurda haline getirmesi ve ezerek sirkülasyondan çıkarmasının hem marka hakkına tecavüz hem de haksız rekabet eylemini oluşturduğunu, müvekkilin tüplerinin hurda haline getrilmesine ancak teknik kontrollerden sonra müvekkilimin karar verebileceğini, davalı firmanın lisanslı atık firması olması yahut müvekkile ait tüpleri başka bir yerden fatura kaşılığı satın almasının işbu eylemin sonuçlarını değiştirmeyeceğini, Müvekkil ürünleri üzerinde açıkça markalarının yazdığını, bu tüplerin ancak müvekkil şirket tarafından ve sözleşmeli bayilerince ticareti yapılabileceğini, ne dava dışı … A.Ş. ne de davalı tarafından hiçbir surette ticarete konu edilemeyeceğini, 5307 Sayılı LPG Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nun 8. maddesinde: “….Tüplü LPG bayileri lisansa tâbi değildir. Boş olanlar da dahil olmak üzere LPG tüpleri; imalat fabrikaları, dağıtıcılar ve tüplü LPG bayileri dışında, şahsi ihtiyaç haricinde hiçbir kişi veya kurum tarafından bulundurulamaz, takas ve satışa konu edilemez.” hükmü gereğince mevzuata göre de boş tüplerde dahil olmak üzere müvekkillerin markalı tüplerinin hiçbir kişi ve kurumun elinde bulunduramayacağını, takas ve satışa konu edemeyeceğini, Müvekkil şirketin depozito bedellerini almış olmasından dolayı müvekkilin maddi zararının oluşmayacağına dair Sayın Mahkemenin gerekçeside hukuka aykırı olduğunu, müvekkilin tüplerini yaklaşık 150-TL’ye imal ettirmekte olup bayilerine 30-TL’den depozito mukabili teslim ettiğini, öncelikle imalat bedeli ile depozito bedeli arasındaki kadar direkt bir zararın bulunduğunu, diğer yandan müvekkil şirketin tüplerin, davalının müvekkil tüplerini ezerek hurda haline getirmesi üzerine – sirkülasyondan çıkarması- üzerine tüplerin doldurulup satışa arz edilememesinden dolayı da maddi zararının (kar mahrumiyeti) olduğunu, Açıklandığı üzere müvekkilimin davalının hukuka aykırı haksız fillerinden dolayı maddi zararı oluştuğunu, bu nedenle Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu uyarınca da manevi tazminat istemenin koşuları mevcut olup manevi tazminatın reddine dair kararın da hukuka aykırı olduğunu, Davalı işyerinde tespitin, Konya Valiliği İl Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü tarafından yapıldığını, davalının anılan tüpleri ezmek hurda haline getirmek için elinde bulundurduğunu kabul ve ikrar ettiğini, davalının müvekkil şirketlerin markaları tescilli tüplerinin ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elde bulundurulmasının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, Mahkemece sektör bilirkişisinin de olduğu bir kuruldan rapor alınmadan hüküm tesisinin eksik incelemeye dayalı olması nedeniyle karanın bu bakımdan da usul ve yasaya aykırı olduğunu, boş olarak kabul edilen 12 kg tüplerin içerisinde 1-1,5 kg kadar LPG kaldığını, davalının tüplerin içerisindeki bu gazı boşaltmadan tüpleri hurda haline getrmesi mümkün olmadığını, eğer mahkeme bu hususta sektör bilirkişisinden rapor almış olsa idi davalının öncelikle müvekkil şirket tüpü içinde kalan gazı boşalttığını ve tüpü sonradan hurda haline getirdiğinin tespit edilmiş olacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ve maddi manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından,”… dosya içerisine alınan Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca gönderilen müzekkere cevabına göre davalının lisanslı/atık işleme faaliyet belgeli olarak faaliyetlerini yürüttüğü, davalının davaya konu boş tüpleri imha hurda amaçlı olarak dava dışı kişiden fatura mukabili aldığı, boş tüplerin gaz ve patlayıcı madde olarak değerlendirilemeyeceği zira hurda amaçlı olarak ticarete konu edildiği, davalı eyleminin SMK 7/5 kapsamında değerlendirildiğinde markasal kullanım ve markaya tecavüzden ziyade dürüstçe ve hayatın olağan akışı içerisindeki faaliyet olarak kabulünün gerektiği, markaya tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği gibi TTK kapsamında haksız rekabet olarak kabulünün mümkün olmadığı, yine davacıların bahse konu tüpleri depozito karşılığı teslim ettiği, dolayısıyla depozito ücretlerini tahsil etmiş olan davacıların maddi kayıp iddiasında bulunmasının mümkün olmadığı gibi bunun ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı, manevi zararın oluştuğunun kabulünü gerektirir herhangi bir durumun bulunmadığı, dosya kapsamı ve talepler yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasının usul ekonomisiyle bağdaşmayacağı anlaşılmakla davacıların sübut bulmayan davalarının reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı şirketler, mülkiyeti ve kullanım hakkı kendilerine ait ve usulüne uygun tescil edilmiş kendi markalarını taşıyan ve mülkiyeti marka sahibi firmaya ait olan tüplerin ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun davalı tarafından elde bulundurulmasının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden bahisle dava açmış ise de; davalının davaya konu davacı firmaların markalarını içeren boş tüpleri imha hurda amaçlı olarak dava dışı firmadan fatura mukabili aldığının ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca gönderilen müzekkere cevabına göre davalının lisanslı/atık işleme faaliyet belgeli olarak faaliyetlerini yürüttüğünün sabit olması karşısında hurda niteliğinde olduğu belirtilerek kendisine satılan tüpleri geri dönüşüm yoluyla ticarete konu edilmesi niteliğindeki davalı eyleminin markasal kullanım da içermediği gözetildiğinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet sayılamayacağı, davacıların emvanterinde eksilen boş tüpler yönünden zarara uğrayabileceği düşünülse de bu zararın davacıların tüpleri depozito karşılığı teslim ettiği yetkili bayilerin amaç dışı tasarruflarından kaynaklandığının ve yine zarara sebebiyet veren bayilerden tazmin edilmesi gerektiğinin kabulü zorunlu olduğundan; davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 163,20 (54,40×3) TL harçtan mahsubu ile artan 82,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/07/2022