Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/908 E. 2021/1816 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/908 Esas
KARAR NO: 2021/1816
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2016
NUMARASI: 2015/682 2016/797
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 05/08/2010
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2015/925 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 28/09/2010
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde; “Müvekkili şirketin davalı … şirketinden çeşitli miktarlarda kredi kullandığını, müvekkili şirketin kullandıkları krediye binaen müşteri evraklarına ilaveten 20/06/2008 tanzim tarihli 16/09/2009 vade tarihli 500.000 TL bedelli borçlusu müvekkili şirket yöneticileri olan davacı …, …, …, alacaklısı müvekkili şirket olan senedi ciro ederek davalı şirkete verdiğini, davalı şirketin 500.000,00 TL bedelin vadesinde ödenmediğinden bahisle senedi protesto ettirdiğini, ancak müvekkili şirketin davalı tarafa bu kadar borcu olmadığını, söz konusu senedin teminat senedi olduğunu, davalı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 6.718,16 TL üzerinden icra takibine geçtiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı tuttuğunu, davacıların takip konusu senetten alacak miktarı olan miktar düşüldükten sonra kalan 493.281,24 TL den takibe geçme hakkı mevcut olduğu gibi bu miktar üzerinden davacıların hala haciz tehdidi altında bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirketin dava konusu olan senetten dolayı 493.281,24 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların söz konusu kullandığı toplam kredinin 6.718,76 TL’lik kısmını ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin icra takibi yaptığını, davacı ile müvekkili arasında anapara borcunun ne kadar olduğu konusunda bir ihtilaf olmadığını, müvekkilinin zaten ve yalnızca 6.718,76 TL miktar üzerinden davacı aleyhine icra takibi yaptığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.11.2016 tarih ve 2015/682 Esas – 2016/797 Karar sayılı kararıyla; “Davalı … ile davacı şirket arasında 500.000,00 TL bedelli Faktoring Sözleşmesi’nin imzalandığı, sözleşme limitini içerir bedel üzerinden davacılar tarafından bono tanzim edilerek davalıya verildiği ve faktoring ilişkisi kapsamında ve davacıların da kabulünde olan borç miktarı 6.718,76 TL alacak miktarı üzerinden senedin takibe konu edildiği tespit edilmiş olduğu, bu hususlarda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacıların da yine anılan miktarda 6.718,76 TL borçlu olduklarının kabulü ile, bu miktarı mahsup etmek suretiyle menfi tespit talebinde bulundukları, buna karşın davalı alacaklı faktoring şirketi tarafından da yine davacıların da kabulünde olan bu miktar üzerinden takip başlatıldığı, bononun bu miktarın üzerinde kalan kısım yönünden takibe konu edilmediği, bononun vadesine nazaran protesto işlemine tabi tutulması senet hamili için yasal bir zorunluluk olup, davalı alacaklı tarafından da, davacılarında kabulünde olan, bu alacak miktarı üzerinden takip başlatıldığı, davacıların ayrıca menfi tespit istemli dava açmalarında hukuki yararları bulunmadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davaların hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacılar aleyhindeki takip dosyasında alacaklı tarafından 6.718,16 TL tutarında takibe girişilip bakiye üzerinden de fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, müvekkillerin saklı tutulan miktar yönünden alacak talebi ve icra takip tehdidi altında olduğunu, davalının bonodaki fazlaya ilişkin alacağından feragat ettiğine dair bir beyanının da bulunmadığını, Mahkeme kararında protesto zorunluluğundan bahsedilmiş ise de, davacıların imzaları bononun ön yüzünde olup protesto şartının bulunmadığını, Bilirkişi raporlarında müvekkillerin borçlu olmadıklarının belirtilmesine rağmen mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine dair olarak isabetsiz şekilde karar verildiğini, Davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesinde mahkemece maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, asıl ve birleşen davalar yönünden, bononun takibe konu edilmeyen alacak bölümüne ilişkin menfi tespit istemine ilişkindir. Davacılar tarafından aralarındaki faktoring ilişkisi nedeniyle davalıya 20/06/2008 tanzim tarihli 16/09/2009 vade tarihli 500.000 TL bedelli bononun verildiği, davalının bonoya dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 6.718,16 TL üzerinden icra takibine geçtiği ve fazlaya ilişkin hakları saklı tuttuğu, davacıların takip konusu bonodan alacak miktarı olan miktar düşüldükten sonra kalan 493.281,24 TL ile ilgili borçlu bulunmadıklarından bahisle menfi tespit isteminde bulundukları görülmüştür. İlk derece mahkemesi, asıl ve birleşen davalarda takibe konu edilen 6.718,16 TL borç bulunduğu konusunda taraflar arasında mutabakat bulunduğu, davalının da bakiye alacağın bu kadar olduğunu beyan ederek takip başlattığı, davacıların takibe konu edilmeyen miktar yönünden menfi tespit isteminde bulunmalarında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar vermiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı … tarafından davacılar (ve dava dışı diğer borçlular) aleyhine 6.718,16 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, alacağın dayanağı olarak 20/06/2008 tanzim tarihli 16/09/2009 vade tarihli 500.000 TL bedelli bononun gösterildiği, davalının takipten önce davacı tarafa göndermiş olduğu ihtarnamede 500.000 TL’lik bononun ödenmesinin talep edildiği, takip talebinde ‘fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu’ hususunun açıkça belirtilmesi karşısında davaların açıldığı tarih itibariyle davacıların bononun takibe konulmayan (493.281,24 TL’lik) kısmı yönünden icra takibinden önce menfi tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin aksi düşünceyle davaların reddine karar vermesi hatalı olduğundan; sair yönlerden inceleme yapılmaksızın, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2016 tarih, 2015/682 esas, 2016/797 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 171,40 (85,70×2) TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 127,80 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 299,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/10/2021