Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/653 E. 2022/71 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/653 Esas
KARAR NO: 2022/71 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2017/263 E. – 2018/503 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … esas unsurlu markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalı adına TPE nezdinde 7. ve 9. sınıfta … ibareli markalarının tescilli olduğunu, davalının söz konusu markasının iltibas oluşturduğunu, müvekkiline ait markaların seri ve tanınmış markalar olduğunu, Ankara 3 FSHHM de görülen 2007/43 esas 2008/334 Karar sayılı dosyasında davalı markası ile markaları arasında iltibas bulunduğuna karar verildiğini, davalının müvekkilinin markalarını bilmemesinin mümkün olamayacağını, davalının kötü niyetli olduğunu iddia ile, davalı adına TPE nezdinde tescilli … no lu , 9. sınıfta … no lu … ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve TPE markalar sicilinden terkinini, 7 ve 9. sınıflarda … no lu … ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve iptalini TPE markalar sicilinden terkinini ayrıca Yargıtayın 03/03/2015 tarih 2014/12971 E, 2015/2877 Karar sayılı emsal kararı doğrultusunda iptal koşullarının oluştuğu tarihten itibaren geçerli olacak şekilde iptalini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
ISLAH: Davacı vekilinin 26/05/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle; davalı adına 07. Ve 09. Sınıflarda tescilli … numaralı … markasının 6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesi gereğince tescilli olduğu tüm emtia ve hizmetler bakımından, 6769 Sayılı SMK 27/2 maddesi gereğince iptal halinin oluştuğu 07/07/2004 tarihinden itibaren iptali ve sicilden terkinini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin markası ile davacının markalarının benzer olmadığını, her iki taraf markasının da tanınmış marka olduğundan karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, davacı markası ile kendi markalarının uzun yıllardır piyasada bir arada kullanıldığını, … un … markasından tamamen farklı bir anlamı bulunduğunu, davacı markası ile aralarında işitsel, semantik, görsel benzerlik bulunmadığını, markalarının TPE nezdinde …, …, …, …, … tescil no ile 9. sınıfta korunduğunu, davacı yanın markalarını kullanmadıklarına ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davanın reddini talep ettiği alaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 13.12.2018 tarihli 2017/263 E. – 2018/503 K. sayılı kararıyla; ” Davacının markası … İle davalı markası .. ibareleri arasındaki benzerlik incelemesinde; İşitsel bir benzerlik var gibi algılansa da; Taraf markalan arasında anlamsal (kavramsal) bir aynılığın bulunmadığı, zira “…” ibaresi “sonra gelen, ileri” gibi anlamlara sahipken “…” ibaresinin ise “bağ, bağlantı noktası” gibi anlamlara geldiği, yine taraf markaları sınıfsal açıdan örtüşüyor olsa da burada önemli olan hususun tüketicinin algısı olduğu, dolayısıyla her iki raporda da isabet ile belirtildiği gibi her iki markanın yöneldiği ürünlerin farklılık arz ettiği, bu anlamda taraf markaları arasında işitsel anlamda bir benzerlik bulunsa da; bu benzerliğin iltibasa (karıştırılma ihtimaline) sebebiyet vermeyeceği, zira karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketicinin esas alınmasının gerektiği, fakat davaya konu markaların yer aldığı mal ve hizmetlere ilişkin satın alma faaliyetlerinde ürünlerin fiyatı, niteliği, alınma sıklığı nazara alındığında ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin artacağı; öte yandan taraf markalarının yöneldiği mal ve hizmetlerin birbirine ikame edilemediği ve birbirini tamamlamadığı, yani sık tüketilen ürünler olmadıklarından birbirleri yerine ikame edilme olanağının bulunmadığı, tüketicinin teknolojik konularda daha duyarlı ve araştırmacı olduğunun bilindiği, dolayısıyla bir rekabet içinde olmadıkları, bilirkişi heyetince alınan son raporda taraf markalarının her ikisinin de tanınmış olduğunun tespit edildiği, bu tanınmışlığın ise sektöründe farklı mal ve hizmetlere yönelik olduğu, anılan sebepler neticesinde davalı yan markasının tüketici nezdinde bir iltibasa sebebiyet vermeyeceği, Bu kapsamda … markası bakımından MarkKHK m, 8/l-(b) anlamında hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davacının ayrıca MarkKHK m. 14. maddesine dayalı olarak iptal talebinde bulunduğu anlaşılmış ise de; davalının markayı ciddi bir şekilde kullanmış olması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmediğinin tespit edildiği, yargılama sırasında 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiği, Yüksek Mahkemenin ilamlarında Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için yerel mahkeme hükümlerini bozduğu anlaşılmaktaysa da, somut olayda zaten davalının markasını kullandığı tespit edildiğinden, kullanmama durumunda ise sadece yargılama giderlerinin kime tahmil edileceği ile ile sınırlı olarak yargılamaya yapıldığından, huzurdaki davada da davalı esasen markasını kullandığı bilirkişi heyetince ve sunulu deliller ile ispat edildiğinden davacı yanca açılan tüm hükümsüzlük sebeplerinin reddi gerektiği ” gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararındaki gerekçelerin aksine, markaların karıştırma ihtimalinin tespitinde orta seviyede tüketicilerin algılayış şeklinin esas alınacağını, markanın bütün olarak algısına bakılacağını, müvekkilinin davalıdan daha önce uzun süredir elektronik sektöründe faaliyet gösterdiğinden iltibas riski ve haksız rekabet ihtimalinin arttığını, müvekkilinin … ibareli seri markalarının tescilli olduğunu, Ankara 3 FSHHM de görülen 2007/43 esas 2008/334 Karar sayılı dosyasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2011 tarih, 2009/9881 E-2011/7103 Karar sayılı onama ve 19/01/2012 tarihli karar düzeltme ilamıyla kesinleşmiş kararla, davalı … markası ile müvekkilinin … seri markaları arasında 556 Sayılı KHK 7/1-b ve 8/1-b maddeleri anlamında iltibas bulunduğunun subuta erdiğini, Yargıtay ve Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi incelemesinden geçmiş emsal nitelikte kararlarda da … ibaresi ile … ibaresi arasında benzerlik bulunduğunun tespit edilerek müvekkili lehine karar verildiğini. -Müvekkilinin … markasının tanınmış marka olarak TPMK tarafından korunduğunu, davaya konu … markasının tanınmış olmadığını. -Davalının basiretli tacir gibi davranma ilkesi ve MK 2 maddesi gereğince müvekkilinin markalarını bilmemesinin mümkün olmadığını.-Mahkemece alınan bilirkişi raporlarının eksik inceleme mahsulü olduğunu, ilk bilirkişi heyet raporundaki davalı markasının tanınmış olmadığına ilişkin tespite katılmakla birlikte, görsel ve telaffuz yönünden benzer olduğuna kanaat getirilmişken, aynı zamanda çelişkili olarak markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı kanaatinin açıklanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, haksız rekabete ilişkin değerlendirme yapılmadığını, sunulan Yargıtay kararlarının ve 5 yıl süreyle kullanmamaya ilişkin marka iptali taleplerinin yeterince incelenmediğini, rapora itiraz dilekçelerinde bu hususların ve davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin itirazların ileri sürüldüğünü, 26/05/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, markanın kullanımına 5 yıl süreyle ara verilmesi nedeniyle, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 9. Maddesinin uygulanmasını ve markanın … tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde iptal kararı verilmesini talep ettiklerini, bu taleplerinin mahkemece incelenmediğini, TPMK nezdinde … tarihinde tescil edilen … no’lu … ibareli markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl süreyle kullanılmadığı ve kullanıma kesintisiz ara verildiğini tespit ettiklerini, davalı tarafça kullanıldığının ispatlanamadığını. -Bilirkişi raporundaki işitsel ve işaretsel benzerliğin olduğu ancak karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı şeklindeki zorlama beyanların çelişkili olduğunu, bilirkişilerin eksik ve hatalı inceleme yaptığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; eldeki dava yönünden güçlü delil teşkil ettiği iddia edilen mahkeme kararının, yalnızca davadaki şartların , söz konusu mahkeme kararına konu şartlara paralel olması halinde dikkate alınabileceğini ancak böyle bir durumun söz konusu olmadığını, emsal kararda markaların aynı mal ve hizmet sınıfında tescil edildiğini, eldeki davada ise farklı mal ve hizmetlerde tescilli olup, tüketici kitlesinin farklı olduğunu, birbirini tamamlama ikame etme koşullarının bulunmadığını, emsal kararda … markası tanınmış değilse de eldeki davada … markasının tanınmış olduğunu, her iki markanın ayrı ayrı tanınmış olduğu gözetilerek karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, … markasının ayırt edici bir şeklinin bulunduğunu, markanın tescil edildiği ürünlerin pahalı olmasının ortalama halk nezdinde karıştırılma ihtimali yönünden belirleyici olduğunu, dava konusu markaların tescil edildiği ürünlerin bu cinsten bulunduğunu, davacı ve davalı markasının aynı pazarda yıllardır var olduklarını, … markasının Türkiye’de ilk olarak 12/05/1998 tarihinde … tescil numarası ile 07/09. Sınıfta tescil edildiğini, davacının müvekkilinin … ibareli … numaralı markasına 07/08/2013 tarihinde itiraz ettiğini, bu tarihe kadar taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığını, yıllardır tüketici tarafından karıştırılmaksızın piyasada birlikte var olduklarını, TPMK’da … ibaresi ile başlayan 09. Sınıfta tescilli birçok marka bulunduğunu, dosyada benzerlik yönünden iki heyet raporu alınarak kapsamlı inceleme gerçekleştirildiğini, emsal gösterilen kararın bu davada emsal olamayacağını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, hükümsüzlük şartlarının ve kullanmama nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kayıtlarından; … tescil no.lu “…” markasının 07 ve 09, sınıflarda “Evler için elektrikli temizlik aletleri, elektrikli süpürgeler, halı yıkama makinaları, ütüler, televizyon, radyo, müzik setleri, audio cihazlar, teyp, video, video kameraları, fotoğraf makinaları, fax cihazları, telefonlar, bilgisayarlar,bilgisayar yazılım ve donanımları” için 12.05.1998 tarihinde marka tescil başvurusu yapıldığı, 07.07.1999 tarihinde markanın dava dışı … A.Ş. Adına tescil edildiği, davalı şirketin 27 Mart 2013 tarihli … yevmiye numarası ile tasdikli marka devir sözleşmesi ile markayı adına tescil ettirdiği anlaşılmıştır. Hükümsüzlüğü istenen 27/04/2011 başvuru tarihli … numaralı … markasının 09. Sınıfta “Cep telefonları, cep telefonu çevre birimleri ve aksesuarları” emtialarında 13/05/2014 tarihinde, 27/04/2011 başvuru tarihli … numaralı …+şekil markasının 09. Sınıfta “Cep telefonları, cep telefonu çevre birimleri ve aksesuarları” emtialarında 31/12/2014 tarihinde, davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosyaya davacı tarafça sunulan marka tescil listesinden; davacı adına en eskisi 09. Sınıfta şekil+… ibareli 12/09/1995 başvuru tarihli … sayılı 14/08/1996 tescil tarihli markası ile, 2000 yılında başvurularını yaptığı, 09/11. Sınıflarda tescilli …, …, …, …, … ibareli markaları, 2003 yılında başvurularını yaptığı 21. Sınıfta … , 07/08/09. Sınıflarda … , …, … markaları, 07/08/09/35. Sınıflarda … ve 35. Sınıfta … markaları , ve 07 ve 09. Sınıflarda başvurusu yapılan … ibareli seri markalarının tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişiler …, … ve …’den oluşan heyetten alınan 13.2.2017 tarihli raporda; İptali talep edilen … tescil no.lu “..” markasının 07 ve 09. sınıflarda davalı adına tescil edilmiş olduğu ve markanın elektronik ürünlerde (cep telefonu, tablet, medya cihazları) kullanımını gösterir delillerin dosyaya ibraz edilmiş olduğunu,Davada MarKHK m. 14 uyarınca, davalı adına tescilli olan … tescil no.lu markanın iptali talep edilmişse de, Anayasa Mahkemesi’ nîn 14.12.2016 tarih ve 2016/148 E, 2016/189 K. sayılı kararı ile, MarKHK 14. maddesinin iptal edilmiş olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 14. maddeyi iptal kararı sonrasında oluşan yasal boşluk neticesinde, bu tür davalarda TRIPS m.l9 un doğrudan uygulama alanı bulup bulamayacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu,556 sayılı KHK çerçevesince, en eski tarihlileri …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tescil no.lu olan “…” esas unsurlu markaların 07 ve 09. sınıflar dahil olmak üzere davacı adına tescil edilmiş olduğu; Davada hükümsüzlüğü talep edilen …, …, … tescil no.lu olan “…” esas unsurlu markaların 07 ve 09. sınıflarda davalı adına tescil edilmiş olduğu; Ankara 3, FSHHM nin 16.12.2008 tarih ve 2007/43 E., 2008/334 K. sayılı kesinleşen kararı ile davacı adına tescilli olan “…” esas unsurlu markanın tanınmış marka olduğunun tespit edilmiş olduğunu,Davalı, “…” markasının tanınmış olduğunu ispat etmek amacıyla ibraz ettiği delillerden davalının “…” markasının bilinen bir marka olduğu kanaati oluşmuşsa da, bu hususun sektöründe uzman bir bilirkişi marifetiyle tespit edilmesinin daha uygun olacağı,davalı markasının tanınmış olup olmadığının takdirinin Mahkemeye ait olduğu, taraflar adına tescilli olan “…” ve “…” esas unsurlu markalar aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzer olmamakla, davada MarKHKm.7/l/b’,ye dayalı hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olmadığını,Taraf markalarının bir bütün olarak görsel ve telaffuz yönden benzer olduğunu,Hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu markanın 07.07.1999 tarihinde tesciline karar verilmiş olmakla ve davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu ispat eder somut bir delil dosyada mevcut olmamakla, bu marka yününden hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu,hükümsüzlüğü talep edilen … ve … tescil nolu markalarda hak düşürücü süre henüz geçmediği ancak daha önceki bir tarihte tescil edilmiş olan … no.lu “…” markası halihazırda 07 ve 09 sınıflarda davalı adına tescilli iken, daha sonraki bir tarihte 09. sınıfta tescil edilmiş olan “…” esas unsurlu markaların hükümsüzlüğünü talep etmede davacının hukuki yararı olup olmadığının da Mahkemenin takdirinde olduğu, dava konusu markalar davalı adına tescilli olduğu sürece markanın kullanımının marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet teşkil etmeyeceğini beyan etmişlerdir. Mahkemece bilirkişiler …, …, …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 27.07.2018 tarihli raporda; Davacı yan markası … İle davalı yan markası … ibareleri arasındaki benzerlik incelemesinde; her iki markada da ilk 3 harfin (“…”) tamamen aynı olduğu; … ibaresinin telaffuzu “…” şeklinde ve vurgusu …. hecesinde iken, … ibaresinin telaffuzunun “…” şeklinde ve vurgusunun yine “…” hecesinde olduğu tespit edildiği, ortalama tüketicinin ise kelimenin ilk hecesi olan bu ibareye diğer kısımlarına nazaran daha çok dikkat verdiği ve işitsel bir benzerliğin oldu,taraf markalan arasında anlamsal (kavramsal) bir aynılığın bulunmadığı, zira “…” ibaresi “sonra gelen, ileri” gibi anlamlara sahipken “…” ibaresinin İse “bağ, bağlantı noktası” gibi anlamlara geldiği, 3, 07 ve 09, sınıflarda tescilli Davacı yan markası “…” ile yine 07 ve 09. sınıflarda tescilli davalı yan markası “…” un sınıfsal açıdan da örtüştüğü fakat sınıfın idari bir ayrım oluşu sebebiyle ürün benzerliğinin tespitinde markanın konu olduğu mal ve hizmetlerin benzerliği olduğu, bu açıdan her iki markanın yöneldiği ürünlerin farklılık arz ettiği, Bu anlamda taraf markaları arasında işaretsel ve işitsel anlamda bir benzerliğin bulunduğu ancak bu benzerliğin iltibasa (karıştırılma ihtimaline) sebebiyet vermeyeceği, zira karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketicinin esas alındığı fakat davaya konu markaların yer aldığı mal ve hizmetlere ilişkin satın alma faaliyetlerinde ürünlerin fiyatı, niteliği, alınma sıklığı nazara alındığında ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin artacağı; öte yandan taraf markalarının yöneldiği mal ve hizmetlerin birbirine ikame edilemediği ve birbirini tamamlamadığı bu sebeple bir rekabet içinde olmadığı; dosya münderecatında ulaşılan belgelerden taraf markalarının her ikisinin de tanınmış olduğunun espit edildiği, bu tanınmışlığın sektöründe farklı mal ve hizmetlere yönelik olduğu, anılan sebepler neticesinde davalı yan markasının tüketici nezdinde bir iltibasa sebebiyet vermeyeceği, Bu kapsamda … markası bakımından MarkKHK m, 8/l-(b) anlamında hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını, MarkKHK m. 14 hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından 06,01,2017 tarih ve 148/189 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu tarihten önce açılan ve halen devam etmekte olan davalarda, bu kapsamda 09.06.2015 tarihinde açılan huzurdaki davada da marka sahibinin markayı kullanma zorunluluğun kalmadığının ileri sürülebileceği, ancak Mahkeme’nin Anayasa Mahkemesinin m. 14’ün iptaliyle oluşan boşluğun uluslararası antlaşmalarla doldurulması kanaatinde olunması durumunda dahi davalının markayı ciddi bir şekilde kullanmış olması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmediğini beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı adına tescilli … tescil no.lu “…” markasının 556 Sayılı KHK 14. Maddesi gereğince iptalini, davalı adına tescilli … tescil no.lu “…” markası ile … numaralı … ve … numaralı … markasının 556 Sayılı KHK 7/1/b maddesi ile 8/1/a,b maddelerine göre hükümsüzlüğünü talep etmiştir. 556 Sayılı KHK 14. Maddenin yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi tarafından iptali üzerine, davacı vekilinin 26/05/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle markanın 6769 Sayılı Yasanın 9. Maddesi gereğince kullanımına 5 yıl süreyle ara verilmesi nedeniyle iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 14. Maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 Tarih ve … Karar sayılı kararıyla, iptal edilmekle, kullanmamadan dolayı iptal davasının hukuki dayanağı ortadan kalkmıştır. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, 6769 Sayılı Yasa’nın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini gerekçe göstererek 6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesi gereğince iptal kararı verilmesini talep etmişse de, dava tarihinde yürürlükte olmayan yasa hükümlerinin geriye yürütülerek uygulanması mümkün bulunmadığından, … tescil no.lu “…” markasının kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin ıslah dilekçesiyle ileri sürülen talebin reddine karar verilmesi sonuç itibarıyla yerindedir. Davacı vekili … tescil no.lu “…” markası ile, davalı adına tescilli … numaralı … ve … numaralı …markasının 556 Sayılı KHK 7/1/b maddesi ile 8/1/a,b maddelerine göre hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Dosyaya sunulan mahkeme kararları ile davacı markasının “uydu anteni ve uydu yayıncılığına ilişkin elektronik malzemeler” emtialarında, tanınmışlığının tespit edildiği, esasen davalı tarafın da dilekçelerinde davacı markasının tanınmış olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacı adına … ibareli tescilli seri markalar bulunduğu gibi tek başına tescilli … ibareli markası da bulunmaktadır. Davalının … ibareli markası ile, davacı markası aynı olmadığı gibi ayırt edilemeyecek derecede benzer de olmadığından davacı vekilinin 556 Sayılı KHK 7/1/b-1 maddesi gereğince hükümsüzlük talebinin reddi kararı yerindedir. Davacı tarafça dosyaya emsal olarak sunulan Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/12/2008 tarihli, 2007/43 Esas-2008/334 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta davacı tarafça, dava dışı şirket adına 09/35 ve 38. Sınıftaki mal ve hizmetler için tescil başvurusu yapılan … ibareli markanın 09 ve 35. Sınıfların tümü ile, 38. Sınıfın 1 (radyo ve televizyon yayını hizmetleri) ve 2 sayılı (haberleşme hizmetleri) alt gruplarına dahil mal ve hizmetler yönünden kısmen iptaline karar verildiği, kararın 13/06/2011 tarihli 2009/9881 E-2011/7103 Karar sayılı onama ve 19/01/2012 tarihli 2011/14056 Esas-2012/365 Karar sayılı karar düzeltme ilamlarıyla kesinleşerek, … ve … ibareleri arasında benzerlik bulunduğunun kabul edildiği, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/06/2018 tarihli 2016/13415 Esas-2018/4887 Karar sayılı kararıyla davacı tarafından dava dışı başka bir şirket aleyhine … markasının hükümsüzlüğü talebiyle açılan davanın reddi kararını, yukarıda alıntı yapılan Yargıtay kararı emsal gösterilerek ve markaların benzer olduğuna değinilerek, ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin 556 Sayılı KHK 8/1/a,b maddelerine göre hükümsüzlük talebinin incelenmesinde, markaların tescilli olduğu sınıflar, mahkemece alınan bilirkişi raporları ve dosyaya sunulan yukarıda açıklanan, emsal yargı kararlarındaki tespitler de göz önüne alındığında markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmış ve mahkemenin markalar arasında benzerlik bulunmadığına dair gerekçesi yerinde görülmemiştir. Davalının … tescil no.lu “…” markasının 07/07/1999 tarihinde tescil edildiği, davacının markanın hükümsüzlüğü davasını yaklaşık 16 yıl sonra 09/06/2015 tarihinde açtığı, davalı tarafın dosyaya sunduğu belgelerden markasını kullandığı, … markasının tanıtımı ve pazarlanması yönünden yatırım yaptığının anlaşıldığı, davacı tarafça bunca yıl sonra dava açılmasının MK 2. Maddesi gereğince iyi niyetli olmadığı, 5 yıllık süreyle sessiz kalınması nedeniyle, dava açma hakkının yitirildiği, ve ilk derece mahkemesinden farklı gerekçe ile bu markanın hükümsüzlüğü talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalının, hükümsüzlüğü talep edilen sonraki tarihli markalarının da … ibareli olduğu anlaşılmakla, … sayılı marka tescilinin, sonraki tarihli markaları yönünden kazanılmış hak teşkil edip etmediğinin tartışılması gerekmiştir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “…/ …” yine, 14.11.2008 gün ve … sayılı ‘…’  kararlarında müktesep hak koşulları; “kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanımın ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsurunu muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır), son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi ” olarak açıklanmıştır. Davalı adına tescilli 27/04/2011 başvuru tarihli … numaralı … markası ile, 27/04/2011 başvuru tarihli … numaralı …+şekil markasının tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık sessiz kalma süresinin dolmadığı anlaşılıyorsa da, 12/05/1998 başvuru, 07/07/1999 tescil tarihli, … başvuru numaralı … markasının 09. Sınıfta “telefonlar” emtiası için tescilli olduğu ve davacı yönünden tescilli olduğu emtialarda müktesep hak teşkil ettiği, hükümsüzlük talebine konu diğer iki markanın da; ” “Cep telefonları, cep telefonu çevre birimleri ve aksesuarları” emtialarında tescilli olduğu ve yukarıda atıf yapılan emsal kararlarda tespit edilen müktesep hak koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla, davaya konu … numaralı … markası ile … numaralı … markasının hükümsüzlüğü talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmış, davacı vekilinin mahkeme kararının gerekçesine yönelik istinaf başvurusu kısmen kabul edilmekle, mahkeme kararının kaldırılmasına, sonuç itibarıyla davanın reddi kararı yerinde olmakla, düzeltilmiş gerekçeyle davanın reddine, tarafların kazanılmış haklarının korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin gerekçeye yönelik istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 13/12/2018 tarihli 2017/263 E. – 2018/503 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN REDDİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden; A)80,70 TL ilam harcının 27,70 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 53,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, B)Davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, C)Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Ç)Davalı tarafın yapmış olduğu 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; A)Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, B)İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, ile 131,00 TL tebligat ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, C)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.