Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/925 E. 2021/1578 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/925 Esas
KARAR NO: 2021/1578 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI: 2016/1031 E. – 2018/954 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin çek defterinin 11.09.2015’te aracından çalındığını, müvekkilinin aynı gün polis karakoluna gittiğini, hırsızlık olayıyla ilgili şikayette bulunduğunu ve çek defterlerinin çalındığını da polis karakoluna bildirdiğini, müvekkilinin aracından çalınan çek defterleri için ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da müracaat ettiğini, daha sonra çek defterlerinden birinin başkaları tarafından doldurulması ve imzalanması sebebiyle müvekkilinin 24/06/2016’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/15191 Soruşturma nolu dosyasında şikayette bulunduğunu, tüm bunların neticesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2015/118933 CBS Soruşturma Dosyasından bankalara yazı gönderildiğini, davalının da haksız olarak müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile başlattığını, çekte görünen imzanın müvekkiline ait olmadığı gibi borcun da müvekkile ait olmadığını, haksız ve mesnetsiz olarak icra takibi başlatıldığını beyanla, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasındaki paranın alacaklı davalı tarafından çekilmemesi, dosyanın üçüncü şahıslara temlik edilmemesi açısından öncelikle teminatsız olarak aksi taktirde mahkeme tarafından uygun görülecek teminat karşılığında icranın yapılmaması şekliyle geri bırakılmasına/durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini, kötü niyetli davalının %20’den az olmamak üzere mahkum edilmesini, dava ve talep etmiştir.
ISLAH; Davacı vekili 24/05/2017 tarihli ilk duruşmadaki beyanı ve ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile davayı HMK 180. Madde gereğince tamamen ıslah ettiklerini, dava konusu takibin çalınan çeklerle ilgili olmadığını, müvekkilinin imzasının taklit edilerek sahte ciro ve imza ile müvekkilinin borçlu gösterildiğini beyan etmiştir. Davalı taraf cevap vermemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 31.10.2018 tarihli 2016/1031 E. – 2018/954 K. sayılı kararıyla; “… dava konusu çek üzerindeki lehtarın isim altındaki ciro imzasının, mevcut imza örnekleriyle göstermiş olduğu kesin ve açık farklılık nedeniyle davacıya ait olmadığının sabit olduğu” gerekçesiyle; “davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına dayanak … Bankası Eyüp Şubesi’ne ait 30/08/2016 keşide tarihli 11.000 TL bedelli çek yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, ciranta imzasının davacıya ait olmadığının davalı tarafça bilinemeyeceği dolayısıyla davalının kötüniyetinin sabit olmadığı anlaşılmakla; davacı yanın şartları oluşmayan ve yerinde görülmeyen kötüniyet tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunun Yargıtay’ın belirlediği özellikleri taşımadığını, rapora itiraz ederek Adli Tıp’tan rapor alınması taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, yapılan imza incelemesinde hangi ortamda ne tür teknik kullanılarak inceleme yapıldığı ve sonuca ulaşıldığının belirtilmediğini, sadece büyüteç, ışıklı büyüteç şeklinde basit ve maddi gerçeğe ulaşmak için yetersiz yöntemlere değinildiğini, bilirkişi raporunda yazı incelemesi yapılmadığını, yazı incelemesi yapılmasının da gerektiğini, davacının ıslah yoluyla vermiş olduğu dilekçesinde dava konusu çek hakkında hiçbir net beyan vermediğini, bu çekin nasıl kaybolduğuna dair bir bilgi açıklanmadığını, çekin ön yüzündeki yazı ile çekin arka yüzündeki “…” cirosundaki yazının çıplak gözle bile bire bir aynı olduğunu, davacının bilirkişi incelemesine esas tutulan yazı ve rakam örneklerinin benzerliğinin de ilk bakışta anlaşıldığını, müvekkilinin çeki iyi niyetle iktisap eden yetkili ve meşru hamil olduğunu, imza inceleme yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının müvekkilinin kötüniyetli veya iktisapta ağır kusurlu olduğunu kanıtlaması gerektiğini beyanla hükmün kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; sahtelik definin mutlak defi olup iyiniyetli dahi olsa hamile karşı da ileri sürülebileceğini, bilirkişi raporunda yeterli inceleme yapıldığını, çıplak gözle dahi farklılıkların gözlenebildiğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. DELİLLER:Davaya konu … Bankası Eyüp Şubesi’ne ait 30/08/2016 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan 11.000 TL bedelli, keşidecisi … Anonim Şirketi, lehtarı ” … TC …” olan çekin lehtar ciranta imzasında isim, soyad, TC numarası ve imza bulunduğu görülmüştür.
Mahkemece adli grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişiler …, … ve …’tan alınan 23/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “karşılaştırmaya esas olarak …’ın, 1.10.04.2018 tarihinde mahkeme huzurunda alınmış imza örnekleri, 2. …, … nolu Genel Hesap ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesindeki, 3.İstanbul Beyoğlu … mah. … nolu sandığa ait, 16.04.2017 tarihli Sandık Seçmen Listesi 4. Beyoğlu İlçe Emn.Müd., 17.05.2016 tarihli Silah Taşıma Ruhsatı Tebligat Formu altındaki, 5.Beyoğlu İlçe Emn.Müd.ne verilmiş ruhsat yenileme talebi altındaki, 6.Beyoğlu İlçe Emn.Müd.ne verilmiş, 09.12.2014 tarihli mermi talep dilekçesi altındaki, 7.Beyoğlu … Noterliği’nce tasdikli, 23.12.2014 tarih, … yev.no.lu imza beyannamesindeki, 8.Beyoğlu …Noterliği’nce tasdikli, 20.06.2016 tarih, … yev.no.lu vekaletnamedeki imzalarının incelendiğini, imza incelemelerinde geçerli olan yöntem ve prensipler esas alındığını ve adli belge inceleme amaçlı kullanılan büyüteç, ışıklı büyüteç, bilgisayar ve skanner programlarından yararlanılarak elde edilen bulguların, mahkeme ve tarafların da görebilmesi için, görüntülerle desteklenerek objektif incelemeye uygun hale getirildiğini, ihtilaf konusu olan çek arkasındaki … adına atılmış şüpheli ciro imzası, …’ın dosyada mevcut şüpheli belgenin öncesi ve sonrası yıllara ait, resmi belgeler altındaki ve huzurda alınmış incelemeye elverişli imza örnekleriyle karşılaştırıldığında; inceleme konusu çekin arkasındaki, … adına atılı şüpheli ciro imzası ile davacı …’ın imza örnekleri arasında belirlenen kuvvetli farklılıklar nedeniyle kendi eli ürünü olmadığı sonucuna varıldığını” beyan etmişlerdir. Davalı vekilinin; bilirkişi raporunun imza incelemesinde kullanılması zorunlu olan teknik ve metodlara ilişkin Yargıtay kararlarına uygun olmadığı, yazı incelemesi yapılmadığı, Adli Tıp’tan rapor alınmasını talep ettiklerini beyan ederek itiraz ettiği görülmüştür.
G E R E K Ç E:Çeke dayalı menfi tespit davasında, davacı vekili ilk duruşmada sahte ciro ve imza ile müvekkilinin borçlu olarak gösterildiğinden davayı HMK 180. Madde gereğince davayı tamamen ıslah ettiklerini beyan etmiştir. Mahkemece davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvurusu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile sınırlı ve kamu düzeni ile ilgili hususlarda resen inceleme yapılarak değerlendirilmiştir. Davalı vekilinin ön inceleme duruşmasında davayı tamamen ıslah ettiklerini beyan ettiği, dilekçe ibraz ettiği anlaşılıyorsa da; ibraz edilen dilekçenin yeni bir dava dilekçesi mahiyetinde olmadığı, dilekçede netice-i talebe yer verilmediği, “ıslah talebimizin kabulüne. Davamızın kabulüne” denilmekle yetinildiği görülmüştür. HMK 180. Madde de; “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda, ıslah talebinden itibaren bir hafta içinde usulüne uygun dava dilekçesi ibraz edilmediğinden mahkemenin davanın başında ibraz edilen dava dilekçesine göre davayı görüp sonuçlandırması gerekir. Dava dilekçesinde davacı vekilinin, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe konu çekte görünen imzanın müvekkiline ait olmadığını ve borcun da müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. İmza inkarı mutlak def’ilerden olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davacının ayrıca davalı tarafça ileri sürüldüğü üzere çekin ne şekilde çalındığını yahut savcılığa şikayette bulunulduğunu ispat yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Lehtar cirantanın isim, soyisminin ve TC numarasının yazılı olduğu çekin ön yüzündeki yazılar ile çekin arkasındaki yazının da davacıya ait olup olmadığının tespiti de sonuca etkili değildir. Aksi yöndeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda, davaya konu çekin keşide tarihine yakın tarihli yeterli sayıda belge aslının incelendiği, optik aletler kullanılarak inceleme yapıldığının açıklandığı, mukayese belgelerdeki imzaların karşılaştırmaya esas olacak şekilde görüntülerine yer verildiği, raporun Yargıtay içtihatları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal kararlarında benimsendiği şekilde, bilimsel incelemeyi içerdiği kanaatiyle, davalı vekilinin yeniden rapor alınmasına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, meşru ve yetkili hamil olduğunu, imza incelemesi yükümlülüğünün bulunmadığını ileri sürmüşse de, yukarıda açıklandığı üzere, imza inkarı mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davalı savunmasının ancak kötüniyet tazminatı talebinin değerlendirilmesinde dikkate alınması mümkün olduğundan ve mahkemece de davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmediğinden, yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 751,41 TL nispi harçtan, peşin alınan 188,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 653,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 34,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.