Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/744 E. 2021/2041 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/744 Esas
KARAR NO: 2021/2041 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2016/1180 E., 2018/1099 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 05/05/2014 tarihli finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince davalıya finansal kiralama konusu malların teslim edildiğini, ancak kira borçlarının vadesinde ve eksiksiz olarak ödenmediğini, bunun üzerine 25/08/2016 ve 19/08/2016 tarihli ihtarnamelerin gönderildiğini, davalının kendisine verilen 60 günlük süre içerisinde borçlarını ödemediğini, bu nedenle sözleşmenin feshedilmiş olduğunu, ayrıca İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1799 D.İş sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek sözleşmenin feshedildiğinin tespitine, finansal kiralama konusu malların ve ekipmanların müvekkiline iadesine, ihtiyati tedbir kararının da hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; rapora beyan dilekçesinde; müvekkilinin borcunu ödemekte zorlandığını, ancak gerek geçmiş ay bedellerinin ve gerekse ihtarname masraflarını alacaklı vekili …’nın hesabına yatırdığını, ancak bu ödemelerin dava açılırken borç aslından ve faizinden düşülmediğini, yapılan ödemelerle ilgili hesap numaralarının mahkemeye bildirileceğini, bu hesap numaralarına yapılan ödemelerin tespitinden sonra borç miktarının tespit edilmesi bakımından bilirkişiden ek rapor alınmasını istemiş, duruşmadaki beyanında ise davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre; “taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesi gereğince; davalı yana kiralanan ve teslim edilen emtiaların vadesi gelen ve ödenmeyen kira bedellerinin ödenmesi için keşide edilip tebliğ edilen ihtara rağmen davalı tarafça yasal 60 günlük süre içerisinde kira bedellerinden kaynaklanan borcun ödenmediği ve temerrüde düşüldüğü, davalı tarafın davaya cevap vermediği ve delil ibraz etmediği, bilirkişi raporunun tebliği aşamasından sonra ödeme savunmasının ileri sürüldüğü ancak somut delillerin anılı dilekçe kapsamında da betimlenmediği, bu hali ile davacı tarafça akdin feshinin haklı nedenlere dayandığı, finansal kiralama kanunu ile finansal kiralama sözleşmesi gereğince; iadenin yasal koşullarının oluştuğu” gerekçeleriyle davanın kabulü ile, dava ve sözleşmeye konu, 1 adet, 2014 model … Marka, … tipte, … plaka, … şasi seri no, … motor seri no, kanal kazıcı ve yükleyici (tüm aksesuar ve ekipmanları ile birlikte) 1 adet, 2014 model, … marka, … tipte, … plaka, … seri nolu, … motor seri no, paletli mini ekskavatör (tüm aksesuar ve ekipmanları ile birlikte) 1 adet, … tip, 2014 model, seri no:… yeni ve kullanılmamış hidrolik kırıcının, davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, Olağanüstü hal döneminde çıkarılan 667 sayılı KHK ile 670 sayılı KHK’nın 5.maddesi gereğince sözleşmeye ve davaya konu emtiaların Hazine’ye, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve TMSF’ye devredilip edilmediğinin ve KHK hükümlerinin infazda nazara alınmasına, tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, İİK 24.maddesinin infazda nazara alınmasına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı yanın ilgili mali yıllarına ilişkin yevmiye, kebir, envanter defterleri ve cari hesapları üzerinden inceleme yapılarak dava konusu kiralananın iade şartlarının oluşmuş olduğu kanısına ulaşıldığını, ancak hem davacı yanın hem de müvekkili olan davalının tacir oldukları göz önüne alınırsa, bir tarafın ticari defterlerinin kendisi lehine delil teşkil edebilmesi için, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların, defterlerini lehine delil olarak kullanmak isteyen tarafın defter kayıtlarına aykırı olmaması veya bununla ilgili hiçbir kayıt içermemesi şartı gerektiğini, nitekim ticari defterlerin delil olmasını düzenleyen HMK m.222, f.2 ve f.3’de ”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şartır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verildiğini, ilgili mevzuat incelendiğinde de davacı yanın ticari defterlerinin davacı lehine delil oluşturabilmesi için müvekkiline ait defterlerin de incelenmesi gerektiği ve müvekkiline ait defterlerde ilgili hususla ilgili kayıt bulunmaması veya aksine kayıt olmaması halinde davacı defterlerinin delil olarak kullanılması gerektiğinin açık olduğunu, ancak bilirkişi incelemesi sırasında müvekkiline ait ticari defterler incelenmeden rapor hazırlanmış olup yerel mahkeme tarafından da bilirkişi raporu bu haliyle hükme esas alındığını, bu sebeple de bilirkişi raporu ve bu rapor doğrultusunda verilen hükmün yanılgılı olduğunu, yerel mahkemece dava konusu kiralananın, finansal kiralama sözleşmesinin feshedilmesine rağmen mülkiyet hakkına sahip davacı tarafa iadesi yönünde hüküm kurulduğunu, oysa ki müvekkilinin kiralanan iş makinesini teslim koşulunu yerine getirdiğini, dava dosyası incelendiğinde, davacı yanca huzurdaki dava açılmadan önce haciz uygulanmak suretiyle paletli ekskavatör, hidrolik kırıcı ile kanal kazıcı ve yükleyic ihtiyati haciz yolu ile teslim alındığı halde, yerel mahkemece yeniden dava konusu iş makinelerinin aynen iadesine karar verildiğini, dava konusunun zaten daha önceden davacı yana ihtiyati tedbir kapsamında verilmiş olmasına rağmen mahkemece bu yönde bir hüküm kurulması isabetli olmadığını, önceden iade edilmiş bir mal hakkında hükümle tekrar söz konusu malın iadesine hükmetmek, ileride müvekkilinin kötü niyetli taleplere maruz kalmasına ve hak kaybı yaşamasına sebep olabileceğini, sosyal bir hukuk devletinde özellikle de İcra İflas Kanununda sözleşme serbestisinin istisnası olarak yer alan ve açık olarak haczedilmezlik kapsamında bulunan makinaların fiilen ve hukuken haczedilmesine yasaların cevaz vermesi ticaret hayatının en azından müvekkili gibi iş yapan kişiler açısından yürütülmesini imkansız kıldığını, davacı yanın dosyada da net olarak görüleceği üzere iş makinelerini hukuken ve fiilen teslim aldıktan sonra aradan geçen uzunca süreye rağmen usule uydurmak adına açmış olduğu davanın dinlenmesi müvekkil aleyhine karar oluşturulmasının da davacının hakkını kötüye kullanmasının bir göstergesi olduğunu bildirmiştir. Davacı vekilinin davalı aleyhine ihtiyati tedbir talep ettiği, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1779 D.İş E. – 2016/1791 K.sayılı dosyasında finansal kiralama konusu malların davalıdan alınıp ihtiyati tedbir yoluyla davacıya teslimine karar verildiği görülmüştür. Davacı ile davalı arasında 06/08/2014 tarihli ve 05/05/2014 tarihli finansal kiralama sözleşmelerinin düzenleme şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 19/08/2016 tarihli ihtarnamede 05/05/2014 tarihli sözleşme gereğince 19/08/2016 tarihi itibariyle 1.702,20 Euro, 1.340,78 TL kira borcu ile 117.062 Euro ve 99,80 TL temerrüt faizi borçlarının 60 gün içinde ödenmesinin istendiği, ödenmediği takdirde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı ve bu sürenin bitiminden itibaren 3 gün içinde malların davacıya teslim edilmesinin istendiği, ihtarnamenin çıkarılan adreste bila tebliğ iade edildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 25/08/2016 tarihli ihtarnamede 06/08/2014 tarihli sözleşme gereğince 25/08/2016 tarihi itibariyle 3.238,15 Euro, 355,82 TL kira borcu ile 236,02 Euro ve 32,39 TL temerrüt faizi borçlarının 60 gün içinde ödenmesinin istendiği, ödenmediği takdirde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı ve bu sürenin bitiminden itibaren 3 gün içinde malların davacıya teslim edilmesinin istendiği, ihtarnamenin çıkarılan adreste bila tebliğ iade edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; ” davacı tarafın defterlerinin incelendiği ve 106796 numaralı sözleşme yönünden ihtarnamenin gönderildiği 19/08/2016 tarihi itibariyle davacının defterlerinde davalıdan 1.702,20 Euro finansal kira alacağı bulunduğu yolunda, 110810 numaralı sözleşme yönünden ise ihtarnamenin gönderildiği 25/08/2016 tarihi itibariyle 3.238,15 Euro finansal kira alacağı bulunduğu yolunda muhasebe kaydının yapılmış olduğu, ihtarnamelerin tebliğ tarihleri dikkate alındığında … numaralı sözleşme yönünden 29/10/2016 tarihi itibariyle davalının 2.239,11 Euro … numaralı sözleşme yönünden ise 05/11/2016 tarihi itibariyle davalının 3.985,68 Euro finansal kira borcunun bulunduğunun tespit edildiği, davalının ihtarnamelerle temerrüde düştüğü, edimlerini yerine getirmediğinden malın iadesinin istenebileceği ” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama konusu malın iadesi davasıdır. Davacı taraf, davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarını vadesinde ve eksiksiz olarak ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı taraf istinafında; kendi defterlerinin incelenmediğini, davacı defterlerine göre hazırlanan raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf, defterlerinin incelenmesini yargılama sırasında istemediği gibi bu şekilde bir delil de bildirmemiştir. Yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususlar istinaf aşamasında da ileri sürülemeyeceğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın başvurusu üzerine İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1779 D.İş E. – 2016/1791 K.sayılı dosyasında finansal kiralama konusu malların davalıdan alınıp ihtiyati tedbir yoluyla davacıya teslimine karar verildiği görülmüş olup, davalı vekili 20/06/2018 tarihli duruşmada; araçlara icra dosyasında haciz konulduğunu, bu nedenle icra dosyasının celbini istediklerini beyan etmiş olup istinafında da malların ihtiyati tedbir kapsamında davalıya verildiğini ileri sürmüştür. Dosya içeriğinden verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilip edilemediği hususu anlaşılmamaktadır. Bu durumda mahkemece bahse konu ihtiyati tedbir kararının infaz edilip edilmediğinin araştırılarak şayet davaya konu edilen finansal kiralama konusu malların ihtiyati tedbir yoluyla davalı tarafa teslimi yapılmış ise dava konusu malların davalıya hükmen teslimi şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde aynen iade hükmü kurulması doğru değildir. Yargılama bu yönden eksik bırakılmış olup davalı vekilinin bu husustaki istinaf talebi yerindedir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1 – Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararında belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın ilk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davalı tarafından yatırılan 512,32 TL istinaf peşin harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-İstinafa geliş aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 01/12/2021