Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/762 E. 2021/2157 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/762 Esas
KARAR NO: 2021/2157 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/430 E., 2018/335 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin ilk Türk jenerik ilaç üreticisi olduğunu, müvekkili firmanın … bünyesinde yer aldığını, söz konusu holdingin bin civarında tescilli marka ve patentinin bulunduğunu, bu markaların içinde … sayılı … markasının hem TPMK nezdinde hem de Madrid Protokolü kapsamında birçok ülkede müvekkili adına tescilli olduğunu, diğer taraftan bu markanın tanınmış marka olarak da kabul edildiğini, davalının ise … ibaresini ticaret unvanında ve alan adı olarak kullandığını, müvekkilinin … markasının tanınmış olması nedeniyle … ibaresinin … olarak algılanacağını, davalının tüzel kişilik olmamasına rağmen ürünlerini “…” olarak pazarladığını, müvekkilinin unvanının da “…” okunduğundan işitsel yönden iltibasa yol açtığını, yine davalının www…com adlı web sitesinde iki adet ürün satışı yapıldığını, ürünler üzerinde markalı olduğuna dair işaret mevcutsa da “…” markasının tescilli olmadığını, “…” markasının ise … adına 30.sınıfta tescilli olduğunu, markanın ilaç sınıfında tescilli olmadığı halde … adı altında web sayfası açılmasının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz olduğunu, … adında bir şirket olmadığı halde varmış gibi tanıtıldığını, besin takviyesi ürünlerin ilaç gibi satıldığını, davacının ticaret unvanına da tecavüz edildiğini belirterek davalının davacıya ait … markalarına, ticaret unvanına ve tescilli alan adlarına tecavüz ettiğinin tespitine, menine, davalının … ibaresini kullanmasının yasaklanmasına, www…com sitesine erişimin engellenmesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline, kararın gazetede ilanına, müvekkilinin ticaret unvanından ayırt edici bir ek yapılmaksızın ” … Şirketi” olarak yapılan kullanımın ticari dürüstlüğe aykırı kullanım olduğunun tespiti ile bu şekildeki kullanımın ve beyanların yasaklanmasına, kullanıldığı yerlerden silinmesine, çıkarılmasına ve maddi durumun bu şekilde ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin 12 yılı aşkın süredir ilaç sektöründe çalışmakta olduğunu, şahıs şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, İngilizcede “…” anlamına gelen “…” ibaresini kullandığını, firmayı piyasada ticari olarak kullanmadığını, firmanın bu dava açılmadan önce kapatıldığını, … ibaresi ile … ibaresinin benzer olmadığını, TPMK nezdinde … ibareli 132 marka bulunduğunu, her iki kelimenin telaffuzunda benzerlik olmadığını, hitap edilen müşterilerin farklı olduğunu, internet sitesinde yer alan “…” ve …” markalı ürünlerin başka firmalar tarafından üretilmiş ve piyasaya sunulmuş olduğunu, sitede ürünlerin sadece görsellerinin bulunduğunu, sitede ürünlerin satışının yapılmadığını, yine müvekkilinin alan adında ilaç ibaresi yer aldığı halde davacının alan adında bu ibarenin yer almadığını, ayrıca müvekkiline ait alan adının halen kapalı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre; “davacının markasının tanınmış marka olduğu, davalının ticaret sicil kaydı ve işletmesi bulunmamasına rağmen, işletmesi varmış gibi işletme adında ve internet alan adında davacının markasının ve ticaret unvanının esas unsuru olan “…” ibaresi ile oldukça benzer, İngilizcede okunuşları aynı olan “…” ibaresini kullandığı, her iki tarafın mal ve hizmetlerinin de benzer olduğu, bu nedenle tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu ve davalının “…” ibaresini tescilsiz olarak işletme adında kullanmasının önlenebileceği, davalı adına tescilli www…com isimli alan adının, davacı firma adına … sayı ile tescilli “…” tanınmış markasına tecavüz eder nitelikte olduğu, bu sebeple söz konusu alan adına erişimin engellenmesi gerektiği, davacının bu konuda dava açmakta haklı olduğu, ancak yargılama sırasında bu internet sitesi kapatılmış olduğundan, bu talebin konusuz kaldığı, her ne kadar davacı tarafça davalının … Şirketi ibaresini kullanmasının dürüst kullanım olmadığının tespiti ve önlenmesi de talep edilmişse de, davalının bu ibareyi şirket adı olarak kullandığına dair bir delil elde edilemediği, davalının davacı adına tescilli “…” tanınmış markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmak amacıyla benzer “…” ibaresini markasal olarak kullanması nedeniyle, 556 sayılı KHK’nin 62/1-b maddesi uyarınca, davacıya ait markaların ticari iş hacmi, itibarı, değeri, hangi tarihten beri tescilli oldukları, tarafların ticari ve ekonomik durumları, eylemin işleniş şekli ile somut olayın tüm koşulları dikkate alınarak, davacının manevi zararının karşılamaya yönelik 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının davacıya ait ticaret unvanının esas unsuru olan ve tanınmış ve tescilli “…” markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresini “…” olarak işletme adında kullanmak ve www…com alan adında ve internet sitesi içerisinde kullanmak suretiyle davacının ticaret unvanına ve marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüz teşkil eden eylemlerin men’ine, davalı tarafından … ŞİRKETİ ibaresinin kullanıldığı tespit edilemediğinden, davacının bu kullanımın dürüst kullanım olmadığının tespiti ve önlenmesi talebinin reddine, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, www…com alan adı iptal edilmiş ve internet sitesi kapatılmış olduğundan siteye erişimin engellenmesi talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede bir kez ilanına karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; mahkemece red yönünde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki davada, davalının şahsi firmasını şirket gibi gösterdiğinin ve kendisini de bu şirketin sahibi olarak tanıttığının dava dilekçelerinin 11 numaralı ekinde sunulan belge ile ortaya konulduğunu, bunun gibi, davalı vekilinin de cevap dilekçesinde muhtelif defalar “şirket” ve “müvekkil şirket” ifadelerini kullanarak davalının bir şirket gibi faaliyette bulunduğunu kabul ettiğini, hatta açtığı firmayı sonradan kapattığını ileri sürdüğünü, önceki dilekçelerinde de belirttikleri üzere, davalı tarafça firmanın ne açıldığına ne de kapandığına dair bir belge ibraz edilemediğini, taraflarınca yapılan sorgulamada da … adına kayıtlı ne bir şirkete, ne de şahıs firmasına rastlanılmadığını, davalının her ne kadar firmasının terkinine ilişkin beyan dilekçesi verdiğini belirtmiş ise de, beyan dilekçesi firmanın değil, şahıs olarak …’ın mükellefiyetinin sonlandırılmasına ilişkin olduğunu, davalı her ne kadar … şirketinin var olduğunu ve kendisinin de şirket sahibi olduğunu belirten ibareleri kullanmış ise de, ne böyle bir şirketinin ne böyle firmasının olmadığının anlaşıldığını, Ticaret Odasından gelen 8.11.2016 tarihli yazıda da “…- …” şeklinde gerçek ve tüzel kişi kaydına rastlanmadığının açıkça belirtildiğini, bahsi geçen Ek-6 ve Ek 11 no’lu belgeye ve davalı vekilinin beyanlarına rağmen, böyle bir şirket olduğuna ilişkin hiçbir belgenin sunulamaması ve şirket kaydına rastlanmadığının Ticaret Sicil Müdürlüğünce bildirilmesi, unvanın kullanılmadığını değil, gerçekten bu ünvan ile tescilli bir şirket bulunmadığını göstermekte olup, iddialarını kanıtlar nitelikte olduğunu, zira, iddialarının “böyle bir şirket varmış ve davalı … da bu şirketin yöneticisi imiş gibi izlenim yaratıldığı ve kişilerde güven tesis edilmeye çalışıldığı, oysa gerçekte böyle bir şirket bulunmadığı” yönünde olduğunu, bu iddianın dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan davalıya ait Linkedin sayfasının görüntüsü ile ispatlandığını, iddialarının gerçeği yansıtmadığı, diğer bir deyişle böyle bir şirket bulunduğu davalı tarafça ortaya konulamadığına göre davalının dürüst kullanıma aykırı eylemlerde bulunduğuna ilişkin taleplerinin de kabulü gerektiğini belirterek İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/430 Esas ve 2018/335 Karar sayılı ilamının, “davalının … Şirketi ibaresini kullandığı tespit edilemediğinden, kullanımın dürüst kullanım olmadığının tespiti ve önlenmesi talebimizin reddine ilişkin kısım yönünden” bozulmasına, yeniden yapılacak yargılama neticesinde tüm taleplerinin ayrı ayrı kabulüne karar verilmesini bildirmiştir. Davalı vekili istinafında; mahkeme tarafından verilen kararın tüm yönleriyle hatalı olup, yeniden yargılamayı gerektirdiğini, mahkemenin yargılamayı yaparken sadece her iki tarafında nihai tüketiciye yönelik çalıştığını düşünerek karar verdiğini, oysa kı davalı müvekkil ile davacının birbirinden çok farklı hedef kitlesine hitap ettiğini, dosyaya gelen ek bilirkişi raporunun 7. Sayfasında da bilirkişi öğretiye ve Yargıtay kararlarına dayanarak “Alan adının yönlendirildiği sitenin sunduğu mal/hizmetlerle markanın tescil edildiği mal/hizmet sınıfı farklı ise, önce alan adını tescil ettiren … karçı marka KHK 9/11/e hükmüne dayanılamaz” şeklinde beyanda bulunduğunu, dosya kapsamında ortaya çıktığı üzere müvekkilinin “…” yapmayı planladığı davacının “Son kullanıcıya ilaç üretimi ve satışı yaptığı” ve tarafların bir birlerinden farklı mal/hizmet sınıfında yer aldıklarının açık olduğu, davacı tarafından açılan davanın esas unsuru www…com adlı internet sitesinde kullanılan “…” kelimesinin davacının tescilli markası “…” ile iltibas yarattığı ve bu iltibasın ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini, sadece tanıtım ve görsel amaçlı hazırlanan www…com adlı internet sitesi cevap dilekçelerinde de açıkladıkları üzere sehven açık kaldığını, davacı tarafından sitenin açık bırakıldığı dava yoluyla hatırlatılınca müvekkili tarafından söz konusu kullanılmayan, sadece tanıtım ve görsel amaçlı hazırlanan sitenin kapatıldığını, müvekkili tarafından hazırlanan internet sitesinin nihai tüketici’ye yönelik olmadığını, müvekkilinin “İLAÇ SEKTÖRÜNE” yönelik bir danışmanlık hizmeti vermeye karar verdiğini ve bu siteyi görsel olarak hazırladığını, lakin sitenin kullanılmadığını, nihai tüketiciye herhangi bir satış yapılmadığını, davacı yanca; müvekkil tarafından sadece tanıtım ve görsel amaçlı hazırlanan www…com adlı internet sitesi içerisinde yer alan görseller üzerinden “Online Satış” yapıldığı iddiasında bulunulduğunu, lakin söz konusu site üzerinden “Online Satış” yapıldığına dair mahkemeye herhangi bir fiş, fatura veya satışa ilişkin başkaca bir delil sunulamadığını, ihtimal/tahmin üzerinden karar verildiğini, davalı müvekkili adına dosyaya sunulan davacı delilleri içerisinde de açıkça görüleceği üzere müvekkilinin kendisini “İLAÇ ŞİRKETLERİNE” yönelik danışman olarak tanıttığını ayrıca mahkemenin “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlere” aykırı şekilde vekalet ücretlerine hükmettiğini, davacıya hem “manevi tazminat yönünden” hem de “ tecavüzün tespiti yönünden” iki kere ayrı ayrı 3.145,00 TL vekalet ücretine hükmettiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler 10.Madde 4. Fıkrası “Manevi tazminat davasının maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir. ” şeklinde düzenlendiğini, mahkemenin bu hükme aykırı şekilde parayla değerlendirilmesi mümkün olmayan başka taleplerle birlikte vermiş olduğu kararda ayrıca manevi tazminat kararı içinde vekalet ücretine hükmettiğini, bu durumun yasaya aykırılık teşkil etmekte ve sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, yasal düzenleme gereği mahkemenin ayrı bir vekalet ücretine hükmedemeyeceğini, mahkemenin müvekkilinin marka hakkına yaptığı “ tecavüzün tespiti yönünden” vermiş olduğu karar için vekalet ücretine hükmetmiş olmasına rağmen; “… ŞİRKETİ” ibaresinin kullanıldığını tespiti talebini red etmesine rağmen hatalı şekilde müvekkili lehine vekalet ücretine hükmetmediğini bildirmiştir. TPMK’dan celp edilen kayıtların incelenmesinden; … ibareli … numaralı markanın sahibinin … olup, söz konusu marka başvurusunun halen muhtelif aşamalarda işlem gördüğü anlaşılmıştır. TMPK’dan celp edilen kayıtların incelenmesinde; … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 05 sınıf emtiasında 02/05/1998 tarihinde tescil edildiği,… tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup 01, 02, 03, 17. sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 04 ve 05 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 07, 08,09 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 06, 10, 11, 12, 22. sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 13, 14, 15, 21, 34 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 16,14,18,21,28 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 19, 20,21 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 22,24 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 25, 26,27 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 28,29,30 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 31,32 sınıf emtiasında tescilli olduğu ancak markanın müddet olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 34, 35,36 5 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 37,38,39 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 35,37, 38, 40, 41, 42, 43, 44, 45 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı ŞEKİL markasının sahibinin … A.Ş olup, 01, 03, 05, 17 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil … ibareli markanın sahibinin … A.Ş olup, 44,45 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı ŞEKİL markasının sahibinin … A.Ş olup, 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18,19 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38,39 40, 41, 42, 43, 44, 45 sınıf emtiasında tescilli olduğu, … tescil numaralı ŞEKİL markasının sahibinin … Limited Şirketi olup, 05 sınıf emtiasında tescilli olduğu tespit edilmiştir.Yargılama sırasında alınan 18/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “”…” esas unsurlu markaların 05. sınıfta “ilaçlar” da dahil olmak üzere birden fazla sınıfta ticaret ve hizmet markası olarak davacı adına tescil edilmiş olduğu; markaların ilkinin 1998 yılından itibaren tescilli olarak korunduğu; davacının “…” esas unsurlu markasının ozel/(01929 sayı ile TPMK nezdinde tanınmış marka olarak kayıtlı bulunduğu; davalının kullanımında olduğu ihtilafsız olan wwaw…com alan adlı internet sitesinde, ilaç sektöründe 12 yıllık bir tecrübeye sahip olunduğu belirtilerek “…” ile “…” adlı ürünlere “ANINDA ÜRÜN (ONLİNE SATIŞ)” başlığı altında yer verilmiş olduğu, taraflarına tevdi edilen dosya kapsamında davacı adına tescilli markanın benzerinin aynı/ benzer emtiaların satışının yapıldığı internet sitesi alan adı olarak davalı tarafından markasal kullanımının haklı kılacak bir delil (tescil belgesi, lisans sözleşmesi vs.) dosyaya ibraz edilmemiş olmakla, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu; manevi tazminat bedelini takdirin mahkemeye ait olduğu, davalının internet sitesinde kullandığı “…” unvanında ek unsurun “…” ibaresi olduğu; İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 08.11.2016 tarih …-… sayılı yazısında, “…-…” unvanlı bir kayda rastlanılmadığının belirtilmiş olduğu; davacı şirket unvanının ek/vurgulayıcı unsuru “…” ibaresi olmakla, davalının benzer “…” ek unsurunu ticaret unvanıymış gibi kullanmasının davacı şirket unvanına tecavüz kapsamında değerlendirileceği takdirinin mahkemeye ait olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/05/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; “davacı adına 05. sınıfta “ilaçlar” da dahil olmak üzere birden fazla sınıfta ticaret ve hizmet markası olarak tescil edilmiş olan markalarında “..” ibaresinin esas unsur olarak ön plana çıkarılmış olduğu; dünyaca ünlü kimyager ve mühendis olan bir bilim adamının soyadı olan (…) “…” ibaresinin “…” olarak okunduğu; davalının kullanımına tahsis edilmiş olduğu ihtilafsız olan www…comalan adında geçen “www” ve com” uzantıları alan adında herkesin kullanımına açık genel ibareler olduğu; alan adında geçen “ilac” ibaresinin ilaç sektörü için ayırt edici bir ibare olmadığı; alan adında geçen “…” ibaresinin İngilizcede “…” anlamına geldiği ve “… olarak okunduğu; MarKHK m.9/2/e uyarınca, bir işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması dahi markasal kullanım kapsamında olduğu; davacı adına tescilli olan ve esas unsuru “…” olan markalar ile davalının kullanımına tahsis edildiği ihtilafsız olan www…com alan adında geçen ayırt edici unsur “…” ibaresinin görsel ve söyleniş itibariyle benzer olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya, ticaret unvanına ve tescilli alan adlarına tecavüzün tespiti, önlenmesi ile manevi tazminat talebine ilişkindir. Dosya içine davacı tarafa ait marka tescil belgeleri celp edilmiş, ayrıca … ibareli davalıya ait … numaralı markanın başvuru işlemlerinin halen devam ettiği görülmüştür. Dosya içeriğinden davacının markasının tanınmış marka olduğu anlaşılmaktadır. Davalının ise ticaret sicil kaydı bulunmamasına rağmen sanki işletmesi varmış gibi işletme adında ve internet alan adında davacının markasının ve ticaret unvanının esas unsuru olan “…” ibaresiyle benzer olan “…” ibaresini kullandığı, her iki ibarenin İngilizce okunuşlarının aynı / benzer olduğu, yine her iki tarafın mal ve hizmetlerinin de benzer olduğu, buna göre ortalama tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacının … ibaresinin tescilsiz olarak işletme adında kullanılmasının engellenmesi talebinde bulunmakta haklı olduğu, ayrıca davalının tescilli alan adının www…com isimli alan adının da davacının tanınmış markasına tecavüz eder nitelikte bulunduğu, bu itibarla söz konusu internet sitesine erişimin engellenmesi yönündeki talebin de yerinde olduğu, ancak dosya içeriğinden söz konusu sitenin kapatılmış olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davalının eylemlerinin niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminatın miktarı da yerindedir. Açıklanan bu hususlar itibariyle davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan hem manevi tazminat hem de tecavüzün tespiti yönünden iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Davalı vekili “… Şirketi” ibaresinin kullandığının tespiti talebinin reddedilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; davacı vekili bu yönden kararı istinaf etmiş olup ve aşağıda da belirtildiği üzere davacının bu yöndeki istinafı yerinde olduğundan davalı vekilinin bu talep bakımından vekalet ücretine dair istinaf talebi yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebi bakımından yapılan değerlendirmede ise; her ne kadar mahkemece, davalının “… Şirketi” ibaresini kullanmasının dürüst kullanım olmadığının tespiti ve önlenmesi talepleri bakımından davacının haklı olmadığı, bu konuda delil elde edilemediği gerekçesine yer verilmiş ise de; dava dilekçesi ekinde sunulan Ek -6 ve Ek -11 ‘deki belgelerden davalı tarafın bu ibareyi kullandığı, davalı tarafın da cevap dilekçesinde bu belgeleri açıkça inkar etmediği anlaşıldığından bu durumun dürüst kullanım olarak nitelendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu yön itibariyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, ancak internet sitesi kapatıldığından bu ibarenin kullanılmasının önlenmesi talebinin ise reddi gerektiğinden bu yönden istinaf talebinin kısmen reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi, davacı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 1-a-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 22/11/2018 tarihli 2017/430 E. – 2018/335 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, b-Davalının davacıya ait ticaret unvanının esas unsuru olan ve tanınmış ve tescilli “…” markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresini “…” olarak işletme adında kullanmak ve www…com alan adında ve internet sitesi içerisinde kullanmak suretiyle davacının ticaret unvanına ve marka hakkına TECAVÜZ ETTİĞİNİN TESPİTİNE, TECAVÜZ TEŞKİL EDEN EYLEMLERİN MEN’İNE, c-Davalı tarafından … ŞİRKETİ ibaresinin kullanılmasının ticari dürüstlüğe aykırı olduğunun TESPİTİNE, İnternet sitesinin kapatılmış olması nedeniyle bu şekildeki kullanımların önlenmesi talebinin REDDİNE, d-20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e-www…com alan adı iptal edilmiş ve internet sitesi kapatılmış olduğundan siteye erişimin engellenmesi talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, f-Kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede bir kez ilanına, 2-İlk derece yargılaması yönünden; a- 1.366,20 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsiline, b- Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, c-Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, d- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 29,20 TL başvurma harcı, 341,55 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 358,10 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.733,15 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak alınarak 3.359,84 TL sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi reddedilen davalı yönünden alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin olarak yatırdığı 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına, b-İstinaf talebi kabul edilen davacı yönünden istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırdığı 35,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, c- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 46,5 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 144,60 TL’nin, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/12/2021