Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/648 E. 2021/1963 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/648 Esas
KARAR NO: 2021/1963
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI: 2016/306 E. – 2018/915 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imza edilen 30.05.2013 tarihli sözleşme ile dava konusu 02.04.2014 vadeli 23.000,00 TL bedelli çekinde içinde olduğu 4 adet çek dava dışı … Ltd. Şti. tarafından ileri bir tarihte yapılacak zemin kaplaması/epoksi işi karşılğında teslim edildiğini, dava dışı … Ltd. Şti.’nin teslim aldığı 4 adet çeke rağmen müvekkili şirkete söz konusu kararlaştırılan işleri yapmadığını, bunun üzerine menzur çeklerle ilgili olarak Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/532 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, işbu davanın devamı sırasında dava konusu 23.000,00 TL. bedelli çekin davalı tarafından bankadan tahsil edildiğini, dava dışı … Ltd. Şti. tarafından davalı yana alacağı tevsik edici belge olarak sunulan 11.11.2013 tarih … nolu faturanın sahte olduğunu, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarında söz konusu bu faturanın mevcut olmadığını, davalı yanın mevzuata aykırı şekilde temlik alarak tahsil ettiği dava konusu bu çek bedelini iade etmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının mahfuz tutarak davalıya ödemesi yapılan dava konusu 23.0000,00 TL. bedelli çekin davalıdan tahsilini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı yanca karşılanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 6163 sayılı kanun kapsamında müşterisi olan ve söz konusu çeklerde ciranta sıfatına haiz dava dışı … Ltd. Şti ile 25.03.2013 tarihli faktoring sözleşmesi imzaladığını, taraflar arasındaki işbu sözleşme kapsamında müşterisi olan şirketin cari hesaplarına kayıtlı faturalı alacakları temlik alındığını ve temlik işlemine karşılık olarak dava konusu çekin davacı şirket adına düzenlenen fatura ile birlikte teslim edildiğini, bu durumun yasal mevzuata uygun olduğunu, davacı yanın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin davacı yanın dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasından daha öncesinde 19.11.2013 tarihinde dava konusu çek ile davacı tarafın sahte olduğunu iddia ettiği 11.11.2013 tarihli faturayı temlik aldığını ve dava dışı … Ltd. Şti.’ne aynı tarihte 21.050,00 TL. ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin yasal mevzuata uygun davrandığını bu nedenle açılan işbu davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.09.2018 tarih ve 2016/306 Esas – 2018/915 Karar sayılı kararıyla; “…somut olaya bakıldığında davalı faktoring şirketine temlik edilen çeke konu alacağın, bilirkişi kök ve ek raporu ile de tespit edildiği üzere, davacının ticari defter ve belgelerinde yer alan ve istisna akdinden doğan gerçek bir alacak olduğunun tespit edilmiş olması karşısında bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir. 6361 sayılı yasanın 9/2 hükmünün alacağın gerçekliği dışında faktoring şirketlerinin ancak mal ve hizmeti konu alan faturalara konu edimin ifa edilip edilmediğini tespit ettikten sonra alacağı temlik alabilecekleri şeklinde yorumlanması kanun koyucunun amacına uygun olmadığı gibi bu yöndeki bir uygulumanın faktoring şirketlerinin faaliyetlerin yürütemeyecek duruma getireceği açıktır. Çünkü düzenlenen faturalara konu edimin ifa edilip edilmediği, zaman zaman yargılama neticesinde dahi tespit edilemeyebilmektedir. Kaldı ki aynı kanunun 9/3 bendinin hükmü ile de kural olarak temel ilişkiden kaynaklanan def’ilerin faktoring şirketlerine karşı ileri sürülemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır. Dosya kapsamıyla davalı faktoring şirketinin bedeli tahsil edilen çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğu ispat edilemediğinden davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Dava konusu çekin, dava dışı lehdar … Ltd.Şti’ne keşide edilmiş ve yapacağı iş karşılığı avans olarak teslim edildiğini, lehtar firmanın çeke konu hizmeti yerine getirmeden ortadan kaybolduğunu, Dava dışı çek lehdarı … Ltd.Şti, dava konusu çeke faktoring işlemi yapmak için sahte fatura tanzim ederek, faktoring işlemi ile çek bedelini gününden önce tahsil ettiğini, Dava konusu çek nedeni ile lehtara borçlu olmadığının tespiti için Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/532 Esas sayılı davanın açıldığını ve mahkemece ‘Çeke konu iş/hizmet ifa edilmediğinden davacının lehtar firmaya çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitine’ karar verildiğini, bu dava devam ederken davalı şirketin çeki tahsil ettiğini, Mahkemece aldırılan her iki bilirkişi raporunda; ‘Davalı tarafından yapılan faktoring işleminin mevzuata aykırı olduğu, faktoring şirketi tarafından sadece fatura ile yetinildiği, ticari ilişkiyi doğuran olay açısından faturanın altındaki ticari ilişkinin sorgulanmadığı, hizmetin verilip verilmediğinin araştırılmadığı , dava konusu çek karşılığı davacıya mal tesliminin gerçekleşmediğinin’ net şekilde tespit edildiğini, buna rağmen davanın reddine karar verildiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir. Davacı, davaya konu edilen çekin keşidecisi olduğunu, verilen çek karşılığı ürünün dava dışı lehtar tarafından teslim edilmediğini, bu nedenle lehdara karşı açtığı menfi tespit davasının kabul ile sonuçlandığını, ancak çekin lehtar tarafından davalı faktoring şirketine temlik edilmesi üzerine çekin davalı tarafından bankaya ibraz ile haksız olarak tahsil edildiğinden bahisle, çek bedelinin davalıdan tahsili isteminde bulunmuş; davalı ise çekin faktoring hukukuna uygun olarak ciro yoluyla temlik alındığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; “…6361 sayılı yasanın 9/2 hükmünün alacağın gerçekliğinin yeterli olduğu, aynı kanunun 9/3 bendi hükmü ile de kural olarak temel ilişkiden kaynaklanan def’ilerin faktoring şirketlerine karşı ileri sürülemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır. Dosya kapsamıyla davalı faktoring şirketinin bedeli tahsil edilen çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğu ispat edilemediğinden davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının davaya konu çekin keşidecisi olduğu, davacının çeki aralarındaki ticari ilişki kapsamında dava dışı lehtar … Ltd. Şti.’ne verdiği, ancak lehtarın çek karşılığı işi yapmadığı, bu hususun Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/532 Esas sayılı menfi tespit kararı ile sabit olduğu, lehtar tarafından davaya konu çekin faktoring ilişkisi kapsamında davalı faktoring şirketine ciro ve temlik edildiği, buna göre çek keşidecisi olan davacı ile lehtar arasındaki defilerin faktoring şirketine karşı da ileri sürülebileceği, çekin bedelsizliği durumunun yukarıda belirtilen mahkeme kararı ile sabit olması karşısında; davacının çek bedelinin davalıdan tahsili isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacının istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2018 tarihli, 2016/306 E. – 2018/915 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın kabulü ile; 23.000 TL’nin ödeme tarihi olan 02/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a-)Alınması gereken 1.571,13 TL harçtan, peşin alınan 392,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.178,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-)Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 392,79 TL peşin harç, 400,00 TL bilirkişi ücreti ile 115,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 941,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-)Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-)İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b-) İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 39,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 160,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/11/2021