Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/761 E. 2021/2160 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/761 Esas
KARAR NO: 2021/2160 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2017/50 E., 2019/9 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; müvekkillerinden …’nın, TPE nezdinde tescilli … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…” , … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil nolu “…”, … tescil no’lu “…” ve … tescil no’lu “…” markalarının sahibi olduğunu, diğer müvekkili … Ltd.Şti’nin ise, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’ lu “…” , … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…” ve … tescil no’lu “…” markalarının inhisari lisans hakkı sahibi olduğunu, müvekkil …’nın aynı zamanda diğer müvekkili şirketin ortağı olduğunu, davalının iş yerinde işletmesinde ve internet ortamında müvekkillerinin hak sahibi olduğu markaları izinsiz bir şekilde kullandığını, müvekkillerinin bu markaları eski sahibinden devraldıklarını ve TPMK kayıtlarına bu durumun işlendiğini, davalının ise “…” markasına ilişkin olarak markanın eski sahibi ile imzaladığı franchising sözleşmesi gereğince bu markaları kullanmakta olduğunu, müvekkillerinin bu durumu davalıya ihtarname ile bildirdiklerini, ancak davalının müvekkilleriyle franchising sözleşmesi imzalamadığını, davalının bu kullanımlarının markaya tecavüz niteliğinde olduğunu, konuyla ilgili mahkeme aracılığıyla tespit yaptırdıklarını belirterek davalının markaya tecavüz teşkil eden fiillerinin önlenmesine, durdurulmasına, men’ine, giderilmesine, tecavüz teşkil eden maddi durumun ortadan kaldırılmasına; davalının “…” markasını ve müvekkilin hak sahibi olduğu diğer markaları hiçbir surette ve hiçbir mecrada ( internet v.b. ) kullanmamasına, müvekkilinin markalarını kullandığı tabela, kartvizit , menü, peçete, broşür, katalog, bardak, tabak, poşet, kutu, reklam, maktu evrak, ürün, araç, tanıtım gereçleri ile ve benzerlerine, bunları üretmeye yarayan araçlara el konulmasına, toplanmasına, sökülüp kaldırılmasına, imhasına, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere gerekli tedbirlerin alınmasına, masraflar davalıya ait olmak üzere el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesine, üzerlerindeki markaların silinmesine veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasına, TTK’nun 54. ve devamı maddeleri uyarınca; davalının eylemleri aynı zamanda TTK’ nun haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinden haksız rekabetin durdurulmasına, men’ine, giderilmesine, haksız rekabetten doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, 6769 sayılı SMK’nun 151.maddesi uyarınca davalının müvekkillerinin marka hakkına tecavüzünden dolayı fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla SMK’ nun 151. maddesine göre yoksun kalınan kazanç kapsamında şimdilik 1.000,00-TL. maddi tazminat ödemesine, hesaplamanın 2. fıkranın 3.beninde yer alan sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli esas alınarak yapılmasına, 6769 sayılı SMK’nun 149/1-ç. maddesinin uyarınca; davalının 20.000,00- TL. manevi tazminat ödemesine, hükmedilecek tazminatlara dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/8 D.İş delil tespiti talebi için yapılan 1.944,50 TL ile birlikte yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili; ıslah dilekçesiyle maddi tazminat taleplerinin 116.116,83 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin … markasını franchising sözleşmesi kapsamında kullandığını, kullanımın hukuka uygun olduğunu, sözleşmenin müvekkili ile dava dışı şirket arasında imzalandığını ve halen yürürlükte bulunduğunu, davacıların kötü niyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre; “davalının dava konusu markayı önceki sahibi ile imzaladığı franchising sözleşmesi kapsamında kullandığı, davacı tarafın davalının kendisine ihtarname gönderilmesine rağmen markaları kullanıma devam etmesi nedeniyle bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet olduğunu iddia ederek tazminat talep ettiği, yargılama sırasında ise davalının franchising sözleşmesi gereği royalty bedelini ödemediğini ve bunları talep ettiklerini beyan ettiği, ancak davanın başlangıçta markaya tecavüz iddiasıyla açıldığı, royalty bedeli istenmesinin iddianın değiştirilmesi niteliğinde olup davacının bu konuda ıslah talebinde bulunmadığı, davalının da iddianın değiştirilmesi konusunda açık muvafakatının bulunmadığı, dolayısıyla değerlendirmenin davalı kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği çerçevesinde yapılması gerektiği, davalının markaların franchising sözleşmesi kapsamında kullandığı, dolayısıyla bu kullanımın haksız kullanım ve markaya tecavüz olarak nitelendirilemeyeceği, davacının markaların yeni sahibi olarak davalıya sözleşmeyi feshettiğini bildirmesinin zorunlu olduğu, ancak davacının davalıya gönderdiği ihtarnamenin tebliğ edilemediği ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinafında; müvekkilleri tarafından davalı yana, “…” ibareli markalara tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, markalara tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması, ref’i ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davalarının mahkemece reddedildiğini, müvekkili …’nın markanın tescilli sahibi, diğer müvekkili … Ltd.Şti.’nin ise markanın inhisari lisans hak sahibi olarak (SMK madde 158) davayı açmaya yetkili olduğunu, söz konusu markanın … tarafından 10/10/2016 tarihinde …’dan devralındığını; 23/12/2016 tarihinde Ordu … Noterliği, … yevmiye kaydıyla … Ltd.Şti. Arasında da inhisari lisans sözleşmesi yapıldığını, müvekkilin davalıya Bornova … Noterliğinin 26/12/2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile markaların kullanımı ile ilgili kendisiyle 01/01/2017 tarihine kadar sözleşme yapması, aksi takdirde markaların kullanılmasına derhal son verilmesini ihtar ettiğini ancak davalının konuyla ilgili herhangi bir girişimde bulunmadığını, davalı tarafın söz konusu ihtarnameyi tebliğ almadığını iddia ettiğini, ancak bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin 17/01/2017 tarihinde mahkemeden delil tespiti talep ettiğini ve davalının iş yerinde 26/01/2017 tarihinde mahkemenin 2017/8 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, alınan bilirkişi raporu ile davalının … mahallesi, … bulvarı, No:… … İş Merkezi Pendik/İSTANBUL adresindeki iş yerinin tabelalarında, iş evrakında, tanıtım evrakında, iş eşyaları ve çalışanların giysilerinde, internet sitesinde, Facebook ve Instagram paylaşım sitelerinde davacıya ait “…I” markasını kullandığının tespit edildiğini, Bornova … Noterliğinin 26 Aralık 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, davalı Cafe’nin “… MAH. … BULV. NO:… … İŞ MRK. PENDİK/İSTANBUL” adresine yani 2017/8 D. İş dosyasıyla tespit yapılan adrese tebliğ edildiğini ancak iade olduğunu, davalı tarafın bu ihtarnameyi bilerek ve isteyerek, diğer bir ifadeyle kasten tebellüğ etmediğini, ihtarnamenin tebliğ edilmediği iddiasını bu aşamaya kadar dile getirmediklerini dolayısıyla karar aşamasında bu iddiaya dayanmalarının ne savunmanın genişletilmesi yasağı ilkesine ne de Medeni Kanun’un 2 ve 3. maddesinde yerini bulan dürüstlük ve iyiniyet kurallarına uygun olduğunu, iş bu dava dosyası içerisine alınan, anılan değişik iş dosyasında 26 Ocak 2017 günü yapılan tespitlerin davalı tarafa gönderilen Bornova … Noterliğinin 26 Aralık 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdikleri adreste yapıldığını, davalı …’ya, mahkemece tebliğe çıkarılan dava dilekçesinin 06.4.2017 tarihinde, bizzat davalının kendisine ihtarnamenin gönderildiği adreste tebliğ edildiğini, 25/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, davacı müvekkilin, davalı taraftan talebi, markayı devraldığı tarihten itibaren, … Ltd. Şti. İle daha önce imzalamış oldukları lisans sözleşmesi kapsamında, markanın önceki sahibi olan … Ltd. Şti.’ye ödemeleri gereken aylık Royalty bedelinin, kendisine ödenmesinden ibaret olduğunu, bu anlamda yeni bir lisans bedeli ödemesi kendisinden talep edilmemiş olup, talep ettikleri aylık Royalty bedelinin markanın tüm haklarına sahip olan müvekkilinin en doğal talep hakkı olduğunu, bu bedelin taraflarına ödenmemesinin davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, bu hususun kendilerine yolladıkları ihtarnamede de açıkça yer aldığını, davalı tarafın kötüniyetle, bu hususu saptırıp mahkemeyi yanıltma gayreti içerisinde olduğunu, davalı tarafın, imzaladıkları lisans sözleşmesi kapsamında, aylık olarak ödemesi gereken ve aylık cironun %3’ne tekabül eden ROYALTY BEDELİ’ni ödeyip ödemediğine dair beyanda bulunamadığını, oysa ki kendileri en geç tespit tarihi olan 26 Ocak 2017 tarihinde, markanın el değiştirdiğini öğrendiğini, buna rağmen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve 31.12.2016 tarihinden sonra ne önceki marka sahibine ne de davacı müvekkile hiçbir Royalty ödemesinde bulunmadıklarını, davalı tarafın beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili …’nın markanın yeni sahibi olduğundan ve ilgili sözleşmenin güncellenmesi gerektiğinden aksi takdirde marka hakkına tecavüz etmiş olacaklarından gerek davet edilip katıldıkları toplantıda gerekse de taraflarına çekilen ihtarname ile bilgi sahibi olduklarını, ihtarnamenin iade edilmiş olmasının davalıların marka devrinden haberdar olmadıklarını göstermediğini, mahkemece yapılan delil tespitinin ve tebliğ edilmiş olan dava dilekçesinin ihtarnamenin gönderildiği adresle aynı olduğunu, davalıların kötü niyetle ve kasıtlı olarak bu ihtarnameyi almadıklarını, sadece bu sebebe dayanarak mahkemenin davamızı reddetmiş olmasının hakka ve hukuka aykırı olduğunu, öte yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/6605 E- 2018/1137 K.sayılı kararında marka tecavüzünün tespiti, durdurulması ve verilen zararın tazmini bakımından mahkemenin ihtarnamenin tebliğ edilip edilmemesi hususunu değerlendirmeye bile almadan yerinde yapılan delil tespitinde markanın haksız ve hukuksuz olarak kullanıldığına dair ele geçirdiği emareleri yeterli görerek davacı tarafın davasını kabul ettiğini, iş bu davada da yapılan delil tespitiyle markanın hukuksuz olarak kullanıldığı ve marka hakkına tecavüz edildiği hususunun sabit olduğunu sadece bu tespitin bile davanın kabulüne yeterli olduğunu bildirmiştir. TPMK’dan celp edilen kayıtların incelenmesinde … ibareli … numaralı markanın 43. Sınıfta, … numaralı markanın 29,30 ve 43. Sınıfta, … numaralı markanın 32. Sınıfta, … numaralı markanın 35. Sınıfta, … numaralı markanın 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 31, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 44 ve 45.sınıflarda, … numaralı markanın 30,35 ve 43. Sınıflarda, … numaralı markanın 30,32,35 ve 43. Sınıflarda, … numaralı markanın 30, 35 ve 43. Sınıflarda, … numaralı markanın 35 ve 43. Sınıflarda davacı … adına tescilli oldukları, markaların önceki sahibinin ise … Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şirketi olduğu, markaların onun tarafından …’a devredildiği, …’ın da 10/10/2016 tarihinde davacıya devrettiği görülmüştür. Davacı … ile diğer davacı şirket arasında 23/12/2016 tarihinde … markalarının kullanılması konusunda inhisari marka lisans sözleşmesi imzalandığı görülmüştür. Davacı şirket tarafından davalıya … markasının davalı tarafından kullanıldığı, bu durumun markaya tecavüz teşkil ettiği belirtilerek hukuki yollara başvurulacağı, bu tür işlemlere muhatap olunmaması için 01/01/2017 tarihine kadar franchising sözleşmesi imzalanmasının istendiğine dair ihtarname çekildiği görülmüştür. Davalı ile markaların önceki sahibi … Ltd. Şti.arasında 01/05/2015 tarihli franchising sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2017/8 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafın davalı aleyhine tespit talep ettiği, alınan 13/02/2017 tarihli raporda ise … ibaresinin mağaza içinde reklam panolarında mutfak eşyalarında, çalışan kıyafetlerinde, kartvizitlerde kullanıldığının, ayrıca internet üzerinde yapılan incelemelerde tespit isteyene ait marka logo ve görsellerin kullanıldığı, şubeye ait fotoğrafların yer aldığı tespit edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “davacı …” nın davaya konu markaları 10,10.2016 tarihinde sicile kayıt ettirdiği, ve bu tarihten itibaren iyi niyetli 3. Kişilere karşı hüküm ifade ettiği, diğer davacı … LİMİTED ŞİRKETİ ile davacı … arasında 23.12.2016 tarihinde Ordu … Noterliği nezdinde … yevmiye kaydıyla inhisari lisans sözleşmesi yapıldığı, ancak TPMK marka siciline kaydı yapılmadığı için … LİMİTED ŞİRKETİ lehine hüküm ifade etmediği, davacının defter ve belgelerine göre 2015 ve 2016 yılı net satışlarının belirlendiği, belirlenen net satışlar üzerinden İstanbul Ticaret Odasından gelen emsal lisans sözleşmesi doğrultusunda hesaplamaların yapılmış olduğu, davacının iş bu davadaki talep edebileceği maddi tazminat tutarının 116.116,83 TL’si olduğu ancak davacının maddi tazminat talebinin 1.000,00 TL’si olduğu, davacının manevi tazminata ilişkin talebi ile ilgili değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması, men’i, giderilmesi ve maddi durumun ortadan kaldırılması ile yoksun kalınan kazanç kapsamında maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı vekili yargılama sırasında ROYALTY bedelinin kendisine ödenmesini istemiştir. Davalı taraf dava konusu markayı franchising sözleşmesi kapsamında kullandığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Dosyanın incelenmesinde; davalının dava konusu markayı dava dışı … Ltd. Şti.ile imzalamış olduğu 01/05/2015 tarihli franchising sözleşmesi kapsamında kullandığı anlaşılmaktadır. … Ltd. Şti.dava konusu markaların önceki sahibidir. Bu sözleşmenin incelenmesinde 4.maddede davalının tescilli marka ve logosunu sözleşmede belirtilen adreste kullanma, marka ile ilgili afiş, tabela ve reklam vasıtalarını bulunduğu iş yerinde kullanma haklarını da elde ettiği görülmüştür. Dosya içeriğinde sözleşmenin tescil edildiğine dair bir veri bulunmamaktadır. … Ltd. Şti.dava konusu markaları dava dışı …’a devretmiş, …’ın da markaları 10/10/2016 tarihinde davacı …’ya devretmiştir. Davacı … da 23/12/2016 tarihli inhisari marka lisans sözleşmesi ile markaları kullanım konusunda diğer davacı şirkete yetki verdiği görülmüştür. Davacı tarafın İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2017/8 D.İŞ sayılı dosyasında 17/01/2017 tarihinde tespit talebinde bulunduğu mahkemece 19/01/2017 tarihinde bilirkişiye mahalinde inceleme yetkisi verildiği ve 26/01/2017 tarihinde dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin de 26/01/2017 tarihinde mahalinde inceleme yaptığı ve rapor düzenlediği görülmüştür. Davacı tarafça çekilen ihtarname davalıya tebliğ edilmemiştir. Bu husus tarafların kabulündedir. Davalının dava dışı … Ltd. Şti.ile yaptığı sözleşme tescil edilmediğinden davacıyı bağlamaz. Davacı tarafın markayı devralmasından itibaren davalının 556 Sayılı KHK’nun 20, 21 ve 22.maddeleri anlamında marka lisans sözleşmesi sahibi olduğunun kabulü mümkün değildir. (Bkz. Yargıtay 11. HD.2006/3460 E. 2007/6248 K.sayılı ilamı) Bu durumda tespit dosyasında düzenlenen rapor içeriğinden de anlaşılacağı üzere markaların kullanıldığı işletmenin faal olduğu da gözetilerek tespit tarihinin davalının gerçek hak sahibinin davacı olduğunu öğrendiği tarih olduğu kabul edilerek bu tarihten dava tarihine kadar olan dönem için davacının talepleri bakımından bir değerlendirme yapılıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca sair yönler incelenmeksizin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1 -Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararına uygun bir şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davacılar vekili tarafından yatırılan (44,40 X 2 ) 88,80 TL istinaf peşin harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-İstinafa geliş aşamasında davacılar vekili tarafından peşin olarak yatırılan (121,30 X 2) 242,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 69,88 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 312,48 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 23/12/2021