Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/80 E. 2021/1791 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/80 Esas
KARAR NO: 2021/1791 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2017/355 E. – 2018/170 K.
ASIL DAVA: Marka hükümsüzlüğü, sicilden terkin
BİRLEŞEN DAVA: Marka (Menfi tespit, hak sahipliğinin tespiti)
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ın … sayılı “…” markasını 3. Sınıf için adına tescil ettirdiğini, … adına tescilli “…” markalı ürünlerin ortağı olduğu diğer müvekkili şirket adına tescilli www.n..com web sitesi üzerinden tanıtımı, pazarlaması ve ticareti yapılmakta olduğunu, davalının ise müvekkili adına tescilli “…” markasından haberdar olduğu halde kötü niyetle 10.4.2015 tarihinde TPE nezdinde … sayılı “…” ibareli markanın tescili için başvuru yaparak ve 3, 35. Sınıflar İçin adına tescil ettirdiğini, markaların iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, dava dilekçesi ekinde sundukları faturada davalının açıkça “…” markasının Türkiye Distribütörü olduğunu kabul ettiğini, müvekkilinin organik ürünler üreten sektörde belli bir tanınmışlık ve itibarı bulunan firma olduğunu, markanın aynı zamanda ticaret unvanının unsuru olduğunu, markanın tanınmış olduğunu, davalı markasının kötüniyetli olarak tescil ettirildiğini beyanla, … sayılı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı’nın tescil edilmiş markasının salt … ibaresi olduğunu, davalının ise markası pembe renkli çileğe benzeyen bir işaretle natulika ibaresinden oluştuğunu,davacının markası büyük harflerle yazılı ve ilk okunduğunda yabancı karakterli olduğu açıkça görüldüğünü, markalar arasında karıştırma ve benzerlik bulunmadığını, davacı markasının tanınmış olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemenin 2017/397 Esas sayılı BİRLEŞEN DAVADA;
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin kullanımında olan natulika.com ve natulika.net alan adlarıyla ilgili davalılara ait alan adı olan …com alan adına tecavüzün olmadığına dair tespiti ile müvekkilinin alan adı üzerindeki hak sahipliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …, henüz “…” markasını tescil ettirmeden; 19 Mayıs 2014 tarihinde www…com ve www…net alan adlarını kötü niyetle tescil ettirdiğini, ayrıca taraflar arasında Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde(2016/11D.İş), www…com adresinde yer alan görsellerin müvekkili adına tescilli ürünler ve ambalajlarıyla iltibas yaratacak derecede benzer olduğunun www…com internet sitesi üzerinden tespiti,Ankara 3. FSHHM’de (2016/166E.), … ve …’in www…com internet sitesi üzerinden satışını yaptıkları ürünlerin müvekkilinin marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğundan söz konusu tecavüz eylemlerinin durdurulması, ref-i, men-i, ve haksız rekabet kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının, İstanbul 3. FSHHM’de (2016/99E.), … adına tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünün istemi ile açılmış davalar olduğunu,ayrıca, www…com ve www…net alan adlarının müvekkiline devredilmesi amacıyla WIPO Uluslararası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi bünyesinde, …’e karşı şikayette bulunulduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu,birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2018 tarihli 2017/355 E- 2018/170 K sayılı kararıyla; Asıl davada; ” davalı tarafın davacı tarafa ait markayı bildiği, “…” markasını kullanarak haksız bîr avantaj elde edilmeye çalışıldığı, bu doğrultuda davalı markasının kötü niyetli olarak tescil edildiği, Davacı tarafın gerçek hak sahibi olduğu,Davacı taraf markasının tanınmış marka olmadığı” gerekçesiyle; “-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalı adına … NOLU natulika ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, davalının 3. sınıfda tescilli bulunan mal ve hizmetlerden “Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” hariç tamamının, 35. sınıf mal ve hizmetlerden ise; “Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri: kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakım ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfta dahil aletler: tıraş, epilasyon, manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar, saç kurutucuları” mal ve hizmetlerinin davacı tarafa ait mal ve hizmetlerle aynı yada benzer mal ve hizmetler kapsamında olduğu anlaşıldığından) Kararın kesinleşmesini müteakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine, Birleşen davada; ” birleşen davanın gerçek hak sahipliği ilkesi gözetildiğinde reddi gerektiği, davacı …’in, henüz “natulika” markasını tescil ettirmeden, hukuki ilişkiler çerçevesinde “…” markasının davacıya ait olduğunu bilmesine rağmen 19 Mayıs 2014 tarihinde www…com ve www…net alan adlarını da kötü niyetle tescil ettirdiği, dolayısıyla alan adı ile tecavüzde bulunulmadığı iddiasının yerinde olmadığı, karşı yan vekilince sunulan WIPO kararında da alan adlarının davacı adına tescilli “…” markasıyla iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğunun belirtildiği” gerekçesiyle;-BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin tescilli markası … işareti ile, davacının tescilli … yabancı kökenli ibare içeren markasının ortalama vatandaş-halk nezdinde farklı markalar olduğunun çok açık anlaşıldığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin markasının tescilli haliyle yer almadığını, gerekçeli kararda markaların benzer olduğu söylense de, her iki marka açısından harflerin gerek kökeni gerekse fonetiği bakımından ve görsel ve işitsel anlamda karıştırılmasının söz konusu olmadığını, Ankara 3. FSHHM’nin 2016/166 Esas sayılı dosyasında alınan raporun 10. Sayfası 3. Paragrafında marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığının belirtildiğini müvekkilinin markasında pembe çilek şekil unsurunun bulunduğunun dikkate alınmadığını. -Mahkemenin müvekkilinin kötüniyetli olduğunu değerlendirmişse de, Ankara 3. FSHHM’nin 2016/166 Esas sayılı dosyasında alınan raporda, müvekkilinin … adlı ürünleri ithalatçı firma olan …’ten satın aldığı tespit edildiği için faturalarında yer alan anılan ibarenin kötü niyetli olarak değerlendirilemeyeceğini rapor ettiğini, müvekkilinin … adlı ürünleri, … Ltd. Şti.’den satın aldığını, ticari alım satım dışında organik bağ bulunmadığını. -Davacı markasının tanınmış marka olmadığının tespitine itirazlarının bulunmadığını ancak raporun 9. Sayfası son paragraf 3.cümle ve devamında ‘bu doğrultu da başka bir markanın tanınmışlığından haksız yaralanmaya yönelik olarak yapılan tescillerin kötü niyetli tescil olduğu söylenebilir’ denildiğini ve raporun sonuç kısmında müvekkilinin haksız bir avantaj elde ettiğini iddia ederek kötü niyetli tecil olduğunu beyan ettiğini, bu görüşe katılmanın mümkün olmadığını, bilirkişilerin kendi görüşleriyle çeliştiklerini beyanla, asıl ve birleşen dava yönünden verilen kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLER; Marka tescil kayıtlarından; davacı tarafa ait 20.08.2008 başvuru tarihli, … sayılı “…” markasının 3. sınıfta “cilt bakımı için kozmetik ürünler, saç boyaları, makyaj malzemeleri, parfümler, sabun ve şampuanlar” alt sınıfı için, tescil edildiği, hükümsüzlüğü istenen davalı …’e ait 10.04.2015 başvuru tarihli … sayılı “…” markasının 3. sınıfta tescil edildiği görülmüştür.Mahkemece üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 20/11/2017 tarihli raporda; davacı tarafın gerçek hak sahibi olduğu, davacı taraf markasının tanınmış marka niteliğini haiz olduğunun tespit edilemediği, davalı taraf markasının 3. sınıfta tescil edildiği mal ve hizmetlerden “Deri, vinil,metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” hariç tamamının; 35. sınıfta tescil edildiği mal ve hizmetlerden ise“Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler: tıraş, epilasyon,manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar. saç kurutucuları.” mal ve hizmetlerinin davacı tarafa ait mal ve hizmetlerle aynı yada benzer mal ve hizmetler olduğu, bu doğrultuda davalı markasının işbu mal ve hizmetler için MarkKHK m. 8/1-(b) hükmü kapsamında hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, davalı tarafın davacı tarafa ait markayı bildiği, “…” markasını kullanarak haksız bir avantaj elde edilmeye çalışıldığı, yani davalı taraf markasının kötüniyetli olarak tecil edildiği görüşünde oldukları beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin asıl davada davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ettiği, davalı-birleşen davada davacı vekilinin ise birleşen davada, birleşen davada davacı adına tescilli alan adları üzerinde hak sahipliğinin tespiti ile davalı alan adına tecavüz etmediğinin tespitini talep etmiş, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, davalı-birleşen davada davacı vekili hem asıl hem birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizce, HMK 355. Madde gereğince davalı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı ve kamu düzenine ilişkin ilkeler dikkate alınarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkilinin markasındaki şekil unsurunun dikkate alınmadığını, “gerek kökeni gerekse fonetiği bakımından ve görsel ve işitsel anlamda karıştırılmasının söz konusu olmadığını” ileri sürdüğü, dayanak olarak da, Ankara 3. FSHHM’nin 2016/166 Esas sayılı dosyasında alınan raporu gösterdiği anlaşılıyorsa da, davalı markasında şekil unsurunun asli unsur değil tali unsur olarak yer aldığı, sözcük unsurunun ön planda olduğu, davalı markasının … ibareli olup, davacı adına tescilli … markası ile, görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, markaların hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde, markaların kullanıldığı ürünlerin ve verilen hizmetin aynı işletmeden geldiği izlenimi yaratıldığı ve iltibas ihtimali bulunduğu anlaşılmıştır. Ankara 3. FSHHM’nin 2016/166 Esas sayılı dosyasında alınan raporda ise markaların benzer olmadığından söz edilmediği, davalının kullanımının tescilli markaya dayanması nedeniyle, markaya tecavüz koşullarının bulunmadığının beyan edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, müvekkilinin … adlı ürünleri ithalatçı firma olan …’ten satın aldığını ileri sürmüşse de; mahkemece kötüniyetin tespiti yönünden dayanılan delillerin davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu tespit yönünden yeterli olduğu anlaşılmıştır. Ticaret Sicil kayıtlarından, aynı zamanda davacının distribütörü olan, dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkilisi ve ortağının … olduğu, şirket adresinin “İstanbul Fatih, … Cad. … İşhanı No:…-…-…-…” olarak tescil edildiği, davalı …’in marka tescil kaydındaki adresinin “İstanbul Fatih, … Cad. … İşhanı No:…-…” olarak tescil edildiği, davacı tarafın, … ile davalı-birleşen davacının yakın akraba olduğuna yönelik beyanına davalı tarafça karşı çıkılmadığı, dosyaya sunulan 02/05/2016 tarihli faturada, davalının … isimli firma adresinin de aynı adres olduğu, ayrıca faturada “…” ibareli ürün satışı yapıldığı, “Türkiye Distrübütörü …” ibaresi bulunduğu alt kısmında başka markalarla birlikte davacı markasına yer verildiği, davalıya ait Mayıs 2014 tarihinde tescil ettirilen “…com” ve “…net” alan adlı internet sitelerinde davalının markasını taşıyan ürünlerin satıldığı, dosyaya sunulan 19 Ağustos 2016 tarihli WIPO hakem kararında da; “yanlış yazıldığı izlenimi doğuran ve iltibas yaratacak derecede benzer olan bu nitelikteki kullanımın, kötüniyetin ikna edici delili olduğunun” açıklandığı göz önüne alınarak, davacının distribütörü olan ve davalının yakın akrabasının yetkilisi ve ortağı olduğu şirket ile aynı adreste faaliyet gösteren davalının, markayı ve alan adlarını adına tescil ettirmesinin kötüniyetli olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı-birleşen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davalı-birleşen davada davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı-birleşen davada davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 21/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.