Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/756 E. 2021/2093 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/756 Esas
KARAR NO: 2021/2093 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI: 2017/224 E., 2018/181 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin mobilya imalat ve satış sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin TPE nezdinde bir çok tescilli tasarımı bulunduğunu, davalının ise müvekkilinin tasarımlarını kopyalamak ve ününden faydalanmak adına bir kısım ticari davranışlar içinde bulunduğunu, konuyla ilgili yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda davalının müvekkilinin tasarımlarına tecavüz ettiğinin belirtildiğini, davalının eylemlerinin tasarıma tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, bu eylemler sonucu müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek davalının tasarımlara tecavüzünün ve haksız rekabetinin önlenmesine, tasarıma tecavüz ve haksız rekabette bulunulan ürünlerin toplatılmasına, ürünleri imal eden makinelerinin ve katalog/broşürlerin imhasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin davacının tasarımlarını taklit etmediğini, iddiaların doğru olmadığını, aleyhe yapılan tespit işlemlerini kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre; ” davalı tarafa ait … ve …, … ve …’nın davacı adına tescilli … sayılı çoklu tasarım belgesi 7 ve 2 nolu tasarımlarına, davalıya ait …, …, …, …, …, …, … ve …’nin davacının 2010/06174 sayılı çoklu tasarım belgesi 1,2,3,4,5,6,7 nolu tasarımlarına tecavüz ettiğinin ve davalının basiretli tacir gibi hareket ederek TTK 56/4 maddesinde düzenlenen davacının iş ürünleri ile karışıklığa yol açmayacak önlemler alması gerekirken, yeterli dikkat ve özeni göstermediği, dürüst ticaret ilkesine aykırı olarak davacı tasarımlarının benzerlerini işyerinde ve web sitesinde satışa sunduğu, katalog ve web sitesinde tanıttığı, satışa arz ettiği anlaşılmakla, tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespit ile sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar vermek gerektiği, davacı tarafın, yoksun kalınan kazancının, dava tarihinde yürürlükte bulunan 554 Sayılı KHK 52/2-c bendinde düzenlenen “Tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin,tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre” hesaplanmasını talep ettiği,davacının … sayılı çoklu tasarım belgesi ve … sayılı çoklu tasarım belgesinden kaynaklanan haklarına dayandığı,emsal lisans sözleşmesi sunulmadığı,davacı defterlerinde de lisans verildiğine dair kaydın bulunmadığı, tasarım tescil belgelerinin tarihi, 18/11/2013 tespit tarihi ve 10/01/2014 dava tarihi arasındaki ihlal süresi, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığından vergi dairesinden celp edilen bilançoları, ihlale konu ürünlerin birim fiyatları, gibi etkenler gözönüne alınarak bilirkişi heyeti tarafından hesaplanan 38.533,92 TL lisans bedelinin mahkemece dosya kapsamına uygun bulunduğu ancak taleple bağlılık kuralı gereğince, şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın ve takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın 18.11.2013 tespit tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği” gerekçeleriyle davalının, davacının … sayılı çoklu tasarım belgesi 1, 2, 3, 5, 6 ve 7 nolu tasarımları ile … sayılı çoklu tasarım belgesi 7 ve 2 nolu tasarımlara tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, davalının, davacının tescilli tasarımlarına tecavüz teşkil eden koltuk takımlarının ve TV ünitesi ürünlerinin, bu ürünlerin tanıtıldığı katalogların toplatılması ve karar kesinleştiğinde imhasına, 5.000,00 TL maddi tazminat ve 5.000,00 TL manevi tazminatın 18.11.2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin saklı tutulmasına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; davacının sektörün önde gelen firmalarından olduğundan bahisle ürünlerinin tamamının tasarım uzmanlarınca AR-GE çalışmalarının yapıldığını yüzlerce bayisi tarafından satışların yapıldığını iddia ettiğini, davacının bu sektördeki muhatabı müvekkili değil davacının ticari başarı olarak gerisinde kaldığı diğer mobilya firmaları olduğunu, davacı tarafın piyasa koşullarında elde ettiği ticari satış ve rakamlarını; markasını ve tanınırlığını da kullanmak suretiyle haksız kazanç temin etme çabası içerisinde işbu davayı ikame etmiş olup; haksız olarak davacı lehine hüküm kurulduğunu, müvekkili tarafından davacının modellerinin taklit edilmediğini, mahkemece davacının iddiaları ile, davacıya ait olduğunu iddia ettiği modellerin taklit edildiğine hükmedilmiş ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın deyim yerindeyse; serbest piyasa ekonomisinde elde etmiş olduğu bilinilirliğini, satış rakamlarını kullanarak müvekkili zarara uğratma ve haksız kazanç temini elde etme çabası içerisinde olduğunu, ürünler incelendiğinde çıplak gözle bile; kıyaslamaya tabi ürünlerin tamamen ürün ve özelliklerinin farklı olduğu ayırt edilebilecek durumda olduğunu, tecavüzün önlenmesi, haksız rekabetin önlenmesi kararının gerçeği yansıtmadığını, yerel mahkeme kararının bu yönüyle bozulması gerektiğini, müvekkili şirketin satışını yaptığı ürünleri bizzat kendisinin üretmediğini, dolayısıyla davanın reddi gerekmekte iken yazılı şekilde hüküm kurulmasının istinaf kanun yolu ile kaldırılmayı gerektirdiğini, müvekkilinin satışını yaptığı ürünleri çeşitli mobilya mağazalarından almakta ve kendisi sadece bu malların satışını yaparak; ayakta durmaya çalışan bir firma olduğunu, davacının mobilya şirketi ve şubeleriyle satış, pazarlama vd. konularda kıyaslanmasının mümkün olmadığını, haksız rekabetin şartlarının gerçekleşmediğini, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin bu ürünlerin üretimini yapmadığını, kaldı ki; bu ürünlerin davacıya ait olduğunu bilmediğini, dolayısıyla davacı tarafın talep ettiği zararların kusur şartının gerçekleşmediğini, müvekkilinin ne davacı ile ne de diğer mobilya şirketleriyle bir husumeti bulunmadığını, dolayısıyla huzurdaki davanın tamamen haksız kazanç temin etme çabasıyla açılmış bir dava olduğunu, zira; müvekkili şirket tarafından satışı yapılan ürünlerin piyasaya mal olmuş, anonim ürünler olduğunu, bugün, tüketicilerin mobilya sektöründe binlerce firma bulunmakta ve hemen hemen her bir ürünün onlarca değişik modeli ile başka AVM’ler, internet siteleri, mobilya sanayi bölgeleri ve satış mağazalarında bulabildiğini, müvekkilinin satışını yaptığı ürünlerin hiçbir şekilde davacının tescilli olduğunu iddia ettiği ürünlerden olmayıp, bu ürünlerin kopyasının da olmadığını, ürünler incelendiğinde ayırt edici özelliklerde farklılıklar arz ettiği açık bir şekilde görüleceğini, hiçbir surette iltibasa yer verecek düzeyde bir benzerliklerinin olmadığını, örneğin davacı tarafın haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ettiği TV ÜNİTESİ’nin piyasada birçok çeşidinin bulunduğunu, örnek ve katalog vermek gerekirse; … TV Ünitesi, … Köşe takımı, … Mobilya’nın … TV Ünitesi, … Mobilya’nın … TV Ünitesi, … Mobilya’nın … Ünitesi, … Mobilya’nın TV Ünitesi ürünlerinin hepsinin aynı şekilde aynı kullanım amacına yönelmiş kısmen benzerlik gösteren aslında piyasaya mal olmuş ürünler olduğunu, davacı tarafın mobilya sektöründe yer alan bütün ürünleri tekeline almak ve kendisinden daha küçük çapta iş yapan müvekkil firma gibi diğer firmalara karşı deyim yerindeyse savaş açmasını ve haksız kazanç elde etme çabasını elbette hukuk düzeninin korumayacağını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin istinaf kanun yolu ile kaldırılmayı gerektirdiğini, davacı tarafın dilekçesinde talep etmiş olduğu gerek maddi tazminat gerekse manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını, dolayısıyla bu taleplerin açık bir şekilde reddi gerektiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan ve davacının kendi şubelerinde satış adedini ve tutarlarını gösterir CD içeriğini ve içeriğinde yer alan bütün hususları kabul etmediklerini açıkça bildirdiklerini, müvekkili şirketin bütün kazancını davacının dava konusu ettiği bir kaç üründen kazanmadığını, müvekkilinin bir çok ürünü satmakta olduğunu ticari hayatına basiretli bir tacir gibi devam ettiğini, müvekkilin vergi kayıtlarının getirtilerek sağlıklı sonuç alınmasının mümkün olmadığını, bu hususu da kabul etmediklerini, 27.04.2017 tarihli ara karar gereğince dosyanın Davalı müvekkilin ticari kayıtları üzerinden yeniden inceleme yapılması gerekmesi üzerine “lisans bedeli hesaplanırken yalnızca davacının cirosu, elde ettiği kazancın değil, davalının cirosu, üretim ve satış kapasitesi, satabileceği ürün miktarı da nazara alınarak davalının ticari iş ve işlem hacmine uygun bedelinin belirlenmesi suretiyle ve taraf vekillerinin itirazları da dikkate alınarak” bilirkişi tarafından ek rapor hazırlanması maksadıyla dosyanın tekrar bilirkişiye tevdi edildiğini ve bilirkişilerce n ek rapor düzenlenerek dosyaya sunulduğunu, bilirkişinin 24.11.2016 tarihli raporda lisans bedelinin 38.533,92 TL. olduğunu hesapladığını ve bu yönde bir rapor tanzim ettiğini, taraflarınca işbu rapora miktar yönünden itiraz edildiğini, yeni düzenlenen raporların ise itirazları değerlendirilmeden hazırlandığını ve lisans bedelinde bir değişim yapılmadığını, bu hususun bozma sebebi olduğunu, bilirkişilerce hazırlanan 24.11.2016 tarihli bilirkişi raporuna yapılan itiraz dilekçelerinde de belirttikleri üzere hazırlanan raporda lisans değer hesaplaması yapılırken müvekkil firma tarafından yapılan tüm satışların karı üzerinden hesaplama yapıldığını, yapılan hesaplamanın sadece davacı şirketin benzer olduğunu iddia ettiği “dava konusu” olarak değerlendirilen mobilyaların satışı üzerinden elde edilen kar üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirtmiş olsalar da bilirkişilerce itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişilerce hazırlanan 30.11.2017 tarihli yeni ek rapor’da mahkemece verilen 27.04.2017 tarihli ek kararda “taraf vekillerinin itirazlarının da dikkate alınarak” hükmünün göz ardı edilerek yalnızca ara kararda belirtilen “davacının cirosu, elde ettiği kazancın değil, davalının cirosu, üretim ve satış kapasitesi, satabileceği ürün miktarı da nazara alınarak davalının ticari iş ve işlem hacmine uygun bedelinin belirlenmesi” hükmü değerlendirilerek ara karara uygun bir hesaplama yapıldığından bahisle yeni bir hesaplama yapılmadığını, müvekkil şirketin yaptığı tüm satışlar üzerinden yapılan değerlendirme ile hesaplanan lisans bedeli; müvekkil şirketin 2010-2011-2012-2013-2014 yıllarında yaptığı karların yalnızca davacı şirketin benzer olduğu iddiasının bulunduğu ürünlerin satılması gibi olağandışı bir sonucu doğurduğunu, böyle bir sonucun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bu bağlamda lisans değerinin benzerlik olduğu iddia edilen ürünlerden elde edilen kar üzerinden hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin dava dışı satmış olduğu ürünlerden elde edilen kar üzerinden hesaplanan lisans değeri hakkaniyete de aykırılık teşkil ettiğini, 24.11.2016 tarihli bilirkişilerce hazırlanan rapora karşı itiraz dilekçelerinde de belirttikleri üzere; dosya mündericatından ve ticari defterlerden de anlaşılacağı üzere dava konusu … tescil numaralı emtianın 24/10/2013 tarihinde … Ltd. Şti.’den tanesini 830,00 TL+KDV olmak üzere toplam 979,40 TL’den 6 adet alınmış olup, bir tanesi KDV dahil toplam 750,00 TL.’ye satıldığı ve bu satıştan 229,10 TL zarar edildiğinin ortada olduğunu, bu üründen kalanlarının satılmadığının da aleni olduğunu, yine dava konusu … tescil numaralı emtiadan, …/… Ltd. Şti.’den 22/03/2013 tarihinde bir adet 1.030,01+KDV olmak üzere toplam 1.215,52 TL’ye alınmış olup, bu ürünün 30/10/2013 tarihinde KDV dahil 1.950,00 TL.’ye satıldığı ve bu satıştan 622,53 TL kar edildiğinin ortada olduğunu, toplamda dava konusu ürünlerden 393,43 TL kar elde edildiğini, bilirkişilerce hazırlanan yeni ek raporda belirttikleri bu hususların da dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda yapılan lisans değeri hesaplamasına açıkça itiraz ettiklerini, bu sebeple herhangi bir lisans değeri hesaplaması yapılacaksa müvekkilin dava konusu ürünlerden elde ettiği kar üzerinden yapılması gerektiğini, bu sebeple eksik incelemeye dayalı olarak verilen mahkeme kararının istinaf kanun yolu ile kaldırılması gerektiğini bildirmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı tasarımların çoklu koltuk ve kanepe tasarımları olduğu, 23/05/2013 tarihinde tescil edildiği, … tescil numaralı tasarımın ise çoklu tv ünitesi tasarımı olduğu, 26/10/2010 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2013/102 D.İŞ sayılı dosyasında tespit işlemi yaptırıldığı, tespit sonucu tasarımcı bilirkişiden alınan 25/11/2013 tarihli raporda; elde edilen fotoğraflar ve broşürler üzerinde yapılan inceleme doğrultusunda davacı tarafın … ve … tescil numaralı tescillerinden doğan haklarına tecavüz durumunun oluştuğu, inceleme yapılan mekanda … kataloğu 2.ve 13.sayfalarında bulunan ürünler ile iltibas oluşturacak kadar benzer ürünlerin tespit edildiği, bu sebeple haksız rekabet durumunun oluştuğu yolunda görüş ve kanaat bildirildiği, rapor içinde fotoğrafların yer aldığı ayrıca tespit dosyasında broşürlerin yer aldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda; “2014/102 D.İŞ dosyasında … numara ile tescilli 7. Koltuk ve 12, Kanepe tasarımlarının benzerlerine 2013/102 D. İş sayılı dosya da bilirkişice belirtildiği gibi yerinde tespit edildiğini, bundan dolayı tasarım haklarına tecavüz durumunun oluştuğu ve davacının maddi-manevi tazminat hakkı doğduğunu, davacıya ait TPE nezdinde … tescil no’lu endüstriyel tasarım belgesinde 3 no’lu tasarımın tescillinden doğan tasarım haklarına tecavüz durumunun oluştuğu, her iki ürün de birbiriyle aynı denebilecek bütünsel form ve estetik benzerliği nedeniyle ürünlerin birbirleriyle karıştırılması veya bilgili kullanıcıları yanıltmasının mümkün olduğu, davalının ürünü davacının ürünü ile birebir aynı/benzer olarak yapıldığı ve satışa sunulduğu ve bunun 2013/102 D. İş sayılı dosya da bilirkişice tespit edildiğini, bundan dolayı davacırın maddi-manevi tazminat hakkı gerçekleştiği, davacının ürünü TPE nezdinde … tescil no’lu endüstriyel tasarım belgesinde 6 no’lu taşarımın tescillinden doğan tasarım haklarına tecavüz durumunun oluştuğu, davacının ürünü, davalının ürünü ile birebir aynı/benzer olarak yapıldığı ve satışa şunulduğu ve bunun 2013/102 D. İş şayılı dosya da bilirkişiçe tespit edildiğini bundan dolayı davacının maddi-manevi tazminat hakkı gerçekleştiği, … nurnara ile tescilli 7. Koltuk ve 12. Kanepe tasarım ürünlerinin, TPE nezdinde … tescil no’lu endüstriyel tasarım belgesinde 3 ve 6 no’lu tasarımlarının ilişkilendirme ihtimalinin oldukça yüksek olduğu düşünülerek “iltibasa yol açacak benzerliğin var olduğu“ sonucuna varıldığı, bu sebeple haksız rekabet durumunun oluştuğu, görüş ve kanaatine varıldığı, davacının 2.127.58 TL maddi tazminat alacağının olduğu,manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda; “… Mah. … Cad. No:… Ataşehir, İstanbul adresli, Davalı … (TC KİMLİK No. …) ve …’nın “…” adlı tarihsiz kataloğu ve www…com ve www…com.İr web adreslerinde yer verdiği ve mahkemenin 2013/102 Dİş Dosyasına Sunulan 25.11.2013 tarihli bilirkişi keşif raporuyla bir kısmının üretildiği ve iş yerinde bulundurulduğu bu raporla sabit bulunan ve taraflarınca dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirmelerde ise; – … ve … Takımlarıyla, … ve … ve – …, …, … (2), …, …, …, …, … Ünitelerinin, davacı karşı davalı “…” adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde; … – 1, 2, 3, 5, 6, 7 numara ve 26.11.2010 tescil tarihi ile kayıtlı 08-04 Locarno Sınıfında tescilli “TV Ünitesi” konulu Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesi, … -…, … numara ve 23.05.2013 tescil tarihi ile kayıtlı 06-01 Locamo Sınıfında tescilli “Koltuk” konulu Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesi ile korunan tasarım haklarına tecavüz teşkil edebileceği, davacının iktibasa konu olan emtiadan doğan maddi zararının 1.803,00 TL olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 26/11/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; “kök raporun mali kışmının b şıkkında; dosyada belgesi bulunan ürünler belirtildikten sonra, bunun haricinde; … ve … Takımlarıyla, … ve … Takımları ve …, …, … (2), …, …, …, …, … TV Ünitelerinin davalı tarafından alınıp satıldığına dair bir bilgi dosyada bulunmadığının belirtildiği, dosyada yukarıda belirtilen ürünler ile ilgili satış ve maliyet belgeleri, fatura ve muavin kayıtları olmadığından tecavüz teşkil ettiği sonucuna varılmasına rağmen bu ürünler için hesaplama yapılmadığı, hesaplama yapılabilmesi için davalı tarafından bu ürünlerle ilgili satış ve maliyet rakamlarının dosyaya sunulması, yada yerinde inceleme yapılarak gerekli belgelerin temin edilmesinin gerektiği, mahkemenin takdir etmesi durumunda, belirtilen tarih ve saatte davalı şirkette yapılacak yerinde incelemede gerekli belge ve bilgilerin temin edildikten sonra rapor hazırlayıp mahkemenin takdirlerine sunulacağı” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/11/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; “İstanbul Ticaret Odası tarafından 14.3.2016 tarihinde gönderilen yazı ile: İlgili kayıtta talebiniz üzerine yapılan inceleme sonucu; söz komusu ürünlere ilişkin firmalar arasında lisan sözleşmesinin yapılmış olması durumunda sözleşmede belirtilen şartların geçerli olacağı, sözleşmenin olmaması durumunda ise, söz konusu ürünün cirosunun % 15′ i oranında rakamın emsall lisans bedeli olarak tespit edilebileceği hususunda görüş oluşturulduğu” belirtildiği, Kozyatağı Vergi Dairesinden davacıya ait 2010 – 2011 – 2012 – 2013 – 2014 yıllarına ait bilanço ve gelir tablolarının dosyaya sunulduğu, bu tablolara göre davalı karşı davacının yaptığı kar ve bu kar üzerinden %15 lisan bedelinin toplam olarak 38.533,92 TL olarak hesaplandığı” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30/11/2017 havale tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının tüm satışları üzerinden elde ettiği kar üzerinden hesaplanan lisans bedelinin 38.533,92 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, endüstriyel tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi, ürünlerin toplatılması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Dava açılmadan önce davacı tarafça yaptırılan tespit işlemi sonucunda alınan bilirkişi raporunda haksız rekabet durumunun oluştuğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dosya kapsamından davalıya ait … ve … köşe takımları, … ve … koltuk takımlarının davacı adına tescilli bulunan … numaralı çoklu tasarım belgesindeki 7 ve 2 numaralı tasarımlara, yine davalıya ait …, …, …, …, …, …, … ve … TV ünitelerinin davacı adına tescilli … sayılı çoklu tasarım tescil belgesinin 1,2, 3, 4, 5, 6, 7 numaralı tasarımlarına tecavüz teşkil ettiğinin anlaşıldığı, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılmıştır. Tasarıma tecavüz ve haksız rekabet konusundaki ilk derece mahkemesi kararı isabetlidir. Açıklanan bu yönlere ilişkin davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise; ihlalin ağırlığı, ihlal edilen tasarımların sayısı ile maddi tazminat miktarı dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf taleplerine gelince; mahkemenin lisans bedeline göre hesaplama yaptığı belirtilmiş ise de, Vergi Dairesi’nden getirtilen davalıya ait kayıtların davalının tüm satışlarını kapsadığı, davalının tasarıma tecavüz eden ürünler haricinde başka ürünlerin de satışını yaptığı, dolayısıyla bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Ne var ki Vergi Dairesinden gönderilen kayıtların içeriğinden tasarımlara tecavüz teşkil eden satışının ne miktar olduğunun tespiti mümkün olmamakla birlikte davalı yanın da bu konuda defterlerini ibraz etmediği anlaşıldığından usul ekonomisi ilkeleri de dikkate alınarak bu hususun Dairemizce değerlendirilmesinin gerektiği, buna göre ihlale konu ürünlerin, fiyatları, ihlal süresi, tecavüz teşkil eden tasarımların sayısı dikkate alındığında söz konusu lisans bedelinin 15.000 TL olabileceği kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABÜLÜNE, KISMEN REDDİNE, 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 17/05/2018 tarihli 2017/224 E. – 2018/181 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davalının, davacının … sayılı çoklu tasarım belgesi 1, 2, 3, 5, 6 ve 7 nolu tasarımları ile … sayılı çoklu tasarım belgesi 7 ve 2 nolu tasarımlara tecavüzünün ve haksız rekabetinin TESPİTİNE, -Davalının, davacının tescilli tasarımlarına tecavüz teşkil eden koltuk takımlarının ve TV ünitesi ürünlerinin, bu ürünlerin tanıtıldığı katalogların toplatılması ve karar kesinleştiğinde imhasına, -5.000,00 TL maddi tazminat ve 5.000,00 TL manevi tazminatın 18.11.2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin saklı tutulmasına, 2-İlk derece yargılaması yönünden; a- Harçlar Kanunu gereğince; 59,30 TL tecavüzün tespiti, 59,30 TL haksız rekabetin tespiti ve 683,10 TL maddi -manevi tazminat yönünden olmak üzere toplam 801,70 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 170,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 630,90TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına, b- Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, c-Davacı yararına “haksız rekabetin tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, d-Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, e-Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, f-Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 25,20 TL başvurma harcı, 170,80 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 4.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 329,20 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 4.729,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılaması yönünden; a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan 170,78 TL ve 44,40 TL olmak üzere toplam 215,18 TL istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 100,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 231,30 TL’nin, davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/12/2021