Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/968 E. 2021/2089 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/968 Esas
KARAR NO: 2021/2089
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/895 E. – 2018/1296 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın dava dışı …, …, … , … ve … Ltd Şti ‘den olan alacağı nedeniyle İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden 1.267.010,97 TL asıl alacak üzerinden ihtiyati haciz kararı alarak borçlu şirketin Develi Kayseri adresinde hacze gittiğini, müvekkillerinin çok uzun yıllardır borçlu şirkette çalışan işçiler olması nedeniyle haciz sırasında mahalde bulunduklarını, şirkete ait tüm mal araç ve gereçler üzerine haciz konularak muhafaza altına alınmak üzere kamyonlara yüklenmek istendiğini, borçlu şirket ortaklarının alacaklı vekili ile yaptıkları telefon görüşmesinde bankaya olan borcun müşteri senet ve çekleri ile ödenmiş olduklarını belirtilmesine rağmen muhafaza işlemlerine devam edildiğini, alacaklı vekilinin sadece yeni bir kambiyo senedi ve yeni kefiller bulunması halinde makine, araç ve gerecin muhafazasından vazgeçeceğini bildirmesi üzerine müvekkillerinin kazanç kapılarının kapanmaması ve işsiz kalmamaları adına alacaklı vekilinin hazırladığı protokol ve davaya konu senetleri imzaladıklarını, asıl borçlu şirketin bankadan kredi kullandığını, şirket ortaklarının kredi borcunun senet ve çeklerle ödendiğini bildirdiklerini, toplamda 1.059.000,00 TL’lik müşteri senet ve çeklerinin bankaya verildiğinin müvekkillerine bildirildiğini, bu çek ve senetlerin günleri geldiğinde ödenecek olmasına rağmen kötü niyetli olarak davalı tarafça müvekkillerince imzalanan teminat senetleri hakkında ihtiyati haciz kararı aldığını, davaya konu senedin haciz baskısı altında imzalanması nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkillerine imzalatılan protokolün hukuki anlamda kefalet sözleşmesi olduğunu, ancak kefalet sözleşmesinin TTK 582, 583, 584.maddesindeki şartları taşımadığından geçersiz olduğunu, davalı tarafın protokol ve müvekkillerince imzalanan senede dayanılarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo takibi başlattığını belirterek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla dava dışı …, …, …, … ve … Ltd Şti aleyhine İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattıklarını, borçlu şirketin mallarının haczi için Develi İcra Müdürlüğüne talimat yazıldığı, borçlu şirketin merkezine haciz için gittiklerini, haciz sırasında davacıların borçlarının borcuna istinaden 03/08/2017 tanzim 8/8/2017 vade tarihli 1.450.000 TL bedelli senet verdiklerini, ayrıca protokol de imzalandığını, protokolde bono vadesi geldiğinde ödenmediği takdirde protokol borçluları aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile icra takibine geçilecektir, ibaresinden dolayı bononun vadesinde ödenmemesi nedeniyle davacılar hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başladıklarını, davacılar tarafından verilen bononun teminat amaçlı olmadığını, protokol metni incelendiğinde davacıların söz konusu bonoyu ödeme amacıyla düzenlediklerini anlaşıldığını, bir nevi borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.11.2018 tarih ve 2017/895 Esas – 2018/1296 Karar sayılı kararıyla; “…protokol incelendiğinde bononun İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosya borcuna istinaden alındığı, bono vadesinde ve tutarında ödenmesi halinde dosya borcu ile ilgili hiçbir alacak ve haklarının kalmayacağının belirtildiği, protokolde alınmış bononun kayıtsız şartsız ödeme taahhüdünü içeren bir kambiyo senedi olduğunun şarta tabi kılınmadığının taraflarca imza altına alındığı, her ne kadar davacılar vekili senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmüş ise de, dayanak senette senedin teminat senedi olduğuna ilişkin bir düzenlemenin olmadığı gibi protokolde de senedin teminat senedi olduğuna ilişkin ibare bulunmadığı buna karşılık protokol içeriğinden teminat senedi olarak düzenlenmesinden çok ödeme amacıyla düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu hali ile senedin teminat senedi olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, kambiyo senetlerinde adi kefalet hükümlerin uygulanmayacağı gibi dayanak protokolünde icra kefaleti niteliğinde olmayıp borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, davaya konu bononun kambiyo senedi vasfını taşıyıp kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği gibi nakden de düzenlenmiş olduğu, bu konularda ihtilaf bulunmadığı kambiyo senetlerinin vasıfları gereğince mücerretlik ilkesi gereğince tanzim edenleri bağlayacağı kuralı da dikkate alınarak davacıların davasının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkeme gerekçesinde açıkça ‘Davaya konu bononun, dava dışı şirketin borcundan dolayı başlatılan takip nedeniyle haciz uygulaması sırasında alındığı konusunda uyuşmazlık yoktur.’ tespiti yaptıktan sonra borcun sebebini incelemeden hüküm tesis etmesinin hatalı olduğunu, Davalı bankanın ödeme yapıldığı yönünde kabulünün de mevcut olduğu, davaya konu borcun 1.059.000,00 TL lik kısmının ödendiğinin davalı banka tarafından verilen dilekçe ile kabul edilmiş olmasına rağmen; mahkemece bu husus dikkate alınmadan, üstlenilen borcun varlığı ve miktarı noktasında inceleme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davalı bankanın dava dışı şirketin aynı borcu nedeniyle başka bir mahalde yaptığı haciz sırasında başka işçilerden de aynı miktarda bono aldığını, o konuda açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin delilleri topladığını ve dava dışı şirketin bankaya borcunu ödeyip ödemediği hususunu irdelediğini, davalı tarafından verilen beyan ile 1.059.000,00 TL’nin ödendiğinin mahkemesine bildirildiğini, Davalı banka tarafından aynı borç için alınan senet icra takibine konu edilirken ayrı bağımsız bir alacak gibi takibe konu edilmiş ve tahsilde tekerrür olmamak yönündeki kayıt takip talebi veya ödeme emrine yansıtılmamış olması nedeniyle de hukuka aykırı olduğunu, Senet metninde nakten ibaresi mevcut iken davalı banka dava dışı şirketin borcundan dolayı senedin alındığını açıkça kabul etmesi karşısında, ispat yükünün yer değiştirerek davalıya geçtiğini, Müvekkillerimiz açısından imzalatılan senet ile dava dışı şirket ve ortaklarının borçlarına kefil edilme durumu söz konusu olduğundan, kefalet şekil şartlarının aranması ve bu kapsamda inceleme yapılması gerekirken yapılmamasının usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası (davaya konu). *Davacılar ile davalı banka arasında imzalanan 03/8/2018 tarihli protokol. (İşbu protokole istinaden İstanbul …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosya kapsamında dökümü yapılmış olan bir adet bono alınmıştır. Bononun vade tarihi 08/8/2017, borç miktarı 1.450.000 TL olduğu, davacılar ve banka vekili tarafından imzalandığı.) *İstanbul …İcra Müdürlüğüne ait … esas sayılı dosyası. (Dava dışı şirket ve şahısların asıl borcuna ilişkin dosya. Bu dosya üzerinden yapılan haciz işlemleri sırasında davacılar tarafından davaya konu bono ve protokol imzalanmıştır.)
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar, davacı dışı borçlu şirketin çalışanları olduklarını, dava dışı şirketin borcu nedeniyle yapılan fiili haciz sırasında muhafaza işlemlerinin durdurulması ve ekmek kapılarının kapanmaması için takibe konu bono ve protokolü imzaladıklarını, davalıya borçlarının bulunmadığını, dava dışı borçlunun davalıya yaptığı ödemeler sonrasında esas borcun da kalmadığını, bononun teminat olarak verildiği ve kefalet hükümlerine aykırılık nedeniyle geçersiz olduğunu beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacıların dava dışı borçlu şirketin borcunu kabul etmeleri nedeniyle ödeme protokolü ve bononun düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “…protokolde alınmış bononun kayıtsız şartsız ödeme taahhüdünü içeren bir kambiyo senedi olduğunun şarta tabi kılınmadığının taraflarca imza altına alındığı, dayanak senette senedin teminat senedi olduğuna ilişkin bir düzenlemenin olmadığı gibi protokolde de senedin teminat senedi olduğuna ilişkin ibare bulunmadığı, kambiyo senetlerinde adi kefalet hükümlerin uygulanmayacağı gibi dayanak protokolünde icra kefaleti niteliğinde olmayıp borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, davaya konu bononun kambiyo senedi vasfını taşıyıp kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği gibi nakden de düzenlenmiş olduğu, bu konularda ihtilaf bulunmadığı kambiyo senetlerinin vasıfları gereğince mücerretlik ilkesi gereğince tanzim edenleri bağlayacağı kuralı da dikkate alınarak davacıların davasının reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davaya ve takibe konu bononun davalı bankanın dava dışı borçlulardan olan alacağının tahsili amacıyla başlatılan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan haciz işlemleri sırasında ve bu dosya borcunun ödenmesi amacıyla davacılar tarafından imzalandığı sabittir. Bu husus 03.08.2018 tarihli protokol içeriği ile de teyit edilmiş ve taraflarca imza altına alınmıştır. Davacıların dava dışı borçluların borcunu ödeme amacıyla vermiş oldukları bono teminat amaçlı olmayıp, borç üstlenme niteliğindedir. Aynı şekilde, bir başkasının borcunun üstlenilmesi niteliğindeki bono ve protokol dikkate alındığında davacıların kefil durumunda olmadıkları ve olaya kefalet hükümlerinin de uygulanamayacağı anlaşıldığından, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf istemleri yerinde görülmemiştir. Ancak anılan protokolde, bononun belirtilen icra dosyası borcunun ödenmesi amacıyla alındığı ve esas dosya borcuna mükerrer olmamak üzere düzenlendiği açıkça belirtilmiş olmasına rağmen; mahkemece bononun verilme sebebi olan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan ödemeler ve varsa bakiye borcun miktarı araştırılmadan eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olduğundan, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2018 tarih, 2017/895 E. – 2018/1296 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 46,88 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 168,18 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/12/2021