Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/729 E. 2019/1014 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/729 Esas
KARAR NO : 2019/1014 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2016
NUMARASI : 2015/181 E., 2016/142 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nden verilen 12/10/2016 tarihli kararına karşı davacı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, müvekkilinin “…. ” adlı eser üzerinde hak sahibi olduğunu, ayrıca 2011 yılından itibarende değişik sınıflarda marka olarak tescil ettirdiğini, davalının “…” ibaresini müvekkilinin onayını almadan kullandığını ve kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini, kullanımın ve tescilin ayırt edilemeyecek tarzda benzer olduğunu belirterek davalı şirketin kötü niyetle gerçekleştirdiği marka tescilinin hükümsüzlüğüne, davalının kullanım şekli ile “…” ibaresinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili, müvekkilinin Kadıköy’de yapımına başladığı inşaat projesinin adı olan “…” markasının 30.1.2015 tarihinde 2015/08050 başvuru numarasıyla müracaatı yapıldığını, 22.5.2015 tarihinde TPE’nin yayın kararı ile 19 ve 37 no lu marka kodlarında kullanıma başlanıldığını, 3 aylık itiraz süresinde davacının itiraz ettiğini, yayının devam etmekle birlikte henüz itirazla ilgili bir karar verilmediğini, “…” ibaresinin tek parça olarak tescil edildiğini, “…” tüketici ve müşteri nezdinde sadece bir dizi film olduğunu, “…” FSEK kapsamında bir eser olup “telif hakkı” çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğini, ortada iltibas teşkil edecek bir durum olmadığını, bir inşaat projesinin “…” filmi ile kafa karışıklığına neden olmasının mümkün olmadığını, görsel delillere bakıldığında da bir iltibas olmadığının anlaşılacağını, …’dan kasıtlarının davacı markasının tanınmışlığından yararlanmak değil, modern zamanların ilerlemeci tarih anlayışı doğrultusunda sunulacak hizmet ve anlayışa vurgu olduğunu, müvekkilinin “…” olarak kullanımının bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı adına tescilli “….” ibareli markanın 37.sınıfta, davacıya ait 2011/69513 tescil no lu “….” ibareli markanın da 37.sınıfta tescil kaydı olduğu, tarafların markalarının tescil edildiği şekil itibariyle işitsel ve görsel olarak farklılık bulunduğu, davacının markasının tanınmışlığının tarihi dizi ile ilgili olup tescilli olduğu 37.sınıftaki hizmetlerle ilgili markasal kullanımının ve tanınmışlığının bulunmadığı, bu itibarla iltibas ihtimalinin olmadığı, davalının tescil başvurusunda kötü niyetli davrandığına ilişkin delil de bulunmadığı, davalının tescilli markasını kullanmasının davacı markasına tecavüz oluşturmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf sebebi olarak, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde eser telif hakkına sahip olduğunu, ayrıca film yapımcısı sıfatıyla FSEK m.80/2 uyarınca eser üzerinde ayrıca hak sahibi olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/15720 Esas, 2014/16960 karar sayılı 06.11.2014 tarihli ilamıyla “…” ibaresinin davalı …. A.Ş tarafından kullanımının haksız rekabet oluşturduğuna hükmettiğini, davalının 2015/49975 no lu “…” markasının … kelimesi üzerindeki müvekkilinin eser-telif hakkını ihlal etmesi nedeniyle Marka KHK 42/I,b atfı ile 8/5 gereğince hükümsüzlüğü gerektiğini, …. ibaresinin ilk olarak 10.12.2010’da tescil edildiğini, bu markanın Paris Sözleşmesi 1 mükerrer 6.maddesi, TRIPS 16 ve Marka KHK 8/4 gereğince tanınmış marka haline geldiğinin kabulü gerektiğini, davalının müvekkilinin tanınmışlığından haksız kazanç elde ettiğini, ayırt ediciliğini zedelediğini, bu durumun TMK m.2 Marka KHK 8/4 hem de TRIPS 16 anlamında hükümsüzlük sebebi olduğunu, davalının medya yoluyla gerçekleştirdiği reklamlarında …. ve …. markalarını kullandığını, TPE bünyesinde yaptıkları itirazın kabul edildiğini, davalının bu kullanıma ilişkin markasal bir hakkı bulunmadığını, davalının bu kullanımının Marka KHK 61 yollamasıyla 9/I-c bendi uyarınca markaya tecavüz olduğunu, ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yukarıda anılan kararı uyarınca bu kullanımın haksız rekabet olduğunun tespiti gerektiğini, mahkemenin bilirkişi raporundaki tespitleri göz ardı ettiğini davalının müddet olup yayından kaldırılan markasını tescilli marka olarak kabul ederek hüküm kurduğunu, davalının markasına ilişkin hiçbir değerleme yapmadığını, kararda niye bilirkişi raporunun aksine hüküm kurulduğunun açıklanamadığını, mahkemenin bilirkişi raporu aldıktan sonra hiçbir makul gerekçe göstermeden veya ek rapor ya da yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmadan hüküm kurmasının doğru olmadığını, bilirkişi raporunun aksi yönde karar verilmesi halinde gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin yanlış markaları karşılaştırdığını, davalının markasının “….” olup, bu markanın hükümsüzlüğü talep edilmesine rağmen mahkemenin dava dilekçesindeki …. kullanımını karşılaştırdığını, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasına ilişkin hüküm kurulmadığını, davalı markasıyla ilgili iltibas değerlendirmesinin yapılmadığını, mahkemenin davalının başvurusu aşamasındaki “….” markasını değerlendirdiğini, oysa bu konunun en fazla bekletici mesele yapılabileceğini, mahkemenin davalı tarafa ait olan hükümsüzlüğünü talep ettikleri markayı incelemediğini, karşılaştırmada müvekkiline ait sadece … no lu markanın karşılaştırıldığını, diğer …. numaralı markaların ise karşılaştırmada dikkate alınmadığını, müvekkilinin telif hakkının ihlal edildiğini, kaldı ki davalı tarafından müvekkilinin telif hakkına sahip olduğu ibarenin toplumdaki tanınmışlığı dikkate alındığında davalının reklam ve ilanlarda projesini … olarak pazarladığını, mahkemenin davalı kullanımının ve davalı tescilli markasının TPIPS 16, Marka KHK 8/4 ve 9/I-c belirtilen şartları taşıyıp taşımadığını, dolayısıyla markaya tecavüz iddiasını incelemediğini, davalının fiili kullanımının marka KHK 61 yollamasıyla 9/I-c gereğince markaya tecavüz oluşturacağını ve re’sen dikkate alınarak kamu düzenine ilişkin diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını istemiştir.Dairemizin 25/04/2017 tarihinde ve 2017/206 Esas 2017/1185 karar sayılı kararı ile her ne kadar taraf markalarında muhteşem ibaresi ortak ise de nitelik ve üstünlük anlamında olan bu ibare dışında kalan unsurların farklı olduğu, muhteşem sözcüğünün günlük dilde çok üstün, kusursuz anlamında sıkça kullanıldığı için üzerinde tekel haklar kurulmasının mümkün olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi gereğince tasvir edici unsurların marka olarak tescilinin ancak ayırt edici eklerle mümkün olacağının düzenlendiği, taraf markalarının diğer münferit unsurları farklı olduğu gibi anlamsal olarak da farklılık söz konusu olduğundan muhteşem sözcüğünün ilave eklerle kullanımı ve tescilinin davacı markalarıyla iltibas oluşturmayacağı, ilk derece mahkemesi kararının bu bağlamda yerinde olduğu; “….” isimli dizinin Türkiye’de tanınmış olduğunun dosyaya sunulan delillerle kanıtlandığı, dizi ismi olarak ayırt edicilik ve tanınmışlık kazanması nedeniyle 5684 sayılı Yasa’nın 83. maddesi gereğince dizi veya sinema filmi ismi olarak kullanımı izne tabi ise de ibarelerin tasvir edicilik vasfının da yüksek oluşu nedeniyle farklı hizmetlerde aynı ibarelerin kullanılmasının da iltibasa yol açmayacağı ve ilk derece mahkemesi kararının bu anlamda da yerinde olduğu, ancak; dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davalının tescilli markasından farklı olarak “…” ibaresini markasal olarak davacının tescilli markalarıyla ayniyet düzeyinde benzer şekilde kullanması ve ayrıca davacının 2011/69513 tescil nolu markası kapsamında bu kullanımla aynı yönde olmak üzere 37. sınıf ürün ve hizmetlerin de bulunduğu dikkate alındığında davalı kullanımının davacının tescilli markasıyla iltibas yaratacak düzeyde, davacının marka hakkına tecavüz halinde olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesince davalı markasının hükümsüzlüğü talebine dair verilen red kararınına karşı istinaf talebinin reddine; marka haklarına tecavüz bulunmadığına dair verilen red kararının ise kaldırılarak marka haklarına tecavüzün tespiti ile önlenmesine karar verilmiştir.Dairemizce verilen karar , taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD nin 11.02.2019 tarih ve 2017/3992 E ve 2019/1020 sayılı kararı ile .davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine davacı vekilinin ise temyiz itirazlarının ise İlk Derece Mahkemesince, davalının tescilli markasını kullanmasının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, ayrıca davacı markasının, tescilli olduğu 37. sınıf hizmetlerinde değil sinema eseri adı olarak tanınmışlığa sahip olması karşısında davalı markasının hükümsüzlüğünü gerektirecek bir durumun da olmadığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verildiğini kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davalı markasının hükümsüzlüğü talebinin reddine dair verilen İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, ancak, davalının tescilli markasının tescilli halinden farklı ve davacının 37. sınıf hizmetlerde tescilli… tescil numaralı markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, bunun doğru olmadığını, zira, davacı adına tescilli “….” ibareli … tescil numaralı marka ile hükümsüzlüğü istenen davalının “…” ibareli markasının 37. sınıfta aynı hizmetleri kapsıyor olması karşısında mezkur hizmetler yönünden taraf markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1.b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimaline sebebiyet verebileceğinin kabulüyle davalı adına tescilli “….” ibareli … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne de karar verilmesi gerekirken bu talebin reddine karar veren ilk derece mahkemesi kararının yerinde görülmesinin doğru olmadığını belirterek dairemizin kararını bu yönü ile bozarak dosyaya dairemize göndermiştir.
GEREKÇE:Dairemizce bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve duruşma günü tayin edilmiş taraf vekillerine tayin edilen duruşma gününde bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmak suretiyle usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek Yargıtay bozma ilamında da işaret edildiği üzere, davalının tescilli markasının tescilli halinden farklı ve davacının 37. Sınıf hizmetlerde tescilli … tescil nolu markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, öte yandan davacı adına tescilli “…” ibareli … tescil numaralı marka ile hükümsüzlüğü istenen davalının “….” ibareli markasının 37. sınıfta aynı hizmetleri kapsıyor olması karşısında mezkur hizmetler yönünden taraf markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1.b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimaline sebebiyet verebileceğinin kabulü gerektiği bu cümleden olarak davalı adına tescilli “…” ibareli …tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği halde ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemekle ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik hükmünün kaldırılmasına yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
KARAR:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereği KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. FSHHM’nin 12/10/2016 tarih 2015/181 Esas 2016/142 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KABULÜNE, Davalının 2015/49975 başvuru numaralı markasının tescil edildiği 37.sınıfta kayıtlı hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, karar kesinleştiğinde kesinleşme şerhli kararın yazı işleri müdürü tarafından TPMK’ya gönderilmesine,
4-Davalının markasının tescil edildiğinden farklı olarak davacının 37.sınıfta tescilli … sayılı markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanımının davacı markasına tecavüz teşkil ettiğinin kabulüne, markaya tecavüzün önlenmesine, inşaat hizmetlerinin tanıtımında “….” ibaresinin çıkarılmasına, İlk derece yargılaması yönünden:5-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile 16,70 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davanın kabulu nedeniyle markanın hükümsüzlüğü davası yönünden davacı yararına takdir edilen 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davanın kabulu nedeniyle markaya tecavüz davası yönünden davacı yararına takdir edilen 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-İlk derece yargılamasında davacı yanca yapılan 59,50 TL ilk başvuru harçları, 2.000 TL bilirkişi ücreti, 154,9 TL posta ve tebliğat giderleri toplam 2.214,40 TL’nin davalıdan alınarak davacı yana verilmesine,İstinaf yargılaması yönünden:9- Davacı yanca yatırılan 29,20 TL istinaf peşin harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde kendisine iadesine,10-Davacı yanca istinaf yargılaması için yapılan 79,70 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 44,00 TL posta ve tebligat gideri, dosyanın Yargıtay gidiş dönüş tebligat ve müzekkere masrafları olarak 62,30 TL olmak üzere toplam 186,00 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11- İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve bir duruşma icra edildiğinden davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/05/2019