Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/787 E. 2021/2037 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/787 Esas
KARAR NO: 2021/2037 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2018
NUMARASI: 2017/401 E., 2018/677 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlattığını, takibe konu çek üzerinde müvekkiline atfen tek imza atılı olduğunu, oysa müvekkili şirketin çift imza ile temsil edildiğini, atılan imzaların müvekkili şirketi bağlaması için şirket temsilcileri … ile …’in müşterek imzalarının gerektiğini belirterek müvekkilinin takibe konu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının % 20 oranında kötü niyet tazminatı ile sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkili bankanın kredi borçlusu dava dışı … Ltd. Şti.tarafından dava konusu çekin müvekkiline verildiğini, çekin gününde ödenmemesi üzerine davaya konu icra takibinin başlatıldığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil durumunda olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; ” dava ve takip konusu çekte davacıya atfen tek imza atılmış olduğu ancak şirketin her alanda şirket müdürleri … ile … tarafından atılacak müşterek imza ile temsil edildiği, kambiyo senedi düzenlenmesi hususunda ayrı bir yetkilendirmenin de söz konusu olmadığı, yine davacı tarafından …’de bulunan hesaptan düzenlenen çeklerin çift imza ile keşide edildiği, bu şekilde söz konusu çekin davacı şirketi bağlamayacağı, davacının yetkisiz temsil ile düzenlenmiş söz konusu çeke onay verdiğine dair herhangi bir delil de ibraz edilmediği, tedbiren icra takibi durdurulmamış olduğu” gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile bu dosyada takibe konu edilen … İstinye Şubesine ait 71.310,00 TL bedelli … çek numaralı 10/07/2016 keşide tarihli çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; mahkemece müvekkili banka aleyhine verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkili bankanın Arnavutköy Şubesi kredi borçlusu diğer davalı … tarafından; dava konusu çekin tahsil edilerek borçlunun kredi riskinden mahsubu amacıyla müvekkili bankaya ciro edilerek verildiğini, bononun ödenmemesi üzerine davacı ile davalı hakkında İst. …İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, müvekkili bankanın meşru hamil olduğunu, TTK hükümleri ve kambiyo senetlerinin sebepten soyutluğu özelliği gereğince müvekkilin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun ancak borçlunun bilerek zararına hareket etmesi halinde doğduğunu, bu sebepten davanın müvekkil bakımından reddedilmesi gerekirden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, usulüne uygun (sahteliği sabit olmamış, tedavüle imkân veren) cirosu ve teslimi yolu ile çekteki hakkı iktisap eden takip alacaklısı müvekkil banka yetkili hamil olup, bu çeke dayanarak takip yapmasında usule ve yasaya aykırılık bulunmadığını, söz konusu çek ile ilgili olarak müvekkili bankanın iyiniyetli hamil durumunda olduğunu, söz konusu çeki müvekkili bankanın davacı taraftan almadığını, kredi borçlusu cirantadan aldığını, müvekkili bankanın düzgün bir ciro silsilesi ile bonoyu aldığından yetkili hamil durumunda olduğunu, bu durumun çekteki çiro silsilesi incelendiğinde de açıkça belli olduğunu ancak tüm bunlara rağmen yerel mahkemece tatalı olarak müvekkili banka aleyhine hüküm kurulduğunu, müvekkili bankanın iyiniyetli 3.kişi hamil olduğundan çekin ne şekilde, kendinden önceki cirantaya geçtiğini hangi amaçla verdiğini bilebilmesinin mümkün olmadığını, bilme zorunluluğu da bulunmadığını, bu konuda imza kontrolü yapacak imkâna da sahip olmadığını, bu anlamda sadece senet metninden anlaşılan itiraz ve def’ilerin müvekkili bankaya karşı ileri sürülebileceğini, bu da ancak zaman aşımı vb. gibi itirazlardır ki davacı tarafın zamanaşımına ilişkin itirazı bulunmadığını, tüm bu hususlar dikkate alınmadan müvekkili banka aleyhine hüküm kurulduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile ve yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi halinde bile davacı hakkında takip başlatılmasına müvekkili bankanın sebep olmadığı için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden müvekkili bankanın sorumlu tutulmaması gerekirken hatalı olarak bu yönde hüküm kurulduğunu, kararın bu yönden de bozulmasını talep ettiklerini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı … Ltd. Şti.aleyhine çeke dayalı olarak toplam 83.508,46 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çekin 10/07/2016 tarihli, 71.310,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı … Ltd. Şti., hamilin ise davalı banka olduğu, çekin 11/07/2017 tarihinde ibraz edildiği ve karşılıksız şerhinin yazıldığı, keşideci kısmında tek imza bulunduğu görülmüştür. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen 06/02/2018 tarihli cevabi yazı içeriğinden davacı şirket yetkililerinin … ve … olduğunun belirtildiği, ayrıca ekinde yer alan 05/10/2010 tarihli 7662 Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin 328.sayfasının içeriğinden 22/09/2010 tarihli 2010/1 numaralı karar uyarınca … ve …’in şirket müdürlük görevinin 10 yıllığına uzatılmasına karar verildiği görülmüştür. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen 07/06/2018 tarihli cevabi yazı içeriğinde; davacı şirketin Ticaret Sicil kaydının faal olarak devam ettiğinin bildirildiği ve şirket yetkililerinin … ve … olup müştereken yetkili kılındıkları, göreve başlama tarihinin 22/09/2010 ve görev bitiş tarihinin ise 22/09/2020 olarak gösterildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine çeke dayalı takip başlatmış, davacı taraf ise müvekkili şirketin çift imza ile temsil edildiğini, takip konusu çekte ise tek imza bulunduğunu belirterek borçlu olmadığının tespitini istemiştir.Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazılar içeriğinden davacı şirketin yetkililerinin … ve … olup, adı geçenlerin atacağı müşterek imza ile temsil edildiği, takip konusu çekin keşideci kısmında davacı şirkete atfen tek imza atıldığı görülmüştür. Takip ve dava konusu çek bu haliyle davacı şirketi bağlamaz. Öte yandan davacı şirket tarafından bu şekilde düzenlenmiş çeke de onay verildiğine ilişkin delil de sunulmamış olup davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Ayrıca dava kabul edilmekle yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı taraf sorumlu olup bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 5.704,46 TL harçtan peşin alınan 1.426,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.278,35 TL eksik harç ile istinafa geliş aşamasında yatırılmadığı anlaşılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı olan 98,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların ilk derece mahkemesince talepleri halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 01/12/2021